serkanozen1' Alıntı:Arkadaşlar okul aidatları yasal mı?
Ben vermek istemiyorum.. Ama eşim çocuğa okul yönetiminin baskı yapmasından, Onu sınıf önünde idarenin rencide etmesinden korkuyor.
Ama ben de bu yasal olmayan parayı vermek istemiyorum... Bağış yapmak isteyen yapsın ama ben yapmak istemiyorum...
Allah razı olsun.. Teşekkürler...orebro' Alıntı:para veren vermek istemeyeni anlamıyor, vermek istemeyen de vereni anlamıyor..
bu konuda hangi düşüncenin doğru olduğunu aslında anayasamızın 43. maddesi ortaya koyuyor..
İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.
bu kadar net.. ayrıca eğitimle ilgili hiçbir mevzuatta aidat kelimesi geçmez.. bağış kelimesi kullanılmaktadır.. o da adı üstünde zaten - bağış..
bu noktadan itibaren kendi görüşlerimi yazayım.. öncelikle serkanozen1 hocam para vermek istememeniz konusunda sizi destekliyorum.. çocuğunuza yönelik bir baskı oluşmaması için de önceden öğretmeniyle ve para toplama işinden sorumlu kişiyle görüşmenizde yarar var diye düşünüyorum.. zaten hiç kimse ne öyle bir baskı oluşturabilir, ne de çocuğunuzu bir şeylerden mahrum bırakabilir.. aksini gerçekleştiren eğitimci insanlıktan uzak biridir benim gözümde...
yukarıda hocam yazmış.. müfettişin "müdürün öğrencilerden aidat istemesinde bir sakınca yok" şeklindeki ifadesi yanlış ayrıca.. bizler eğitimciyiz sayın hocam muhasebeci değiliz, tahsildar değiliz..
bağış konusunun meb'in en büyük tutarsızlıklarından biri olduğunu bütün eğitimciler biliyordur sanırım.. siz devlet olarak okullara bir damla temizlik malzemesi bile göndermeyeceksiniz ama bir temizlik sorunu olduğunda hesap soracaksınız.. ya da bu sorunun üstesinden gelmek için para toplayan yöneticilere - öğretmenlere soruşturma açacaksınız.. buyurun size paradoks... dahası var ama hepimiz biliyoruz yazmaya gerek yok..
okullardaki sorunların üstesinden gelmenin, ihtiyaçları karşılamanın yolu olarak velinin cebini göstermek işin en kolayı.. fakat talep edilen parayı verebilen var veremeyen var.. yukarıda bir arkadaşımız yazmış "çocuğunun eğitimi için yıllık 50 - 100 lirayı çok mu görüyorsun?" diye.. biz hasbelkader öğretmen olmuşuz bu miktarları karşılayabilecek gücümüz var.. bu ülkede 5 milyondan fazla asgari ücretli çalışanın, 3 milyon işsizin varlığını unutuyoruz.. 740 tl maaş alıp yarısını kiraya verip kalanıyla geçinmeye çalışan baba ne yapsın?? çocuğumun eğitimi için bir 50 lira bulamıyorum diye kahrolsun mu?? veya o çocuk aidat parasını veremedi diye rezil olsun, ezilsin, büzülsün mü? veya 50 lira veremedi diye kötü eğitim mi alsın??
buradaki en sakat düşünce "çocuğumun iyi bir eğitim alması için masraftan kaçmam" düşüncesi.. bu düşünce "ne kadar para o kadar iyi eğitim" anlamına geliyor.. sürekli sayıklanan ama bir türlü mesafe kat edilemeyen eğitimde fırsat eşitliğine de ters, sosyal devlet ilkesine de ters.. öyleyse para veremeyen ailelerin çocuklarının kötü eğitim almasına razı geliyoruz demektir bu.. düzen kısır döngü şeklinde sürüp gitsin.. sen işçi çocuğusun işçilik yapacaksın!..
ben eğitimin her kademede, tümüyle ücretsiz olmasından yanayım.. aksi takdirde fırsat eşitliği falan sağlanamaz.. görev yaptığım bölgeden örnek vereyim.. istanbul zeytinburnu'nda sınıf mevcutlarının ortalama 50 öğrenci olduğu, velilerin ekonomik durumlarından dolayı para toplamanın pek mümkün olmadığı bir okul düşünün.. bir de 3-4 km ötede komşu ilçemiz bakırköy'de sınıf mevcutlarının ortalama 30 olduğu, "velilerin çocuklarının eğitimi hiçbir masraftan kaçmadıkları" bir okul düşünün... sizce hangisinde anadolu - fen lisesine yerleşme oranı daha yüksektir?? bizim öğrencilerimizin büyük bir çoğunluğu bırakın anadolu - fen lisesini liseye devam etmiyor.. öğrenci iken öğleden sonraları çalıştığı konfeksiyon atölyesine daimi olarak giriyor ve eğitim hayatı orada bitiyor.. belki bu yazdıklarım bazı kişilere ajitasyon olarak gelecektir.. bu da böyle durumlarla karşılaşmamış olmaktandır.. maalesef ülke gerçeği bu.. istanbul'un özellikle göç alan bölgelerinde, çoğunlukla işçilerin yaşadığı semtlerde durum böyle.. bilen bilir.. kimisi sesini çıkartır bir şeyler anlatır, kimisini gözünü yumar, kulağını tıkar...
benim bunca şeyi yazmama da pek gerek yokmuş aslında.. eğitimin ücretli olmasını, para verenin daha iyi eğitim almasını öğretmenler çoktan kanıksamışlar, tahsildarlığı, öğrenciden para toplamayı bile benimsemişler.. gün geçtikçe eğitimle ilgili ümitlerim tükeniyor.. eğitimin kalitesi düzelmek şöyle dursun, giderek azalıyor..
serkanozen1' Alıntı:Allah razı olsun.. Teşekkürler...orebro' Alıntı:para veren vermek istemeyeni anlamıyor, vermek istemeyen de vereni anlamıyor..
bu konuda hangi düşüncenin doğru olduğunu aslında anayasamızın 43. maddesi ortaya koyuyor..
İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.
bu kadar net.. ayrıca eğitimle ilgili hiçbir mevzuatta aidat kelimesi geçmez.. bağış kelimesi kullanılmaktadır.. o da adı üstünde zaten - bağış..
bu noktadan itibaren kendi görüşlerimi yazayım.. öncelikle serkanozen1 hocam para vermek istememeniz konusunda sizi destekliyorum.. çocuğunuza yönelik bir baskı oluşmaması için de önceden öğretmeniyle ve para toplama işinden sorumlu kişiyle görüşmenizde yarar var diye düşünüyorum.. zaten hiç kimse ne öyle bir baskı oluşturabilir, ne de çocuğunuzu bir şeylerden mahrum bırakabilir.. aksini gerçekleştiren eğitimci insanlıktan uzak biridir benim gözümde...
yukarıda hocam yazmış.. müfettişin "müdürün öğrencilerden aidat istemesinde bir sakınca yok" şeklindeki ifadesi yanlış ayrıca.. bizler eğitimciyiz sayın hocam muhasebeci değiliz, tahsildar değiliz..
bağış konusunun meb'in en büyük tutarsızlıklarından biri olduğunu bütün eğitimciler biliyordur sanırım.. siz devlet olarak okullara bir damla temizlik malzemesi bile göndermeyeceksiniz ama bir temizlik sorunu olduğunda hesap soracaksınız.. ya da bu sorunun üstesinden gelmek için para toplayan yöneticilere - öğretmenlere soruşturma açacaksınız.. buyurun size paradoks... dahası var ama hepimiz biliyoruz yazmaya gerek yok..
okullardaki sorunların üstesinden gelmenin, ihtiyaçları karşılamanın yolu olarak velinin cebini göstermek işin en kolayı.. fakat talep edilen parayı verebilen var veremeyen var.. yukarıda bir arkadaşımız yazmış "çocuğunun eğitimi için yıllık 50 - 100 lirayı çok mu görüyorsun?" diye.. biz hasbelkader öğretmen olmuşuz bu miktarları karşılayabilecek gücümüz var.. bu ülkede 5 milyondan fazla asgari ücretli çalışanın, 3 milyon işsizin varlığını unutuyoruz.. 740 tl maaş alıp yarısını kiraya verip kalanıyla geçinmeye çalışan baba ne yapsın?? çocuğumun eğitimi için bir 50 lira bulamıyorum diye kahrolsun mu?? veya o çocuk aidat parasını veremedi diye rezil olsun, ezilsin, büzülsün mü? veya 50 lira veremedi diye kötü eğitim mi alsın??
buradaki en sakat düşünce "çocuğumun iyi bir eğitim alması için masraftan kaçmam" düşüncesi.. bu düşünce "ne kadar para o kadar iyi eğitim" anlamına geliyor.. sürekli sayıklanan ama bir türlü mesafe kat edilemeyen eğitimde fırsat eşitliğine de ters, sosyal devlet ilkesine de ters.. öyleyse para veremeyen ailelerin çocuklarının kötü eğitim almasına razı geliyoruz demektir bu.. düzen kısır döngü şeklinde sürüp gitsin.. sen işçi çocuğusun işçilik yapacaksın!..
ben eğitimin her kademede, tümüyle ücretsiz olmasından yanayım.. aksi takdirde fırsat eşitliği falan sağlanamaz.. görev yaptığım bölgeden örnek vereyim.. istanbul zeytinburnu'nda sınıf mevcutlarının ortalama 50 öğrenci olduğu, velilerin ekonomik durumlarından dolayı para toplamanın pek mümkün olmadığı bir okul düşünün.. bir de 3-4 km ötede komşu ilçemiz bakırköy'de sınıf mevcutlarının ortalama 30 olduğu, "velilerin çocuklarının eğitimi hiçbir masraftan kaçmadıkları" bir okul düşünün... sizce hangisinde anadolu - fen lisesine yerleşme oranı daha yüksektir?? bizim öğrencilerimizin büyük bir çoğunluğu bırakın anadolu - fen lisesini liseye devam etmiyor.. öğrenci iken öğleden sonraları çalıştığı konfeksiyon atölyesine daimi olarak giriyor ve eğitim hayatı orada bitiyor.. belki bu yazdıklarım bazı kişilere ajitasyon olarak gelecektir.. bu da böyle durumlarla karşılaşmamış olmaktandır.. maalesef ülke gerçeği bu.. istanbul'un özellikle göç alan bölgelerinde, çoğunlukla işçilerin yaşadığı semtlerde durum böyle.. bilen bilir.. kimisi sesini çıkartır bir şeyler anlatır, kimisini gözünü yumar, kulağını tıkar...
benim bunca şeyi yazmama da pek gerek yokmuş aslında.. eğitimin ücretli olmasını, para verenin daha iyi eğitim almasını öğretmenler çoktan kanıksamışlar, tahsildarlığı, öğrenciden para toplamayı bile benimsemişler.. gün geçtikçe eğitimle ilgili ümitlerim tükeniyor.. eğitimin kalitesi düzelmek şöyle dursun, giderek azalıyor..
eğitim zaten ücretsiz hocam. ancak okulun temizliğini yaptırmak ücretli oluyor. herkes biliyor ki devlet ilkokula ortaokula para yollamıyor. nasıl olacak peki okulun temizliği. öğrenciye çalışması için fotokopi. bunlar nasıl olacak. devlet verse kimse 3ün 5 in peşinde koşmaz zaten.serkanozen1' Alıntı:Allah razı olsun.. Teşekkürler...orebro' Alıntı:para veren vermek istemeyeni anlamıyor, vermek istemeyen de vereni anlamıyor..
bu konuda hangi düşüncenin doğru olduğunu aslında anayasamızın 43. maddesi ortaya koyuyor..
İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.
bu kadar net.. ayrıca eğitimle ilgili hiçbir mevzuatta aidat kelimesi geçmez.. bağış kelimesi kullanılmaktadır.. o da adı üstünde zaten - bağış..
bu noktadan itibaren kendi görüşlerimi yazayım.. öncelikle serkanozen1 hocam para vermek istememeniz konusunda sizi destekliyorum.. çocuğunuza yönelik bir baskı oluşmaması için de önceden öğretmeniyle ve para toplama işinden sorumlu kişiyle görüşmenizde yarar var diye düşünüyorum.. zaten hiç kimse ne öyle bir baskı oluşturabilir, ne de çocuğunuzu bir şeylerden mahrum bırakabilir.. aksini gerçekleştiren eğitimci insanlıktan uzak biridir benim gözümde...
yukarıda hocam yazmış.. müfettişin "müdürün öğrencilerden aidat istemesinde bir sakınca yok" şeklindeki ifadesi yanlış ayrıca.. bizler eğitimciyiz sayın hocam muhasebeci değiliz, tahsildar değiliz..
bağış konusunun meb'in en büyük tutarsızlıklarından biri olduğunu bütün eğitimciler biliyordur sanırım.. siz devlet olarak okullara bir damla temizlik malzemesi bile göndermeyeceksiniz ama bir temizlik sorunu olduğunda hesap soracaksınız.. ya da bu sorunun üstesinden gelmek için para toplayan yöneticilere - öğretmenlere soruşturma açacaksınız.. buyurun size paradoks... dahası var ama hepimiz biliyoruz yazmaya gerek yok..
okullardaki sorunların üstesinden gelmenin, ihtiyaçları karşılamanın yolu olarak velinin cebini göstermek işin en kolayı.. fakat talep edilen parayı verebilen var veremeyen var.. yukarıda bir arkadaşımız yazmış "çocuğunun eğitimi için yıllık 50 - 100 lirayı çok mu görüyorsun?" diye.. biz hasbelkader öğretmen olmuşuz bu miktarları karşılayabilecek gücümüz var.. bu ülkede 5 milyondan fazla asgari ücretli çalışanın, 3 milyon işsizin varlığını unutuyoruz.. 740 tl maaş alıp yarısını kiraya verip kalanıyla geçinmeye çalışan baba ne yapsın?? çocuğumun eğitimi için bir 50 lira bulamıyorum diye kahrolsun mu?? veya o çocuk aidat parasını veremedi diye rezil olsun, ezilsin, büzülsün mü? veya 50 lira veremedi diye kötü eğitim mi alsın??
buradaki en sakat düşünce "çocuğumun iyi bir eğitim alması için masraftan kaçmam" düşüncesi.. bu düşünce "ne kadar para o kadar iyi eğitim" anlamına geliyor.. sürekli sayıklanan ama bir türlü mesafe kat edilemeyen eğitimde fırsat eşitliğine de ters, sosyal devlet ilkesine de ters.. öyleyse para veremeyen ailelerin çocuklarının kötü eğitim almasına razı geliyoruz demektir bu.. düzen kısır döngü şeklinde sürüp gitsin.. sen işçi çocuğusun işçilik yapacaksın!..
ben eğitimin her kademede, tümüyle ücretsiz olmasından yanayım.. aksi takdirde fırsat eşitliği falan sağlanamaz.. görev yaptığım bölgeden örnek vereyim.. istanbul zeytinburnu'nda sınıf mevcutlarının ortalama 50 öğrenci olduğu, velilerin ekonomik durumlarından dolayı para toplamanın pek mümkün olmadığı bir okul düşünün.. bir de 3-4 km ötede komşu ilçemiz bakırköy'de sınıf mevcutlarının ortalama 30 olduğu, "velilerin çocuklarının eğitimi hiçbir masraftan kaçmadıkları" bir okul düşünün... sizce hangisinde anadolu - fen lisesine yerleşme oranı daha yüksektir?? bizim öğrencilerimizin büyük bir çoğunluğu bırakın anadolu - fen lisesini liseye devam etmiyor.. öğrenci iken öğleden sonraları çalıştığı konfeksiyon atölyesine daimi olarak giriyor ve eğitim hayatı orada bitiyor.. belki bu yazdıklarım bazı kişilere ajitasyon olarak gelecektir.. bu da böyle durumlarla karşılaşmamış olmaktandır.. maalesef ülke gerçeği bu.. istanbul'un özellikle göç alan bölgelerinde, çoğunlukla işçilerin yaşadığı semtlerde durum böyle.. bilen bilir.. kimisi sesini çıkartır bir şeyler anlatır, kimisini gözünü yumar, kulağını tıkar...
benim bunca şeyi yazmama da pek gerek yokmuş aslında.. eğitimin ücretli olmasını, para verenin daha iyi eğitim almasını öğretmenler çoktan kanıksamışlar, tahsildarlığı, öğrenciden para toplamayı bile benimsemişler.. gün geçtikçe eğitimle ilgili ümitlerim tükeniyor.. eğitimin kalitesi düzelmek şöyle dursun, giderek azalıyor..
solomonte' Alıntı:Yazan tüm arkadaşlarımız iyi-kötü doğruları ve durumu yazmışlar.
Evet aidat vb olmamalı ama okullarımızın da durumu ortada.
Bir okulun topladığı para, okulun durumuna göre yıllık olarak 50-100 lirayı geçmemeli.
Toplanan paralar da okulun öncelikli ihtiyaçları için kullanılmalı -ki çoğu okul idaresi bunlar için kullanıyor.
(Odun, temizlik malzemesi, kırılan camlar, kapı-pencere kolları, menteşeleri, toner, kağıt, kırtasiye malzelemeleri,
kaynak işleri, marangoz işleri, boya malzemesi gibi...)
Her zaman bu giderler için ödenek ve kaynak bulunamıyor. 2 kapı kolu değiştirmek için ne ilçe ne de ilden bir para gelir.
Bir arkadaşımız da okul için kaynak bulamıyorsa ne diye orada oturuyor, okulda geziniyor demiş. Okul idaresi, gelirler dairesi başkanı mı?
İlk başta hocamız, istenilen paranın miktarını belirmeyince ben de bir an için olumsuz düşündüm (50 lira gibi bir miktar düşündüm ve bu verilemez mi dedim.)
ama meblağı duyunca bu ne dedim... Hocam vermemekte sonuna kadar haklıdır. Tahminimce okulun iyi bir mevcudu da vardır ki böyle yüksek ve daha yüksek miktarlarla
aldıkları paralı kimbilir nerelere harcıyorlardır... Biz okulun temel giderleri için para bulamazken...
Bakanlık, böyle yapacağına her okulun bir eğitim-öğretim yılı boyunca yapabiliceği giderlere yönelik bir bütçe vermeli okula ve yılsonunda bunun hesabını sormalı.
Ancak bu şekilde bu para bulma derdi çözülür.
ilk mesajında öyle bir anlam çıkmış hocam. belki biz yanlış anladık belki de sen yanlış anlattın.serkanozen1' Alıntı:sayın Eslivya ve Her Dem hocalarım.. Diğerleri versin ben vermeyeyim demiyorum..Kimse vermesin diyorum..
solomonte' Alıntı:Zaman da geçiyor hocam. Diyelim toplamadık. Vatandaştan ve üstlerimizden tepki görmekten başka birşey olmaz. Hoşnutsuz bir ortam oluşur. En önemlisi de, o anki öğrencilerimiz o sıkıntıyı yaşarlar. Hangi konuda toplu hareket edilebildi ki, bu konuda bir birlikte hareket olsun...
hasanbiltek' Alıntı:Devlet karşıladığı zaman bu boşluğu kim dolduracak? Biz. Sonra zam zam zam. Memlekette üretim artmadıkça, hortumcuların hortumu kesilmedikçe, ürettiğin malı dünya piyasasına kabul ettiremedikçe ve israfın önüne geçilmedikçe bu kısır döngü devam eder gider. Bir gün sen gülersin esnaf ağlar, ertesi gün esnaf güler sen ağlarsın. Bu ülke yıllardan beri böyle geldi böyle gider.
formator5555' Alıntı:bazi yalaka ve iş bilir havasındaki müdürler olmasa bu sorun birlik beraberlik ile çözülür.Tek ses olunmalı veliden para alınmamalı ve her ihtiyaç milli eğitime yazıyla bildirilmeli.
Amma... Dedğim gibi yalakalar hemen atlayıp bu işleri kendileri hallederek caka yapacakları için bu devranda böyle sürüp gider