Dünya GAFAM'dan büyüktür.

Kodla Büyü

buzdagi83

Seçkin Üye
Seçkin Üye
Mesajlar
574
""" Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç, Google, Apple, Facebook, Amazon gibi teknoloji devlerinin muadillerinin Türkiye'de geliştirilmesini amaçladıklarını belirterek "Dünya GAFAM'dan (Google, Amazon, Facebook, Apple, Microsoft) büyüktür. Bu GAFAM’ın muadillerini yapmamız gerekiyor" dedi.

Ankara Gazetecisi'nin aktardığı habere göre, TRT Akademi dergisine konuşan Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Koç, teknoloji devi şirketlerin muadillerinin yapılmasını hedeflediklerini anlattı. Google, Facebook, Amazon, Microsoft, Apple şirketlerinin sektördeki gücüne karşı "yerli ve milli" muadilleri yapılmasını amaçladıklarını söyleyen Koç "Sayın Cumhurbaşkanımız her zaman diyor ya, “Dünya beşten büyüktür.” diye, ben de dijital anlamda onun bir benzerini söylüyorum: Dünya GAFAM’dan büyüktür. GAFAM, yani Google, Apple, Facebook, Amazon, Microsoft.” dedi.

Koç, sözlerine şöyle devam etti: “Bu şirketler bu kadar büyük bir veriye sahip durumdayken sizin özgürlük ve demokrasiden bahsetmeniz biraz zor. Çünkü bu beş firma sizinle alakalı birçok devletin bildiği bilgiden daha fazlasını biliyor. Eğer bu firmalar ellerindeki bütün verileri birbirleriyle paylaşsalar hâlimiz harap olur. Bu anlamda bakıldığında veri güvenliği bizim sınırlarımızın güvenliği kadar önemli ve önceliklidir.”

Teknoloji şirketlerinin muadilini üretmek konusunda Çin'i örnek gösteren Koç," Biliyorsunuz bu tür firmaların muadilleri var, Rusya bir aşamada yapmaya başladı. Ancak belli bir ekonomik ve teknolojik altyapıya ihtiyacınız var” ifadelerini kullandı. """

Kaynak: https://t24.com.tr/haber/cumhurbask...-muadillerini-gelistirmeyi-amacliyoruz,935882

Twitter'da denk geldim, paylaşayım dedim. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz arkadaşlar?

Yapabilirmiyiz gerçekten, bu beş büyük şirketin muadilini çıkarabilir miyiz? yaani.com gibi bir arama motoru var ama kimse kullanmıyor. İnsanlara alışkanlıklarını kırdırabilecek kadar iyi deneyim sunan arama motoru, sosyal medya, alışveriş sitesi, sunucu hizmetleri, işletim sistemi, telefon, video platformları vs. geliştirilebilir mi? (Ki sayılan beş şirket bunları yapıyor.)

Ülkede yeterli insan kaynağı kalmadı deniyor, iyi yazılımcılardan yurtdışına giden çok oldu malumunuz. Böyle bir teknolojik devrim mümkün mü, yoksa hayal mi kuruluyor? Ülkede böyle bir ekosistem oluşabilir mi? Öyle bir ortam var mı sizce?
 
Bir yerden başlamak gerek. Beğeniriz, beğenmeyiz. EBA neydi ne oldu? Daha yapılacak tonla şey var EBA'da..

EBA örneğinde olduğu gibi bir yerden başlamak gerek. Para gerekli. Ve zaman. GAFAM şirketleri yazılım ve altyapı olarak kaç yılın birikimi.

Yıllar önce YouTube alternatifi "Piknik Tüpü" diye bir girişim olmuştu. Yanılmıyorsam Beyaz reklamında oynamıştı:) Devam edebilseydi hayli gelişmiş olabilirdi belki.
 
Bir yerden başlamak gerek. Beğeniriz, beğenmeyiz. EBA neydi ne oldu? Daha yapılacak tonla şey var EBA'da..

EBA örneğinde olduğu gibi bir yerden başlamak gerek. Para gerekli. Ve zaman. GAFAM şirketleri yazılım ve altyapı olarak kaç yılın birikimi.

Yıllar önce YouTube alternatifi "Piknik Tüpü" diye bir girişim olmuştu. Yanılmıyorsam Beyaz reklamında oynamıştı:) Devam edebilseydi hayli gelişmiş olabilirdi belki.

Apple gibi donanım üreticileri hariç, hepsinin alternatifi çıktı aslında. alkislarlayasiyorum.com da güzel bir video platformuydu. Ama yenilik gelmedi, youtube gibi dönüşüm gerçekleştirmedi, uygulaması çıkmadı ve video yayıncılara monetization eklemedi vs. Kapandı gitti şu an. Evet uzun zaman alıyor, direnen tutunan şirketler başarılı oluyor ama taklitler aslını yüceltiyor. O direnme süresinde yenilik getirmeyen, kullanıcıları çekecek hamle yapamayan uygulamalar batıyor. Sadece yerli girişimler de değil, yabancılar da batıyor.

Yani olay yerli taklidini yapmak değil bence. Daha iyi bir deneyim sunmadan da olacak iş değil gibi geliyor.

Eba, e-devlet gibi yerli sistemler biraz farklı. Alternatifi olmayan, devlet hizmetleri. Bence de gayet de gelişti. Daha da iyileşir umarım.
 
Konuyu okuyunca geçen hafta imzalandığım yazı aklıma geldi.
Sanırım genel olarak gönderilmiş.
(yazı şuan elimde yok googleda aratınca çıkıyor linki)
Genel Müdürlüğümüzce yürütülen çalışmalar kapsamında 3Ds Max Programı, Lumion Programı, Adobe After Effects, Adobe Photoshop ve Adobe llustrator programlarını kullanabilecek yetkinlikteki öğretmenler tarafından //veri.meb.gov.tr/ adresinde yer alan başvuru formunun eksiksiz doldurulması gerekmektedir.

Söz konusu sistem 15 Şubat- 15 Mart 2021 tarihleri arasında aktif olacaktır. Başvuru formunun doldurulması amacıyla ilinizde görev yapan öğretmenlere gerekli duyuru ve bilgilendirmenin yapılması hususunda; bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.
 
Şu güzel ülkede kaldırımda, kahvehanede, sokakta, okul bahçesinde, kurslarda her yerde herkesin önce kod yazmasını öğrenmesi gerekiyor.
Önce slogan bu olmalı topyekün kod yazmayı öğrenmek.Sen şirketi kurarsın amerika gelir 60 milyon doları öder içindeki türklerle beraber alır silikon vadisine götürür.
Girişim şirketleri hep böyle olmuyor mu?
 


09/12/2006 tamamı Radikal gazetesindeki Röportajdan bir bölüm:

" PiknikTube, sanayi tüpü olur mu?

'Törkiş YouTube' nihayet yayında
İki hafta önce Beyazıt Öztürk, Beyaz Show'da bir siteden bahsetti. Ağzından 'PiknikTube.com' lafı çıktığı andan itibaren site bir gecede 560 bin kez tıklandı. Üç gün sonra rakam 1 milyonu geçti. Site, 'yerli mamul YouTube' idi ancak siteye girenler piknik tüpünün üzerine oturmuş Beyaz'dan ve 'çok yakında' ibaresinden başka bir şey göremiyordu. Nihayet, iki haftadan fazla süre sonra site açıldı. Şimdi PiknikTube.com'a Türkiye'nin dört yanından video yağıyor. PiknikTube, tam anlamıyla YouTube'un Türkçe versiyonu. YouTube'un sloganı 'Broadcast Yourself' (Kendini Yayınla) olmuş 'Cook Yourself, Eat Yourself' yani 'Kendin Pişir, Kendin Ye'. 'Tüp' göndermesi zaten malum. Başkası olsa 'Güzel araklamış' denir belki ama kızmıyor kimse, aksine gülüyor, ne de olsa arkasında Beyaz var. PiknikTube.com'un 'ecnebi' emsalinden pek farkı yok aslında, hatta ödülleriyle gayet cazip. Tek eksik 'kaynaşma' fasilitesi, o da yakında tamam olacak. Öncelikli iş Türkiye'nin her yerinden videoları biriktirmek. Detayları Beyazıt Öztürk'ten dinledik...
Nereden çıktı bu fikir?
Aslında bizim ilk düşüncemiz dört ay önce bu değildi. Bir site kuralım, Beyaz Show'un içinde de yer alsın; adı da tabii böyle PiknikTube falan değil o zaman. Dedik ki Beyaz Show için görüntü göndersinler, işte nasıl Taksim'deki kameranın önüne gelip hareket yapıyorlar. Bu fikrin ortaya çıkmasının başlıca sebebi bu sene programı interaktif yapmaya gayret ediyor olmam. Taksim'deki kamera bir yana, programa bağlananların evine webcam koyalım, onları evin içinde görelim, canlı reyting araştırması yapalım falan diyoruz. Programın formatını ciddi şekilde değiştirelim dedik.
Bu interaktivitenin ilk adımı da herhalde Taksim'deki kameraydı...
Evet, arkasından bundan bir 15 gün önce ben dedim ki 'Ya dünya YouTube konuşuyor, herkesin ağzında bu ve Türkiye'den kimse bir şey yapmıyor bununla ilgili.' Dedik ki PiknikTube diye bir şey yapalım biz de, zamanla büyürse sanayi tüpüne çeviririz.
'Çöktü, bayağı, bildiğin çöktü!'
Peki neden sitenin içeriği hazır değilken hemen duyurdunuz?
Biz beklemiyorduk böyle olacağını, çok heyecanlandık, hemen duyuralım, yavaş yavaş yaparız dedik. Ama kısık ateşi olan bir tüp değilmiş bu. Epey bir harladı üzerimize. Biz ne bilelim bu kadar tıklanacağını, ilk duyurduğumuz gece o kadar çok kişi girmiş ki, server çöktü! Çöktü, bayağı, bildiğin çöktü! Biz de onun üzerine server'ını genişlettik ve siteyi hemen yapım aşamasına soktuk. Üç gün sonra da 1 milyon kişi girdi zaten! Sonra 2 milyon oldu, delicesine bir giriş oldu siteye. O gelen ilk dalgayı kaçırdığımız iyi olmadı tabii site yapım aşamasındayken ama en azından talebi gördük. Şimdi genişletiyoruz, tamamen altyapısını güçlendirip sahiden de çok büyük bir site haline getiriyoruz. Her şey bu sitede toplanacak, Türkiye'nin havuzu olacak burası, milli havuz. ...
 


09/12/2006 tamamı Radikal gazetesindeki Röportajdan bir bölüm:

" PiknikTube, sanayi tüpü olur mu?

'Törkiş YouTube' nihayet yayında
İki hafta önce Beyazıt Öztürk, Beyaz Show'da bir siteden bahsetti. Ağzından 'PiknikTube.com' lafı çıktığı andan itibaren site bir gecede 560 bin kez tıklandı. Üç gün sonra rakam 1 milyonu geçti. Site, 'yerli mamul YouTube' idi ancak siteye girenler piknik tüpünün üzerine oturmuş Beyaz'dan ve 'çok yakında' ibaresinden başka bir şey göremiyordu. Nihayet, iki haftadan fazla süre sonra site açıldı. Şimdi PiknikTube.com'a Türkiye'nin dört yanından video yağıyor. PiknikTube, tam anlamıyla YouTube'un Türkçe versiyonu. YouTube'un sloganı 'Broadcast Yourself' (Kendini Yayınla) olmuş 'Cook Yourself, Eat Yourself' yani 'Kendin Pişir, Kendin Ye'. 'Tüp' göndermesi zaten malum. Başkası olsa 'Güzel araklamış' denir belki ama kızmıyor kimse, aksine gülüyor, ne de olsa arkasında Beyaz var. PiknikTube.com'un 'ecnebi' emsalinden pek farkı yok aslında, hatta ödülleriyle gayet cazip. Tek eksik 'kaynaşma' fasilitesi, o da yakında tamam olacak. Öncelikli iş Türkiye'nin her yerinden videoları biriktirmek. Detayları Beyazıt Öztürk'ten dinledik...
Nereden çıktı bu fikir?
Aslında bizim ilk düşüncemiz dört ay önce bu değildi. Bir site kuralım, Beyaz Show'un içinde de yer alsın; adı da tabii böyle PiknikTube falan değil o zaman. Dedik ki Beyaz Show için görüntü göndersinler, işte nasıl Taksim'deki kameranın önüne gelip hareket yapıyorlar. Bu fikrin ortaya çıkmasının başlıca sebebi bu sene programı interaktif yapmaya gayret ediyor olmam. Taksim'deki kamera bir yana, programa bağlananların evine webcam koyalım, onları evin içinde görelim, canlı reyting araştırması yapalım falan diyoruz. Programın formatını ciddi şekilde değiştirelim dedik.
Bu interaktivitenin ilk adımı da herhalde Taksim'deki kameraydı...
Evet, arkasından bundan bir 15 gün önce ben dedim ki 'Ya dünya YouTube konuşuyor, herkesin ağzında bu ve Türkiye'den kimse bir şey yapmıyor bununla ilgili.' Dedik ki PiknikTube diye bir şey yapalım biz de, zamanla büyürse sanayi tüpüne çeviririz.
'Çöktü, bayağı, bildiğin çöktü!'
Peki neden sitenin içeriği hazır değilken hemen duyurdunuz?
Biz beklemiyorduk böyle olacağını, çok heyecanlandık, hemen duyuralım, yavaş yavaş yaparız dedik. Ama kısık ateşi olan bir tüp değilmiş bu. Epey bir harladı üzerimize. Biz ne bilelim bu kadar tıklanacağını, ilk duyurduğumuz gece o kadar çok kişi girmiş ki, server çöktü! Çöktü, bayağı, bildiğin çöktü! Biz de onun üzerine server'ını genişlettik ve siteyi hemen yapım aşamasına soktuk. Üç gün sonra da 1 milyon kişi girdi zaten! Sonra 2 milyon oldu, delicesine bir giriş oldu siteye. O gelen ilk dalgayı kaçırdığımız iyi olmadı tabii site yapım aşamasındayken ama en azından talebi gördük. Şimdi genişletiyoruz, tamamen altyapısını güçlendirip sahiden de çok büyük bir site haline getiriyoruz. Her şey bu sitede toplanacak, Türkiye'nin havuzu olacak burası, milli havuz. ...

Türkiye'den de güzel girişimler çıkıyor. Ama bence bizdeki diğer bir sıkıntı yatırımcı eksiği. Zenginler inşaata yatırım yapıyor.

Bir video platformu için deli gibi sunucu lazım, sağlam yazılım, tasarım, reklam, pazarlama vs. ekipleri lazım. Bunun için de para lazım. En az 5 yıl kâra geçemeyecek olsa da en iyi yazılımcıları, tasarımcıları vs. çalıştırmaya devam etmek lazım. Eh! Türkiye'de de böyle bir yatırım kültürü olmadığı için girişimler uzun vadede dayanamıyor.

medium.com halen kâra geçmiş değil mesela. 10 yıldır var belki, milyonlarca kullanıcısı var, blog sektörünü domine etti resmen. Ama halen yatırım alıyor, yatırımlarla ayakta duruyor. Sitede reklam falan yok diye biliyorum. Ayda birkaç makaleden fazla okuyan kullanıcılar ücretli üye olmak zorunda. Sadece bundan gelir ediyorlar. Ama daha geçen sene yine milyonlarca dolar yatırım aldı diye hatırlıyorum.
 
Şu güzel ülkede kaldırımda, kahvehanede, sokakta, okul bahçesinde, kurslarda her yerde herkesin önce kod yazmasını öğrenmesi gerekiyor.
Önce slogan bu olmalı topyekün kod yazmayı öğrenmek.Sen şirketi kurarsın amerika gelir 60 milyon doları öder içindeki türklerle beraber alır silikon vadisine götürür.
Girişim şirketleri hep böyle olmuyor mu?

Hocam katılıyorum. Ama bence herkes değil, sadece istekli ve yetenekli öğrencileri ana babaları rahat bıraksa, onlar öğrense yeter. İlkokulda başlıyorlar "sınavlara hazırlan, test çöz test çöz test çöz" diye çocukların kafalarını yemeye.

Mesela tasarım(hem görsel tasarım, hem etkileşim tasarımı) o kadar önemli ki, temel sanat eğitimi almayan bir ui tasarımcısının orjinal tasarımlar ortaya çıkarabilmesi çok zor. Ama resim dersi dersten sayılmıyor.
 
Mebbis, e-okul, e-devlet, mys.... Vb bir sürü iyi güzel şey yapıldı hiç bir şekilde eleştirim yok gerçekten çok iyi girişimlerdi ama teknoloji - yazılım şirketi kurmak biraz farklı Samsung gibi bir teknoloji şirketi kurmak için devletin vermesi gereken destek alması gereken risk o kadar fazla ki bizim gücümüz nereye kadar yeter bilemiyorum... Yazılım şirketi işi ise çok daha büyük bir olay ülkemizde yazılım için en az 10 yıl boyunca eleman yetiştirmek gerekiyor sonra şirket işine bakılır... Evet şuanda gerçek anlamda ülkemize yazılım şirketi kurulabilecek seviyede kalifiye elaman çok az...
 
Yarışa geç başlamak handikaptır ama hiç yarışmamak, adım atmamak daha aciz bir tutumdur.
Torunlar büyüdü de kulağına fısıldadı ellaammm...
 
Mebbis, e-okul, e-devlet, mys.... Vb bir sürü iyi güzel şey yapıldı hiç bir şekilde eleştirim yok gerçekten çok iyi girişimlerdi ama teknoloji - yazılım şirketi kurmak biraz farklı Samsung gibi bir teknoloji şirketi kurmak için devletin vermesi gereken destek alması gereken risk o kadar fazla ki bizim gücümüz nereye kadar yeter bilemiyorum... Yazılım şirketi işi ise çok daha büyük bir olay ülkemizde yazılım için en az 10 yıl boyunca eleman yetiştirmek gerekiyor sonra şirket işine bakılır... Evet şuanda gerçek anlamda ülkemize yazılım şirketi kurulabilecek seviyede kalifiye elaman çok az...

Kamusal yazılımlar konusu apayrı. Devlet kamusal yazılımları yaptırabilir veya özel sektörden hizmet alabilir. Mebbis, e-okul, e-devlet vs. nasıl yapıldı tam bilmiyorum. Ama uzun bir yol kat ettiler, şu an gelinen noktada gayet güzel sonuçlar alındı bence de. Katılıyorum size.

Ama iş google, facebook vs. gibi şirketlere rakip olmaya gelince bu nasıl yapılacak bilmiyoruz. Devlet kendi arama motorunu çıkarsa kullanan olur mu bilmiyorum doğrusu. Turkcell gibi, bir kısım hissesi varlık fonunda olan, üstünde devletin söz hakkının olduğu şirketler yoluyla yaptırıldığında da durum çok fark etmiyor. "Ha ulaştırma bakanlığı yapmışi ha Turkcell yapmış" gibi bir sonuç çıkıyor ortaya.

Olay yazılım alanında ülkeyi canlandırmaksa, devlet sadece vergi indirimi(5 yıl size vergi yok diyebilir, ABD'de bu şekilde diye biliyorum) şeklinde destekler verilebilir. Destekten kasıt teşvikse olmuyor o işler. Milyonlarca lira harcanıyor Tübitak teşviklerine, nasıl bir sonuç alınıyor bilmiyoruz. Organik gelişmediği için bu tür girişimler de batıyor. Çünkü şirketi geliştirecek olan şey müşteridir. Ürün kalitesini artırmak için her şeyden önce müşteriye ulaşmak lazım, ilk parayı kazanıp, yatırım vs. alıp çarkı onunla çevirmek lazım.

Velhasılı kelam [bence] yazılım/tasarım ekosistemi için eğitim reformu yapılmalı. Başka ülkeye giden yazılımcıların dönmesini ve ülkedeki hali hazırdaki yazılımcıların kaçmasını önleyecek şartlar oluşmalı. Her ağzını açanı vatan haini ilan etmekten vazgeçilmeli. Sadakate değil, liyakate göre atamalar yapılmalı. Rekabet yasaları işletilip, hukuk tesis edilip yatırımcıya güven verilmeli. Maalesef bu konularda ülkede sıkıntılar var.

Yurtdışına yaşanan beyin göçünün artış sebebine dair birçok araştırma yapıldı. İnsanlar kendini güvende hissetmiyor. 25 sene okul okumuş doktor ilkokul mezunundan hakaret işitiyor şiddet görüyor, öğretmen uzaktan eğitim sırasında yüksek sesle ders anlattı diye evinde magandalardan dayak yiyor(daha önce okulda yiyordu), kadına şiddet/tecavüz vakaları yaşanıyor ve bu gibi adli olaylarda sanıklar elini kolunu sallayarak geziyor, ya hiç ceza almıyorlar ya da çok hafif cezalar alıyorlar. Cezalarda indirim üstüne indirim yapılıyor vs. Bunlar kamu vicdanında yara açıyor. "Ya benim de başıma gelse, demek ki hiçbir hesap sorulmayacak" diye düşünüp giden çok insan var. Twitter'da, ekşisözlük'te sesini duyurdun duyurdun, yoksa Allah yardımcın olsun yani. Başına kötü bir şey gelen geldiğiyle kalıyor. İnsan hayatının bu kadar ucuz ve değersiz olduğu bir ülkede yazılım sektörünü(hatta globale satış yapacak herhangi bir sektörü) geliştirmek cidden zor. (Yine hukuksal bir konu olarak siyasi düşüncelerini söyleyemediği için, özgürce yaşayamadığı için gidenleri saymıyorum.)

Bunların hepsi problem ve birbiriyle ilişkili. Görmezden gelebiliriz, konuşmaktan imtina edebiliriz ama ülkeye yatırımcının neden gelmediğini, beyin göçünün sebeplerini anlamadan burada, GAFAM'ın yazılımlarına/ürünlerine rakip yazılımlar/ürünler geliştirecek şirketler çıkaramayız diye düşünüyorum.
 
Evet, herkesten kastım niyeti, isteği olanlara imkanlar araçlar verilsin.Yazilim, sıfır sermayeli ve ülke ekonomisini hoplatacak bir girişimdir.
 
Tartışmaya yazılımcı Twitter fenomeni Fatih Kadir Akın da dahil olmuş: https://twitter.com/fkadev/status/1365991731439820801?s=20

""" "İşte siz busunuz, yerli olan her şeyi aşağılarsınız, anca eleştirin" tayfası bile artık bu olaylarda bir şey diyemiyor, onlar da anladı olayın yerlilikle, vatanseverlikle hiçbir ilgisi olmadığını. Olayın bir zihniyet, eğitim sistemi olması gerektiğini. Yani anladılar bence.

Hedef koymak önemli bir şey, "biz çok iyi bilgisayarlar üretip dünyaya satacağız" demek başka, gidip dünyanın en büyük teknoloji devlerine durduk yere kuru kuru atar gider yapmak başka.

Sen GAFAM'ın herhangi bir harfinin muadilini yapsan zaten çağ atlarız. Plan yok bir şey yok, eğitim sistemi olmuş çöplük, ülkede kalifiye üniversite bile doğru düzgün yok, dümdüz "Apple yapacaz biz" dersen dalga konusu olursun yapacak bir şey yok.

Önce beyin göçü niye oluyor, bu kadar kalifiye insan neden yurtdışına gidiyor, neden 10 sene önce burada çalışan yazılımcılar şu an Avrupa'ya/Amerika'ya çalışıyor, neden start-up'lar ABD'de şirket kurup oraya kazandırıyor, bunları çözsek zaten gerisi kendi kendine çözülür gibi.

Millet gidip Estonya'da şirket kuruyor, teknoloji üretiyor, dünyaya satıyor. Daha bu ufacık şirketi tutamıyorsun, "ya bu katmadeğer neden benden kaçıyor, ne yapsam da bunları geri döndürürüm" diye sormaya mecalin yok ya da işine gelmiyor, gidip "Apple yapacam" diyorsun. Hadi yap.

Estonya ya, Amerika falan bile demiyorum. Sen daha elindekini tutamıyorsun, elindeki değerleri kullanamıyorsun doğru düzgün, GAFAM diyorsun. Yapabilirsen yap valla, keşke biz dalga geçenler g*t olsak. Yemin ediyorum keşke olsak. """
 
  • Beğen
Tepkiler: omd
Bir projem var, buralarda da paylaştım, sonra hesabımı sildim, sonra geri geldim. Bugün bu proje için yardım isteyebileceğim, güvenilir kurum sayısı 0(sıfır). Hatta projeyi anlattım, nasıl olur bu işler diye, kurumlar o kadar uzak bir vizyona sahip ki, bir yazılım projesinde size destek olabilecekleri tek konu bilgisayar almak olabiliyormuş. Eleman işi biraz sıkıntılıymış. Bir diğerini soruyorum "hocam bir aylık işte kadınlara yazılım eğitimi projesi yapsanız iyi para kazanırsınız" dendi. Sözde ülkenin projelerine destek verecek kurumların vizyonu bu.

Eba iyi bir proje değil, e-okul iyi bir proje değil. Bu uygulamalar iyi oldukları için değil, mecburi oldukları için kullanılıyor. Tabii bu da vizyon meselesi. Fikir saçmak masa başında olunca böyle oluyor. Üstelik üretimi de, rekabeti de öldüren yazılımlar. Neden her okul kendi ürettiği e-okul sistemini yazamasın? Veya şirketler? Veya biz? Bu imkanların tümü elimizden e-okul sayesinde alındı. Bir dünya riski ve sorunlarıyla beraber tek bir sisteme indirgendi. İşimizi görüyor olması, bu gibi sorunları görmemize engel oluyor.

e-okul için örneklendireyim. Kendi sistemlerimizi geliştirseydik ve e-okul üzerine kendi sistemimiz üzerinden veri gönderseydik kötü mü olurdu? Bugün e-okul üzerinden kendi uygulamanız için bilgi çekmeniz çağdışı uygulamalar üzerinden yapılıyor. Kendi öğrencilerim için bir veri analizi yapamıyorum, öğretmenler tüm bilgileri e-okula girmek zorunda olduklarından, bir uygulama yazsam bile öğretmene ek yük getirecek. Bunun sonucunda, ben belki okulum için gayet güzel uygulama yapmaktan vazgeçiyorum.

Yine bu e-okul yüzünden her sene bir dünya veriyi rehber öğretmenler canlarını çıkarırcasına excel tablosuna işliyor. Başka yöntem olamaz mıydı? Çok daha modüler, entegre şekilde çalışan sistemler? Google gibi şirketler bile, yazılımcılar için bir ton API yazıyor, ki herkes google üzerinden bir şekilde veri alışverişi yapıp kendince üretim yapabilsin diye. Bizde ise, inatla tam tersi yapılıyor. Ve bu, maalesef matah bir şeymiş gibi lanse ediliyor. O kadar dandik bir uygulama ki, mobil uygulama yazılamıyor, aynı sebepten ötürü. Yıllarca firefox, opera gibi tarayıcılarla çalışamaması da aynı vizyonsuzluğun eseri. Tabii, bu devlet sistemlerinin arkaplanda Microsoft ve Oracle gibi şirketlere dünya kadar para bayılarak yapıldığını ve bir çok kısıtın da bu sebeple olduğunu belirtelim.

Zaten "neden bir google yazmayalım?" diye başlıyorsak cümleye bu işi hiç anlamamışız demektir. Bir şeyler biliyorsan buyur, anlat, nasıl yapacaksın o işi? Bu cümleyi kurarken tek bir araştırma yapılmış mı acep? Yahu arama algoritmasının ne olduğunu bildiğinden bile şüpheliyim. Pazar payını araştırmış mı? İhtiyaçlar, eksiklikler, zorluklar, şunlar bunlar... Var mı? Yok. Hamaset var elimizde, hamaset.
 
Eba iyi bir proje değil, e-okul iyi bir proje değil. Bu uygulamalar iyi oldukları için değil, mecburi oldukları için kullanılıyor. Tabii bu da vizyon meselesi. Fikir saçmak masa başında olunca böyle oluyor. Üstelik üretimi de, rekabeti de öldüren yazılımlar. Neden her okul kendi ürettiği e-okul sistemini yazamasın? Veya şirketler? Veya biz? Bu imkanların tümü elimizden e-okul sayesinde alındı. Bir dünya riski ve sorunlarıyla beraber tek bir sisteme indirgendi. İşimizi görüyor olması, bu gibi sorunları görmemize engel oluyor.

Hocam kesinlikle katılmıyorum. Zorunlu kullanılsa da avantajlarının dezavantajlarında çok daha fazla olduğunu düşünüyorum. Eba ve E-okul geliştirildikçe mükemmeleşecek eminim.
 
Apple'in piyasa değeri 2trilyon$

Xioami bir girişim projesi ve geldiği nokta belli.

Yapalım demekle olmuyor. Yatırımcı çekmek için de güven lazım. Güven için de Önce HUKUK, sonra PARA olması gerekiyor.
 
Bir projem var, buralarda da paylaştım, sonra hesabımı sildim, sonra geri geldim. Bugün bu proje için yardım isteyebileceğim, güvenilir kurum sayısı 0(sıfır). Hatta projeyi anlattım, nasıl olur bu işler diye, kurumlar o kadar uzak bir vizyona sahip ki, bir yazılım projesinde size destek olabilecekleri tek konu bilgisayar almak olabiliyormuş. Eleman işi biraz sıkıntılıymış. Bir diğerini soruyorum "hocam bir aylık işte kadınlara yazılım eğitimi projesi yapsanız iyi para kazanırsınız" dendi. Sözde ülkenin projelerine destek verecek kurumların vizyonu bu.

Eba iyi bir proje değil, e-okul iyi bir proje değil. Bu uygulamalar iyi oldukları için değil, mecburi oldukları için kullanılıyor. Tabii bu da vizyon meselesi. Fikir saçmak masa başında olunca böyle oluyor. Üstelik üretimi de, rekabeti de öldüren yazılımlar. Neden her okul kendi ürettiği e-okul sistemini yazamasın? Veya şirketler? Veya biz? Bu imkanların tümü elimizden e-okul sayesinde alındı. Bir dünya riski ve sorunlarıyla beraber tek bir sisteme indirgendi. İşimizi görüyor olması, bu gibi sorunları görmemize engel oluyor.

e-okul için örneklendireyim. Kendi sistemlerimizi geliştirseydik ve e-okul üzerine kendi sistemimiz üzerinden veri gönderseydik kötü mü olurdu? Bugün e-okul üzerinden kendi uygulamanız için bilgi çekmeniz çağdışı uygulamalar üzerinden yapılıyor. Kendi öğrencilerim için bir veri analizi yapamıyorum, öğretmenler tüm bilgileri e-okula girmek zorunda olduklarından, bir uygulama yazsam bile öğretmene ek yük getirecek. Bunun sonucunda, ben belki okulum için gayet güzel uygulama yapmaktan vazgeçiyorum.

Yine bu e-okul yüzünden her sene bir dünya veriyi rehber öğretmenler canlarını çıkarırcasına excel tablosuna işliyor. Başka yöntem olamaz mıydı? Çok daha modüler, entegre şekilde çalışan sistemler? Google gibi şirketler bile, yazılımcılar için bir ton API yazıyor, ki herkes google üzerinden bir şekilde veri alışverişi yapıp kendince üretim yapabilsin diye. Bizde ise, inatla tam tersi yapılıyor. Ve bu, maalesef matah bir şeymiş gibi lanse ediliyor. O kadar dandik bir uygulama ki, mobil uygulama yazılamıyor, aynı sebepten ötürü. Yıllarca firefox, opera gibi tarayıcılarla çalışamaması da aynı vizyonsuzluğun eseri. Tabii, bu devlet sistemlerinin arkaplanda Microsoft ve Oracle gibi şirketlere dünya kadar para bayılarak yapıldığını ve bir çok kısıtın da bu sebeple olduğunu belirtelim.

Zaten "neden bir google yazmayalım?" diye başlıyorsak cümleye bu işi hiç anlamamışız demektir. Bir şeyler biliyorsan buyur, anlat, nasıl yapacaksın o işi? Bu cümleyi kurarken tek bir araştırma yapılmış mı acep? Yahu arama algoritmasının ne olduğunu bildiğinden bile şüpheliyim. Pazar payını araştırmış mı? İhtiyaçlar, eksiklikler, zorluklar, şunlar bunlar... Var mı? Yok. Hamaset var elimizde, hamaset.

Hocam ebanın kullanıcı deneyimi bence de kötü. Cıfıt çarşısı gibi. Ama düzelecektir diye umuyorum.

Eokul gibi platformların apisinin olması gerektiğine de katılıyorum. ABD'de data.gov gibi adreslerde bazı veriler herkese açık(ibb'nin de benzer veri sistemi var), isteyen apiye bağlantı sağlayarak uygulama geliştiriyor. Bazı veriler içinse isteyen şirketler veri güvenliğine dair anlaşma imzalıyor, yine kendi uygulamalarını geliştiriyor. Liberal devletler kendi yazılım ekosistemini geliştirmek için böyle yollar izliyor. Devletin görevi yazılım geliştirmek değil zaten. Hukuku tesis edip, adil rekabet ortamını yaratmak. Bizde her şeyi devlet yapsın deyince olmuyor haliyle.

İkincisi, okulların özerk olmadığı, merkezi yönetilen bir eğitim sisteminde her okulun kendi eokulunu geliştirmesi de yönetimsel açıdan uygun değil. Bakanlık okulu serbest bırakmadan böyle bir sorumluluk altında bırakırsa, "kendi eokulunuzu kendiniz geliştirin" derse, ortada yaşanacak karmaşanın haddi hesabı yok. Okulda sorumluluk var, para yok, bilgisayar öğretmenlerinin büyük çoğunluğu bu işin altından kalkacak teknik kapasiteden yoksun vs. Yani gönül isterdi ki sizin dediğiniz gibi olsun ama bu şartlar altında maalesef bu daha mantıklı. Ama dediğiniz gibi, eokul apisi açılabilir. Okullar, şirketler, bağımsız geliştiriciler api üzerinden de veri alışverişi yapabilir en azından. Bu şekliyle eokul kullanım açısından uygun, yazılım geliştirme, veri girişi yapma, rehber öğretmenlere ek iş çıkarma açısından uygunsuz.
 
Son düzenleme:
Apple'in piyasa değeri 2trilyon$

Xioami bir girişim projesi ve geldiği nokta belli.

Yapalım demekle olmuyor. Yatırımcı çekmek için de güven lazım. Güven için de Önce HUKUK, sonra PARA olması gerekiyor.

Yani yerli ve milli google'lar, facebook'lar, apple'lar çıkaramayacak mıyız şimdi biz? Laf olsun diye mi söylemiş yani. Bizimle dalga geçiyor olamazlar değil mi? Yoksa neden böyle bir şey demiş olsun ki. Yoksa! Yoksa! Bi sn ya :D
 
İkincisi, okulların özerk olmadığı, merkezi yönetilen bir eğitim sisteminde her okulun kendi eokulunu geliştirmesi de yönetimsel açıdan uygun değil. Bakanlık okulu serbest bırakmadan böyle bir sorumluluk altında bırakırsa, "kendi eokulunuzu kendiniz geliştirin" derse, ortada yaşanacak karmaşanın haddi hesabı yok.
Zaten bu sebeple e-okul hep böyle kalacak diyorum ve bu yüzden de pek de iyi ve geliştirilebilir olduğunu düşünmüyorum. Herkesin bir üst amirin ağzından çıkacak kelimeye odaklanıp tek bir öneri sunamadığı, tek bir karar alamadığı bir ortamda, bir de okul kalkıp kendi e-okul yazılımını mı yapacak? Mümkün değil ama zaten sorun da bu. Mümkün olması gerekirdi. Bu sebeple api yok, bu sebeple auth yok, bu sebeple json yok vs vs. Ama iş görüyor mu? Evet. Bu sebeple gerek duyulmuyor geliştirilmesine. Yani 3-5 kritik günde sistem çökmüş falan, kimse misal bunu sorgulama gereği duymuyor. Türkiye'nin binlerce okulu, aynı anda, belirli kısıtlı zamanlarda sisteme yük bindirmek zorunda kalıyor. Çok yazdım, gereksiz.

Yanisi şu; özgür ve özgün beyinler lazım gafam'dan büyük olmak için. Misal, diyelim ki yapmaya karar verildi. Bilgisayar mühendisi bir sistem tasarladı, bunu amire götürdü. Amir, amirine, o da amirine, sonra diğer amirine, sonra diğer amirine. Mühendis o sırada kodlarını yazdı, geliştirdi derken hoop, silsile yoluyla amirlerden karar çıktı; "şöyle olmaz, böyle yapın." diye. Eee, ne oldu? Tüm emekler boşa gitti. Çok abartılı görünüyor ama şu an bizim yaşadığımız tam olarak bu değil mi? Yani oluyor, oldu, olacak bunlar çünkü özgün ve özgür fikirler yok.

Eba ise fikir olarak gayet güzel ama kullanım açısından çok kötü.
 
Geri
Üst