bizi nasıl kandırıyorlar

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan hamuş
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Kodla Büyü

hamuş

Seçkin Üye
Seçkin Üye
Mesajlar
895
yazıyı okuduğum zaman çok üzüldüm o yüzden paylaşmak istedim yabancılar mı çok akıllı biz mi aptalız bilemiyorum onların yaptığı bu oyunları neden bizde onlara karşı yapamıyoruz?
Cudi

Gazeteciliğe başladığımda Cudi'de çatışma oluyordu, neredeyse emekli olacağım, Cudi'de hâlâ çatışma oluyor.

E haliyle merak edip, soruyorsunuz.
Cudi'de neler oluyor?

*

Dilim döndüğünce...

*

Malum, dünya medya imparatoru Rupert Murdoch, geçenlerde Ankara'ya geldi, Başbakanımızla baş başa görüştü ve hatıra olarak John Philby'nin kitabını hediye etti.

*

Rupert Murdoch... 1915'te Avustralya Başbakanı'na gizlice mektup yazan, cephedeki İngiliz komutanların yalan raporlar gönderdiğini belirten, “Çanakkale geçilmez” diyerek İngiliz hükümetinin uyanmasına ve derhal çekilmelerine vesile olan Avustralyalı gazetecinin oğlu.

*

Murdoch'ın Başbakanımıza hediye ettiği “The Empty Quarter” isimli kitabın yazarı John Philby ise, İngiliz casusu... Anadili gibi Arapça biliyordu. Müslüman oldu. “Şeyh Abdullah” adını aldı! Biz Çanakkale'de İngilizlerle boğuşurken, Osmanlı'ya isyan bayrağı açan Mekke Şerifi Hüseyin'e yardımcı olması için Arabistan'a gönderildi. Bi yandan bizi sırtımızdan hançerleyen Arapları organize etti, bi yandan petrol şirketlerine imtiyaz topladı, bi yandan da araklayıp İngiliz müzelerine sattığı tarihi eserlerle servet sahibi oldu. İngiltere'ye döndü, siyasete atıldı, seçilemedi, küstü. İkinci Dünya Savaşı'nda saf değiştirdi, kendi ülkesini satmaya, çaktırmadan Hitler'e çalışmaya başladı, tutuklandı, ev hapsine alındı. Savaş bitince Lübnan'a taşındı, kalpten öldü, Beyrut'ta Müslüman mezarlığa gömüldü.

*

Bu casus arkadaşın bi oğlu vardı, Kim Philby... O da babası gibi Cambridge'den mezun oldu, o da sular seller gibi Arapça biliyordu, o da babası gibi casustu... 1947'de, Türkiye'ye, konsolosluk sekreteri ayaklarıyla İstanbul'a gönderildi. Sonra, CIA ile MI6'in irtibat görevi için Washington'a tayin edildi. Soğuk savaş tarihine “asrın casusu” olarak geçti. Çünkü çift taraflı çalışıyordu, köstebek'ti... Sovyet gizli servisi tarafından devşirilmişti, Moskova'ya bilgi satıyordu. Şüphelenildi, takip edildi, bi türlü suçüstü yapılamadı. Ama kovuldu... O da gitti, babası gibi Beyrut'a yerleşti. Güya gazeteciydi. Gel zaman git zaman... 1961'de, Anatoliy Golitsyn isimli KGB subayı ABD'ye iltica etti, bülbül gibi öttü, Kim Philby'nin ipliğini pazara çıkardı. Aranan kanıt bulunmuştu. İngiliz siciminin boynuna dolanmak üzere olduğunu anlayan Kim Philby, Suriye üzerinden, Ermenistan'a, oradan Rusya'ya kaçtı. Daha önce bi İngiliz, bi Amerikalı eşinden boşanan Philby, bu sefer, Polonya kökenli Rus yazar Rufina Pukhova'yla evlendi. Hayatı roman oldu, Hollywood'da film oldu. Alkolik oldu. İki defa intihara kalkıştı, beceremedi. 1988'de, babası gibi kalpten gitti. Rusya, onun hatırasına posta pulu bastırdı.

*

Hatta, ölümünden sonra ortaya çıktı ki... İstanbul'da çalıştığı sırada, SSCB'nin İstanbul Başkonsolosluğu'nda görevli olan ve İngiltere'ye iltica etmek isteyen Konstantin Volkov isimli KGB subayını, usta manevralarla, bizzat, kendi elleriyle KGB'ye teslim etmişti. Çünkü, Volkov'un elinde “köstebek”lerin listesi vardı ve listenin başında kendi adı yazıyordu!

*

Bu casus arkadaşın, kendisi gibi casus olan babasına dönersek...
Suudileri örgütleyen John Philby, Irak'ın örgütlenmesi işini de, Gertrude Bell isimli bi kadınla yürütüyordu.

*

Oxford mezunu olan Gertrude...
Türkçe, Arapça, Farsça, Kürtçe dahil, şakır şakır yedi lisan bilen, casustu.

*

Suudi Arabistanlı Lawrence için “manevi oğlum” sıfatını kullanan... Suudi Arabistanlı Lawrence'ın da “annemden farksız, bildiğim her şeyi ondan öğrendim” dediği kadın.

*

Çok güzeldi. Etrafına ışık saçıyordu. Görenlerin ağzı sulanıyordu. Arkeolog ayaklarıyla Mezopotamya'yı karış karış gezdi, aşiretleri örgütledi, 1919'da Paris Konferansı'na delege olarak katıldı, haritaladı, Kürt, Arap, Şii, Türkmen bölgelerine ayırdı, bugünkü Irak'ın sınırlarını elleriyle çizdi. 1924'te Türkiye'yle İngiltere arasında imzalanan Irak sınırı, onun eseriydi. Bi de kral buldu... John Philby'nin kankası Şerif Hüseyin'in oğlu, kukla Faysal'ı Irak tahtına oturttu.

*

Araplar ona “Çöl Kraliçesi” diyordu. Hiç evlenmedi. Aşıktı aslında... Binbaşı Dick Doghty-Willie'ye... Talihsizliğe bakın ki, binbaşı evliydi. Gizli gizli mektuplaşıyorlar, buluşuyorlar ama, binbaşı eşinden boşanmıyor, Gertrude bunalıma giriyordu. Sorunu biz çözdük... Binbaşı'yı Çanakkale'de vurduk, herif öldü, aile faciası yaşanmasına gerek kalmadı!

*

Kim bilir, belki de Gertrude'un Türk nefreti böyle başlamıştı... Sevgilisi ölünce, kendini Kahire'ye attı, İngiliz gizli servisinin Arap Bürosu'na katılıp, yukarda anlattığım işleri halletmek için Irak'a geçti. Önce bizim kuyumuzu kazdı, sonra kendi başını yedi, 1926'da aşırı dozda uyku hapı alarak, intihar etti. Bağdat'a gömüldü.

*

Kendini öldürmeden önce, gene arkeolog ayaklarıyla, defalarca Anadolu'ya geldi. Kadın konusundaki zafiyetimizi biliyordu, kullandı, kapıları ardına kadar açtırdı, yetmedi, yanına rehber bile verdik... Ki, istediği gibi kurcalasın, cirit atsın memlekette!

*

Hakkını verdi, dört döndü...
Ne Diyarbakır bıraktı, ne Kayseri, ne Adana, ne Kapadokya... Kürt köylerinin, Hıristiyan köylerinin listesini çıkardı, hangi aşiret devletten yanadır, hangi aşiret hainliğe müsaittir, şeceresini çıkardı. Nereler kuytudur, nerelerden nerelere geçilir, haritaladı. Mesela bi mektubunda aynen şöyle anlatıyordu: “Zaho kampında konakladım...”

*

Bilmiyorum, bi yerden hatırlıyor musunuz, bu Zaho kampını!

*

Cudi'ye çıktı... Hatıralarında “Müslümanlar, Nuh'un gemisinin sular çekildikten sonra Ararat Dağı'nda değil de, Cudi Dağı'nda oturduğunu düşünüyor. Cudi'ye yaptığım hac ziyaretinden ve gördüklerimden sonra, ben de artık aynı düşüncedeyim” diye yazdı.

*

Antakya'ya da gitti...
Camilerin fotoğrafını çekiyorum, kiliseleri geziyorum filan dümeniyle, ahalinin etnik kökenini raporladı.

*

Diyeceksiniz ki, güzel güzel Cudi'ye kadar gelmiştin, niye zart diye Antakya'ya geçtin? Çünkü, seneler sonra güzel bi kadın daha geldi, insaniyet namına, Antakya'ya...

*

Angelina!

*

Ve, ağzımızın suyu akarak karşıladığımız o iyiniyet elçisi Angelina, yeni bi başrol için, İngiliz yönetmen Ridley Scott'la el sıkıştı... Senaryosu kanımızla yazılmış “Çöl Kraliçesi Gertrude Bell”i canlandıracak.

*

Hayırlısıyla çıksın Cudi'ye, çeksin filmini Angelina... Popcorn yiyerek öğreniriz, neler oluyor oralarda
 
ben mi hassasım ülkem konusunda yoksa arkadaşlar okumaya mı üşendiniz yazı uzun diye? sadece sonumuz iyiye gitmiyor gibi bunu paylaşmak istedim
 
Bilinen şeyler. Peki hükümet ,mit ,ordu bu konuda ne yapıyor ? Yoksa onlarda mı hain bizim haberimiz yok ??
 
snotra' Alıntı:
Sadece bu değil, kim bilir daha ne dümenler dönüyor. Kimin yazısı hocam?
yılmaz özdil'in yazısı hocam.şimdi bazı arkadaşlar siyasete çeker diye yazmak istemedim yazarını gerçekleri görmek yerine hemen o partiden bu partiden diye okumamazlık yapıyoruz (sizin için söylemiyorum) o yüzden yazmamıştım yazarı
 
bizde biraz saflık var, burası kesin. angelina yı karşılayışımızdan belli
 
Konuyla pek alakalı olmayabilir ama yazıyı okuyunca düşüncelerimi paylaşmak istedim. Arapça seçmeli ders olunca bazı insanlar fırtınalar koparmıştı. Acaba bizim yazıdaki gibi kaç insanmız var içimizdeki bu ajanlara engel olabilecek. Zamanında bizim dolduramadığımız boşlukları adamlar kendi emellerine ulaşmak için yetiştirdikleri din adamı, hafız vs ile doldurdular.
 
Geçenlerde bir habere yorum yapmıştım dünyada iki zümre var birincisi zümre dünya nüfusunun %2 sini oluşturan maddi kaynakları elinde bulunduran siyaset ekonomi sanat ticareeettttttti yöneten zümre , ikinci zümre ise dünya nüfusunun %98 sini oluşturan birinci zümrenin piyonları, bu derin konuları tek bir kelime ile özetleyecek olursak Alış Veriş Merkezleri (AVM).
 
büyük ülkelerin CIA,KGB gibi örgütleri o kadar iyi çalışıyorki ülkeleri için biz sanırım bu kurumu iyi oturtamadık MİT için çalışanlarda sonuçta bir polis bir asker bir dedektif sıfatında olmalı çünkü ülkesinin çıkarları için farklı ülkelerden bilgiler topluyor ve ülkemize bu kadar rahat gidmemeli ajanlar bunları tespit edemiyoruz.Hatırlarsanız ingiliz bir gazeteci vardı huzur evlerini gezmiş ve gizli kamerayla çekim yapmıştı daha sonra dünya kamu oyuna sunmuştu görüntüleri yani garip kardeşim Doğubeyazıtta görev yapıyor inanır mısınız fransızlar ingilizler bizden rahat dolaşıyorlar. Ülkemin heryeri çok güzel insanları çok güzel çok üzülüyorum inanın sizlerle paylaşarak sohbet etmek istedim fikirlerini paylaşanlara çok teşekkürler
 
Bize çok ilginç geliyor ve sadece filmlerde oluyor sanıyoruz bu olayları ama dünya bu şekilde yönetiliyor bence.Oyun üzerin kurulu dünya bir takım güçler var ve onlar senaryo yazar gibi yazıp fimlerde de bizi oynatıyorlar.Ülkemizde olan her olayın arkasında bişeyler aramak lazım.
 
zilal' Alıntı:
bizde biraz saflık var, burası kesin. angelina yı karşılayışımızdan belli

bir ingiliz ajanının itirafları diye bir kitap okumuştum. osmanlı döneminde yaptıkları arap ülkelerinde yaptıkları, ama ne planlar, ne oyunlar ne azim... biz gerçekten saf bir milletiz ya.
 
gözümüzün açılması lazım bir an önce. yoksa ülke elden gidecek. sonumuz yunanistandan beter olacak.
 
Önceden anlatıyordum, tartışıyorduk insanlarla. Ama artık anlatmıyorum ve tartışmıyorum. Gün gelip devran dönecek elbet ve bunların hepsi günyüzüne çıkacak, o zamanı bekliyorum ben.
 
Duyarlılık konusunda halkın büyük bir kısmı emin olun bu tür şeylerle ilgilenmiyor onun için zaten sorgulamaktan yoksun herşeyi olduğu gibi kabul eden bir milletiz.

Birileri gözümüzü açmak istersede çoğunlukla ya öldürülüyor yada bir şekilde kılıf bulunup el etek çektiriliyor bu işlerden. Onun için kendimizide çok yormayalım ben kimseye birşey anlatmak istemiyorum artık gerçekten sıkıldım. Etrafımda sağımda solumda bir sürü adam var ülkeye ne olmuş, kim kiminle çalışıyor adamın umrunda değilse bırakın yönetilsin el mahkum bizde onlar sayesinde aynı güçlerce yönetileceğiz ama olsun.
 
ben mi hassasım ülkem konusunda yoksa arkadaşlar okumaya mı üşendiniz yazı uzun diye? sadece sonumuz iyiye gitmiyor gibi bunu paylaşmak istedim

üşenmedim hocam daha önce de okumuştum. sürekli de takip ederim yazılarını yazarımızın. çünkü belge göstermeden, ortalığı bulandırmak için yazmaz. yazı için kendisini, paylaştığınız için sizi tebrik ediyorum fakat bu tip yazıları okuyacak ve de ona göre davranacak bürokratlar gerek ülkeye.
 
evet herşeyi unutuyoruz Vali Recep Yazıcıoğlu'nun hayatı kazada kaybolan çantası halan kayıp yer altı zenginliklerimizle alakalı yine Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünde kaybolan çantası yok Uğur Mumcu,Çetin Emeç birçok yazar ölümü, Aselsan'daki intiharlar, uçak kazasında ölen fizik profesörü yani saymakla bitmez İsrail'li kadınların gelip Urfa'da doğum yapması çocukları Türk vatandaşıda olsun ileride büyük ermenistan kurulunca toprak sahibi olabilsin diye, Malatya 'ya yerleşen Amerikan mı İsrail askeri mi belli olmayan kişiler ne yaptıklarını dahi bilmiyoruz ülkemizde, Hindistan dan dahi çelik yelek alacak kadar düşmüş bir sistem ya biz böyle olmamalıyız biz böyle bir ülke değiliz biz ne zorluklarla aldık bu vatanı ne şehitler verildi ATAM ne çok zorluklardan geçti bizler için
 
biz coca cola içmeye devam edelim ...:< ya beslenmeden tut giyim medya hepsine hükmediyorlar... milletim deyip ağlayanlara da kendi ellerimizle engel oluyoruz. yapıcı medyayı desteklemeyenler utansın . neyse bura da konuşmak olmayacak ama müslüman uyanık olmalı bize padişahlar kötüdür diyenlere karşı saf saf durmayalım.
gerçekler gün yüzün eçıkacaktır ama sancılı ...
 
önce aynı türkiye hainlerini araştırın bence. onlar biterse ortada sorun kalmaz. yabancılar bi halt edemez o zaman
 
hamuş' Alıntı:
snotra' Alıntı:
Sadece bu değil, kim bilir daha ne dümenler dönüyor. Kimin yazısı hocam?
yılmaz özdil'in yazısı hocam.şimdi bazı arkadaşlar siyasete çeker diye yazmak istemedim yazarını gerçekleri görmek yerine hemen o partiden bu partiden diye okumamazlık yapıyoruz (sizin için söylemiyorum) o yüzden yazmamıştım yazarı

Yılmaz ÖZDİL'in yazısı olduğunu anlamıştım zaten. beğenerek okuduğum bir yazar. yandaş olmadığı için genelde eleştrilir...
 
Geri
Üst