- Mesajlar
- 864
Ceviz Ağacı
Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda,
budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a.
Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Nâzım HİKMET
Vatan kavramı onun için birçok kişiden daha değerli olmalıdır ki bu denli büyük bir özlem dizelerde hissedilmektedir. sevdiklerinde uzakta olan, sevdiği vatanından uzak olan Nazım, ülkesinde olmayı düşler. sürgünde olan Nazım'ın bu isteği imkansızdır çünkü eğer ülkesine gelirse tutuklanabilir ama ceviz ağacı olursa kimse onu tanıyamaz. "ne de polis farkında" ile anlatılmak istenen budur.
Yüz bin eli vardır sevdiğine dokunmayı hasretle bekleyen, yüz bin gözü vardır İstanbul'u özleyen ama bu içinde taşan özlem gerçekleşmesi imkansız isteklere yol açmaktadır. bu sebeple şair Gülhane parkında bir ceviz ağacı olmayı ister. bu şekilde onu kimse tanıyıp bulunduğu yerden koparamaz.
Başı köpük köpük buluttur, bu da onun tanınmamak için yüzünü saklaması ile özdeşleştirilebilir, ya da bulut onun ruhunu çevreleyen özlem kaynaklı hüznünü temsil edebilir. o özlediği İstanbul'un, güzel kokusuyla mest edebilen denizin ve sevgilisinin, özlemini yatıştırabilecek kadar içine dolmasını istemektedir. bu sebeple içi dışı denizdir.
Yaprakları ipek mendil gibidir ve tiril tirildir, yani şefkatle ve tertemiz düşlerle vatanına, sevgilisine, İstanbul'a açılan kolları vardır. buna rağmen budak budak serham serham olmuş yaşlı cevizin kolları koparılmıştır sevdiklerinden. yine de, ne sevdiğinin ne de İstanbul'un ona ağlamasını istemez, bu sebeple de "koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil der" .
NOT: Gerçek bir hikayedir. Nazım Hikmet hakkında tutuklama kararı çıkarılmıştır, Nazım Hikmet de kaçkın şeklinde yaşamaktadır. Gülhane parkında sevgilisi Münevver ile buluşacaktır Nazım Hikmet. Ancak Nazım sevgilisini beklerken Gülhane parkına polisler gelir ve Nazım, ceviz ağacına tırmanır. altından polis geçer, sevgilisi geçer, o hepsini izler ve yakalanmaz. Onun üzerine "Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında, ne sen bunun farkındasın, ne de polis farkında".
Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda,
budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a.
Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Nâzım HİKMET
Vatan kavramı onun için birçok kişiden daha değerli olmalıdır ki bu denli büyük bir özlem dizelerde hissedilmektedir. sevdiklerinde uzakta olan, sevdiği vatanından uzak olan Nazım, ülkesinde olmayı düşler. sürgünde olan Nazım'ın bu isteği imkansızdır çünkü eğer ülkesine gelirse tutuklanabilir ama ceviz ağacı olursa kimse onu tanıyamaz. "ne de polis farkında" ile anlatılmak istenen budur.
Yüz bin eli vardır sevdiğine dokunmayı hasretle bekleyen, yüz bin gözü vardır İstanbul'u özleyen ama bu içinde taşan özlem gerçekleşmesi imkansız isteklere yol açmaktadır. bu sebeple şair Gülhane parkında bir ceviz ağacı olmayı ister. bu şekilde onu kimse tanıyıp bulunduğu yerden koparamaz.
Başı köpük köpük buluttur, bu da onun tanınmamak için yüzünü saklaması ile özdeşleştirilebilir, ya da bulut onun ruhunu çevreleyen özlem kaynaklı hüznünü temsil edebilir. o özlediği İstanbul'un, güzel kokusuyla mest edebilen denizin ve sevgilisinin, özlemini yatıştırabilecek kadar içine dolmasını istemektedir. bu sebeple içi dışı denizdir.
Yaprakları ipek mendil gibidir ve tiril tirildir, yani şefkatle ve tertemiz düşlerle vatanına, sevgilisine, İstanbul'a açılan kolları vardır. buna rağmen budak budak serham serham olmuş yaşlı cevizin kolları koparılmıştır sevdiklerinden. yine de, ne sevdiğinin ne de İstanbul'un ona ağlamasını istemez, bu sebeple de "koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil der" .
NOT: Gerçek bir hikayedir. Nazım Hikmet hakkında tutuklama kararı çıkarılmıştır, Nazım Hikmet de kaçkın şeklinde yaşamaktadır. Gülhane parkında sevgilisi Münevver ile buluşacaktır Nazım Hikmet. Ancak Nazım sevgilisini beklerken Gülhane parkına polisler gelir ve Nazım, ceviz ağacına tırmanır. altından polis geçer, sevgilisi geçer, o hepsini izler ve yakalanmaz. Onun üzerine "Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında, ne sen bunun farkındasın, ne de polis farkında".