Arkadaşlar, hiçbir zaman ümidimizi yitirmememiz lazım. Ayrıca da hak verilmez, alınır. Oturup da bakanlıktan bizim için iyi şeyler yapmalarını beklemek saflık olur. Bizim için en iyisini yine biz düşünürüz.
Madem ki iletişim çağında yaşıyoruz, bizim öğretim programımızı birkaç kişinin eline bırakmamalı, ortak bir platformda öğretim programını oluşturmalıyız. Aynı şekilde formatörlük için mevzuatı da kendimiz oluşturabilmeliyiz. Bu yapacağımız iş, bakanlığın işine karışmak değil, kendimizi en iyi şekilde ifade etmektir. Anayasa için çeşitli kuruluşlar üniversiteler nasıl anayasa çalışması yapıyor ve sunuyorsa biz de böyle yapmalıyız. Hazırlayacağımız öğretim programı ve formatörlük mevzuatına ve sunumuna bakanlık ilgili kişileri itiraz edememelidir.
Ama ondan önce “Eğitim sisteminde Bilişim Teknolojileri öğretmeninin rolü ne olmalı?” sorusuna en doğru cevabı bulup o doğrultuda ilerlemeliyiz.
Temel ilkeler oluşturulmalıdır.
Dersleri mi geri alalım yoksa formatörlük için mi mücadele edelim, tartışması son bulmalıdır. Okula yarım gün gitme hevesiyle formatörlüğe bütünüyle karşı çıkmak ne kadar yanlışsa ders işlemekten sıkılıp da herşeyini formatörlüğe bağlamak da o derece yanlıştır. Bu iki kesim, ne kadar çalışmamızı baltalamaya çalışsa da uyanık olmalı ve çalışmamızı sabote ettirmemeliyiz. İş çok ciddi. Yoksa biz kaybederiz.
Adım adım konu başlıkları belirleyip, üzerinde tartışıp, ortak karar alıp da herkesin yada büyük çoğunluğun arkasında duracağı bir sonuç çıkarıp sonraki adıma geçmeliyiz. Tartışmalar problem yaratmaktan ziyade sonuç odaklı yapıcı olursa daha verimli olur. Ayrıca herkesin düşüncesine saygı göstermeliyiz. Formatörlüğe bütünüyle karşı olan da düşüncelerini söyleyecektir, formatörlüğü herşey olarak gören de düşüncelerini söyleyecektir.
“Eğitim sisteminde Bilişim Teknolojileri öğretmeninin rolü ne olmalı?”
Ben kendi düşüncemle başlayayım;
Hepimiz öğretmeniz ve eğitim-öğretim sınıfı içinde görev alıyoruz. Eğitim öğretim görevinin en önemli faaliyeti ders işlemek olsa da tek değildir. Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık da, Müdür Yardımcılığı da bence bu göreve dahildir. Yani “derse girmeyen kişiler yardımcı hizmetlerdir “ kompleksinden kurtulmalıyız. Bizim okullara ders dışında vereceğimiz çok şey var gerçekten. Biz 30 saat derse girsek bile eninde sonunda bize bu işler geliyor. Kaçabilen kaçıyor, çoğu kişi de yapıyor. Formatörlükten sonra da bu tür işler formatörlük adı altında ve ek ders karşılığında yapılmaya başladı ama sorunlar bitmedi. Norm sorunu çıktı, farklı bölgelerdeki farklı uygulamalar huzursuzluk yarattı, bazıları kendini yardımcı hizmetler sınıfında gördü/gördürdü. Bunların çoğu güçlü bir mevzuat eksikliğinden kaynaklanıyor.
Gelelim daha önemli olan ders işleme faaliyetine. Kim ne derse desin, okullarda matematik-türkçe-edebiyat-tarih gibi ağırlığımız yok. Ama bu bir eksik değildir. Bizim de, öğrencilerin severek katılacağı bir ders etkinliği avantajımız var. Ya da olmalı. Bence tüm içeriği word excel powerpoint olan bir müfredat bir süre sonra sıkıcı hal alır. Şu an da tam o sıkıntıyı yaşıyoruz. Biz, klasik bilgisayar öğretmenliğinin ötesinde olmalıyız. Ve klasik “bilgisayara giriş” tarzı programımızdan ziyade öğrencilerin gerçekten katılacağı, öğreneceği çok şey olan bir program olmalı. Word excel nasıl açılır nasıl kapanır gibi konular müfredatta olmamalı, yada olsa bile çok küçük bir bölümde “ön hazırlık” gibi görülüp geçilmelidir. Asıl iş ise projelere odaklanmalıdır. Bilgisayar, ofis programları, fotoğraf makinesi, fotoğraf işleme programı, kamera, video işleme programı, ses işleme programı, internet araştırmaları, çeşitli deneyler etkinliklerin yer aldığı bir öğretim programı olmalı.
Mesela bilişim teknolojileri öğretmeni 15 saat kadar derse girse, ve bu 15 saatte bu anlattığım şekilde keyifli bir öğretim programını yürütse, diğer 15 saatinde de, diğer dersleri için teknoloji rehberliği yapsa, artık zaten diğer dersler de projeye yönelmeye başladı.
Sonuç olarak bana sorulsa, rolümüz ne olmalı diye; Bilişim Teknolojileri ve Proje Rehber Öğretmeni olmayı isterim. Hem günün yarısında proje tabanlı teknoloji dersimi işlerim, hem de diğer yarısında, diğer derslerdeki projeler için teknoloji rehberliği yapsam. Benim idealim bu.
Evet, ilk konu ile ilgili benim görüşlerim bu şekilde. Umarım siz de değerli görüşlerinizi bu şekilde toparlayarak burada paylaşırsınız. Eğer üşenmeden bunu yaparsak sonuç alacağımıza eminim.
Madem ki iletişim çağında yaşıyoruz, bizim öğretim programımızı birkaç kişinin eline bırakmamalı, ortak bir platformda öğretim programını oluşturmalıyız. Aynı şekilde formatörlük için mevzuatı da kendimiz oluşturabilmeliyiz. Bu yapacağımız iş, bakanlığın işine karışmak değil, kendimizi en iyi şekilde ifade etmektir. Anayasa için çeşitli kuruluşlar üniversiteler nasıl anayasa çalışması yapıyor ve sunuyorsa biz de böyle yapmalıyız. Hazırlayacağımız öğretim programı ve formatörlük mevzuatına ve sunumuna bakanlık ilgili kişileri itiraz edememelidir.
Ama ondan önce “Eğitim sisteminde Bilişim Teknolojileri öğretmeninin rolü ne olmalı?” sorusuna en doğru cevabı bulup o doğrultuda ilerlemeliyiz.
Temel ilkeler oluşturulmalıdır.
Dersleri mi geri alalım yoksa formatörlük için mi mücadele edelim, tartışması son bulmalıdır. Okula yarım gün gitme hevesiyle formatörlüğe bütünüyle karşı çıkmak ne kadar yanlışsa ders işlemekten sıkılıp da herşeyini formatörlüğe bağlamak da o derece yanlıştır. Bu iki kesim, ne kadar çalışmamızı baltalamaya çalışsa da uyanık olmalı ve çalışmamızı sabote ettirmemeliyiz. İş çok ciddi. Yoksa biz kaybederiz.
Adım adım konu başlıkları belirleyip, üzerinde tartışıp, ortak karar alıp da herkesin yada büyük çoğunluğun arkasında duracağı bir sonuç çıkarıp sonraki adıma geçmeliyiz. Tartışmalar problem yaratmaktan ziyade sonuç odaklı yapıcı olursa daha verimli olur. Ayrıca herkesin düşüncesine saygı göstermeliyiz. Formatörlüğe bütünüyle karşı olan da düşüncelerini söyleyecektir, formatörlüğü herşey olarak gören de düşüncelerini söyleyecektir.
“Eğitim sisteminde Bilişim Teknolojileri öğretmeninin rolü ne olmalı?”
Ben kendi düşüncemle başlayayım;
Hepimiz öğretmeniz ve eğitim-öğretim sınıfı içinde görev alıyoruz. Eğitim öğretim görevinin en önemli faaliyeti ders işlemek olsa da tek değildir. Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık da, Müdür Yardımcılığı da bence bu göreve dahildir. Yani “derse girmeyen kişiler yardımcı hizmetlerdir “ kompleksinden kurtulmalıyız. Bizim okullara ders dışında vereceğimiz çok şey var gerçekten. Biz 30 saat derse girsek bile eninde sonunda bize bu işler geliyor. Kaçabilen kaçıyor, çoğu kişi de yapıyor. Formatörlükten sonra da bu tür işler formatörlük adı altında ve ek ders karşılığında yapılmaya başladı ama sorunlar bitmedi. Norm sorunu çıktı, farklı bölgelerdeki farklı uygulamalar huzursuzluk yarattı, bazıları kendini yardımcı hizmetler sınıfında gördü/gördürdü. Bunların çoğu güçlü bir mevzuat eksikliğinden kaynaklanıyor.
Gelelim daha önemli olan ders işleme faaliyetine. Kim ne derse desin, okullarda matematik-türkçe-edebiyat-tarih gibi ağırlığımız yok. Ama bu bir eksik değildir. Bizim de, öğrencilerin severek katılacağı bir ders etkinliği avantajımız var. Ya da olmalı. Bence tüm içeriği word excel powerpoint olan bir müfredat bir süre sonra sıkıcı hal alır. Şu an da tam o sıkıntıyı yaşıyoruz. Biz, klasik bilgisayar öğretmenliğinin ötesinde olmalıyız. Ve klasik “bilgisayara giriş” tarzı programımızdan ziyade öğrencilerin gerçekten katılacağı, öğreneceği çok şey olan bir program olmalı. Word excel nasıl açılır nasıl kapanır gibi konular müfredatta olmamalı, yada olsa bile çok küçük bir bölümde “ön hazırlık” gibi görülüp geçilmelidir. Asıl iş ise projelere odaklanmalıdır. Bilgisayar, ofis programları, fotoğraf makinesi, fotoğraf işleme programı, kamera, video işleme programı, ses işleme programı, internet araştırmaları, çeşitli deneyler etkinliklerin yer aldığı bir öğretim programı olmalı.
Mesela bilişim teknolojileri öğretmeni 15 saat kadar derse girse, ve bu 15 saatte bu anlattığım şekilde keyifli bir öğretim programını yürütse, diğer 15 saatinde de, diğer dersleri için teknoloji rehberliği yapsa, artık zaten diğer dersler de projeye yönelmeye başladı.
Sonuç olarak bana sorulsa, rolümüz ne olmalı diye; Bilişim Teknolojileri ve Proje Rehber Öğretmeni olmayı isterim. Hem günün yarısında proje tabanlı teknoloji dersimi işlerim, hem de diğer yarısında, diğer derslerdeki projeler için teknoloji rehberliği yapsam. Benim idealim bu.
Evet, ilk konu ile ilgili benim görüşlerim bu şekilde. Umarım siz de değerli görüşlerinizi bu şekilde toparlayarak burada paylaşırsınız. Eğer üşenmeden bunu yaparsak sonuç alacağımıza eminim.