Hepinize kolay gelsin
wtarkan nickli üyenin uyarısı üzerine eğitimci ağırlıklı üyelerin bulunduğu sitenize üye oldum.
wtarkanın verdiği linkteki videoyu bir kere olsun izlemeye çalışın.
ben 20 yıllık 1. basamak hekimiyim.
inandığım bir konuda fikirlerimi paylaşmak istediğim için sitenize üye oldum.
ilk olarak aşağıdaki bilgileri ve linkleri incelemenizi öneririm:
Türk Toraks Derneği’nin Görüşü
Domuz gribi H1N1 tipi influenza (grip) virusu ile olusan bir enfeksiyondur. lk kez Nisan 2009’ da A.B.D.’ de saptanmıs; ardından mevsimsel özellik nedeniyle, basta güney yarıküre olmak üzere dünyanın pek çok ülkesine yayılmıstır. Lk saptanmasından bu yana, Dünya Saglık Örgütü’ ne bildirilen influenza olgularının yarısından fazlası H1N1 tipindedir. Bununla iliskili olarak, hastalıgın görüldüğü ülkelerde, grip nedeniyle saglık kuruluslarına yapılan basvuru, hastaneye yatıs sayıları ve ölüm oranları, bu mevsimde beklenenlerin üstündedir. Simdiye dek H1N1 enfeksiyonuna baglı ölüm oranının %0.1 düzeyinde oldugu bildirilmektedir.
Domuz gribi konusunda dünyadaki deneyim 14-16 Ekim 2009 arasında DSÖ tarafından düzenlenen bir toplantıda degerlendirilmistir. Veriler, H1N1 enfeksiyonu gelisen hastaların çok büyük bölümünde, hastalıgın grip benzeri hafif bir tabloyla seyrettigini, tedavi gerekmeksizin, bir hafta içinde tümüyle iyilesme saglandıgını göstermektedir. Diger yandan, temel kaygı giderek hastalıgın hızlı ve agır bir seyir gösterdigi bazı alt gruplarda ogunlasmaktadır. Bu hasta gruplarında organ yetmezlikleriyle seyreden ciddi pnömoni (zatürre) veya astım, kronik bronsit, KOAH (kronik obstrüktif akciger hastalıgı) gibi hastalıkların kötülesmesi izlenebilmekte; bu ciddi klinik tablolar, daha sık hastane ve yogun bakım birimlerine yatıs gerektirmektedir.
Hastalıgın ciddi seyrettigi olgularda en sık sorun virusun dogrudan yol açtıgı pnömonilerdir. Ayrıca, hastaların %30 kadarında bu virus enfeksiyonuna eklenen baska bir bakterinin (en sıklıkla Streptococcus pneumoniae ve Staphylococcus aureus) de pnömoniye yol açtıgı gözlenmistir. Pnömoni zemininde gelisen solunum yetmezligi ve sok tablosu ölüme neden olmaktadır. Dünya deneyimi, agır H1N1 enfeksiyonunun yol açtıgı klinik tablonun mevsimsel gripte gözlenenden belirgin sekilde farklı oldugunu göstermektedir.
Ciddi hastalık için üç temel risk grubu belirlenmistir: altta yatan önemli saglık sorunu (KOAH,astım gibi kronik solunum sistemi hastalıkları, diyabet, kronik kalp-damarhastalıkları, bagısıklıgın baskılanması) olanlar, özellikle son üç ay içindeki hamileler, iki yas altı çocuklar. Bu üç grubun dısında, obes hastalarda da ciddi klinik tablolara rastlanmıstır. Son olarak, daha düsük oranda, saglıklı gençlerde de ciddi hastalık tablosu gelisebilmektedir, ancak bu kisilerde, halen herhangi bir risk faktörü tanımlanamamıstır.
Agır hastalarda, genel olarak yakınmaların ilk baslamasından itibaren 3-5. günlerde, hızla solunum yetmezligine ilerleyen bir kötülesme gözlenmistir. Halen H1N1 virüsü antijenik yapısında bir degisiklik göstermedigi için, hem gelistirilen asılar, hem de eldeki antiviral ilaçlar (oseltamivir, zanamivir) etkindir. İlaçlarla, klinik tablonun daha hafif seyretmesi ve ölüm riskinin azaltılması mümkün olmustur. Bir bakteriyel 2 enfeksiyonun eklendiginin düsünüldügü olgularda uygun antibiyotikler de kullanılmalıdır.
Advisory Comittee for Immunization Practices (ACIP: Center for Disease Control CDC- ’ün asılamadan sorumlu komitesi) Eylül 2009’da yayınladıgı duyurusunda asagıdaki grupların öncelikli olarak asılanmasını önermistir: Hamileler, 6 ay -24 yas arası çocuklar, 6 aydan daha küçük bebeklere bakım veren ya da birlikte yasayan kisiler, 24-64 yas arasındaki astım, diyabet gibi kronik hastalıgı olan ya da bagısıklık sistemi zayıflamıs olan kisiler, saglık personeli. Hamilelerin asılanması bebeklerde bir saglık sorununa yol açmamakta, aksine annede olusan antikorların bebege de geçerek koruyucu olabilecegi bildirilmektedir.
Mevsimsel grip asısı, domuz gribine karsı koruyucu degildir; bu nedenle iki asının ayrı ayrı uygulanması gereklidir. Mevsimsel grip için risk grubu oldugu bilinen 60 yas üstü popülasyonda simdiye dek domuz gribi nedeniyle hastane basvurularının görece düsük oldugu gözlenmistir. Bunun, bu yas grubunun önceden geçirdigi enfeksiyonlardan kazandıgı bagısıklıkla iliskili olabilecegi düsünülmektedir. Bu nedenle, domuz gribi asılamasında öncelikli gruplar arasında yer almamaktadır. H1N1 asıları halen A.B.D., Avustralya, Çin ve pek çok Avrupa ülkesinde ruhsat almıs ve uygulanmaya baslanmıstır. Diger birçok ülkede de kısa sürede uygulanması beklenmektedir. Ancak, toplam üretim kapasitesi ihtiyacı karsılamada yetersiz kalabilmektedir; bu nedenle, ülkemizde de ası ihtiyacı zaman içinde karsılanacaktır ve risk gruplarının sırayla asılanması planlanmaktadır.
Tüm ülkeler ruhsatlama sürecinde, asıların etkinlik ve güvenliligini dikkatle incelemektedir; ancak, pandemik virusun yeni bir virus olması nedeniyle, halen klinik ve laboratuar izlem çalısmaları sürmektedir. Bugüne dek tamamlanan çalısmalarda, üretilen asıların mevsimsel grip asıları kadar güvenli oldugu gözlenmistir. Dünya Saglık Örgütü (DSÖ), asının uygulandıgı tüm ülkelere, uygulanan popülasyonun etkinlik ve güvenlilik açısından izlenmesini saglayacak bir sistem olusturmalarını önermektedir. DSÖ ve AB saglık örgütleri ülke verilerini izlemekte ve önerilerini düzenli olarak güncellemektedir. Asıların üretim sürecinde degisik katkı maddelerinin kullanılması gerekmektedir. Bunlardan biri, adjuvan olarak tanımlanan, asının etkinligini arttıran ve simdiye dekpek çok asıda kullanılan maddelerdir. Yapılmıs olan 70 klinik çalısmada, insan saglıgı açısından anlamlı bir soruna yol açmadıkları gözlenmistir.
Diger bir katkı maddesi, cıva içeren tiyomersal tiyosalisilattır ve asının steril kalmasını saglayan bir koruyucudur. Cıva içerigi, besin maddelerinde izin verilen düzeyin altındadır ve DSÖ uzmanlar kurulu, saglık için bir tehdit olusturmayacagını bildirmistir. Asının güvenliligi kapsamında, Guillain-Barre Sendromu (GBS) olarak tanımlanan, sinir sistemini tutan ve milyonda 1-2 oranında görülen bir hastalıga yol açabilecegine iliskin söylemler vardır. Ancak, mevsimsel grip asıları ile elde edilen deneyim, asıların bu hastalıkla kesin kanıtlanmıs bir iliskisi olmadıgını; buna karsılık, influenza enfeksiyonunun kendisisinin GBS’ ye yol açabilecegini göstermektedir. Ülkemizde domuz gribinin durumuna iliskin olarak T.C. Saglık Bakanlıgı düzenli olarak bilgileri güncellemektedir (
www.saglik.gov.tr).
Bu kapsamda, korunma 3 önerileri olarak, sık sık su ve sabunla ellerin yıkanması, sabun olmayan ortamlarda, varsa, alkol bazlı dezenfektanların kullanılması, gözler, burun ve agıza elle temastan kaçınılması, öksürük ve hapsırık esnasında agız ve burnun tek kullanımlık kagıt mendillerle kapatılması ve mendilin çöp kutusuna atılması, mendil yoksa, kolun iç yüzüne hapsırılması, içinde bulunulan mekanların havalandırılması, sık dokunulan esyaların ve yüzeylerin temiz tutulması, grip belirtileri olan çocukların kres ya da okula gönderilmeyip evde tutulması ve mümkün oldugunca diger kisilerle temaslarının sınırlandırılması önerilmektedir.
Daha ayrıntılı ve güncellenen bilgiler için asagıdaki kaynaklar kullanılabilir:
• T.C. Saglık Bakanlıgı web sitesi.
www.saglik.gov.tr
• Dünya Saglık Örgütü web sitesi.
www.who.int
• A.B.D. Center for Disease Control (Hastalık Kontrol Merkezi) web sitesi.www.cdc.gov
• Eurosurveillance – European Center for Disease Control and Prevention
(ECDC) yayın organı web sitesi.
www.eurosurveillance.org
Saygı ile bilgiye sunulur.
Prof.Dr. Abdullah Sayıner Prof.Dr. Muzaffer Metintas
TTD Solunum Sistemi İnfeksiyonları TTD Genel Baskanı
Çalısma Grubu Baskanı
Doç.Dr. Sule Akçay
TTD Genel Sekreteri
saygılarımla...