Maaşlardan memnun musunuz arkadaşlar?

Kodla Büyü
Ekli dosyayı görüntüle 69137

Kadıköy belediyesi en düşük işçi maaşı olarak 5275 lira olarak belirlemiş. Allah razı olsun onlardan. Ne güzel. İşçiler hakettikleri maaşı alıyor bence.

Öğretmenler olarak maaşınızı nasıl görüyorsunuz? Yetkili sendikadan memnun musunuz? Aldığınız maaş zammı tatmin etti mi? Market fiyatlarına, tükettiğiniz şeylere gelen zamlara kıyasla alım gücünüz ne durumda? Almanya bizi kıskanıyor mu cidden?
bir öğretmen olarak buna nasıl inanıyorsunuz ya. Birçok belediyenin işçisi zaten bu civarlarda para alıyordu. Belediyeler asıl işlerini taşeron firmalar üzerinden iştiraklerle yönetiyor. Onlarda asgari ücret veriyor. Ama belediyeler bu taşeronları kendi elemanları görmediklerinden kendi verdiklerini yazıyor.
 
bir öğretmen olarak buna nasıl inanıyorsunuz ya. Birçok belediyenin işçisi zaten bu civarlarda para alıyordu. Belediyeler asıl işlerini taşeron firmalar üzerinden iştiraklerle yönetiyor. Onlarda asgari ücret veriyor. Ama belediyeler bu taşeronları kendi elemanları görmediklerinden kendi verdiklerini yazıyor.

Siz nasıl inkar ediyorsunuz ben de bunu anlamıyorum.

Meb de dışarıdan hizmet alabilir, hizmet alınan şirketlerin çalışlarına ne kadar verdiğini nereden bileyim. Belediye kendi çalışanlarına bunu vermiş. Sendikaları mücadele etmiş bu parayı almış. Eski maaşlarını bilmiyorum. Yeni maaşları buymuş. Diğer belediyeler kendi çalışanlarına ne kadar veriyor bilmiyorum. Zaten bu civarda alıyorlarsa vay bizim halimize.

Ben geçinemiyorum. Dolar bir gecede artıyor. Alım gücümüz %15 azalıyor. Fakirleşiyoruz. Maaş zammından da memnun değilim. Seyyanen zam yapılması gerekiyor. Enflasyon karşısında eriyor maaşımız. Öğretmenlere maaşından memnun olup olmadıklarını, geçinip geçinemediklerini, sendikanın maaş mücadelesinden memnun olup olmadıklarını sordum. Konunun x belediye, y belediye ile ilgisi de yok. Hatta başka kurum çalışanlarıyla da ilgisi yok. Alım gücüne karşı maaşları ne durumda diye bunu merak etmiştim. Başlık bu yüzden açılmıştı.
 
Ellerinde tek seçenek ekonomi kaldı.Artik eski Türkiye yok.Önceden 10 yılda bir darbe yapıp istedikleri gibi at oynatırlardı artık yapamıyorlar dertleri bu.Libya'da doğu akdenizde suriyede azerbaycanda kafaslarda Turkiye ve siha gerçeği var.Bosna'da katliam yapilirken, Azerbaycanda Hocalıda katliam yapılırken Türkiyenin esamesi okunmazdı şimdi Azerbaycanda siha ile savaş kazandı.
Sözün özü devletim varolsun, karnım doysun yeter...
 
Siz nasıl inkar ediyorsunuz ben de bunu anlamıyorum.

Meb de dışarıdan hizmet alabilir, hizmet alınan şirketlerin çalışlarına ne kadar verdiğini nereden bileyim. Belediye kendi çalışanlarına bunu vermiş. Sendikaları mücadele etmiş bu parayı almış. Eski maaşlarını bilmiyorum. Yeni maaşları buymuş. Diğer belediyeler kendi çalışanlarına ne kadar veriyor bilmiyorum. Zaten bu civarda alıyorlarsa vay bizim halimize.

Ben geçinemiyorum. Dolar bir gecede artıyor. Alım gücümüz %15 azalıyor. Fakirleşiyoruz. Maaş zammından da memnun değilim. Seyyanen zam yapılması gerekiyor. Enflasyon karşısında eriyor maaşımız. Öğretmenlere maaşından memnun olup olmadıklarını, geçinip geçinemediklerini, sendikanın maaş mücadelesinden memnun olup olmadıklarını sordum. Konunun x belediye, y belediye ile ilgisi de yok. Hatta başka kurum çalışanlarıyla da ilgisi yok. Alım gücüne karşı maaşları ne durumda diye bunu merak etmiştim. Başlık bu yüzden açılmıştı.
Kardeşim bizde maaşımızı az buluyoruz. Ekonomik şartlar hakikaten kötü. Ama ben belediyelerin bu maaş verme işini siyasi şova dönüştürmelerine gıcığım ondan yazdım. Belediyeler birçok işini taşeronla yapar. İçerde çalıştırdıkları kişi sayısı zaten bir elin 5 parmağını geçmez. Onlara da bizden bile çok veriyorlar zaten. Sırtına kadıköy belediyesi yazan bir sokak temizlikçisyle (halk diliyle çöpçüyle) konuşun sorun diyeceği şey asgari ücret alıyorumdur. Çünkü taşeron. Belediye hizmetinin yüzde 95 i taşeron zaten
 
ben karın tokluğuna yaşamayı ne kendime ne başkasına hak görürüm. insanca eşit şartlarda ve adilane yaşam sürmek herkesin hakkıdır. karnım doysun yeter diyenler artan paralarını bağış olarak verebilirler. ha karnını ne ile doyurduğun da mühim burada. 3 öğün karbonhidratla da karın doyar ;)
 
Cuma operasyonuyla, inşaallah, biraz daha fakirlestik. Şu saatten sonra ekonomi kendini zor toparlar. Hayırlısı olsun, elde 2 koz vardi, biri ekonomi ki isi bitik, ikincisi milliyetcilik-savas ki bu da son kozu. Bu film inşallah bu sonla bitmez...
 
okulun hizmetlisi asgari maaş alıyor. Nasıl daha az alıyorsunuz anlayamadım?
Hayırdın niye şaşırdın? Öğretmene az maaş verenleri savunmaya mı geçeceksin? Yoksa sarı sendikalı mısın? Hizmetli başka bir kurumdan Meb e geçme. Kadrolu. Yalan söyleyecek halimiz yok sizin yüzünüzden yoksulluk sınırında yaşıyoruz. Ahirette hesaplaşacağız.
 
Hayırdın niye şaşırdın? Öğretmene az maaş verenleri savunmaya mı geçeceksin? Yoksa sarı sendikalı mısın? Hizmetli başka bir kurumdan Meb e geçme. Kadrolu. Yalan söyleyecek halimiz yok sizin yüzünüzden yoksulluk sınırında yaşıyoruz. Ahirette hesaplaşacağız.
Şaşırdım çünkü hizmetli en düşük memur maaşını alır. Ekstra hiçbirşeyide yoktur. sendikalıyım ama sizin bakışınızla bu işler çözülmez. Maaşları bende yetersiz buluyorum . Ağız dalaşına girmeyi seçmeyin çözümü konuşun.
 
Şaşırdım çünkü hizmetli en düşük memur maaşını alır. Ekstra hiçbirşeyide yoktur. sendikalıyım ama sizin bakışınızla bu işler çözülmez. Maaşları bende yetersiz buluyorum . Ağız dalaşına girmeyi seçmeyin çözümü konuşun.
Çözüm beli değil mi? Sendikalardan istifa ederek başlayabilir öğretmenler siyaset yalakalığına bulaşmadan. Tüm sendikalar siyasidir öğretmen için çalışmazlar.
 
Arkadaşlar kamu personeli için yaşam standardı olarak 10-12 yıl kadar süreli bir rahatlık döneminden sonra geçmişe döndük.

Gidişat aynı orantı ile devam ederse birkaç yıl içinde kamuda-özelde üst düzey yöneticiler dışında herkes asgari ücret seviyesinde maaş alacağa benziyor. Memurluğun cazibesi giderek düşürülüyor.

Bizim gibi 80 li yıllarda doğanlar için memurluğun cazip olması 2001 krizi sonrasına denk geliyor.

Öncesinde öğretmen-memur, emeklisinin halini merak edenler için Yeşilçam filmlerinde bol örnek var. Aklıma gelen bir kaç tanesi:
Hababam sınıfındaki emekli maaşıyla geçinemeyip özel okulda düşük ücretle çalışan çok yaşlı öğretmenler,
Banker biloda parası yoktur diye yağ satılmayan memur,
Kapıcılar kırsalındaki alacaklı-hacizcilerden kaçan memur gibi.

Büyük sehirlerde ortalama bir mahallede apartmanda sobalı daire ve yanına doğan-şahin-tempra gibi araba sahibi olmak başka geliri olmayan tek maaşlı memur için büyük hayaldi.

Şimdi de ortalama yerde 2+1 doğalgazlı daire ve 2. El de olsa kullanılabilir durumda egea-linea almak tek maaşlı biri için büyük hayal.

2020 nüfus istatistiklerine baktığımızda rekor artış hızındaki rekor düşüş durumum vehametini gösteriyor. Gençler evlenmeye çekiniyor, evliler ona iyi bir gelecek sunamayacakları için çocuk yapmaktan korkuyor.
 
Kardeşim bizde maaşımızı az buluyoruz. Ekonomik şartlar hakikaten kötü. Ama ben belediyelerin bu maaş verme işini siyasi şova dönüştürmelerine gıcığım ondan yazdım. Belediyeler birçok işini taşeronla yapar. İçerde çalıştırdıkları kişi sayısı zaten bir elin 5 parmağını geçmez. Onlara da bizden bile çok veriyorlar zaten. Sırtına kadıköy belediyesi yazan bir sokak temizlikçisyle (halk diliyle çöpçüyle) konuşun sorun diyeceği şey asgari ücret alıyorumdur. Çünkü taşeron. Belediye hizmetinin yüzde 95 i taşeron zaten

Belediyelerin işi şova dönüştürmesinin kabak tadı verdiğine katılıyorum. Konu maalesef benim öngörüsüzlüğümden dolayı böyle açıldı. Twitter'da bunu görüp bizim maaşlar aklıma geldiği için bunu örnek vererek açmış bulundum. Yoksa haklılık payınız var. Taşeronlarla ilgili bilgim yok. Belediyenin kaç çalışanı var, taşeronlar ne kadar maaş alıyor bilmiyorum yani. Çalışan sayısı az olduğu için zam konusunda meb'den daha iyi olabilirler. Ancak bu, ilk gönderideki maaşı aldıkları gerçeğini değiştirmiyor. Daha sonra da "olay belediye değil" diye defalarca yazdım. Bu herhangi bir örnekti gerçekten.

Sorunlarımız ortada. Küçük ilçelerde yaşayan arkadaşlar, taşrada çalışan arkadaşlar geçiniyordur belki. Memnunum diyen arkadaşlar da belki bu yüzden memnunum diyordur. Bilmiyorum cidden. Ama batıda, büyük şehirlerde bu maaşla geçinmek zor. Hele İstanbul'da yaşayanların Allah yardımcısı olsun.

Ek gelir elde eden, borsaya vs. yatırım yapan, ek iş yapan, ailesinden bir şeyler gelen öğretmenleri kast etmiyorum. Allah daha çok versin. Ama salt öğretmenlikle zengin olmayı düşünmüyoruz, lüks içinde yaşamak gibi bir hayalimiz yok zaten. Öyle bir beklentiyle de seçmedik bu mesleği. Bir miktar idealistlik ile, bir miktar da garanti iş olsun diye bakıyordum şahsen.

Ancak şu an zenginliği, başka mesleklerin ne kadar kazandığını, başka ülkelerdeki öğretmenleri vs. geçtim. Geçim sıkıntısı yaşıyoruz. Market sepeti daha fazla para ile doluyor. Markete girince minimum birkaç yüz lira harcanmadan çıkılmıyor. Maaşlar enflasyon karşısında eriyor. Taşrada çalışan arkadaşlar için de aynı bu. Kira, ulaşım vs. açısından avantajlı olabilirler ama hepimiz aynı zincir marketlere gidiyoruz. Sanırım fiyatları da(manav reyonu hariç) Türkiye genelinde aynıdır. Yetkili sendika seyyanen zam talebinde bulunsa iyi olur.
 
Son düzenleme:
asgari mi alıyor ? şaka yapıyorsun uz inşallah

Dünyadan haberi yok bu arkadaşın yada kasti yazmış olmalı(sarı sendikacıların çoğunda bu kurnazlık var)

Kendi okulımda da bordro asılır öğretmenle odasına adam benimle aynı alıyor. Üstelik istediği zaman geliyor istedigi gibi çıkıyor. Karışan edende yok yaşı biraz ileri olduğu için.
 
Arkadaşlar kamu personeli için yaşam standardı olarak 10-12 yıl kadar süreli bir rahatlık döneminden sonra geçmişe döndük.

Gidişat aynı orantı ile devam ederse birkaç yıl içinde kamuda-özelde üst düzey yöneticiler dışında herkes asgari ücret seviyesinde maaş alacağa benziyor. Memurluğun cazibesi giderek düşürülüyor.

Bizim gibi 80 li yıllarda doğanlar için memurluğun cazip olması 2001 krizi sonrasına denk geliyor.

Öncesinde öğretmen-memur, emeklisinin halini merak edenler için Yeşilçam filmlerinde bol örnek var. Aklıma gelen bir kaç tanesi:
Hababam sınıfındaki emekli maaşıyla geçinemeyip özel okulda düşük ücretle çalışan çok yaşlı öğretmenler,
Banker biloda parası yoktur diye yağ satılmayan memur,
Kapıcılar kırsalındaki alacaklı-hacizcilerden kaçan memur gibi.

Büyük sehirlerde ortalama bir mahallede apartmanda sobalı daire ve yanına doğan-şahin-tempra gibi araba sahibi olmak başka geliri olmayan tek maaşlı memur için büyük hayaldi.

Şimdi de ortalama yerde 2+1 doğalgazlı daire ve 2. El de olsa kullanılabilir durumda egea-linea almak tek maaşlı biri için büyük hayal.

2020 nüfus istatistiklerine baktığımızda rekor artış hızındaki rekor düşüş durumum vehametini gösteriyor. Gençler evlenmeye çekiniyor, evliler ona iyi bir gelecek sunamayacakları için çocuk yapmaktan korkuyor.
durum bu işte ne güzel özetlemiş hocam hala konuşuyoruz
 
Forumlarda konusularak yada kisisel olarak sendikalardan istifa ederek keşke problemler çözülse ben şahsen maddi açidan kendi çözümumü kendim üretiyorum bu saatten sonra da bu ülkede akli olan baska mecralardan medet ummak yerine kendi çözümünü kendisi yaratir. Malum ülkede memurun durumu ögretmenin durumu hep ayni kalacak ve devam edecek.
 
Forumlarda konusularak yada kisisel olarak sendikalardan istifa ederek keşke problemler çözülse ben şahsen maddi açidan kendi çözümumü kendim üretiyorum bu saatten sonra da bu ülkede akli olan baska mecralardan medet ummak yerine kendi çözümünü kendisi yaratir. Malum ülkede memurun durumu ögretmenin durumu hep ayni kalacak ve devam edecek.
aynen
 
Hayır. Bunu reddediyorum. Biz bu siyasi tartışmalara mecbur değiliz. Biz bu çukurda boğulmaya mahkum değiliz. Daha iyi bir dünya da mümkün, maaşların bu siyasi söylemlere kurban edilmediği bir anlayış da mümkün.

Keşke başlığı politize etmeseydiniz arkadaşlar. İnsanlar şurada derdini döküyor, maaş artış talebinde bulunuyor. Maaş gibi partiler üstü bir konuyu, iki üç kişinin siyasi tartışmasına, politikacıların tekrarı olan söylemlere kurban ediyoruz bu şekilde. Yapmayın etmeyin gözünüzü seveyim. A partisinden de olsanız B partisinden de olsanız fark etmiyor. Kaybeden hepimiz oluyoruz.

Üç günlük dünya bu şekilde geçmemeli. Bir bakacağız ki yaş 40, 50, 60 olmuş. Üç kuruş maaşla sefil bir hayat yaşayıp gitmişiz. O zaman ne a partisinin liderini savunmanızın, ne b partisinin liderini yerden yere vurmanızın bir önemi kalacak. Çoluğunuzun çocuğunuzun rızkını, güzel yaşamanız gereken yılları ziyan etmiş olacaksınız. Burada sıkıntısını dile getiren insanların adına, size hakkımı helal etmiyorum.

Siyaset konuşacak kadar tuzunuz kuruysa, gelir inşa ettiyseniz, keyfiniz yerindeyse başlığı politize edip kapattırmaya çalışmayın. Tartışmaya dahil olmak isteyen arkadaşlardan da ricam, cevap hakkı doğuyorsa özelden tartışın. Burada iktidarı veya muhalefeti eleştiren/savunan birine vereceğiniz bir cevapla, onu alt ettiğinizi zannederek herkese kötülük ediyorsunuz. Satrançta bir hamleyi almış gibi olursunuz ama oyunu kaybederiz bu şekilde.

Moderasyon başlığı kilitleyecek olursa aynen geri açacağım. Siyaset yazanın ağzının ortasına da kürekle vuracağım. Hadi bakalım. :D:mad:
 
Sonrada neden yazmıyorsun diyorsun...:)
Kelimeleri sözlük anlamları ile değil kullanıldıkları anlamları ile yazıcam.

Siyaset: belli bir gruba kendi ideolojisini empoze etmeye çalışan (güç ve iktidar için) kişilerin attıkları inandırıcı yalanlar bütünü. (bu kesinlikle bilimsel-toplumsal bir düşünce ile başlar ama güç sarhoşluğu kaybetmeme korkusu ile birleşir, düşünce fanteziye oradan yalana ve en sonda da saplantıya evrilir haliyle de gerçek DÜŞÜNCE ile bir ilgisi kalmaz.)

Devlet: Geleneği-Tarihi-Kanunları olan ve ona kendini ait hisseden tüm bireylerin oluşturduğu RESMÎ KURUM

hükümet: çoğunluğun devleti yönetmesi-BÜYÜTMESİ (spor olsun diye tüm dünya ülkeleri büyüme oranı açıklamıyor heralde ;)) siyasetçilere verilen GEÇİCİ yetki.

Bürokrat: Devlet yönetmeye talip siyasetçilerin (çoğunluğu en azından oturdukları makam hakkında bilgisiz olmaları nedeniyle) DEVLET devamlılığına uygun ADİL karar almalarını sağlayan DEVLET geleneğini-ahlağını bilen hükümetler değişsede DEVLET DEĞİŞEMEYECEĞİ için kendisinden daha başarılı biri gelene kadar işini yapmaya devam eden liyakat sahibi ADAM.

maaş: (öğretmenler için) Yukarıdaki tüm kişileri DEVLET ADINA yetiştiren, bunun için bilimsel birikim yapan, akademik kariyer için çabalayan DEVLET ADINA ÇALIŞAN ve DEVLETTEN PARA ALAN (sadaka değil) ADAM

Bilişim öğretmeni olmak için kaç matematik neti yaptığınızı unuttunuz galiba

a=b ve b=c ise a=c dir.

Siyasetçi başarısızsa hükümet sorunludur.
Hükümet sorunlu ise bürokrat etkisizdir.
Bürokrat etkisizse devlet güçsüzdür-küçülür.
Devlet küçülürse maaşlar düşer.
Siyaset=maaş ;)

peki maaş düşük diye bu kimin suçu? aile ve sosyal politikalarınmı. komik ama evet çünkü kendisi aynı zamanda çalışma bakanı :) yani zamanının çoğunu ihtiyaç sahiplerine yardım(sadaka) makarna kömür göndermeyle uğraşan birine maaşımızın yetersiz olduğunu söylüyoruz (yukarıda büyük harfle belirttiğim gibi DEVLET ADINA çalışıp hükümetten HAKkımızı istiyoruz) oda haliyle zamanının çoğunu hangi konuyla geçiriyorsa hangi konuda uzmansa o şekilde davranıyor.o_O
1 milyondan fazla çalışanın 100 tane sendikayla ASLA biraraya gelememesi de işte bu sebepten. Çoğumuz bize maaş verenin hükümet olduğunu zannediyoruz. Bir khk ile görevimize son verme yetkisi var diyoruz. Ama hiç sormuyoruz HEPİMİZİN GÖREVİNE son verilirmi acaba diye....

sonuç: Siyaset ideoloji varolduğu her ortamda (düşüncede varlığın sebebi olduğuna göre) olacak çünkü insan sosyal varlıktır kendi gibi düşünenleri çoğaltmak ister. Çiftleşme dürtümüz bile sadece bilinçaltı ihtiyacı değildir(papazlar, hiç çocuk sahibi olmayan bekarlar nasıl hayatta kalıyorlar.) kendimiz gibi düşünen insanları çoğaltmak için siyaset hep var olacak o yüzden siyasetten değil düşünemeyen insan!lardan korkun. Korku imparatorlukları birgün mutlaka yıkılır altında kalmamanın tek yolu düşünebilmekten geçer. Ve düşünemeyenden uzak durmaktan çünkü o bir kara deliktir mutlaka sizi içine çeker!
 
Siyaset kokan tüm mesajları sildik, tahmin edildiği üzere, başka varsa şikayet edin silelim, konuyu kitlemeyelim:)
 
öğretmenler olarak hakaret etmeden işi kişisel kavgaya dökmeden siyaset konuşmanın zararı nedir?
bu soruyu site yönetimini eleştirmek için değil merak ettiğimden soruyorum
 
Kusura bakmayın ama siz böyle yapadurun 3-4 yıl sonra bu mesleği de bulamayacaksınız.Asgari ücretle acaba okul müdürü beğenip işe alır mı diye kapıda bekleyeceksiniz bu kafada giderseniz.
Ne vakit, hatalı veya yanlış olan şeyleri eleştirmek "Nankörlük veya Vatan Hainliği" oldu? Ne demek bu mesleği de bulamayacaksınız? Biz avantadan bu mesleği almaya hak kazanmadık, senelerce dirsek çürüttük. Çoğumuz üniversite sınavlarında neredeyse Tıp Fakültesine yerleşilebilecek puanlarla bu bölümlere girdik ve hatırı sayılır KPSS puanlarıyla atandık. Şimdi tüm bu çekilenlerden sonra hakkımız olanı talep etmenin veya hatalı olan durumları dile getirmenin neresi yanlış? Kusura bakmayın ama siz beleşten torpil ile bir yerlere gelip, hiçbir iş yapmayan-yapamayan vasıfsızlar için o cümleyi kullanabilirsiniz.
 
Geri
Üst