Çocuk istismarı!...

Kodla Büyü
çocuk istismarı yapanları bence işkenceyle toplum önünde öldürülmesi gerekiyor. ama bu işkence saatlerce sürecek şekilde. artık ölümün kurtuluş olacağı şekilde yapacaksın ki ibret olacak. birkaç sene önce kayseride bayram gezmesinde tecavüze uğrayıp öldürülen kardeşler geliyor aklıma. artık bayram gibi mübarek günlerde bile insanlar çocuklarını dışarı çıkartamıyorlar. allah herkesin evladını korusun.
 
Bakın röportajı yapanda mağdur ailede şeriat kanunlarını istiyor. Bakın şeriata göre bunların toplum içinde öldürülmesi lazım. Böyle bir ölüm olsa artık hiçkimse buna yeltenemez. Bizim mahallede hırsızlık olayları çok oluyor artık bizde her sabah kalktığımızda acaba bizim evede girdiler mi diye uyanıyoruz. Basın duysa bunu komedi diye haber yapar ama kimse adamın 20 yıllık birikiminini bir gecede gittiğini düşünmüyor. Ama bir el kesilse bütün hırsızlıklar duracak.

Son olarak. "İnsanların kanunları değişmeye, yaşlanmaya mahkum ama Kur'anın kanunları halen tazeliğini koruyor, genç"
 
boss2' Alıntı:
Bakın röportajı yapanda mağdur ailede şeriat kanunlarını istiyor. Bakın şeriata göre bunların toplum içinde öldürülmesi lazım. Böyle bir ölüm olsa artık hiçkimse buna yeltenemez. Bizim mahallede hırsızlık olayları çok oluyor artık bizde her sabah kalktığımızda acaba bizim evede girdiler mi diye uyanıyoruz. Basın duysa bunu komedi diye haber yapar ama kimse adamın 20 yıllık birikiminini bir gecede gittiğini düşünmüyor. Ama bir el kesilse bütün hırsızlıklar duracak.

Son olarak. "İnsanların kanunları değişmeye, yaşlanmaya mahkum ama Kur'anın kanunları halen tazeliğini koruyor, genç"
..
peki o el kesildikten sonra kişinin SUÇSUZ olduğu anlaşılırsa ne yapmayı planlıyorsunuz?

birde bunu paylaşın bizimle de aydınlanalım...
 
BaRBaRYaN' Alıntı:
boss2' Alıntı:
Bakın röportajı yapanda mağdur ailede şeriat kanunlarını istiyor. Bakın şeriata göre bunların toplum içinde öldürülmesi lazım. Böyle bir ölüm olsa artık hiçkimse buna yeltenemez. Bizim mahallede hırsızlık olayları çok oluyor artık bizde her sabah kalktığımızda acaba bizim evede girdiler mi diye uyanıyoruz. Basın duysa bunu komedi diye haber yapar ama kimse adamın 20 yıllık birikiminini bir gecede gittiğini düşünmüyor. Ama bir el kesilse bütün hırsızlıklar duracak.

Son olarak. "İnsanların kanunları değişmeye, yaşlanmaya mahkum ama Kur'anın kanunları halen tazeliğini koruyor, genç"
..
peki o el kesildikten sonra kişinin SUÇSUZ olduğu anlaşılırsa ne yapmayı planlıyorsunuz?

birde bunu paylaşın bizimle de aydınlanalım...
El kesme cezasının tatbik edilebilmesi için iki âdil şahidin şahitlik yapması ve hakimin de sorgulaması (muhakemesi) neticesinde suçun sabit olduğuna kanaat getirmesi gerekir. Hakim şahitlere sırasıyla:Hırsızlığın mahiyetini, çalınan malın cinsini, kıymetini, nasıl çalındığını, hırsızlık yerini, hırsızlığın ne zaman yapıldığını, malı çalan şahsın kim olduğunu sorar.

Hırsızlığın nisabı (el kesme cezasını gerektirecek en az miktarı) Hanefi mezhebine göre on dirhemdir. Cezanın tatbik edildiği dönemdeki dirhemin değeri esas alınır (bk. el-Kâsânî, Bedâyiu`s-Sanâyî`, VI, 67; Ibnü`l-Hümâm, Fethu`l-Kadîr; IV, 220, 230; Nesaî, Sârık, 10; Zeylaî, Nasbu`r-Râye, III, 359, 360).

El kesme cezası tatbikatına örnek olarak ve Allah hakkı olan bu cezada herhangi bir şefaatçının kabul edilemeyeceği konusunda şu hadisi zikredebiliriz: " Mahzum kabilesine mensub bir kadının hali Kureyş (kabilesin)i üzdü. Onlar: Kim Rasûlullah`a (gidip de) bu kadın (a şefaat) için konuşacak` dediler. Bir kısmı da: "Bu işe Rasûlullah`ın sevgili (sahabî)si Üsâme b. Zeyd`den başkası cesaret edemez` dediler. Üsâme (kadına şefaat için) Resûl-i Ekrem`le konuştu. Bunun üzerine Rasûlullah buyurdular ki: "Yüce Allah`ın hadlerinden bir hadd(in yapılmaması) hususunda şefaat mı ediyorsun?" Sonra kalkıp bize bir hutbe irad etti. Daha sonra buyurdu: "Sizden evvelkilerden (şerefli bir kimse hırsızlık yaptığında (suçluyu) bırakırlardı. (Şeref itibariyle) zayıf olan kimse çaldığında haddi tatbik ederlerdi. Allah`a and olsun ki, Muhammed`in kızı hırsızlık yapmış olsaydı elbette onun elini de keserdim " (Eş-Şevkânî, Neylü`l-Evtâr, VII,` 131, 136).
 
her_dem' Alıntı:
BaRBaRYaN' Alıntı:
boss2' Alıntı:
Bakın röportajı yapanda mağdur ailede şeriat kanunlarını istiyor. Bakın şeriata göre bunların toplum içinde öldürülmesi lazım. Böyle bir ölüm olsa artık hiçkimse buna yeltenemez. Bizim mahallede hırsızlık olayları çok oluyor artık bizde her sabah kalktığımızda acaba bizim evede girdiler mi diye uyanıyoruz. Basın duysa bunu komedi diye haber yapar ama kimse adamın 20 yıllık birikiminini bir gecede gittiğini düşünmüyor. Ama bir el kesilse bütün hırsızlıklar duracak.

Son olarak. "İnsanların kanunları değişmeye, yaşlanmaya mahkum ama Kur'anın kanunları halen tazeliğini koruyor, genç"
..
peki o el kesildikten sonra kişinin SUÇSUZ olduğu anlaşılırsa ne yapmayı planlıyorsunuz?

birde bunu paylaşın bizimle de aydınlanalım...
El kesme cezasının tatbik edilebilmesi için iki âdil şahidin şahitlik yapması ve hakimin de sorgulaması (muhakemesi) neticesinde suçun sabit olduğuna kanaat getirmesi gerekir. Hakim şahitlere sırasıyla:Hırsızlığın mahiyetini, çalınan malın cinsini, kıymetini, nasıl çalındığını, hırsızlık yerini, hırsızlığın ne zaman yapıldığını, malı çalan şahsın kim olduğunu sorar.

Hırsızlığın nisabı (el kesme cezasını gerektirecek en az miktarı) Hanefi mezhebine göre on dirhemdir. Cezanın tatbik edildiği dönemdeki dirhemin değeri esas alınır (bk. el-Kâsânî, Bedâyiu`s-Sanâyî`, VI, 67; Ibnü`l-Hümâm, Fethu`l-Kadîr; IV, 220, 230; Nesaî, Sârık, 10; Zeylaî, Nasbu`r-Râye, III, 359, 360).

El kesme cezası tatbikatına örnek olarak ve Allah hakkı olan bu cezada herhangi bir şefaatçının kabul edilemeyeceği konusunda şu hadisi zikredebiliriz: " Mahzum kabilesine mensub bir kadının hali Kureyş (kabilesin)i üzdü. Onlar: Kim Rasûlullah`a (gidip de) bu kadın (a şefaat) için konuşacak` dediler. Bir kısmı da: "Bu işe Rasûlullah`ın sevgili (sahabî)si Üsâme b. Zeyd`den başkası cesaret edemez` dediler. Üsâme (kadına şefaat için) Resûl-i Ekrem`le konuştu. Bunun üzerine Rasûlullah buyurdular ki: "Yüce Allah`ın hadlerinden bir hadd(in yapılmaması) hususunda şefaat mı ediyorsun?" Sonra kalkıp bize bir hutbe irad etti. Daha sonra buyurdu: "Sizden evvelkilerden (şerefli bir kimse hırsızlık yaptığında (suçluyu) bırakırlardı. (Şeref itibariyle) zayıf olan kimse çaldığında haddi tatbik ederlerdi. Allah`a and olsun ki, Muhammed`in kızı hırsızlık yapmış olsaydı elbette onun elini de keserdim " (Eş-Şevkânî, Neylü`l-Evtâr, VII,` 131, 136).
..
hocam işin şerri kısmını açıklamışsınız ama soruma hala cevap verilmemiş durumda.

yıllarca hapis yattıktan sonra suçsuzlukları ispatlanıp KUSURA BAKMAYIN SİZİ BOŞUNA HAPİSTTE TUTTUK denilen insanlar var.

bu bazen yalancı şahitlikten, bazen kanıtların yetersizliğinden yada yalan oluşundan, bazende teknolojik yetersizliklerden kaynaklanabiliyor.

böyle bir durumda ELİNİ KESTİĞİNİZ bir kişinin suçsuzluğu ispatlanırsa ne yapılır? yada daha da ileri gidelim İDAM EDİLEN bir kişinin haksız yere idam edildiği ortaya çıkarsa ölen kişiyi nasıl diriltirsiniz !!!

"şeriatın kesiği parmak acımaz" demek bu işi çözermi ????
 
Hocam mahkeme reisinin hata yapma ihtimali vesilesiyle kanundan mı vazgecillir yahut kanun mu iptal edilir. O vakit yer yüzündeki hiç bir suça hatalı olmasi ihtimalinden ceza verilmemeli.
1- Suç sübut bulursa cezalandırılmalı
2- Cezanın caydırıcılığı, Humanist olmasından daha ziyade ehemmiyetlidir.
3- Bu gibi suçların cezalandırılmasında ehvenüşşer takip edilmiştir. Yani kangren olmuş parmağı kesmek mecburiyeti gibidir.
4-Biz hadiselere müslüman olduğumuzdan İslamiyet penceresinden bakarız. Dolayısıyla Yaratıcımızın bizi bizden daha iyi bilip hakkımızdaki en doğru kanunları emretmesini de kabulleniriz. Bir makineyi üreten üretici elbette kullanma talimatını da makineyle beraber gonderir. Bizimde en doğru ve mükemmel rehberimiz Kuran'dır.
 
boss2' Alıntı:
Bakın röportajı yapanda mağdur ailede şeriat kanunlarını istiyor. Bakın şeriata göre bunların toplum içinde öldürülmesi lazım. Böyle bir ölüm olsa artık hiçkimse buna yeltenemez. Bizim mahallede hırsızlık olayları çok oluyor artık bizde her sabah kalktığımızda acaba bizim evede girdiler mi diye uyanıyoruz. Basın duysa bunu komedi diye haber yapar ama kimse adamın 20 yıllık birikiminini bir gecede gittiğini düşünmüyor. Ama bir el kesilse bütün hırsızlıklar duracak.

Son olarak. "İnsanların kanunları değişmeye, yaşlanmaya mahkum ama Kur'anın kanunları halen tazeliğini koruyor, genç"
şeriat ile yönetilen ülkelerde de aynı olaylar oluyor!
verilen cezanın ağırlığı bu tarz olayları engellemeye yetmiyor!
 
Şeriat olması lazım. Ama tam anlamıyla uygulanan şeriat. İranın uyguladığı gibi uyduruk değil. Osmanlının uyguladığı gibi Kuran'da ne yazıyorsa o şeriat. Osmanlı şeriatı uyguluyordu hırsızlık yapanın kolu kesiliyordu ama bütün alanlarda cezalar o kadar caydırcıydı ki 600 senede sadece 1 hırsızın kolu kesildi. Bu ibret diğerlerine yetti zaten.
 
bu ülkede idam olmalıdır. idam sadece teörist başı için değil çocuk istismarınada uygulanmalıdır. bu ülkede 18 aylık çocuğa bile tecavüz edilirken sizin hangi hukukunuzun hangi maddesi buna ceza verebilecek. ülkemizde cezai yaptırımlar yeterli olmayınca bu ahlaksızlık aldı başını gitti
 
müslüman insan şeriiata kavramına nasıll karşı çıkar şeriat islam kuralları demek zaten. İnanmıyorsa o ayrı inanıyorsa iyi kandırılmış birileri tarafından
 
kurukurya şeriat istenmez şeriyat isteyenlerin kaçı şeriat hükümelerin maddelerinden bir tanesini bilir ki. siz kendi hukukunuz şeriat hükümelerine uydurmadan önce adalet kavramını yerleştirin. bu ülkede hukuk a kişiye göre başka b kişiye göre başka işleniryor bizden olursa yargılanmıyor sizden olursa ömür boyu yargıla

apo nun bile suçunu nasıl sileriz diye uyraşırken kalkıp şeriat istemek ne garip. bu ülkede sen apoyu bile affedeceksin sonra kimi yargılayacaksın baklava çalan çocuğu mu?
hukuçular adil olmalı
devlet adil olmalı
hukuk idareden bağımsız olmalı
 
mustafatoker' Alıntı:
kurukurya şeriat istenmez şeriyat isteyenlerin kaçı şeriat hükümelerin maddelerinden bir tanesini bilir ki. siz kendi hukukunuz şeriat hükümelerine uydurmadan önce adalet kavramını yerleştirin. bu ülkede hukuk a kişiye göre başka b kişiye göre başka işleniryor bizden olursa yargılanmıyor sizden olursa ömür boyu yargıla

apo nun bile suçunu nasıl sileriz diye uyraşırken kalkıp şeriat istemek ne garip. bu ülkede sen apoyu bile affedeceksin sonra kimi yargılayacaksın baklava çalan çocuğu mu?
hukuçular adil olmalı
devlet adil olmalı
hukuk idareden bağımsız olmalı
ne alakası var bu söylediklerinin şeriat istemekle veya istememekle. Şeriatın gelmesi demek bütün sistemi silmek, en baştan Kuran hükümlerine göre devleti yönetmek demektir. Her alanda kıstasın Kuran olmasıdır. Allah'ın yaptığı kanunlar varken biz İsviçrenin medeni kanununu bilmem İtalyanın ceza kanunu kullanıyoruz. Bu sistemden ancak bu kadar adalet çıkar. Bu da %99u müslüman geçinip Kuran kurallarını kabul etmeyen bu ülkeye müstehaktır.
 
mtrk' Alıntı:
mustafatoker' Alıntı:
kurukurya şeriat istenmez şeriyat isteyenlerin kaçı şeriat hükümelerin maddelerinden bir tanesini bilir ki. siz kendi hukukunuz şeriat hükümelerine uydurmadan önce adalet kavramını yerleştirin. bu ülkede hukuk a kişiye göre başka b kişiye göre başka işleniryor bizden olursa yargılanmıyor sizden olursa ömür boyu yargıla

apo nun bile suçunu nasıl sileriz diye uyraşırken kalkıp şeriat istemek ne garip. bu ülkede sen apoyu bile affedeceksin sonra kimi yargılayacaksın baklava çalan çocuğu mu?
hukuçular adil olmalı
devlet adil olmalı
hukuk idareden bağımsız olmalı
ne alakası var bu söylediklerinin şeriat istemekle veya istememekle. Şeriatın gelmesi demek bütün sistemi silmek, en baştan Kuran hükümlerine göre devleti yönetmek demektir. Her alanda kıstasın Kuran olmasıdır. Allah'ın yaptığı kanunlar varken biz İsviçrenin medeni kanununu bilmem İtalyanın ceza kanunu kullanıyoruz. Bu sistemden ancak bu kadar adalet çıkar. Bu da %99u müslüman geçinip Kuran kurallarını kabul etmeyen bu ülkeye müstehaktır.

şeriat hükümlerini uygulayacak kişi sonuçta insandır. bu ülkenin hukukcusu önce adil olmasını öğrensin. şeriatın gelmesini bende isterim ama bu ülkede iktidar olan ister mi? başbakan mısıra gidip şeriatı bırakın laikliğe geçin demedi mi? bu ülkede alan memnun satan memnun, memnun olmasa bu ülkede bir parti %50 oy alabilir mi?

şeriatın temel kaynağı adalettir. millet olarak adil olmadığımız sürece hangi kanunu koyarsanız koyun kılıf uydurması kolaydır.
 
mustafatoker' Alıntı:
mtrk' Alıntı:
mustafatoker' Alıntı:
kurukurya şeriat istenmez şeriyat isteyenlerin kaçı şeriat hükümelerin maddelerinden bir tanesini bilir ki. siz kendi hukukunuz şeriat hükümelerine uydurmadan önce adalet kavramını yerleştirin. bu ülkede hukuk a kişiye göre başka b kişiye göre başka işleniryor bizden olursa yargılanmıyor sizden olursa ömür boyu yargıla

apo nun bile suçunu nasıl sileriz diye uyraşırken kalkıp şeriat istemek ne garip. bu ülkede sen apoyu bile affedeceksin sonra kimi yargılayacaksın baklava çalan çocuğu mu?
hukuçular adil olmalı
devlet adil olmalı
hukuk idareden bağımsız olmalı
ne alakası var bu söylediklerinin şeriat istemekle veya istememekle. Şeriatın gelmesi demek bütün sistemi silmek, en baştan Kuran hükümlerine göre devleti yönetmek demektir. Her alanda kıstasın Kuran olmasıdır. Allah'ın yaptığı kanunlar varken biz İsviçrenin medeni kanununu bilmem İtalyanın ceza kanunu kullanıyoruz. Bu sistemden ancak bu kadar adalet çıkar. Bu da %99u müslüman geçinip Kuran kurallarını kabul etmeyen bu ülkeye müstehaktır.

şeriat hükümlerini uygulayacak kişi sonuçta insandır. bu ülkenin hukukcusu önce adil olmasını öğrensin. şeriatın gelmesini bende isterim ama bu ülkede iktidar olan ister mi? başbakan mısıra gidip şeriatı bırakın laikliğe geçin demedi mi? bu ülkede alan memnun satan memnun, memnun olmasa bu ülkede bir parti %50 oy alabilir mi?

şeriatın temel kaynağı adalettir. millet olarak adil olmadığımız sürece hangi kanunu koyarsanız koyun kılıf uydurması kolaydır.
Evet sana katılıyorum. Önce yönetenler ve hakimler adil olmalı. Zaten gerçekten bir ülkede şeriat varsa hakimler kararlarını kişilerin çıkarlarına göre değil de Kuran'a göre vermek zorundadırlar.

Başbakanın Mısırda söylediği zırvalıkları hayretle izledim. Zaten hala bu ülkede başörtüsü yasağı diye bir şey var. Bu da artık o söylenen %50nin sesini çıkarması gerektiğini gösteriyor. Yeter artık.
 
mustafatoker' Alıntı:
kurukurya şeriat istenmez şeriyat isteyenlerin kaçı şeriat hükümelerin maddelerinden bir tanesini bilir ki. siz kendi hukukunuz şeriat hükümelerine uydurmadan önce adalet kavramını yerleştirin. bu ülkede hukuk a kişiye göre başka b kişiye göre başka işleniryor bizden olursa yargılanmıyor sizden olursa ömür boyu yargıla

apo nun bile suçunu nasıl sileriz diye uyraşırken kalkıp şeriat istemek ne garip. bu ülkede sen apoyu bile affedeceksin sonra kimi yargılayacaksın baklava çalan çocuğu mu?
hukuçular adil olmalı
devlet adil olmalı
hukuk idareden bağımsız olmalı

hocam fatih sultan mehmet ve bir ermeni mimar arasında olan olay şeriaton ne adil olduğunu gösteriyor. Merak edenler için ekliyorum.


"Süleymaniye Camiinin inşaası sırasında bir ermeni usta, yanlış duvar yapması sonucu, Fatih Sultan Mehmet tarafından cezalandırılır. Ermeni usta, sultandan şikayetçi olur. Kadı, ikisini de huzuruna çağırır. Kanuni ve usta, kadının karşısında ayakta beklemektedirler. Karar açıklanır: "Kısas!" yani Fatih Sultan Mehmet de aynı şekilde cezalandırılacaktır. Ermeni usta, adalete hayret eder ve:
-"Madem dininiz bu kadar adil, hem davamdan vazgeçiyorum hem de müslüman oluyorum"

Davadan sonra FAtih Sultan Mehmet, kadıya:
-"Eğer ben padişahım diye benim lehimde bir karar verseydin, seni bu kılıcımla öldürürdüm"

Kadı, oturduğu minderin altından bir hançer çıkarır ve :
-"Sultanım siz de eğer 'ben padişahım' diye kararıma itiraz etseydiniz ben de bu hançeri sizin kalbinize saplardım...""


Adalet olacaksa böyle olacak yoksa adamına göre adalet adalet değil zulümdür.
 
boss2' Alıntı:
mustafatoker' Alıntı:
kurukurya şeriat istenmez şeriyat isteyenlerin kaçı şeriat hükümelerin maddelerinden bir tanesini bilir ki. siz kendi hukukunuz şeriat hükümelerine uydurmadan önce adalet kavramını yerleştirin. bu ülkede hukuk a kişiye göre başka b kişiye göre başka işleniryor bizden olursa yargılanmıyor sizden olursa ömür boyu yargıla

apo nun bile suçunu nasıl sileriz diye uyraşırken kalkıp şeriat istemek ne garip. bu ülkede sen apoyu bile affedeceksin sonra kimi yargılayacaksın baklava çalan çocuğu mu?
hukuçular adil olmalı
devlet adil olmalı
hukuk idareden bağımsız olmalı

hocam fatih sultan mehmet ve bir ermeni mimar arasında olan olay şeriaton ne adil olduğunu gösteriyor. Merak edenler için ekliyorum.


"Süleymaniye Camiinin inşaası sırasında bir ermeni usta, yanlış duvar yapması sonucu, Fatih Sultan Mehmet tarafından cezalandırılır. Ermeni usta, sultandan şikayetçi olur. Kadı, ikisini de huzuruna çağırır. Kanuni ve usta, kadının karşısında ayakta beklemektedirler. Karar açıklanır: "Kısas!" yani Fatih Sultan Mehmet de aynı şekilde cezalandırılacaktır. Ermeni usta, adalete hayret eder ve:
-"Madem dininiz bu kadar adil, hem davamdan vazgeçiyorum hem de müslüman oluyorum"

Davadan sonra FAtih Sultan Mehmet, kadıya:
-"Eğer ben padişahım diye benim lehimde bir karar verseydin, seni bu kılıcımla öldürürdüm"

Kadı, oturduğu minderin altından bir hançer çıkarır ve :
-"Sultanım siz de eğer 'ben padişahım' diye kararıma itiraz etseydiniz ben de bu hançeri sizin kalbinize saplardım...""


Adalet olacaksa böyle olacak yoksa adamına göre adalet adalet değil zulümdür.
+1
 
adaletli olmakla ilgili güzel bi örnek daha önce vermiştim:
teksen' Alıntı:
Yıl 1924.
Milli Savunma Bakanlığı silah alımı için ihale açmıştır. İki firma adına bir kişi, iki ayrı teklif verir.
Yani, ihaleyi hangi firma kazanırsa kazansın, kâr aynı kişinin cebine akacaktır.
Firmalar adına teklif veren kişi,
Atatürk’ün yakın silah arkadaşlarından Kılıç Ali’nin eniştesi, Antep milletvekili Mithat Bey’den başkası değildi…

Milli Savunma Bakanı bu konudaki rahatsızlığını İsmet İnönü’ye bildirir.
Bu arada bu olayı Falih Rıfkı, köşe yazısına taşımış, yazıdan Atatürk okumuştur.
O akşam İnönü’yü çağırır, ihale konusundaki tavrını sorar.
İnönü’nün milletvekillerinin ticaretle uğraşmalarını yasaklayan bir kararname üstünde çalışmakta olduğunu söyleyince:
-Hayır bu olmaz! İnsan haklarına aykırı ve özgürlüğü kısıtlar.
Başka bir çözüm yolu bul!” Sonra ekler;

-Bu işin içinde Kılıç Ali’nin de parmağı olabilir mi?
-’Sanmıyorum Paşam, belki kullanılıyor olabilir!’ der.

Sorunu çözmek Atatürk’e kalır.
Savunma Bakanını ve Kılıç Ali’yi o akşam makamına davet eder.
Bir taksi çağrılır, giderlerken Falih Rıfkı Atay’ı da almayı ihmal etmezler.
Bu arada Atatürk, üstünde gideceği adres yazılı bir kağıdı şoföre uzatır, talimat verilmiştir.
Konuklar meyhaneye gittiklerini sanmaktadırlar.

Şoför bir evin önünde durur. Kılıç Ali gibi diğerleri de Mithat Bey’i de çağıracaklarını sanırlar ama Ata, ev sahibine seslenir:
-Karnımızı doyurmak için bir meyhaneye gidiyoruz, ama sen karnınızı doyururum, hatta rakı bile ikram ederim diyorsan bu akşam konuğun olabiliriz.

-’Şeref verirsiniz Paşam!’ dedikten sonra Atatürk’ün elinden tutar ve Paşa’yı evine buyur eder.
Çaresiz ötekiler de arabadan inerler ama en çok Kılıç Ali şaşkındır bu işe.

Bir çırpıda sofra hazırlanır; bir yandan yemek yenilirken içki servisi de başlar.
Sohbet bir süre havadan sudan konularla devam ederken Atatürk, Falih Rıfkı’ya:

-’Dünkü yazında bahsettiğin silah alımıyla ilgili kaygılarını anlıyorum.
Hiçbir milletvekili böyle alçak işlere tenezzül edemez, rahat ol sayın yazar, rahat ol!’ der…

Hiç kuşku yoktur ki ev sahibinin yüzü nar suyu ile yıkanmış gibidir, Kılıç Ali’nin de… Sonra Mithat Bey’e döner:

-’Sizin işler nasıl gidiyor sayın vekilim?’ deyince ev sahibi toparlar kendini.
-Elimdeki işleri dağıttım, sadece iki silah temsilciliğiyle uğraşıyorum paşam.
-Hangileri onlar ve ne zamandan beri?

-Çekoslovakya silah temsilciliğini iki yıldır, Fransız silah temsilciliğini dört aydır Paşam.

Mavi gözlü dev adamın gözleri savunma bakanına döner:
-Orduya silah alım ihale ilanını kaç ay önce vermiştin sayın bakan?
-Dört ay önce efendim

Atatürk, köşe taşı gibi lâfı gediğine koymuştur.

Havayı değiştirmek için:
-’Hadi içelim arkadaşlar!’ der ama Kılıç Ali’nin kafasına sanki buz kalıbı düşmüştür.
Her ikisi de içki masasındaki bu amansız sözlü sınavında sınıfta kalmışlardır.
Kılıç Ali’nin sinirlerinden dişleri gıcırdamaktadır.
Bu arada Atatürk bir süre havadan sudan bahseder ve:

-’Haydi arkadaşlar, yarın mesai erken başlayacak, kalkalım!’ deyince Kılıç Ali, Atatürk’e
-’Efendim izin verirseniz ben biraz daha burada kalmak istiyorum!’ der.
-’Sen bilirsin Ali!’ yanıtını alır.

Misafirler gider gitmez Kılıç Ali Ata’nın neden buraya geldiğini, özellikle neden kendisinin çağrıldığını anlamıştır.
Öfkeyle:
-”Millet vekilliği listesine seni ben aldırttım.
Derhal istifa edeceksin, bizim tüccarlarla işimiz yok, olamaz…”
der kapıyı çarpıp evi terk eder.

Ertesi gün Mithat Bey, elindeki istifa mektubuyla köşke çıkar ama Atatürk makamına kabul etmez.
Elindeki istifa dilekçesini bizzat sunamadığından yavere bırakarak çıkıp gider.

Hacıları- hocaları… meleleri-molları, avukatları-mühendisleri, doçentleri-profesörleri, hatta benzerlerini çok gördüğümüzden…Sizler adına derim ki:
Tanrım! Bize sarı Mustafa gibi bir ‘sarhoş’ daha gönder….
http://www.aydinyerel.com/%E2%80%98neka ... -bir-yazi/
ayrıca,
adaletli olmak ve olmamakla ilgili diğer örnekler:
her-telden-f29/faruk-celik-in-kizi-imkansizi-basardi-t96106-120.html
 
bi de şöyle bi örnek var,
vicdan sahibi olmakla ilgili:
Soy sop
İşlerine geldiği zaman “Hepimiz Ermeniyiz” der bunlar, işlerine geldiği zaman “Bunun anası Ermeni” der...
Halbuki, ne hepimiz Ermeniyiz, ne de bir annenin Ermeni olmasıdır önemli.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/15585336.asp
 
konu dağıldı sanırım biraz.
başlık çocuk istismarı ile ilgili idi.
çözümü ceza vermek olarak düşündüğümüz için sanırım;
cezaların hafifliği, şekli ya da caydırıcılığı olmadığını dile getirmeye başladık.
buradan da adaletin adil olmadığı, yeterli olmadığı sonucuna vardık.

elbetteki bu suç en ağır şekilde cezalandırılmalı.
 
mustafatoker' Alıntı:
bu ülkede idam olmalıdır. idam sadece teörist başı için değil çocuk istismarınada uygulanmalıdır. bu ülkede 18 aylık çocuğa bile tecavüz edilirken sizin hangi hukukunuzun hangi maddesi buna ceza verebilecek. ülkemizde cezai yaptırımlar yeterli olmayınca bu ahlaksızlık aldı başını gitti
+100000000000000
 
Bence biraz sakim olmakta fayda var arkadaşlar, Ramazan hoşgörüsünü yıl boyunca sürdürmeye çalışalım, gereksiz tartışmalara girmemek gerekiyor zira konuyu esas tartışması gerekenler dururken bizim burda birbirimize ahkam kesmemiz doğru değildir, sonra bizim tartışmamız gereken meseleleri başkaları tartışmaya başlarlar. Buda bizlere zarar vermektedir.
 
mustafatoker' Alıntı:
bu ülkede idam olmalıdır. idam sadece teörist başı için değil çocuk istismarınada uygulanmalıdır. bu ülkede 18 aylık çocuğa bile tecavüz edilirken sizin hangi hukukunuzun hangi maddesi buna ceza verebilecek. ülkemizde cezai yaptırımlar yeterli olmayınca bu ahlaksızlık aldı başını gitti
:+1:
 
Geri
Üst