Norm kadrona sahip çık..

Kodla Büyü

Her okula BT Rehber Öğretmen Kadrosu verilmesini uygun buluyor musunuz?

  • Evet

    Oy: 195 85.5%
  • Hayır

    Oy: 33 14.5%

  • Kullanılan toplam oy
    228

xalfaa

Üye
Mesajlar
220
Merhaba arkadaşlar, Bilişim Teknolojileri Öğretmenlerinin durumu norm kadro açısından her geçen gün kötüye gitmekte bu kötü gidişatın düzelme ihtimali de pek mümkün görünmüyor. Norm kadromuza sahip çıkmalıyız neden mi? Sizlere çevremde gördüğüm bazı sıkıntılardan bahsetmek isterim;

1- (Bizim okulda olmuyor bu olay) Bir öğretmen arkadaş öğretmenler kurulu toplantısında okul müdürüne şöyle diyor: Sayın Müdürüm ben önümüzdeki yıl doğum iznine ayrılacağım diğer arkadaş tek kalacak bu nedenle 9. Sınıflardan 10. Sınıflara geçecek ve alan seçecek öğrencilere Bilişim Alanını bu yıl seçtirtmeyelim… Unutma nerede az isen orada yoksun/yok olacaksın demektir…

2- Bazı arkadaşlar haklı olarak BT Rehber Öğretmenliğini istemiyoruz, biz tamirci miyiz v.b. nedenlerle BT Rehber öğretmenliğini istemiyor. Tamam istemeyebilirsin bu durumda ne oluyor peki BT kurusu almış Tarih öğretmeni, Teknoloji Tasarım Öğretmeni v.s. bizim istemediğimiz o BT Rehberliğini seve seve yapıyor, sonra ne olabilir peki? Demekki Bilişim Teknolojileri derslerini de bu öğretmenler verebilir (Allah korusun diyeyim.) durumu çıkabilir ileride (Alan Değişikliği Hakkı ile v.s. Biliyorsunuz MEB Üniversitede Matemetik dersi aldı, Beden Eğitimi Dersi Aldı diye birçok öğretmene Alan değişikliği hakkı verdi. BT kursu aldı diye BT Öğretmeni hakkı da verir bu gidişle.). Kısacası bizim istemediğimizi başka branşlar seve seve istiyor.

3- İl ve ilçelerdeki Koordinatörlerin bazıları yine bu sertifikalarla işlerini sürdürmektedirler ve BT ile alakalı açılacak eğitici eğitimi kurslarını da ilk bu kişiler alıyor. (Falanca okuldaki .... Bilişim öğretmenine mi öncelik vereceklerdi...)

Bakın il içi atamalara, iller arası tayinlere, özür grubuna hepsi bir önceki seneden daha kötü. Neden?, işimiz seçmeli derslere kalmış, işimiz Müdürü ile arasını iyi tutup norm açtıran, normunu koruyan istekli öğretmenlere (Bu düşüncedekilere çok teşekkürler.) kalmış. Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri olarak bu işin peşine düşmeliyiz aksi halde çok geç olacak. BT Öğretmenleri normuna sahip çık.

Ben kendi adıma şunları söylemek isterim. Okulumuzdaki BT kadrosunun her yıl artması için ortam hazırladım. (Öğrencilerle aramı iyi tuttum, BT'yi sevdirdim, Okul Müdürü ile aramı iyi tuttum, zümrelerimle fikir alışverişi yaptım v.s.) Okulumuzun normu hemen hemen her yıl arttı. BT Rehber Öğretmenliğini Bilişim Teknolojileri Öğretmenlerinin yapması gerektiğini her daim gerekli yerlerde dile getirdim. Kişisel olarak MEB’e de yazdım. Sendikası olan arkadaşlar sendikalarına yazsınlar. Sizler de yazın arkadaşlar okumuyorlar demeyin emin olun ki okuyan birileri mutlaka oluyor. Ne kadar çok kişi isterse o kadar çabuk sesimiz duyulur.

Son olarak “MEB Bir Milyon Fikir’e” bugün gönderdiğim yazıyı paylaşmak isterim (Daha düzgün cümlelerle düzenleyip paylaşırsanız sevinirim. Hatam olduysa affola):

"Bilişim Teknolojileri Öğretmeni olarak görev yapmaktayım, okullardaki norm kadromuz sürekli azalmakta bununla beraber her yıl valilik oluru ile BT Rehber Öğretmenliği görevlendirmesi yapılmaktadır, bu da MEM’lerin iş yükünü arttırmakta ve görevlendirmelerde bazı sorunların oluşmasına neden olmaktadır. Bunun yerine tıpkı Rehber Öğretmenlerin kadrosu gibi Bilişim Teknolojileri Öğretmenlerine de Fatih Projesi kurulumu tamamlanan okullarda BT Rehber Öğretmenliği kadrosunun verilmesi yerinde olacaktır. BT Rehber Öğretmenliği kadrosu ile Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri hem okulundaki seçilen seçmeli Bilişim derslerine girecek hem de norm fazlası sorunu olmadan BT Rehber Öğretmenliği görevini yapacaklardır. Ayrıca Fatih projesi kurulumu tamamlanan okullarda BT Rehber öğretmeni veya Bilişim Teknolojileri Öğretmeni yoksa etkileşimli tahtalar ve internet ile ilgili problemler çok fazla olmakta, birçok tahta çalışmamakta, virüslerle dolup taşmakta, internetleri çalışmamakta v.b. Çalışmayan veya garantisi biten tahtalar okul idarecilerini de ciddi anlamda sıkıntıya sokmaktadır.

Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri olarak; Fatih Projesi kurulumu tamamlanan okullara her yıl Valilik görevlendirmesi yerine BT Rehber Öğretmenliği kadrosunun verilmesi bu tür problemleri de ortadan kaldıracaktır diye düşünüyoruz."

Not: Katkı sağlamak isteyen arkadaşlara şimdiden teşekkürler… Görüşlerime katılmayan arkadaşlara da saygı duyuyorum. Teşekkürler...

Aşağıdaki yazı 3.Sayfadaki yazımdan alınmıştır.

Dönem arası eş durumu yeni okula atandım,
Bana ilk dedikleri hocam senin BTR var dersleri isterseniz başkası alsın dediler. Dedim niye başkası alıyor, bütün dersler benim kimseye vermiyorum.
Bu arada okulda lab da yok.
(Ama derse hiç girmek istemeyen arkadaşlara da şahit oldum.)

2 aylık dilimde şu an okul benim üzerimden robotik ve kodlama reklam yapmaya çalışıyor. 7.8. sınıf velileri öğrencilerini nasıl kodlama eğitimi alacağı ile ilgili okula geliyorlar.
Hiç 7. ve 8. sınıfa girmeme rağmen robotik kursu talep ettiler ve kurs sınıflarım var.

Sonuç: Kim kazandı. Bizim ders kazandı.
Bu iş burada BTR kadrosu verilsin diye yakınmak yerine herkesin taşın altına elini koymasıyla oluşur.
Yoksa sabaha kadar tartışıp duralım hiçbirşey olmayacak.
12 senelik öğretmenlik yapmakta olan biri olarak sizlere tavsiyem; okulunuzda fark yaratın, farklı olun.

Okulunuzun tanıtımını, reklamını robotik ve kodlama üzerinden yaparak öğrenci ve velilerin ilgisini çekmeniz çok güzel, alkışlıyorum. Cevaplamanızda bir sakınca yoksa lütfen tüm samimiyetinizle aşağıdaki soruları mevcut durumunuzu da düşünerek yanıtlar mısınız?

Çok vaktim olmuyor uzun süslü mesajlar yazmaya. Bu vakitte aklıma gelenler bunlar. Bir araya gelindiğinde sorular genişletilebilir...

Bu arada tüm BTR olan arkadaşlar da kendilerine bu soruları sorsunlar lütfen... Not: Ben şuan BTR değilim.

1- Daha önceki okulunuzda BTR miydiniz?

2- BTR olarak daha önce görev aldınız mı?

3- Haftalık girdiğiniz ders saati nedir? (Açtığınız kurs saati hariç.)

4- BTR olmadığınız yıllar varsa bu yıllarda bu tür projeler yapıp okulunuzun tanıtımını yaptınız mı?

5- BTR olmak çalışma saatleri içinde size zaman boşlukları tanıdı mı? (Ders dışı zaman olarak.)

6- BTR olduğunuz okuldaki derslerde (yıllık planın dışında) öğrencilerinizle robotik projeler vb. çalışmalara yer veriyor musunuz? (Ders saati içinde)

7- BTR olmak sizi motivasyon olarak nasıl etkiledi? (Pozitif/Negatif/Etkilemedi veya siz de yazabilirsiniz.)

8- BTR olduğunuzda kendinizi Teknik Servis Elemanı olarak mı hissettiniz yoksa önemli, değer verilen, aranan vb. olarak mı hissettiniz?

9- BTR olmadığınız yıllar varsa bu yıllarda okuldaki Bilgisayar, yazıcı, Etkileşimli Tahta, Tablet, yazılım problemleri vb. çözüm ürettiniz mi? Yoksa bu benim görevim değil mi dediniz?

10- Çevrenizdekiler (MEM, okul idaresi, öğretmenler, öğrenciler, veliler…) okulda yaptığınız değişikliklerden ve okula kattıklarınızdan memnun mu?

11- Bir sonraki yıl tekrar BTR olmak ister misiniz?

12- Son olarak, varsayalım ki BTR kadrosu Fatih projesi kurulumu tamamlanan her okula verildi ve bu kadronun görev tanımları MEB tarafından genişletilerek düzenlendi ve sistemli bir yapıya kavuşturuldu.( Örneğin yıl içinde gireceğiniz BT derslerini planlanma, BTR yıllık çalışma planını hazırlanma, BT ile ilgili öğretmen, öğrenci, velilere seminerler düzenleme, öğrencilerinizle beraber yıl içinde yapmayı planladığınız robotik veya diğer kodlama, programlama projeleri, katılacağınız yarışmalar, fuarlar, daha da ilerisini düşünerek ilinizi/ülkemizi temsil edecek projelerin planlanması, yıl içinde BT ile ilgili MEB merkezi/mahalli hizmetiçi kurslarına veya özel kurslara katılımların planlanması veya sizin kurumunuz bünyesinde açabileceğiniz kursların planlanması, Fatih projesi iş ve işlemlerinin planlanması ve daha içini doldurabileceğiniz zenginlikler…) Böyle bir BTR kadrosu içinde bulunmak ister miydiniz?

Amacım bizleri birbirimize düşürmek değil, BT alanında daha başarılı ve üretken bir Türk Gençliği, eğitim/öğretim içinde yeni gelişmelere ve teknolojilere ayak uydurabilecek biz BT Öğretmenlerinin meslekteki doyumunu, verimliliğini arttırmanın alternatiflerini bulmaya çalışmaktır. Bunun için zaman kaybetmeden bakanlığımızın dikkatini çekebilmek ve bu konuyu bakanlığımız önderliğinde yapısal reformlar ile yeniden inşa etmektir.
(Not: Soru 12 benim düşlediğim ve de hayalini kurduğum BTR norm kadrosudur.(Dikkat ederseniz bazı arkadaşların bastıra bastıra dediği gibi tamircilik, teknisyenlik kadrosu değil...:) ) Düşüncelerime katılanlar da olabilir, katılmayanlar da. Hepinizi saygıyla selamlıyorum...)

Son söz olarak; birbirimize suç atmayı bırakalım, geçmişe bir çizgi çekelim ve diyorum ki; gelin hep beraber soru 12 deki BTR kadrosunun içini planlayalım ve bakanlığımıza bu konuyu iletelim, birlikte hedefi 12’den vuralım... Bence böyle içi dolu bir kadroyu MEB seve seve verecektir.
 
Son düzenleme:
Gidişat kötü. Yeni ortaöğretim tasarımında dersimiz 10. sınıftan itibaren seçilebiliyor. Her ne kadar 11. ve 12. sınıflarda da "seçmeli" dersimiz olsa da, hiçbir velinin öğrencisine sınav kapıya dayanmışken bilgisayar dersi seçtirmeyeceği aşikar. Kısacası liselerde var olan seçmeli dersler de yok olmak üzere. Bunu önlemek için neler yapabiliriz, konuşmalıyız.
 
İyi akşamlar arkadaşlar. Bir şekilde sesimizi duyurmalıyız, bence en mantıklı ve olası durum şu; Seçmeli derslerle oluşacak kadro yanında Fatih projesi kurulumu tamamlanan okullara BT Rehber Öğretmenliği kadrosunun verilmesini sağlamak. Bu bizim elimizi çok güçlendirecektir. Norm sorunu da ortadan kalkacaktır.
 
Öyle bir kadro verilmeyeceğini hepimiz biliyoruz arkadaşlar. Keşke verilse. Bana sorarsanız bi 10 seneye kalmadan bizim bölümde yan branşı olanları yan branşlarına kaydıracaklar,diğerlerine de 200-300 saatlik eğitimle başka bir branşa(umarım istediğimiz branşa)geçirirler demedi demeyin
 
Öyle bir kadro verilmeyeceğini hepimiz biliyoruz arkadaşlar. Keşke verilse. Bana sorarsanız bi 10 seneye kalmadan bizim bölümde yan branşı olanları yan branşlarına kaydıracaklar,diğerlerine de 200-300 saatlik eğitimle başka bir branşa(umarım istediğimiz branşa)geçirirler demedi demeyin
Bence verilebilir çünkü zaten her yıl görevlendirme yapılıyor BT Rehberliği için bunu sabitleyecekler okullara kadro olarak.
 
Bence verilebilir çünkü zaten her yıl görevlendirme yapılıyor BT Rehberliği için bunu sabitleyecekler okullara kadro olarak.
Hocam seni yeni üye yada yeni öğretmen zannettim profiline baktım. 2007 de kayıt olmuşsun. En kötü 12 senedir bu işin içindesin yani. Biraz mantıklı düşünmek gerek. Her okula btr normu demek en az 60 bin norm demek. 25 bin bt öğretmeni olsa 35 bin daha norma ihtiyaç olur. Ayrıca devlet okullara koyduğu tahtaların 10 senede çöp olacağını biliyor. Sana niye ömür boyu kadro verip kendini riske atsın. Tekrar ediyorum keşke bu normu verselerde bende bu dediklerimi yutsam. Kabul edelim artık bu branşa önem verilen günler geçmişte kalan güzel günlerdi...
 
Öyle bir kadro verilmeyeceğini hepimiz biliyoruz arkadaşlar. Keşke verilse. Bana sorarsanız bi 10 seneye kalmadan bizim bölümde yan branşı olanları yan branşlarına kaydıracaklar,diğerlerine de 200-300 saatlik eğitimle başka bir branşa(umarım istediğimiz branşa)geçirirler demedi demeyin

Hocam şu dediğin keşke olsa birçok Bt öğretmeni inan hiç itiraz bile etmez.

Gerçek çok net dersimiz artık tamamen bitme aşamasında. Bu ders birçok branşın verebileceği bir ders konumunda bakanlığın gözünde. Öyleki zaten teknoloji tasarım var. Bir-çok konumuzda onların planlarına geçti malesef. Birde sertifika ile kurs açarakta bilişim eğitimi verdiklerine inanıyorlar. Ortaöğretimde bittik resmen son iki yıl seçmeli onda da görünen o ki yapay zeka dersine fen branşları + biz girebileceğiz o nedenle o dersten pek umudum yok.
BTR aslında en iyi çıkış yolu. (Alan değişikliğini daha çok isterim) Etkileşimli tahtadan öncede formatör olarak vardık. Aslında okullarda bize birçok konuda ihtiyaç var. Kendimizi etkileşimli tahta bekçisi olarak görmeyelim lütfen.
Çoğumuz bilim fuarlarının en aktif öğretmenleriyiz, okulların web sitesi,sosyal medyası, her türlü videosu...vb herşeyde biz varız. BTR kadrosu çok daha farklı bir boyutta olmalı. Türkiyede birçok önemli kolejde de olan ICT Manager diye adlandırılan yapıda olmalı.
Çok büyük bir ihtiyaç çıkabilir ama bunu çok hızlı doldurmak zorunda değil ki bakanlık.
Tabi bu dediğim yapılandırma olur mu çok ama çok zor.
Alan değişikliği sanma bu hakkı kolay kolay vermezler
Dersimiz geri gelir mi? Hiç sanma ortaöğretim yapılandırması dersimizin değersizligini bir kez daha gösterdi
Btr kadrosu, neden versinki 6 ayda bir görevlendirmeyle işliyor işte niye başına dert alsın.
Biz burada yıllarca daha bu konuyu konusuruz.
 
Tamam da sonra. twitter da gündem oluşturmakla olmuyor. Artık eskisi gibi değil o işler. BTR statüsü öngörülemiyor o yüzden kendimize çıkış yolu oluşturmalıyız şuan için tek çıkış yolu ivedilikle idareciliğe kaymak.
 
Hocam seni yeni üye yada yeni öğretmen zannettim profiline baktım. 2007 de kayıt olmuşsun. En kötü 12 senedir bu işin içindesin yani. Biraz mantıklı düşünmek gerek. Her okula btr normu demek en az 60 bin norm demek. 25 bin bt öğretmeni olsa 35 bin daha norma ihtiyaç olur. Ayrıca devlet okullara koyduğu tahtaların 10 senede çöp olacağını biliyor. Sana niye ömür boyu kadro verip kendini riske atsın. Tekrar ediyorum keşke bu normu verselerde bende bu dediklerimi yutsam. Kabul edelim artık bu branşa önem verilen günler geçmişte kalan güzel günlerdi...
Hocam mantıklı yapılan ne kaldıki... Birgünde herşey iptal edilip sil baştan yeni sistem, yeni müfredat vs. değişen bir ortamda yaşıyoruz malesef. Bence herşey mümküm ve de olabilir. Biz dile getirelim, başvurularımızı yapalım varsın BTR kadrosu olmasın. Fakat elimiz kolumuz bağlı, sadece kötüye gidişatı seyretmekle olmuyor. Ben 12 sene seyrettim artık seyretmek istemiyorum.
 
Son düzenleme:
Ben katılmıyorum buna. Sonuna kadar da karşıyım. Benzer şeyleri daha önceden de yazdım ama bir kez daha tekrar etmekte fayda var.

21. yüzyılın yegane niteliği problem çözmektir. Problem çözmekten kastım, test çözmek değil. Onun eğitimle en ufak bir ilgisi yok artık(over-fitting yüzünden hedefinden sapmış, toplumsal bir histeriye dönmüş, saçma bir ölçme değerlendirme yöntemi artık.). Problem çözmekten kastım, Dr. Selçuk Özdemir'in de tabiriyle, soru çözmek değil, sorun çözmek. Bakın bir doktor insanların sağlık problemlerini çözer. Hastanın bir sorunu vardır ve doktor hastanın problemini çözer. Bir avukat insanların hukuksal problemlerini çözer, anlaşmazlıkları giderir. Bir mühendis teknik bir probleme çözüm getirir, bir sistem kurar. Yani tasarladığı, inşa ettiği şey her ne ise, onunla insanların problemlerini çözer. Bir insan çalıştığı alanda ne kadar iyi problem çözüyorsa topluma o kadar çok fayda sağlar, değeri o derecede artar, mesleğinde yükselir ve bunun karşılığında da topluma-insanlığa hizmetlerine binaen bir o kadar para kazanır. Doktor ne kadar iyi problem çözüyorsa o kadar çok aranır, avukat ne kadar iyi problem çözen bir avukatsa o kadar talep görür, mühendis ne kadar iyi problem çözüyorsa, o derece iyi firmalarda çalışır(google, facebook, microsoft vs. gibi)

Öğretmen ve eğitim planlayıcıları da toplumun eğitimin problemini çözer. Yani görevi budur. Eğitimin amacı bireyleri çağın gerektirdiği yeteneklerle donatmaktır. Yani meb şöyleydi, meb böyleydi, eğitim sistemi bozuktu, meb hamaset pompalamaktan başka bir şey yapmıyordu falan, bunları geçelim. Problem çözme ekseninde kendimize bakalım. Biz BT öğretmenleri olarak nasıl bir problem çözüyoruz? Çözdüğümüz problemlerin zorluk seviyesi nedir? Çözdüğümüz problemin değeri nedir? Toplum bizden nasıl problemler çözmemizi bekliyor?

BTR görevinde çözmeye çalışılan problemler 10. sınıfa giden liseli bir gencin problem çözme kapasitesinin bile altında kalan problemler. Yazıcı çalışmıyor, tahta tozlanmış dokunmatiği algılamıyor, bilgisayar format istiyor, windows kullanmaktan aciz yöneticiler bir dosya indiremiyor, excel'de sütün genişliğini falan ayarlayamıyor vs. Yazılım endüstrisi trilyon dolarlık bir endüstri haline gelmişken, cidden çözmeye talip olmak istediğiniz problemler bunlar mı? İstediğiniz şey buysa, meb'in size verdiği değerden yakınmaya hiç hakkınız yok. Çalışmayan yazıcının problemini gideren bir branşın meb gözünde ne kadar değeri olabilir? 657 değiştiğinde "hizmetleriniz için teşekkür ederiz. artık sizinle çalışmayı düşünmüyoruz" diyecekleri ilk branş biz olacağız herhalde. Gerçekten şaşırmayacağım, çünkü ben bakanlığın insan kaynaklarında yetkili biri olsam, işten çıkarmalara ilk bu kafadakilerden başlardım.

Kısacası BTR görevini yapmak isteyen herkese verebilirler. Bundan gocunan ancak buna layıktır, ancak bu kadar basit işlere koşulabilir. Ne istediğinize dikkat edin, çünkü tam olarak istediğinizi verebilirler.
 
Ben katılmıyorum buna. Sonuna kadar da karşıyım. Benzer şeyleri daha önceden de yazdım ama bir kez daha tekrar etmekte fayda var.

21. yüzyılın yegane niteliği problem çözmektir. Problem çözmekten kastım, test çözmek değil. Onun eğitimle en ufak bir ilgisi yok artık(over-fitting yüzünden hedefinden sapmış, toplumsal bir histeriye dönmüş, saçma bir ölçme değerlendirme yöntemi artık.). Problem çözmekten kastım, Dr. Selçuk Özdemir'in de tabiriyle, soru çözmek değil, sorun çözmek. Bakın bir doktor insanların sağlık problemlerini çözer. Hastanın bir sorunu vardır ve doktor hastanın problemini çözer. Bir avukat insanların hukuksal problemlerini çözer, anlaşmazlıkları giderir. Bir mühendis teknik bir probleme çözüm getirir, bir sistem kurar. Yani tasarladığı, inşa ettiği şey her ne ise, onunla insanların problemlerini çözer. Bir insan çalıştığı alanda ne kadar iyi problem çözüyorsa topluma o kadar çok fayda sağlar, değeri o derecede artar, mesleğinde yükselir ve bunun karşılığında da topluma-insanlığa hizmetlerine binaen bir o kadar para kazanır. Doktor ne kadar iyi problem çözüyorsa o kadar çok aranır, avukat ne kadar iyi problem çözen bir avukatsa o kadar talep görür, mühendis ne kadar iyi problem çözüyorsa, o derece iyi firmalarda çalışır(google, facebook, microsoft vs. gibi)

Öğretmen ve eğitim planlayıcıları da toplumun eğitimin problemini çözer. Yani görevi budur. Eğitimin amacı bireyleri çağın gerektirdiği yeteneklerle donatmaktır. Yani meb şöyleydi, meb böyleydi, eğitim sistemi bozuktu, meb hamaset pompalamaktan başka bir şey yapmıyordu falan, bunları geçelim. Problem çözme ekseninde kendimize bakalım. Biz BT öğretmenleri olarak nasıl bir problem çözüyoruz? Çözdüğümüz problemlerin zorluk seviyesi nedir? Çözdüğümüz problemin değeri nedir? Toplum bizden nasıl problemler çözmemizi bekliyor?

BTR görevinde çözmeye çalışılan problemler 10. sınıfa giden liseli bir gencin problem çözme kapasitesinin bile altında kalan problemler. Yazıcı çalışmıyor, tahta tozlanmış dokunmatiği algılamıyor, bilgisayar format istiyor, windows kullanmaktan aciz yöneticiler bir dosya indiremiyor, excel'de sütün genişliğini falan ayarlayamıyor vs. Yazılım endüstrisi trilyon dolarlık bir endüstri haline gelmişken, cidden çözmeye talip olmak istediğiniz problemler bunlar mı? İstediğiniz şey buysa, meb'in size verdiği değerden yakınmaya hiç hakkınız yok. Çalışmayan yazıcının problemini gideren bir branşın meb gözünde ne kadar değeri olabilir? 657 değiştiğinde "hizmetleriniz için teşekkür ederiz. artık sizinle çalışmayı düşünmüyoruz" diyecekleri ilk branş biz olacağız herhalde. Gerçekten şaşırmayacağım, çünkü ben bakanlığın insan kaynaklarında yetkili biri olsam, işten çıkarmalara ilk bu kafadakilerden başlardım.

Kısacası BTR görevini yapmak isteyen herkese verebilirler. Bundan gocunan ancak buna layıktır, ancak bu kadar basit işlere koşulabilir. Ne istediğinize dikkat edin, çünkü tam olarak istediğinizi verebilirler.

Peki sizin öneriniz nedir? Ne yapmalıyız ya da neler yapabiliriz? Ders saatleri azalıyor, bt dersleri malesef zorunlu derslere alınmıyor, bence alınmayacak da. Okul müdürlerinin bt’yi seçmeli ders olarak seçmeleri için gidip yalvaralım mı?
 
Biraz da öz eleştiri yapayım :) Ben sadece dersime girip çıkarım diyen Bilişim Teknolojileri öğretmenleri olduğu sürece BTR kadrosu vermezler bize. Bilişim Teknolojileri öğretmeni okuldaki bütün teknolojik cihazlara hakim olmalıdır. Bu bilgisi ve deneyimiyle Milli Eğitimin, idarecilerin ve öğretmenlerin saygısını kazanmalıdır. Kimseye gidip yalvarmanıza gerek yok. Bu söylediklerimi dikkatli okuyun. Zaten ipleri ele geçirirsiniz.

NOT: Olumsuz cevap vermenize gerek yok, tamamen içimden bu şekilde yazmak geldi.
 
Biraz da öz eleştiri yapayım :) Ben sadece dersime girip çıkarım diyen Bilişim Teknolojileri öğretmenleri olduğu sürece BTR kadrosu vermezler bize. Bilişim Teknolojileri öğretmeni okuldaki bütün teknolojik cihazlara hakim olmalıdır. Bu bilgisi ve deneyimiyle Milli Eğitimin, idarecilerin ve öğretmenlerin saygısını kazanmalıdır. Kimseye gidip yalvarmanıza gerek yok. Bu söylediklerimi dikkatli okuyun. Zaten ipleri ele geçirirsiniz.

NOT: Olumsuz cevap vermenize gerek yok, tamamen içimden bu şekilde yazmak geldi.

Anlıyorum sizi, benim de ilk önceliğim dersime girmek fakat mevcut durum her yıl kötüye gidiyor meslek liseleri birer birer kapanıyor/dönüştürülüyor nasıl olacak bu iş. Anadolu ve Anadolu İmamhatip v.s okullarda çalışan diğer arkadaşlara soruyorum BT öğretmeni var mı diye cevap çoğunlukla yok oluyor. Seçmeli ders ne durumda diyorum müdür başka dersleri istiyor doğal olarak çocuklar seçmiyor yanıtını alıyorum.:-(
 
Peki sizin öneriniz nedir? Ne yapmalıyız ya da neler yapabiliriz? Ders saatleri azalıyor, bt dersleri malesef zorunlu derslere alınmıyor, bence alınmayacak da. Okul müdürlerinin bt’yi seçmeli ders olarak seçmeleri için gidip yalvaralım mı?

Sözüm tüm arkadaşlara,

Yakınmayı bırakıp kendi alanımızda çalışmaktan başlamalıyız. Sokrates diyor ki, "Değişimin sırrı mevcutla mücadele etmek değil, yeniyi inşa etmektir.". Biz gerçekten işini iyi yapan öğretmenler olursak, bu derse öğrencilerden ve velilerden talep gelir/geliyor/gelecektir. El açıp bakanlıktan ders, kadro, btr görevi falan beklerseniz, yakına yakına emekli olursunuz bu şekilde. Bakanlığı da tüm idarecileri de boş verin ve gerçekten iyi eğitim vermeye odaklanın. Eğitim vermek için kimsenin iznine ihtiyacınız yok. Sonunda farkına varacaksınız ki, seçmeli ders zamanı yapacağınız şey idarecilere yalvarmak gibi absürt eylemler değil, öğrenci ve velilerle düzgün-sağlıklı bir diyalog kurmak. Onlara bu dersin gerekliliğini anlatmak. İdare kim ya? Veli ve öğrenci bir dersi istedikten sonra idarenin ne yetkisi var?Ama biz dersimize sahip çıkmazsak, öğrencilerden bizim derse talep olduğu halde öğrencileri idarenin insafına bırakırsak, kimseyi suçlamaya hakkımız var mı?

Bunlara gerek de yok aslında. Bugün sosyal medya bu kadar güçlü bir araç haline gelmişken, siz çalışıp bir şeyler üretmek istiyorsanız, hiçbir yönetici size karşı durmaya cesaret edemez. Ama onları bypass etmezseniz, her şeyi gidip onlara sorup izin alayım derseniz, iş ırağa gider. Çünkü idareciler liyakat sahibi olmayan, vasat insanlardan oluşuyor.(Biz bir şeyler üretme peşindeyken idareciler diğer vasatlarla, malum sendika yöneticileriyle, yerel siyasetçilerle vs. network kuruyor.) Yaratıcı, üretken ve problemlere çözüm bulmayı seven insanlar değiller. Siz onları bypass edip "eğitim öyle verilmez böyle verilir" demediğiniz sürece, sizin yaratıcı enerjinizi sömürmekten de geri durmayacaklardır. Yani onları bypass etmek farz ve bir nevi çocuklara karşı vicdani bir borç.

Kısacası idarecilere yalvarmak mı? Ne münasebet? Bugün kendini yetiştirmiş, çalışkan bir bilgisayar öğretmeni ele geçmiyor. Kolejler, özel okullar bir bilgisayar öğretmeni alıp, "robotik kodlama eğitimi veriyoruz" diye reklam panolarına, gazetelere, dergilere boy boy ilan veriyor. Sırf "robotik ve kodlama eğitimi veriliyormuş" diye, velilerden onbinlerce lira para alıyor, müthiş kâr elde ediyor. Kısacası yazılım eğitiminin ne kadar kıymetli olduğunun ve dolayısıyla kendi kıymetinizin de farkına varın önce. Bunu da geçtim, eğer okul idareniz veya bakanlık bu çağda yazılımın ne kadar önemli olduğunun farkında değilse ve sizi tamirci olarak görüyorsa onlara kibarca "go f*ck yourself" demenin bir yolunu bulun. Umursamayın ve işinize bakın. Yazılımın önemini, dolayısıyla bizim dersin önemini, bu dersin ne işe yaradığını, asli görevinizin tamircilik olmadığını anlatamadığınız için biraz da kendinizi suçlayın.

Başımıza gelen her şeyin suçlusu biziz. Sadece biz. BTR görevinin rahatlığına talip olacağımıza, yani diğer öğretmenlerin-idarecilerin bize göre çok basit, onlara göre zor, saçma sapan problemlerini çözüp kısa vadeli, kolay yoldan tatmin duygusu yerine(bu uzun vadede müthiş bir mesleki tatmin yoksunluğu yaratıyor), zora talip olsaydık, bunlar başımıza gelmezdi muhtemelen. Ancak kıytırık iki yazıcı problemi, bir word-excel problemi çözüp kasım kasım kasılan, kolaya kaçan, rahatı seven, bu yüzden de problem çözme kapasitesi giderek küçülen çok fazla bilgisayar öğretmeni var. Comfort Zone deniyor buna. Bundan çıkmadığımız sürece ne müfredattan, ne ders sayısının yetersizliğinden, ne de okul idarecilerinden yakınmaya hakkımız var. Bakanlık ne anlar yazılımdan, ne anlar bilgisayar biliminden. Adamlar yeni lise sisteminde, ders adına sanki başka programlama türü varmış gibi "algoritmik programlama" yazmış. "Yapay zeka" diye ders koymuş.**

Yani ne varsa bizde var, ne yaparsak biz yapacağız. Biz anlatacağız, biz tanıtacağız, biz eğiteceğiz. Ama zora talip olmak yerine kolaya talip olursak, ileride çok daha büyük zorluklarla karşılaşacağımızın garantisini veririm.

**Ek: Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar kitabından şöyle bir alıntı ekleyeyim buraya: "Ben kendimi yeterli görmüyorum. ne için yeterli? Her şey için. topluluğun eylemine engel olabilecek sorunlarımı çözmeden, onu güdebilecek sorunlarımı çözmeden, onu güdebilecek güçte olmadığımı seziyorum. Başkalarına söyleyecek bir sözüm olabilmesi için önce kendime söz geçirmem gerektiğine inanıyorum. Bana bugün, ne yapmalı? diye soracak olurlarsa, ancak, önce kendini düzeltmelisin, diyebilirim. Bir temel ilkeden yola çıkmak gerekirse, bu temel ilke ancak şu olabilir: kendini çözemeyen kişi kendi dışında hiçbir sorunu çözemez."
Yani biz bakanlığa bir şey yaptıramayız. Tüm bilgisayar öğretmenlerinin problemini çözmek de haddimizi aşar. Ancak ve ancak kendimize sözümüz geçebilir. Ancak ve ancak kendi sorunlarımızı çözebiliriz.
 
Son düzenleme:
Sayın Öğretmen Arkadaşlarım ben ilk yazımda belirttiğim şeylerin arkasındayım ve bununla ilgili isteklerimi de ilgili yerlerde belirtmeye devam edeceğim. (İlk mesajımda koyu yazılı yerde Ders + BTR olarak belirtmiştim kadro meselesini sadece BTR değil yani yan gel yat değil...) Kendimi geliştirmek için vakit buldukça mesleğimle ilgili araştırmalar yapıyorum ve bu bilgi ve becerilerimi de çevremdeki öğrenci, öğretmen, okul idaresi, veliler, arkadaşlarım ve diğer kişilere aktarmaktan da büyük zevk alıyorum. Fakat benim üzüldüğüm nokta dersimizin değerinin azaldığı/kalmadığı ve bunun çevremdeki meslektaşlarımı da negatif olarak etkilediğidir. Bakalım göreceğiz önümüzdeki süreç bizlere hangi kapıları açacak ya da kapatacak... Sağlıcakla kalın...
 
Son düzenleme:
Ben katılmıyorum buna. Sonuna kadar da karşıyım. Benzer şeyleri daha önceden de yazdım ama bir kez daha tekrar etmekte fayda var.

21. yüzyılın yegane niteliği problem çözmektir. Problem çözmekten kastım, test çözmek değil. Onun eğitimle en ufak bir ilgisi yok artık(over-fitting yüzünden hedefinden sapmış, toplumsal bir histeriye dönmüş, saçma bir ölçme değerlendirme yöntemi artık.). Problem çözmekten kastım, Dr. Selçuk Özdemir'in de tabiriyle, soru çözmek değil, sorun çözmek. Bakın bir doktor insanların sağlık problemlerini çözer. Hastanın bir sorunu vardır ve doktor hastanın problemini çözer. Bir avukat insanların hukuksal problemlerini çözer, anlaşmazlıkları giderir. Bir mühendis teknik bir probleme çözüm getirir, bir sistem kurar. Yani tasarladığı, inşa ettiği şey her ne ise, onunla insanların problemlerini çözer. Bir insan çalıştığı alanda ne kadar iyi problem çözüyorsa topluma o kadar çok fayda sağlar, değeri o derecede artar, mesleğinde yükselir ve bunun karşılığında da topluma-insanlığa hizmetlerine binaen bir o kadar para kazanır. Doktor ne kadar iyi problem çözüyorsa o kadar çok aranır, avukat ne kadar iyi problem çözen bir avukatsa o kadar talep görür, mühendis ne kadar iyi problem çözüyorsa, o derece iyi firmalarda çalışır(google, facebook, microsoft vs. gibi)

Öğretmen ve eğitim planlayıcıları da toplumun eğitimin problemini çözer. Yani görevi budur. Eğitimin amacı bireyleri çağın gerektirdiği yeteneklerle donatmaktır. Yani meb şöyleydi, meb böyleydi, eğitim sistemi bozuktu, meb hamaset pompalamaktan başka bir şey yapmıyordu falan, bunları geçelim. Problem çözme ekseninde kendimize bakalım. Biz BT öğretmenleri olarak nasıl bir problem çözüyoruz? Çözdüğümüz problemlerin zorluk seviyesi nedir? Çözdüğümüz problemin değeri nedir? Toplum bizden nasıl problemler çözmemizi bekliyor?

BTR görevinde çözmeye çalışılan problemler 10. sınıfa giden liseli bir gencin problem çözme kapasitesinin bile altında kalan problemler. Yazıcı çalışmıyor, tahta tozlanmış dokunmatiği algılamıyor, bilgisayar format istiyor, windows kullanmaktan aciz yöneticiler bir dosya indiremiyor, excel'de sütün genişliğini falan ayarlayamıyor vs. Yazılım endüstrisi trilyon dolarlık bir endüstri haline gelmişken, cidden çözmeye talip olmak istediğiniz problemler bunlar mı? İstediğiniz şey buysa, meb'in size verdiği değerden yakınmaya hiç hakkınız yok. Çalışmayan yazıcının problemini gideren bir branşın meb gözünde ne kadar değeri olabilir? 657 değiştiğinde "hizmetleriniz için teşekkür ederiz. artık sizinle çalışmayı düşünmüyoruz" diyecekleri ilk branş biz olacağız herhalde. Gerçekten şaşırmayacağım, çünkü ben bakanlığın insan kaynaklarında yetkili biri olsam, işten çıkarmalara ilk bu kafadakilerden başlardım.

Kısacası BTR görevini yapmak isteyen herkese verebilirler. Bundan gocunan ancak buna layıktır, ancak bu kadar basit işlere koşulabilir. Ne istediğinize dikkat edin, çünkü tam olarak istediğinizi verebilirler.

Hocam bu işin bireysel ya da kitlesel olarak ne yaptığımızla hiçbir ilgisi yok. Konu tamamen sesini duyurmakla ilgili. Matematik öğretmenleri çok iyi mi çalışıyor da, üniversite sınavlarında bir sürü sıfır çeken var? İngilizce öğretmenleri çok mu iyi çalışıyor, lise mezunu iki cümle konuşmaktan aciz kalıyor? En güzel örneği sona sakladım, okulda rehber öğretmenler atomu mu icat ediyor, herifler yönetmelikte yer alan nöbet görevini bile yapmıyorlar.

Sorun bireylerin ne yaptığında değil, sorun ses çıkarmakta.
 
Sorun ses de falan değil senin dersin lgs de var mi yks de var mi bu.Neden çalışsın çıkmayacak sınavda velide istemez öğrencide okulda.Senin dersin ölçüt degil.İmam hatip lisesinde ilahiyata gidecek öğrenci okulda Arapçadan şikayetçi neden sınavda çıkmıyor eee ilahiyata vaaaar.Gidecegin bolumle ilgili okusan bile sinav herzamab belledikleri mat tarih cog Türkçe olarak devam ediyor.Nezaman bu biter senin dersin anlasilir.2023 bilmem 93 heryer robot oluyor makine oluyor kod oluyor onemli degil.Kim çizecek kim yapacak kim davranış verecek obemli degil.Sinavda anlatim bozuklugu var java yok
 
En iyi çözüm : Ya bizim branş tamamen kapatılsın... Yada sadece öğretmen olarak kalalım.
Ne orada ne burada.. Asker öğretmen gibiyiz, ne öğretmenevi bizi öğretmen olarak alır , nede orduevi asker olarak... Bazı arkadaşlarımızın teknik serviscilik merakından derslerini ciddiye almadıklarından dolayı ne idare nede diğer öğretmenlerde bizi öğretmen olarak görmüyor, öğretmen olduğumuz içinde teknik servisciliği bile tam yapamıyoruz.

Biz kendimizi öğretmen yerine koymassak kimse bir şey yerine koymaz. Hala birçok arkadaşımız dersin ortasında gelen "servis çağrılarına" cevap vermek için dersi bırakıp gidiyor. Okulda formalite icabı yapılan etkiliklere önce bizim dersin öğrencileri çağırıyorlar. Arkadaşlarımızın yarısının hala müfredattan haberi yok. Öğretim programı nedir vs... Gerçekçi olalım, dersimize önem verilmemesinin sebeblerinden biri de biziz. Biz önem vermiyoruz.

Mükemmel olduğumu iddia etmiyorum, değilimde ama en azından bakanlığın öğretim programına göre dersi işlemeye çalışıyorum. Başka okuldan gelen öğrencilerin yarısında şunu gördüğüm şu: önceki BT öğetmeni azıcık ders, azıcık kodlama, tamirat, servis karışık yapmış. Özellikle dönem sonuna doğru gelen öğrencilerin velileri bizimkiler bu konuyu görmedi diye şikayetlerini dile getiriyorlar. Hatta ders tamamlamaya gittiğim okuldaki kadrolu öğretmen tüm yıl word, power point anlatmış...

Genelleme yanlış, belirtmem gerekirki gelen öğrencilerden birkısmında da önceki öğretmeninin benden iyi anlattığını farkediyorum.

Teknik serviscilik ıynamak isteseydim eğitim fakültesine gitmezdim...
 
Bu bizim BTE derneği denen ne iş yaptığı belirsiz bir dernek var. Onların MEB Personel Başkanı Hamza Bey ile araları da baya iyi...Geçenlerde gidip sohbet etmişlerdi sosyal medyada gördüm. Bu arkadaşlar gidip MEB e ne yapıyorlar....Ulaşılabilirliğin bu kadar basit olduğu bir çağda Hamza Bey hergün Twitterda şu sorunları soramıyorsak zaten bırakalım bu işi. Şu ortamda dahi kendi aramızda anlaşamıyoruz. Olacağı da söyleyeyim yakında ortaokulda zorunlu olan dersi de ders saatlerini azaltıyoruz ayağına kaldırırlar. Bizi de 300 saatlik bir eğitimle X bir branşa geçirirler.Olur biter. Kimse kendini itibarsız görmesin. Gezmediğim okul türü kalmadı o okullardaki öğretmenler arasında en KALİTELİLERİ hep BİLİŞİMCİLER idi.

Kusura bakmayın da ülkede eğitimi bitirdiler. Eğitimi bitirenler Bilişime önem verecek de bizim sorunlarımızı çözecek. 8. sınıfa gelmiş normal bir öğrenci öyle BEPli falan da değil okuma yazma bilmiyor biz BTR normundan bahsediyoruz.
 
Bu bizim BTE derneği denen ne iş yaptığı belirsiz bir dernek var. Onların MEB Personel Başkanı Hamza Bey ile araları da baya iyi...Geçenlerde gidip sohbet etmişlerdi sosyal medyada gördüm. Bu arkadaşlar gidip MEB e ne yapıyorlar....Ulaşılabilirliğin bu kadar basit olduğu bir çağda Hamza Bey hergün Twitterda şu sorunları soramıyorsak zaten bırakalım bu işi.
BTE derneğimiz maalesef şu güne kadar bilişim teknolojileri öğretmenlerimiz le ilgili doğru dürüst bir çalışma yapmadı. Takibini yaptığım kadarıyla sadece teknoloji ilgili sohbet ve basit bir kaç etkinlik düzenledi. Burda BTE derneği ne üye arkadaş varsa Bilişim öğretmeninin esas sorunlarına inmesi konusunda bir faaliyet yapıp yapmadığını bende öğrenmek isterim.
 
Psikolojide yeri var. Anne baba sevgisi görmeyen veya anne babadan onay alamayan, beğenilmediğini düşünen çocuklar kabahati kendinde arar. Bir eksikliği olduğunu düşünür. Sürekli kendinde kusur arar. Ne başarı elde ederse etsin anne baba tarafindan beğenilmediği için aşağılık kompleksinden kurtulamaz. Şimdi bazı arkadaşlarımız MEB'i yada Devlet'i bir baba/otorite figürü olarak gördüğü için, bakanlık bizim branşı değersizleştirdikçe, bu arkadaşlar da ya kendilerini yada meslektaşlarını degersizlestiriyor. MEB tutuyor dersi secmeli yapıyor 7 ve 8'den kaldırıyor; neymiş biz branşımıza sahip çıkmıyormuşuz proje yapmıyormuşuz, derse girip çıkmak istiyormuşuz vb. Acaba Türkçeciler ne projesi gelistirdiler de haftada 6 saat dersleri var. Diğer branşlar derse girip çıkmıyorlar da sınıfta mı yatıyorlar? Ayrıca biz niye dersimize sahip çıkmamış olalım. Bize 7 ve 8'lerden dersini kaldıralım mı diye sordular da biz de tamam kaldırın mı dedik? Kaldı ki zaten kaç yıldır birçok ilde robotik projesi yapılıyor. Ne değişiyor? Robotik ders olmayı bırak MEB'in show malzemesi oldu. Branşdaşlarım aşağılık kompleksini veya suçluluk duygusu bırakın. Bizim dersimizin az olmasının tek sebebi MEB'in vizyonsuzluğu. Haftalık ders saatini 30'dan 35'e çıkardılar buna ragmen dersimize yer bulamadılar. Niçin? seçmeli ders sevdası için. Seçmeli ders sevdası ne için? Daha fazla din dersi vermek için. MEB babamız ve otorite figürü değil. Siyasi parti tarafından yönetilen devlet kurumu. Ve bu siyasi partinin din dersinden, imam hatiplerden başka umursadigi bir şey yok. Bu kadar basit. Bunları söylemeyip de hala daha çocuk çocuk; yok suç bizde yok kendimizi geliştirelim ozel sektore geçelim, yok velileri ikna edelim diye konuşmanın anlamı yok. Velileri ikna edecekmişiz de seçmeli ders seçeceklermiş norm açılacakmış. 500 tane veliyi her sene nasıl ikna edecek acaba? Onu bırak bir sürü norm fazlası öğretmen var başka branştan. Millet ders kapışıyor. İl ilçe müdürlükleri okul müdürlerini daha çok din dersi seçmeye teşvik ediyor. Veliler liselere giriş sınavı peşinde. Matematik fen peşinde. Biz robot yapıp ikna edecekmişiz herkesi. Kimse önümüzde duramazmış. Tek engel kendimizmişiz. Kusura bakmayın da çocuk etmez şu lafları.

hocam güzel özetlemiş.
 
Geri
Üst