Konunun tartışması genelde cemaat-hükümet gerilimi açısından yapılsa da objektif şekilde düşünürsen dersaneler bir ihtiyaç ise ve zararlı da değillerse kapatılmamalı. Eğer ille de kapatılmasını istiyorsan eğitim sistemini düzeltirsin, onlar kendileri kapatır zaten. Çocuklara yapılan ankette hafta içinde ikisi de serbest olsaydı dersaneye mi giderdin, okula mı giderdin diye sorulunca çocukların ezici çoğunluğu tabiki dersane diyorsa devlet eğitim sistemini gözden geçirmeli ve hıncını dersanelerden çıkarmamalı.
Çocuk derste sıkıntı çıkartıp dersi protesto edercesine dersi anlattırmıyorsa açıkça elimizden hiç bir şey gelmiyor. İllede sinir küpüne dönüp, ağır laflar mı söyleyelim, fiziksel müdahalede mi bulunalım, her an sinirli mi görünelim, disipline verme vs. ye mi tenezzül edelim? Çoğu öğtetmen gördüğüm kadarıyla sınıf disiplinini bol bol yazdırarak sağlıyor. Herkes bu işin başka yolu olmadığını biliyor. Öğrenci en ufak bir şeyde alo 147 meselesini tehdit edercesine anlatıyor. Daha geçen hafta öğretmen arkadaşın savunmasını aldılar alo 147 deki uyduruk mesele için. Çocuğu en azından dersten atma ve yok yazma yetkisi bari verseler ortalık oldukça düzelir ama öğretmenin eli kolu bağlı ve gördüğüm her öğretmen kitabı deftere aynen yazdırmakla sınıf disiplinini sağlıyor. Ders anlatmanın böyle olmaması gerektiğini kendileri de biliyor ama öğretmen, öğrencisi ile sıkıntı yaşayıp bu işten atılırsa pazarda limon satacağını bildiği için ders anlatmaya yeltenmiyor bile. Ne gerek var, zaten bir kaç öğrenci dersi protesto edercesine davranıp sinirlerinizi zorlayacak. Ya sürekli sinirli görüneceksiniz, ya gerçekten sinirlenip ağzınızı açıp ağır laflar konuşacaksınız (ki suçtur!) ya fiziksel müdahalede bulunacaksınız (ki bu da suçtur!) ya da disipline vereceksiniz (ki bu da olmaz zaten). Yazdır gitsin en iyisi. 40 dakika geçsin yeter. Sonra diğer sınıfa da yazdırırız. Sonra dersler biter zaten eve gideriz.