MEB, Yönetici Seçme ve Görevlendirme Yönetmeliğini Yeniledi

Kodla Büyü

hakanotuken

Hiperaktif Üye
Hiperaktif
Mesajlar
2,754
Milli Eğitim Bakanlığı, Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçme ve Görevlendirme Yönetmeliğini yeniledi.

Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçme ve Görevlendirme Yönetmeliği, 5 Şubat 2021 tarihli Resmi Gazetede yayımlandı

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINA BAĞLI EĞİTİM KURUMLARINA YÖNETİCİ SEÇME VE GÖREVLENDİRME YÖNETMELİĞİ

https://www.memurlar.net/haber/9528...etmeligini-yeniledi.html?utm_source=headlines
 
Yonetmelikte "uzaktan ve/veya yuzyuze yapılır" yazıyor yani her kapiya açik bir cümle keyifleri nasıl isterse oyle yapacaklar herhalde
 
İdareciliğin öncelikle ikinci görev olmaktan çıkarılması gerekiyor. Ek 2 ye göre bir çok adaletsiz madde var. Benim okulum köy okulu ise kurs merkezi nasıl olabilecek? Bir çok ilde şehir merkezinde ancak kurslar açılıyor. Gibi.
Ayrıca bir hizmetiçi eğitimin 8 yılda bir yenilenmesi şartı, liyakatı önemsendiğini göstermez. İdareci mesleki olarak kendini yenilemelidir ama bu şekilde dayatarak değil.
Başarı belgelerinin son 4 yılda alınanların geçerli olması durumu da ayrı bir konu. Öğretmenlik hayatında bir çok çalışmayı başarı belgesi beklemeden yapmış olanların mesleki hevesini kırmaktadır. Yönetmeliğin iyi amaçlar için yapıldığı görülmekle birlikte bir çok da hatası bulunuyor.
Umarım yöneticiliği layıkıyla yapmak isteyen çalışkan arkadaşların önünü kesmez bu durum.
 
Liyakat konusunda gelişme, değişme ve yenilenme varsa iyi olmuş.. Yok yapılmamışsa şahsi fikrim bakmaya bile değmez..
 
Sertifika aynen şöyle verilir; hizmet içi eğitimlerde olduğu gibi disiplinsiz ve ilgisizce yapılır, il ve ilçe şube müdürleri derslere girer, derse girenler kendi hayatlarından örnekler verir, ben ilk atama olarak sene 80'de falan yere atandım, orada şunlar başıma geldi, muhabbetler, bazıları ise slayt okur. Derslerine sonunda sınav yapılır, soruları verirler, vermeseler de kopyaya göz yumulur.
 
Baştan sona okudum..değişik bir madde yok. Belgeden ve 8 yıl geçerli olduğundan bahsetmiş. Mdr başyardımcılığı kısmına da çok girmedim ama kaldırıldı diye biliyorum. Üstar körü geçtim. Sınav bir sonraki yazılı sınav gününe kadar geçerli Diğerleri zaten bildiğiniz sendikal eylemler
 
Yanlış mı görüyorum Türkçe ve Matematik sorusu olmayacak mı artık?
 
Sertifika aynen şöyle verilir; hizmet içi eğitimlerde olduğu gibi disiplinsiz ve ilgisizce yapılır, il ve ilçe şube müdürleri derslere girer, derse girenler kendi hayatlarından örnekler verir, ben ilk atama olarak sene 80'de falan yere atandım, orada şunlar başıma geldi, muhabbetler, bazıları ise slayt okur. Derslerine sonunda sınav yapılır, soruları verirler, vermeseler de kopyaya göz yumulur.
Uzaktan yapilacakmiş yuzyuze degil
 
Yönetici atama yönetmeliğini değiştirmeye doyamadılar. Eviriyorlar çeviriyorlar hep aynı kapıya çıkıyor. Liyakat esaslı olmadığı sürece istediği kadar değiştirsinler bir kıymeti yok. Tümünü okudum, yine adam kayırmaya açık ve saçmalıklar ile dolu bir yönetmelik olmuş tüm öncekinler gibi
 
Yönetici atama yönetmeliğini değiştirmeye doyamadılar. Eviriyorlar çeviriyorlar hep aynı kapıya çıkıyor. Liyakat esaslı olmadığı sürece istediği kadar değiştirsinler bir kıymeti yok. Tümünü okudum, yine adam kayırmaya açık ve saçmalıklar ile dolu bir yönetmelik olmuş tüm öncekinler gibi

İnsana adam gibi eğitim vermezseniz istediğiniz sistemi getirin liyakatten bahsedemezsiniz. Gelen tanıdığa kıyak yapma işi bitmeden bu ülke düzelmez. Adam bankaya gidiyor tanıdık görevli hemen işini yapıp yolluyor hem de diğer müşterilerin gözünün içine baka baka. Bime uygun birşey geliyor gidiyorsun yok çekiyorlar ama bakıyorsun tanıdığa ayrılmış aynı ürünü senden sonra gelip alıyor. Bunun adı da "yardımcı olmak" olmuş.

Bu yardımcı olmak değil hak edenin hakkını yemektir. Verdiğim örnekler hepimizin günlük karşılaştığı şeyler yukarı kademelerdekini siz düşünün.

Nasıl verilir bu eğitim derseniz; okula gelip gidenin hatta arada bir uğrayanın değil, hak edenin diplomayı aldığı okul ile olur. Formalite sınavların olmadığı bir eğitim ile olur (Bakınız mesleki eğitim merkezi).
 
Son düzenleme:
Birkaç yıl önce şu flood'da bu konu ile ilgili bir şeyler söylemişti arkadaş: https://twitter.com/muratkgirgin/status/1081989326521749515?s=20

Tweet'lerin en vurucu birkaçı şöyle: """ 43 yaşındayım, artık böyle genellemeler yapabilirim. 25 yıllık iş/akademi deneyimimde, vasat insanların yaratıcı insanlara göre daha kolay örgütlendiklerini ve o şirket/kurum/bölümün yenilik üretme potansiyelini, en vasatın potansiyeline eşitlediklerini gözlemledim.

Vasat insanlar, iş yapmazlar ve iş yaptırmazlar. Bütün enerjilerini iş yapan insanları bloke etmeye harcalar. Bir kurumda/toplulukta bir başarı varsa, vasat insanlara rağmen vardır. Vasat insanların bir özelliği de başarıyı en fazla "sahiplenen" kişiler olmalarıdır.

Yine vasatların tek amacı en az eforla bulunduğu topluluk/kurum/akademi/parti vb de iktidar basamaklarını tırmanmaktır. Yaratıcı insanın iktidar diye bir talebi yoktur. Yaratıcı insanın yaratmak dışında bir gayesi de yoktur. Yaratıcı insan işbirliğine açıktır. Vasat kapalıdır.

Vasat insan, okulda müdür, şirkette "lead", akademide rektör, tekno parkta yönetici, partide lider olmak ister. çünkü "yaratma cesaretini" massederek gerekli enerjiyi toplar. Onlara projelerinizden bahsedin ve projenizi sonsuza kadar unutun.... """

Sadece meb de değil, kamu'daki tüm yöneticilik kadroları için aynısını düşünüyorum. Söz konusu okul idarecileri olunca bu vasatlık çok daha fazla göze batıyor. Çünkü vasat bile değiller, vasat altı insanlarla dolu o koltuklar. Aldıkları her kuruş para haram. Ama bu ülkede yetim hakkı yemek, faiz yemek kadar dert edilmiyor.

Benim bir arkadaşım mesela, ingilizce öğretmeniydi, çok güzel excel kullanır, iletişim nedir bilir, kendi problemlerini fazlasıyla çözebilirdi. İyi derece de bilgisayar kullanım bilgisine sahipti. Ama iki üç defa girdi sınava, ikisinde de mülakattan elendi. Aynı yıllarda okula gelen müdür yardımcıları word'deki problemleri vs. bana sorup durdular. Ben de "o puanı nasıl aldınız o zaman?" diye lafı soktum, hiçbirine de yardım etmedim. Etmem de.

Eğitim sisteminin problemleri saymakla bitmez, bu da o problemlerden biri. Okul idarecilerinin liyakat sahibi olması eğitim sistemindeki problemleri düzeltmez ama bir nebze soluk aldırabilir. Ama yoook. Nerede bir davar, nerede bir barzo, nerede bir torpilli eşşek varsa, idareye onu atarlar. İletişim bilmez, öğretmene üstten bakar, belge toplamaktan başka bir şey bilmez, hamaset dolu laflarla da likayat eksikliğini kapatabileceğini zanneder. Çünkü güç onların yanında, güç yandaş sendikada.

Yönetmeliği okumadım, benim için zaman kaybı, zaten idarecilik gibi bir isteğim de yok. Ancak herkes için değil bu yönetmelikler. Kendi içlerinden adam seçmek için çıkarılıyor. Size demiyorlar yani. Boşuna heveslenmeyin.
 
Bence yapılması gereken şeyler çok basit. 1- idareci olmak isteyen bir öğretmen en az 10 sene öğretmenlik yapmış olmalı. Deyim yerindeyse tebeşir tozu yutmalı. Bakıyoruz hoca göreve başlayalı daha 2 sene olmuş hemen yardımcılık peşinde koşuyor. 2- Mülakat olmayıp sadece sınav puanı olacak. 3- 8 sene idarecilik görevini yürütenler en az 2 sene öğretmenliğe döndükten sonra tekrar idareciliğe başvurabilecek. 4-ve en can alıcıyı sona sakladım, sendika yöneticileri idareci olarak görev almamalı. :)
 
müdür yardımcısı olabilmek için benim kalibremde olmayan adamların karşısına çıkıp teste tabi tutulup bir de hakkımı yedirtecem. kalsın istemez

Hani sözlü sınav olmayacaktı? yine kimlerin baskısına boyun eğildi
 
müdür yardımcısı olabilmek için benim kalibremde olmayan adamların karşısına çıkıp teste tabi tutulup bir de hakkımı yedirtecem. kalsın istemez

Hani sözlü sınav olmayacaktı? yine kimlerin baskısına boyun eğildi
hocam kalibreniz ne, çok merak ettim doğrusu. Mülakat komisyonundaki en düşük seviyedeki kişi şube müdürü oluyor, idarecilik yapmayan bir kişi de şube müdürü olamıyor. Şunu diyebilirsiniz, o koltuğa birilerine yalakalık yaparak oturdu, amenna, buna sözüm yok, ama hiyerarşik olarak durum yanlış değil. O koltuklara hak etmeyenlerin oturmaması için bazı şeyleri göze alacaksınız. Siz bütün idarecilerin malum sendikalı, iktidar taraftarı olduğunu mu düşünüyorsunuz. Çoğu sadece idareci olabilmek için o malum sendikalı ve iktidara lafını edemiyor, bir iktidar değişsin (bu muhalefetle zor ya, şimdi yöneticiler siyaset yapmayın der, susuyorum) siz o zaman sendikalar arası kavimler göçünü görün.
 
müdür yardımcısı olabilmek için benim kalibremde olmayan adamların karşısına çıkıp teste tabi tutulup bir de hakkımı yedirtecem. kalsın istemez

Hani sözlü sınav olmayacaktı? yine kimlerin baskısına boyun eğildi
sözlü sınav yani mülakatta neredeyse bütün iller sınav puanı ne ise onu verdi. Birkaç il hariç.
Bence bu durum yanlış. Adam sınavdan düşük aldı, ama mülakat sorularının hepsini bildiyse 100 almalı ama vermediler, sınav sonucu ne ise onu verdiler 2-3 yıldır ve bu durum bence yanlış.
 
hocam kalibreniz ne, çok merak ettim doğrusu. Mülakat komisyonundaki en düşük seviyedeki kişi şube müdürü oluyor, idarecilik yapmayan bir kişi de şube müdürü olamıyor. Şunu diyebilirsiniz, o koltuğa birilerine yalakalık yaparak oturdu, amenna, buna sözüm yok, ama hiyerarşik olarak durum yanlış değil. O koltuklara hak etmeyenlerin oturmaması için bazı şeyleri göze alacaksınız. Siz bütün idarecilerin malum sendikalı, iktidar taraftarı olduğunu mu düşünüyorsunuz. Çoğu sadece idareci olabilmek için o malum sendikalı ve iktidara lafını edemiyor, bir iktidar değişsin (bu muhalefetle zor ya, şimdi yöneticiler siyaset yapmayın der, susuyorum) siz o zaman sendikalar arası kavimler göçünü görün.
Bu zihniyette bir kişi bence öğretmenliği de bıraksın.. Çok mu önemli kişiliğini bırakıp bir yere varmak??
 
boş beleş iş yazmaya değmez öğretmenlik en iyisi
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
İnsana adam gibi eğitim vermezseniz istediğiniz sistemi getirin liyakatten bahsedemezsiniz. Gelen tanıdığa kıyak yapma işi bitmeden bu ülke düzelmez. Adam bankaya gidiyor tanıdık görevli hemen işini yapıp yolluyor hem de diğer müşterilerin gözünün içine baka baka. Bime uygun birşey geliyor gidiyorsun yok çekiyorlar ama bakıyorsun tanıdığa ayrılmış aynı ürünü senden sonra gelip alıyor. Bunun adı da "yardımcı olmak" olmuş.

Bu yardımcı olmak değil hak edenin hakkını yemektir. Verdiğim örnekler hepimizin günlük karşılaştığı şeyler yukarı kademelerdekini siz düşünün.

Nasıl verilir bu eğitim derseniz; okula gelip gidenin hatta arada bir uğrayanın değil, hak edenin diplomayı aldığı okul ile olur. Formalite sınavların olmadığı bir eğitim ile olur (Bakınız mesleki eğitim merkezi).
Ülkedeki bütün sorunların tek basit bir çözümü vardır. Oda liyakattir. Zaten liyakatli adam sorunların çözümü için doğru ve gerekli adımları atar ve sorunlar zamanla ortadan kalkar.
 
Bence yapılması gereken şeyler çok basit. 1- idareci olmak isteyen bir öğretmen en az 10 sene öğretmenlik yapmış olmalı. Deyim yerindeyse tebeşir tozu yutmalı. Bakıyoruz hoca göreve başlayalı daha 2 sene olmuş hemen yardımcılık peşinde koşuyor. 2- Mülakat olmayıp sadece sınav puanı olacak. 3- 8 sene idarecilik görevini yürütenler en az 2 sene öğretmenliğe döndükten sonra tekrar idareciliğe başvurabilecek. 4-ve en can alıcıyı sona sakladım, sendika yöneticileri idareci olarak görev almamalı. :)
+ Okul idarecisi olan kişi (müdür ya da müdür yardımcısı- Görevlendirme dahil) otomatik olarak sendika üyeliği düşecek.. Adalet konusunda öğretmenin kafsındaki şüpheleri yok etmek için.
 
+ Okul idarecisi olan kişi (müdür ya da müdür yardımcısı- Görevlendirme dahil) otomatik olarak sendika üyeliği düşecek.. Adalet konusunda öğretmenin kafsındaki şüpheleri yok etmek için.

Benim kafamdaki soru işaretlerinin birisi bile gitmez. Nasıl giderecek ki? O sendikanın üyesi olarak atandı, üyeliği otomatik olarak düştü? Bu, o sendikaya yakın olmadığı anlamına mı gelecek hocam? Onu oraya getiren irade, sendika ile aksi bir uygulamada oradan almasını da bilir. Devlet memuru falan değil bu şekilde gelenler. Sendikanın temsilcisi resmen. Kafa belli yani.

Şu an tüm memur sendikalarının kapatılması gerek bana göre. Sendikalar öğretmene fayda sağlamıyor, tam aksine zarar veriyor. Sendikaların kapatılması da hızlı ve etkili bir çözüm değil tabii ki. Çünkü sendika kapatıldı diye, şu anki sendika üyelerinin, sadakatlerinin oraya ait olmadığı anlamına gelmeyecek bu. Kadrolaşmanın dibine vurulmuş zaten. İdarecilerin hepsi malum sendikadan. Ama fiilen bir yere üye olmakla, düşüncesinin o kafaya yakın olması arasında yine de çok fark var. En azından yeni atamalarda/görevlendirmelerde.

Sendikalar zaten bir halta da yaramıyor. Yetkili sendika öğretmeni/memuru masada satıyor zaten. İktidarla pazarlık tiyatrosu oynamaya gerek var mı gerçekten? Diğer sendikalara üyeyseniz, başınıza bir şey gelecek olursa da sendika sizsiniz. Soruşturma geçirdiğinizde tüm hak arayışını siz yapıyorsunuz, tüm hukuksal süreci siz takip ediyorsunuz.

Son 20 yıldır sokakta eylem yapmanın Türkiye'de hiçbir etkisi yok. Sokak eyleminde benzini dökün kendinizi yakın isterseniz. Boş. Sizin haberinizin ardından 30 saniye sonra tuvalet kağıdı reklamı giriyor tv. Zaten sokakta eylem yapmaya kim cesaret edebilir ki bu ortamda. Sokağa çıktığınız an teröristsiniz, vatan hainisiniz, dış güçlerin uşağısınız, fetöcü ya da pkklısınız. Bu yüzden sendikalar kapatılırsa, yandaş sendika atamalarında hemen sonuç alınamasa da, üç beş sene sonra etkisi görülmeye başlar diye düşünüyorum.

Ne diyelim. Sendikacılığı koltuk kapma aracı haline getiren malum sendikalılar utansın.
 
Son düzenleme:
Geri
Üst