Amirimizin Her Dediğini Yapma Zorunluluğumuz Var mı?

Kodla Büyü
Ben 3 yıldır müdür yardımcıyım ve öğretmene bakış açım biraz değişti. Bana kızanlar olabilir ama yine de yazacağım. Okula şiir yarışması ile ilgili bir yazı geliyor ve Türkçe öğretmenlerine sevk ediyoruz onlar da "neden hep şiir işi bize geliyor" diyor. Sene başı öğretmenler kurulunda yazman seçiminden itibaren öğretmenlerin canı sıkılmaya başlıyor, Türkçe öğretmenleri "neden hep biz yazıyoruz" demeye başlıyor, fen bilimleri öğretmeni mi yazacak bilmiyorum?
Diğer branşlara hiç geçmeyeceğim. Öğretmenler içinde memur zihniyetli yatış peşinde olan insan epey fazla. Buradaki insanlara bir suç isnat etmek istemiyorum ama ortada gezen bir çok tembel insan da var. İdarecilik kolay iş değil. Çalışkan insan yok mu elbette var ama tembel insanlar çok fazla göze çarpıyor.

Öğretmenin tembeli var da idarecinin manyağı yok mu o da çok fazla. Allah idarecileri tembel öğretmenlerden, öğretmenleri de iş bilmez idarecilerden uzak etsin.

Btr olayına gelirsek idare söylemeden okuldaki bilişim araçlarına sahip çıkmak ve kimseye laf ettirmeden bu iş benim işim bu işten ekmek yiyorum diyerek çalışmak en doğrusudur. Bizim branş işini en iyi yapan branşların başında gelmektedir.

Konuyu açan arkadaşı kast etmiyorum ama foruma yazılan her olayda idarecileri suçlar şekilde yaklaşmak da doğru değil. Her anlatan kendi ni haklı görerek tek yönlü anlatıyor. Olayın en büyük suçlusu da bu Btr olayını adam akıllı bir çerçeve ile çizip okullara göndermeyen yegitektir.
 
Ben 3 yıldır müdür yardımcıyım ve öğretmene bakış açım biraz değişti. Bana kızanlar olabilir ama yine de yazacağım. Okula şiir yarışması ile ilgili bir yazı geliyor ve Türkçe öğretmenlerine sevk ediyoruz onlar da "neden hep şiir işi bize geliyor" diyor. Sene başı öğretmenler kurulunda yazman seçiminden itibaren öğretmenlerin canı sıkılmaya başlıyor, Türkçe öğretmenleri "neden hep biz yazıyoruz" demeye başlıyor, fen bilimleri öğretmeni mi yazacak bilmiyorum?
Diğer branşlara hiç geçmeyeceğim. Öğretmenler içinde memur zihniyetli yatış peşinde olan insan epey fazla. Buradaki insanlara bir suç isnat etmek istemiyorum ama ortada gezen bir çok tembel insan da var. İdarecilik kolay iş değil. Çalışkan insan yok mu elbette var ama tembel insanlar çok fazla göze çarpıyor.

Öğretmenin tembeli var da idarecinin manyağı yok mu o da çok fazla. Allah idarecileri tembel öğretmenlerden, öğretmenleri de iş bilmez idarecilerden uzak etsin.

Btr olayına gelirsek idare söylemeden okuldaki bilişim araçlarına sahip çıkmak ve kimseye laf ettirmeden bu iş benim işim bu işten ekmek yiyorum diyerek çalışmak en doğrusudur. Bizim branş işini en iyi yapan branşların başında gelmektedir.

Konuyu açan arkadaşı kast etmiyorum ama foruma yazılan her olayda idarecileri suçlar şekilde yaklaşmak da doğru değil. Her anlatan kendi ni haklı görerek tek yönlü anlatıyor. Olayın en büyük suçlusu da bu Btr olayını adam akıllı bir çerçeve ile çizip okullara göndermeyen yegitektir.
Kısa ve öz yazmaya çalışayım. Siz de bir bilişimci olarak uzun yıllar benzer tavırları yaklaşımları yaşadığınız yahut çevrenizde gördüğünüz halde öğretmenin görevinin öğrencilere yarışmayı sadece duyurmak ve istekli öğrencilerin katılmasına yol göstermek olduğu durumda öğrenciler katılmadı diye Türkçe öğretmenlerini sorumlu tutmaya başladıysanız öğretmenler olarak vay halimize. Türkçe öğretmeni şiir yazar, fizikçi elektrik işlerini yapar, bilişimci elektronik işlerine bakar, malum her şey bilgisayarda gerçekleştiriliyor bilişimci ayrıca yazışmalar için gerekli yazıları filan yazar, matematikçi muhasebe, ihale v.s. bakar. Liste uzar gider...
 
Ben 3 yıldır müdür yardımcıyım ve öğretmene bakış açım biraz değişti. Bana kızanlar olabilir ama yine de yazacağım. Okula şiir yarışması ile ilgili bir yazı geliyor ve Türkçe öğretmenlerine sevk ediyoruz onlar da "neden hep şiir işi bize geliyor" diyor. Sene başı öğretmenler kurulunda yazman seçiminden itibaren öğretmenlerin canı sıkılmaya başlıyor, Türkçe öğretmenleri "neden hep biz yazıyoruz" demeye başlıyor, fen bilimleri öğretmeni mi yazacak bilmiyorum?
Diğer branşlara hiç geçmeyeceğim. Öğretmenler içinde memur zihniyetli yatış peşinde olan insan epey fazla. Buradaki insanlara bir suç isnat etmek istemiyorum ama ortada gezen bir çok tembel insan da var. İdarecilik kolay iş değil. Çalışkan insan yok mu elbette var ama tembel insanlar çok fazla göze çarpıyor.

Öğretmenin tembeli var da idarecinin manyağı yok mu o da çok fazla. Allah idarecileri tembel öğretmenlerden, öğretmenleri de iş bilmez idarecilerden uzak etsin.

Btr olayına gelirsek idare söylemeden okuldaki bilişim araçlarına sahip çıkmak ve kimseye laf ettirmeden bu iş benim işim bu işten ekmek yiyorum diyerek çalışmak en doğrusudur. Bizim branş işini en iyi yapan branşların başında gelmektedir.

Konuyu açan arkadaşı kast etmiyorum ama foruma yazılan her olayda idarecileri suçlar şekilde yaklaşmak da doğru değil. Her anlatan kendi ni haklı görerek tek yönlü anlatıyor. Olayın en büyük suçlusu da bu Btr olayını adam akıllı bir çerçeve ile çizip okullara göndermeyen yegitektir.

Türkçe öğretmenleri dışında okuma yazma bilen yok herhalde, fen bilgisi öğretmeni yazsa ne olur?
 
Hocam, idarecilerin geneli işgüzar ve kraldan ziyade kralcı olur. Kendileri amirlerinin gözüne girebilmek için her denileni sorgusuz yerine getirdiği için öğretmenler de öyle yapsın isterler. Halbuki ders dışı her etkinlik (gezi, yarışma vb.) sene başında bir kazanımla ilişkilendirerek öğretmenler kurulunda kararlaştırılması lazım. Ama böyle olmaz, belediye, valilik, üniversite, dernek vs. kafasına göre yarışma, etkinlik düzenler. MEB de sağolsun, "eğitim-öğretim size mi kaldı" demez, ve MEB dışı her etkinliğin peşinden koşmamızı ister. MEB içi olsa farketmez, filanca ildeki okulun düzenledi yarışmaya göre öğretmen kendi planını düzenlemek zorunda değil.
Ama işte idare bunları düşünmez, ister ki, öğretmen, her hıyarım var diyene elinde tuzlukla koşsun. Koşmadığı zaman tembel, yatış zihniyetli, memur zihniyetli olur. İdarecilerin çoğu derse girmemek için dersten kaçmak için idareci olur. Daha sonra da dersine giren öğretmeni yatmakla suçlar. Niye? Yarışmaya mırın-kırın yaptı diye. Yani, okullarda proje-yarışma-etkinlik bitiyor mu? Sabah erken kalkan proje-yarışma uyduruyor. Öğrencileri yarıştırmaya doyamadık. Çok az yarışma yaptığımız için ogrencilerin TYT/AYT ortalamaları yerlerde sürünüyor. Halbuki öğretmeler yatış zihniyetli olmasa belediye, valilik vb. egitimle alakasız yerlerden ya da MEB'in sonsuz projelerinden gelen yarışmalara 4 elle sarılsa, öğrenci netleri tavana vuracak. Ama işte hep bu memur zihniyetli öğretmenler.
Bir de şu var, öğretmen idareci olduğu zaman kendini müfettiş oldu zanneder. Farklı branştan öğretmen arkadaşının niteliğini, tembelligini sorgulamaya kalkar. "Ben o branşın uzmanı değilim, o branşın planını programını bilemem, ekstra işlerin öğrencinin ve öğretmenin dikkatini dağıtıp dağıtmayacağını bilemem" demez de; sanki o branşın müfettişiymiş gibi, sanki dersine girip uzun süre öğretmeni gözlemlemiş gibi, öğretmenin niteliğiyle ilgili yorum yapma cüretini kendinde bulur.
Neyse, yazacak çok şey var da, yeter herhalde bu kadar.
Hocam her şeye tamam varız. Bilgi haznemizde ne varsa aktarır, yönlendiririz. Yeter ki öğrenci fikriyle kendi öz çalışmasıyla hazırlanacak olsun. Ve yarışsın. Biz öğretmenleri yarıştırıyoruz. Üzerine de öğrenci kendisinin miş gibi davranıyor. Öğrenciye yaptırarak, yaşatarak yalan söylemeyi, dolandırmayı öğretiyoruz. Sonrada seni yetiştiren öğretmenin diyoruz. Ülkenin özeti bu şu an. Ayrıca şunu sormak lazım. Herkese her şeye rağmen seçmeli dersleri çocukların, gençlerin sınava hazırlık haricinde meşgul olabileceği derslerden seçilmesini ve usulüne uygun gerçekleştirilmesini sağlayabiliyor mu? Cevap Hayır! ve eninde sonunda okulun liselere ve üniversitelere yerleştirme başarılarını konuşuyorsa zaten kimsenin bu tarz faaliyetler hakkında bir şeyler beklemeye ve konuşmaya hakkı yok. Ne yapacağız olmayan derslerle, olmayan öğrenciler ile yarışmalara hazırlanıp başına yarışma günü öğrenci dikip derece alıp öğrencilerimizle övünecek miyiz? Evet maalesef yapanlarımız var. Çünkü; öğretmenler de bu şekilde ödüllendiriliyor :)))) Öğrencilerimizin emeği ve çalışmaları sonucu alınmış her başarıyı hariç tutuyorum, bu düzende aradan sıyrılarak kendi öz emekleriyle ön plana çıkmış olmaları ayrıca takdire şayan.
 
Beklediğim olmuş, linç yemişim :)
Ve ben geneli suçlamadım, bu tip insanlar var demek istedim. Fencinin okuması yazması var diye fenciye versen o da dertlenecek.
Şiir yarışması bir örnekti ve şiir yarışması yazısı gelmişse idare o yazıyı sümenaltı edemez ki illa ki duyurmak zorunda. Eleştireceksek okula bu yazıyı gönderme konusunu eleştirelim, okula gelmiş yazının gereği yapılmak zorunda.
Çalışmayı seven insanlar da var pek istemeyen insanlar da var. Siz 1 milyonluk camianın hepsinin iş aşkı ile tutuştuğunu düşünyorsanız diyecek sözüm yok.
 
Artık btr almıyorum. Diğer arkadaş farklı branş çoğu şeyi geçiştiriyor. Bana yaptırmaya çalıştılar yapmadım hocam. Sonuçta görev tanımımız değil. Tüm evrak işlerimi titizlikle yapıyorum. Dersimi düzgün veririm. Neticede sahibim değil. Amirim ve görev tanımları belli. 14 yılın ardından çok huzurluyum. Tabi bir iki canımı sıktılar yaptırmak için takılmadım da yapmadım da. Sınırlarınızı çizince kimse birşey diyemiyor.
 
1982 Anayasası J. Kanunsuz emir Madde 137.
Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz. (75) Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz. Askeri hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır.

657 sayılı devlet memurları kanunu. Madde 11 – (Değişik: 12/5/1982 - 2670/4 md.)
Devlet memurları kanun ve diğer mevzuatta belirtilen esaslara uymakla ve amirler tarafından verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü ve görevlerinin iyi ve doğru yürütülmesinden amirlerine karşı sorumludurlar.
Devlet memuru amirinden aldığı emri, Anayasa, kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve yönetmelik hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Amir emrinde israr eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, memur bu emri yapmağa mecburdur. Ancak emrin yerine getirilmesinden doğacak sorumluluk emri verene aittir.
Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.
Acele hallerde kamu düzeninin ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır.

Madde 21 – (Değişik: 12/5/1982 - 2670/9 md.)
Devlet memurları kurumlarıyla ilgili resmi ve şahsi işlerinden dolayı müracaat; amirleri veya kurumları tarafından kendilerine uygulanan idari eylem ve işlemlerden dolayı şikayet ve dava açma hakkına sahiptirler.
Müracaat ve şikayetler söz veya yazı ile en yakın amirden başlayarak silsile yolu ile şikayet edilen amirler atlanarak yapılır.
Müracaat ve şikayetler incelenerek en kısa zamanda ilgiliye bildirilir. Müracaat ve şikayetlerle ilgili esas ve usuller Cumhurbaşkanınca hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.

657 sayılı devlet memurları kanunu. Madde 45 – (Değişik: 30/5/1974 – KHK-12; Aynen kabul: 15/5/1975 - 1897/1 md.)
Hiç bir memur sınıfının dışında ve sınıfının içindeki derecesinin altında bir derecenin görevinde çalıştırılamaz.

DEVLET MEMURLARININ ŞİKAYET VE MÜRACAATLARI HAKKINDA YÖNETMELİK
Madde 5 – Şikayetler söz veya yazı ile en yakın amirden başlanarak silsile yolu ile ve şikayet edilen amirler atlanarak yapılır. Yazılı şikayetler maksadı en iyi ifade edecek şekilde ve mevzuat hükümlerine uygun olarak yazılan bir dilekçe ile yapılır. Dilekçede tespit edilen eksiklikler ile suç teşkil etmeyen usulsüzlüklerin giderilmesi şikayeti kabul eden amirlerce sağlanır.
 
Sıkıntı bizlerde değil, o makamlara etik olmayan yollardan gelen, işten anlamayan, adam yönetemeyen idarecilerde. Müdür okuldaki en akıllı , donanımlı , karizmatik adam olmalı, lider olmalı, kitap kurdu olmalı, çok geniş vizyonu olmalı. Müdür böyle olursa öğretmen de ona saygı duyar ve işini yapar.
öyle müdür var mı :) tabi ki yok
 
5) Memurların "memur zihniyetini" diye kendi meslektaşlarını aşağılaması kadar ezikçe ve aşağılık kompeksli bir tavır olamaz. Kamu kâr peşinde koşmaz, özel sektör kâr için yaşar. Daha çok kâr için her şeyin özelleşmesini ve her hizmetin alınıp satılmasını ister. Bunun için de sürekli "kamu verimsizdir, memurlar yatar" propagandasını yapar. Fakat eğitim bir kamu hizmetidir. Parayla alınıp satılmaya başladığı zaman yozlaşır, eşitsizlikler ortaya çıkar. Öğretmenlik ne kadar iş o kadar verim prensibiyle çalışmaz. Biz tekstil atölyesinde gömlek dikmiyoruz. Öğretmenlere patronların gözüyle bakamazsınız. Müdür yardımcısı mı oldunuz yoksa fabrikatör mü oldunuz belli değil.
+ Bu sistemde bahsi geçen angarya işleri sesi çıkmadan kim yaparsa idarecileri sürekli daha fazlasını isterler.
Şöyle bir örnek te vereyim iki memura aynı anda iş verdiniz birisi becerisini uzmanlığını kullanarak 5 dk. da halletti diğeri hala uğraşıyor. Emin olun yeni bir iş gelse bitirene verilir. Şimdi verilen işi uzmanlığı nedeniyle daha erken yapmalı mı? Yoksa bilerek zamana yaymalı mı? Hani o yatan adı verilen memuru da kimin meydana getirdiği anlaşılsın diye yazıyorum. O 1 milyonluk camia içinde işten kaçan diye ifade edilen zümre her geçen gün niye artıyor anlaşılsın diye yazıyorum. O yüzden bu konuda konuşacak en son kişi yöneticilerdir. Gelen yazıyı servis etmekten daha fazlasını yapmalılar, adaleti sağlamalılar. Yok yapamıyorlar, sesini çıkaran, modern tabirle referansı olan yahut işten kaçan öğretmene iş yaptıramıyorlar sistem böyle diyorlarsa da susmalılar! Bu kadar basit.
 
Hocam BTR değilseniz dersinize girip çıkın, başka bir sorumluluğunuz yok. Aynen diğer ders öğretmenleri gibi. Kendi isteğinizle yaptığınız işler hariç elbette. Web sitesi meselesinde de şöyle bir durum var. Sene başında Web Yayın Ekibi oluşturulur. Bu ekibin kimlerden ve nasıl oluşturulacağı ve kimlerin hangi sorumluluklarının olduğu hepsi yazılı. Web yayın ekibinin kurulmasını ve görev dağılımı yapılmasını talep edin. Herkes görevini bilsin. İsteğiniz dışında sürekli olarak ekstra verilen işlere de "bence" önce, bilmiyorum deyin. Devam ederse başka okula görevlendirme isteyin. Diğer yollar muhtemelen birbirinize karşı daha kırıcı ve yıpratıcı olmaya başlayacaktır.
 
öyle bir zorunluluğunuz yok isterseniz yapmazsınız siz amirinizden absürt birşey isteyince hemen yapıyor mu?
 
Diğer branşlarda bu kadar sıkıntı var mı bilmiyorum, sanmıyorum. Kültürcülerde zaten yoktur, meslekçilerde de duruma göre. Ama bu branş kadar lanet bir şey yok.

Angaryaya sonuna kadar karşıyım yanlış anlaşılmasın. Ama düşünüyorum, bu işleri kim yapacak? Bazı arkadaşlar BTR olarak görevlendirilmeyi hatta bu görevin sürekli olmasını olumlu karşılıyor, geçen bir arkadaş anket açmıştı yani sonuçlar öyle görünüyor. Kağıt üzerinde neyse ne, ama pratikte formatörlük (şimdi bu kelimeye de takılıp süslü ismi olan BTR diyeceklerdir.) bildiğin teknik elemanlık.

Bence kurumlara (MEB) iş bilen teknik eleman almak hatta dışarıdan hizmet alımı yapmak, öğretmenleri teknik eleman olarak kullanmaktan hem daha ekonomik hem daha etik.
evet olması gereken bence de bu ama biz varken niye başkasına para vereyim diye düşünüyor galiba meb :/
 
hocam burda biz bizeyiz açık açık söyleyin o ne dedi sizden ne istedi üstü kapalı kalmasın amaç size yardımcı olmak
 
hocam burda biz bizeyiz açık açık söyleyin o ne dedi sizden ne istedi üstü kapalı kalmasın amaç size yardımcı olmak
Hocam, üstü kapalı bir şey yok. En başta belirtmiştim "teknik işler" diye. Zaten ben yasal dayanağı olup olmadığını öğrenmek istemiştim, sağolsun arkadaşlar yazmışlar.
Şimdi şunu istedi, bunu istedi diye yazmanın kime ne faydası var? Mesele uzayıp gidecek sonra. BTR'yi sormamıştım, ama konu ona da bağlandı ister istemez. Zaten BTR işin içine girince ortalık toza dumana karışıyor. :eek:
Herkese teşekkür ederim yardımları için. :)
 
Geri
Üst