19 MAYIS

Kodla Büyü

hamuş

Seçkin Üye
Seçkin Üye
Mesajlar
895
19 MAYIS
Ali Şamil.
1 metre 10 santimdi.

Enver paşaya hediye edilmişti.
Köle gibi.
Zoraki “soytarı” yaptılar onu…
Garip garip kıyafetler giydirdiler.
Kadınları çocukları falan güldürdü.
Birinci dünya savaşında çarşı karışınca, Enver paşa apar topar İstanbul’dan ayrıldı, biraz da onları eğlendirsin diye Vahdettin’in kızı Ulviye Sultan’ın sarayına verdi Ali Şamil’i… Sultan’ın eşi İsmail Hakkı bey mert adamdı, tavla arkadaşı yaptı bu küçük insanı, ezdirmedi, alay ettirmedi, kolladı. Gel zaman git zaman… Milli mücadele başladı. Yurtseverler Anadolu’ya akıyordu. Padişah’ın damadı İsmail Hakkı bey de, onlardan biriydi. Eşinden bile gizlemek zorunda olduğu niyetini Ali Şamil’e çıtlatmıştı, güya vedalaşmak için… Pişman oldu. Çünkü, kocaman yürekli küçük insan, alenen tehdit etmişti, ya beni de götürürsün, ya da niyetini Sultan’a anlatır, senin gidişini de engellerim! Kuştüyü yataklarını, bi kuşsütü eksik mutfaklarını geride bırakıp, sahte kimlikler, köylü kıyafetleriyle maceraya atıldılar, işgal kontrollerini aşıp, Adapazarı üzerinden Ankara’ya ulaştılar. Haberi vardı Mustafa Kemal’in… Çağırdı. Gittiler. Hayatımın en unutulmaz akşamıydı dediği akşamı yaşadı Ali Şamil… Mustafa Kemal’le kadeh tokuşturdu. Sonra, üç sene, İsmail Hakkı bey nereye, Ali Şamil oraya, kah su taşıma, kah telgraf, kah boyu kadar tüfek, elinden ne geliyorsa ama, hep cephede… Kelle koltukta yaşadı, İzmir’e girenlerin hemen arkasındaydı. O göğsünde sallanan, İstiklal Madalyası.

*

Nedir dersen…
Günümüzün gönüllü
soytarıları kavrayamaz.
Bu ruhtur, 19 Mayıs.

*

Ve, Osmanlı’da “gülünen” Ali Şamil, Cumhuriyet’te “Güler” soyadını aldı. 9 Eylül’de girdiği İzmir’den ayrılmak istemedi, Basmane garında memur yaptılar onu, neticede vade doldu, rahmetli oldu, Kokluca’da yatıyor.

*

Rahat uyu, aslan yürekli cüce.
Görecekler bugün gene…
Boyundan bosundan utanmayanlardan ibaret değildir bu ülke.


--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Deniyor ki, “Başbakan’ın ABD ziyaretinde bir ilk yaşanacak, Beyaz Saray’ın hemen karşısında yer alan ve sadece önemli konukların misafir edildiği Blair House’da kalacak.”

*

Halbuki…
Celal Bayar orada kaldı.
Adnan Menderes orada kaldı.
İsmet İnönü orada kaldı.
Cevdet Sunay orada kaldı.
Nihat Erim orada kaldı.
Süleyman Demirel orada kaldı.
Turgut Özal orada kaldı.
Tansu Çiller orada kaldı.
Hatta, Bülent Ecevit iki defa kaldı.

*

Kalmayan bi Erdoğan kalmıştı.

*

(Aslında Kenan Evren de kalmadı ama, talihsizlikten… Çünkü, Washington’a gittiğinde Blair House tadilattaydı. Baktılar ki, Evren çok bozuldu bu tadilat işine… Artist başkan Ronald Reagan devreye girdi, ben onun gönlünü yaparım dedi, Beyaz Saray’daki yemeğe Hollywood artisti James Stewart’ı çağırdı, jest olarak Evren’in yanına oturttu. Gerçi, bizim cumhurbaşkanı, James’i tanımayıp, emekli NATO generali zannetti ama, olsun.)

*

Ha, Anıtkabir’de olmak yerine, günler torbaya girmiş gibi illa 19 Mayıs’ta Blair House’ta olmayı tercih eden ilk başbakan olabilir mi derseniz… O konuda ilk.



YILMAZ ÖZDİL
 

Ekli dosyalar

  • aslan-yurekli-cuce-445.jpg
    aslan-yurekli-cuce-445.jpg
    73.3 KB · Görüntüleme: 811
Bunu da anlamayan anlamaz. Az sonra gelir nifal tohumcuları.
 
Yılmaz Özdil'i bilmesem niyetinin halisane olduğunu anlarım.Yapıcı bir eleştiri yapılmış der geçerim.
Allah'ın her günü hükümete ve AKP'ye giydirmeyi kendilerine vazife edinmiş birine nasıl itibar edilmeli?
Acaba hükümette AKP olmayıp mazallah CHP olsa yine aynı yazıyı yazar mı? Sanmam?
Anıtkabir türbe mi,yatır mı,ya da ayet,hadis,kanun mu var o günde orda olunmalı diye?
Şekilcilik,tektipçilik,pazar görsüncülük,gitmeyince-katılmayınca Cumhuriyet elden gidicilik,gibi onlarca saçmalık var.

O vakit vatan müdafaası o şekilde yapılmıştı.
Şimdi aynı ruhu yakalamak istiyorsanız,ilimde,fende,tıpta,teknolojide ileride olmalısınız.Herkes kendi çağının çocuğudur.
Gidelim orayı çiçeğe boğalım,gırtlağımızı yırtarcasına bağıralım...kutlayalım...eeee sonra
elde kumanda, PTT modunda gez,üretme,hep tüket,beynini zonklatma,bu çocuklar ne olacak diye,bir gram faydan dokunmasın memlekete..laf laf laf..Şekil,şekil,şekil..M.Kamal,kabirinden kalksa yüzlerine tükürür sözde Atatürkçülerin.Çağımızda 19 mayıs ruhu da bu şekilde..
Nelerle uğraşıyorsunuz?
Kal'e almıyorum.
 
suvari58' Alıntı:
Yılmaz Özdil'i bilmesem niyetinin halisane olduğunu anlarım.Yapıcı bir eleştiri yapılmış der geçerim.
Allah'ın her günü hükümete ve AKP'ye giydirmeyi kendilerine vazife edinmiş birine nasıl itibar edilmeli?
Acaba hükümette AKP olmayıp mazallah CHP olsa yine aynı yazıyı yazar mı? Sanmam?
Anıtkabir türbe mi,yatır mı,ya da ayet,hadis,kanun mu var o günde orda olunmalı diye?
Şekilcilik,tektipçilik,pazar görsüncülük,gitmeyince-katılmayınca Cumhuriyet elden gidicilik,gibi onlarca saçmalık var.

O vakit vatan müdafaası o şekilde yapılmıştı.
Şimdi aynı ruhu yakalamak istiyorsanız,ilimde,fende,tıpta,teknolojide ileride olmalısınız.Herkes kendi çağının çocuğudur.
Gidelim orayı çiçeğe boğalım,gırtlağımızı yırtarcasına bağıralım...kutlayalım...eeee sonra
elde kumanda, PTT modunda gez,üretme,hep tüket,beynini zonklatma,bu çocuklar ne olacak diye,bir gram faydan dokunmasın memlekete..laf laf laf..Şekil,şekil,şekil..M.Kamal,kabirinden kalksa yüzlerine tükürür sözde Atatürkçülerin.Çağımızda 19 mayıs ruhu da bu şekilde..
Nelerle uğraşıyorsunuz?
Kal'e almıyorum.

Atatürk ve Cumhuriyet ritüellerine gelince şekilcilik hemen size göre. Yapıştır "şekilcilik" diye. İbadetlerin bile bir şekli, ritüelleri vardır. Anıtkabir'e gidip saygı duruşunda durmak Türkiye'ye ve dünyaya belli bir mesaj iletir. Ama gitmeyince de belli bir mesaj iletir biz bu mesajı aldık boşuna yırtınmayın Atatürkçülük üretmekle olur falan diye. Adam gibi söyleyin Cumhuriyet ve Atatürk düşmanıyız diye.
 
suvari58' Alıntı:
Yılmaz Özdil'i bilmesem niyetinin halisane olduğunu anlarım.Yapıcı bir eleştiri yapılmış der geçerim.
Allah'ın her günü hükümete ve AKP'ye giydirmeyi kendilerine vazife edinmiş birine nasıl itibar edilmeli?
Acaba hükümette AKP olmayıp mazallah CHP olsa yine aynı yazıyı yazar mı? Sanmam?
Anıtkabir türbe mi,yatır mı,ya da ayet,hadis,kanun mu var o günde orda olunmalı diye?
Şekilcilik,tektipçilik,pazar görsüncülük,gitmeyince-katılmayınca Cumhuriyet elden gidicilik,gibi onlarca saçmalık var.

O vakit vatan müdafaası o şekilde yapılmıştı.
Şimdi aynı ruhu yakalamak istiyorsanız,ilimde,fende,tıpta,teknolojide ileride olmalısınız.Herkes kendi çağının çocuğudur.
Gidelim orayı çiçeğe boğalım,gırtlağımızı yırtarcasına bağıralım...kutlayalım...eeee sonra
elde kumanda, PTT modunda gez,üretme,hep tüket,beynini zonklatma,bu çocuklar ne olacak diye,bir gram faydan dokunmasın memlekete..laf laf laf..Şekil,şekil,şekil..M.Kamal,kabirinden kalksa yüzlerine tükürür sözde Atatürkçülerin.Çağımızda 19 mayıs ruhu da bu şekilde..
Nelerle uğraşıyorsunuz?
Kal'e almıyorum.
hakılsın hocam. türbe olsa, yatır olsa gidilmeli. hatta orada yatılıp orada kalkılmalı ama söz konusu Türkiye Cumuhuriyeti açısından çok önemli olan milli bir günde ülkenin kurucucusu olan Atatürk'e saygı gösterme olunca ne gerek var gitmeye değil mi? madem açılım var, gün milli birlik ve beraberlğimizi tüm dünyaya gösterme günüdür. 19 Mayısta bunu göstermeyeceksen hangi türbede hangi gün göstereceksin?
 
suvari58' Alıntı:
Yılmaz Özdil'i bilmesem niyetinin halisane olduğunu anlarım.Yapıcı bir eleştiri yapılmış der geçerim.
Allah'ın her günü hükümete ve AKP'ye giydirmeyi kendilerine vazife edinmiş birine nasıl itibar edilmeli?
Acaba hükümette AKP olmayıp mazallah CHP olsa yine aynı yazıyı yazar mı? Sanmam?
Anıtkabir türbe mi,yatır mı,ya da ayet,hadis,kanun mu var o günde orda olunmalı diye?
Şekilcilik,tektipçilik,pazar görsüncülük,gitmeyince-katılmayınca Cumhuriyet elden gidicilik,gibi onlarca saçmalık var.

O vakit vatan müdafaası o şekilde yapılmıştı.
Şimdi aynı ruhu yakalamak istiyorsanız,ilimde,fende,tıpta,teknolojide ileride olmalısınız.Herkes kendi çağının çocuğudur.
Gidelim orayı çiçeğe boğalım,gırtlağımızı yırtarcasına bağıralım...kutlayalım...eeee sonra
elde kumanda, PTT modunda gez,üretme,hep tüket,beynini zonklatma,bu çocuklar ne olacak diye,bir gram faydan dokunmasın memlekete..laf laf laf..Şekil,şekil,şekil..M.Kamal,kabirinden kalksa yüzlerine tükürür sözde Atatürkçülerin.Çağımızda 19 mayıs ruhu da bu şekilde..
Nelerle uğraşıyorsunuz?
Kal'e almıyorum.

türbe ve yatırlar abd de...
 
Her sene aynı terane döner durur medyamızda..
Burda da var.Kendisi gibi düşünmeyeni kılıçtan geçirme..
Tam bir faşizm..
Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı
Bakın yine şekilcilik..illa biryerlere bağlamalıyız,illa bir kalıba sokmalıyız zihinlerimizi
Cemil Meriç'in dediği gibi "İdeolojiler ruhlara giydirilmiş deli gömlekleridir"

Kökeninin nerede geldiğine dair biraz zihinleri tazeleyelim.
19 Mayıs şekilciliktir.Zira kökeni Mussolininin Faşist İtalya'sından alınmadır.
"1932 yılında İnönü’yle beraber İtalya’ya seyahat eden Recep Peker, Faşist parti yetkilileriyle yaptığı görüşmeler sonucunda CHP’nin parti tüzüğünde kendince olumlu atılımlar da yapmıştır: Partiyle devleti birleştirmek gibi…"
Öyleki faşizmin ruhunda olan tektipçilik,güç gösterisi bulunur.
İsmet İnönü yurda dönüşte bunu aynen almıştır tüm yurda tatbik etmiştir.

33983.jpg

Yazı 1
Yazı 2
Video

Yobazlık tam olarak böyle bir şey olmalı. Bir şeyi hiç sorgulamadan, anlamı üzerinde hiç düşünmeden, bir çift öküzün tarla sürerken yanında gördüğü izi takip etmesi gibi hûşû içinde tekrarlamak. 19 Mayıs kutlamaları 1932'nin faşist İtalya'sından alınma. Neden değiştirmek aklımızdan bile geçmiyor?

40 yıl öncesinin gençliği ile bugünün gençliğinin noktasından virgülüne kadar aynen yaptığı yegâne şey 19 Mayıs kutlamaları olmalı. Mayıs ayını başından sonuna eğitim ve öğretim amaçları dışına çıkartan garip bir ritüel. Beden eğitimi öğretmenlerinin bütün kontrolü ele aldığı, diğer öğretmenlerin mecburen anlayış gösterdiği bir eğitim ve öğretim boşluğu. Neden? Herkes 19 Mayıs provaları ile meşgul. 1930'ların İtalya'sında kalan faşist gençlik eğitimi uygulamalarını, olduğu gibi tekrarlamak için.

Atatürk'ün Samsun'a çıktığı tarih olan 19 Mayıs'ın (Mustafa Armağan'ın bu tarihe önemli itirazları var), '19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı' (1981'de 'Atatürk'ü anma' eklenecek) olarak kutlanmasına dair kanun 1938'de çıkıyor. Atatürk'ün bu tarihi, çevresine hatırlatması ve önemine işaret etmesi 1936 yılında vuku buluyor. Ama gençlerin büyük sahalara çıkıp, basit jimnastik hareketlerini toplu halde tekrarlamasının kaynağı 1932 yılında Başbakan İsmet İnönü başkanlığında bir heyetin Moskova ve İtalya'ya yaptığı seyahate dayanıyor. Recep Peker, Ali Çetinkaya, Yunus Nadi, Falih Rıfkı, Ruşen Eşref ve Yakup Kadri'nin yer aldığı heyet, özellikle Mussolini İtalya'sında gençlerin eğitimi için geliştirilen yöntemleri ve pratikleri derin bir hayranlıkla izliyorlar. Falih Rıfkı (Atay) (Moskova ve Roma, 1932) 'Cumhuriyet genci yetiştirmek için' Stalin Rusya'sı ile faşist İtalya'nın 'çocuk ve genç yetiştirme metotlarının adım adım tedkiki'ni öneriyor. 1932'nin Moskova'sındaki 1 Mayıs kutlamalarını 'ihtilalin telkin, propaganda ve yığın sanatlarındaki hususiyetleri gösteren en iyi sahne' olarak naklediyor. Roma'da 5-13 yaş arası çocukların dâhil olduğu faşist teşkilatı (erkeklerin Balila, kızların Piccole) öve öve bitiremiyor: 'Çocukluktan itibaren herkese vazife verilmiştir. Herkes inzibat ve kontrol altına alınmıştır. Kabiliyetler yarışa çıkartılmıştır; her faşist hiçbir zaman konuşamadığı şefi her an yanı başında hisseder olmuştur... Çocuk ve şef şefin rehberliği altındadır.' (s. 99) Sonra coşup, daha sonra köy enstitülerinde uygulanacak modeli bir faşizm hayali olarak anlatmaya girişiyor: İmamın yerine geçecek bir öğretmen, 'köye adım bastığı gün fırkanın kadrosu içinde ve gözü altında' işe başlıyor.

O dönemin Türk aydınlarında derin bir faşizm hayranlığı mevcuttur. Hitler henüz iktidarda değildir, Mussolini ise on yılı geride bırakmıştır. 1932'nin Mayıs ayında yapılan bu faşizm seferinin, Cumhuriyet tarihinde birçok yeniliğin hemen öncesinde yer alması tesadüf değildir. Ezanın ve Kur'an'ın Türkçe okunması, meşhur Türk tarih tezi, Güneş dil teorisi ile adeta yeni bir Türkçenin icat edilmesi hep bu seyahatten hemen sonraki aylarda, 1932'nin ikinci yarısında vuku bulmuştur. 1933 yılından itibaren Ülkü dergisinde İtalya'da gençlik teşkilatları ile ilgili yazılara fazla yer verilmesi, 19 Mayıs törenlerine giden tecrübenin arka planını açıklamaktadır. Türkiye'de sporun kurucu isimlerinden Selim Sırrı (Tarcan) (1874-1948) hem bu yazıların hem de 19 Mayıs jimnastik hareketlerinin müellifidir.

Tabii bizim 19 Mayıs gösterilerimizin böyle bir şeyi başarması imkânsız. Zira, Allah'a şükür her an yanımızda hissedeceğimiz bir 'Millî Şef'imiz mevcut değil. Tıpkı bizim gençliğimizde olduğu gibi dershanelerin kapılarını açıp, gelen baharla birlikte dersleri kırmak için 'resmî ve meşrû' bir fırsattan ibaret. Bize düşen, gençlerimize vermemiz gereken, bilimin aydınlığında eleştirel aklın rehberliğinde şu soruyu sormak: Faşizmin dünyada bizden başka örneği olmayan bu ritüelini, koca koca adamların ciddi ciddi emek harcadığı, önemsediği bu müsamereyi üzerinde hiç düşünmeden ve sorgulamadan neden tekrarlıyoruz?

Mümtaz'er Türköne / Zaman Gazetesi - 19 Mayıs 2011, Perşembe
 
çok yazıyorsun ama hiçbirşey yazmıyorsun. stad etkinlikleri zaten kalktı. "19 Mayıs halk tarafından kutlanacak. milli birliği hep beraber hissederek bayram yapacağız" diyenler 19 Mayıs geldiğinde nereye kayboldu?
 
Mümtaz'er Türköne'den alıntı yapılmış, bu yazarı bilmesek hadi neyse.
Yılmaz Özdil'i biliyorsun ama Mümtaz'er Türköne'yi bilmiyorsunki yazılarını paylaşmışsın
 
@munsal
Yılmaz'ın yaptığı nedir,tarihten alıntı yapmak.
Mümtaz'da aynısını yapıyor.
Bir fark var, 365 gün çakmak gibi zorlama bir misyonu yok.
Ordan oturup neyi bilip bilmediğimi nerden biliyorsun. Doğrusu şaşıyorum.

Her neyse..
19 Mayıs'ın tarihsel gelişimini gördünüz sanırım.
Lafı eğip bükmeye,kem küm etmeye gerek yok.Bal gibi faşizm ritüeli işte.
Okullarda andımız,törenler,yat kalk,günaydın-"sağ ol",hazır ol,marş marş.
Küçükten beyinlere tektipçilik işleniyor.
Sonra büyüyor o çocuklar öğretmen oluyor,aynısı öğrencilerine yapıyor ve dahası yılmaz bir savunucusu oluyor şekilciliğin.
Faşizm,militarizm.
Var mı başka açıklaması..yok..
 
suvari58' Alıntı:
@munsal
Yılmaz'ın yaptığı nedir,tarihten alıntı yapmak.
Mümtaz'da aynısını yapıyor.
Bir fark var, 365 gün çakmak gibi zorlama bir misyonu yok.
Ordan oturup neyi bilip bilmediğimi nerden biliyorsun. Doğrusu şaşıyorum.

Her neyse..
19 Mayıs'ın tarihsel gelişimini gördünüz sanırım.
Lafı eğip bükmeye,kem küm etmeye gerek yok.Bal gibi faşizm ritüeli işte.
Okullarda andımız,törenler,yat kalk,günaydın-"sağ ol",hazır ol,marş marş.
Küçükten beyinlere tektipçilik işleniyor.
Sonra büyüyor o çocuklar öğretmen oluyor,aynısı öğrencilerine yapıyor ve dahası yılmaz bir savunucusu oluyor şekilciliğin.
Faşizm,militarizm.
Var mı başka açıklaması..yok..

aynen size katılıyorum. ama boşuna anlatmayın gerçekleri görmezler onların başka düşüncelere tahammülleri yok. dediğiniz gibi tam bir savunucu olmuş bazıları.
 
suvari58 size cevabımdır

ATATÜRK'TEN SON MEKTUP



Siz beni halâ anlayamadınız .
Ve anlamayacaksınız çağlarca da...
Hep tutturmuş "Yıl 1919, Mayıs'ın 19'u" diyorsunuz.
Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz .
Mustafa Kemâl'i anlamak bu değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Bırakın o altın yaprağı artık,
bırakın rahat etsin anılarda şehitler.
Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin.
Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin ?
Mustafa Kemâl'i anlamak yerinde saymak değil.
Mustafa Kemâl'in ülküsü, sadece söz değil.

Bana, muştular getirin bir daha,
uygar uluslara eşit yeni buluşlardan..
Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı ?
Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı ?
Mustafa Kemâl'i anlamak avunmak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Halâ, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda,
halâ oturmuş, 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz .
Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın !
Uluslar, fethine çıkıyor, uzak dünyaların..
Mustafa Kemâl'i anlamak gözboyamak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil..

Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız ;
laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil.
Bilim ağartsın saçlarınızı.. Kitaplar..
Ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar...
Mustafa Kemâl'i anlamak ağlamak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü..
Görüyorum ki, halâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş,
birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken.
Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen ?
Mustafa Kemâl'i anlamak itişmek değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla.
Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla.
Bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister,
paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter !
Mustafa Kemâl'i anlamak aldatmak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil...
 
bundan sonra anıtkabire çelenk bırakılmasın çaput bağlansın dincilerin daha çok hoşuna gider
 
@hamuş
tam bizim resmimizi çizmiş
Ben farklı ne söylüyorum?Aynı şeyler.
İlimde fende,teknik ve teknolojide ilerlemeye çalışalım.
Öğrencilere neler verebiliriz,onları çağa uygun nasıl yetiştirebiliriz,bunun derdi var mı diyorum bizde.
Tek düzeliği,töreni,şaşaayı,debdebeyi bir kenara bırakalım diyorum.Bunlar bize dayatılan sonradan icat edilen işler.
Elin baldırı çıplak hindistanlısı kalkmış Facebook'ta API döşüyor,onlarca işletim sistemi ile milyarlar kaldırılıyor,cebinde son sürüm işletim sistemleri,gezegenin etrafında onlarca yabancı devlet uydusu cirit atsın,1 telefon ile 1 ton domatesin ithalatı aynı olsun.Sen hala çelenk bırak,çaput bağla,tek tip yaşa.
Çenemiz değil,elimiz çalışsın diyorum.
Başka da birşey demiyorum arkadaşlar
 
Geri
Üst