Okuma yazmamız var değil mi?

Kodla Büyü
Durum
Konu kilitlenmiştir.

sitelerde

Seçkin Üye
Seçkin Üye
Mesajlar
698
Arkadaşlar,

Sizinle mevcut Anayasamız'ın 148. Maddesini irdelemek istiyorum.

Bugünlerde malumumuz, Anayasa Mahkemesi, TBMM'de 411 Milletvekili'nin oyu ile değiştirilen 10. ve 42. Madde hakkında iptal kararı verdi. Birazdan Anayasamız'ın 148. Maddesini de buraya ekleyeceğim, mesajın tamamını okumanızı tavisye ediyorum.

Fakat bundan önce bu konunun yeri burası değil gibi tepkiler geleceğini düşünüyorum; onlara bir cevap olarak bu konunun tam yeri ve zamanı burasıdır, heryerdir, her zamandır diyorum. Zira bu konu öyle hafife alınası bir konu değildir ve öğretmenler bu konuda asla GÖRÜŞSÜZ, FİKİRSİZ, BİLGİSİZ, TEPKİSİZ kalmamalıdır. KALAMAYIZ ARKADAŞLAR.

Ayrıca tartışma çıkacaktır. Evet çıkacaktır. AMA ÇIKMALDIR. Tartışma çıkması birbirimizi kırmamız, birbirimize kin beslememiz manasına GELMEZ. Medeni insanlar olarak bu konuda BİLGİ VE FİKİR SAHİBİ olmalıyız.

Buyrun, Anayasamızın 148. Maddesi:

MADDE 148. – Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.

Kanunların şekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır. Şekil bakımından denetleme, Cumhurbaşkanınca veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından istenebilir. Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten sonra, şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz; def’i yoluyla da ileri sürülemez.

Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcı vekilini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar.

Yüce Divanda, savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcıvekili yapar.

Yüce Divan kararları kesindir.

Anayasa Mahkemesi, Anayasa ile verilen diğer görevleri de yerine getirir.

...

Taktir sizin. Evelki gün bir HUKUK KATLİ, DEMOKRASİ AYIBI İŞLENDİ.

Kuvvetler ayrılığı ilkesi çiğnendi. Mahkemeler yasalara göre karar vermek ile yetkili iken, mahkemeler yasa yapıcı konumuna geldi.

BU BASİT BİR MESELE DEĞİLDİR.

BUNA TEPKİSİZ KALACAK SON KİŞİLER ÖĞRETMENLER OLMALIDIR.

...

Bilmem siz ne dersiniz?
 
Ben Anayasa Mahkemesinin verdiği bu kararla hiç bir şeye güvenim kalmadı. yazık çok yazık. konuşacak tartışacak hiçbirşey yok hocam. Sus ve yaşa !!! :sleep:
 
Anayasa mahkemesi yok artık Anayasa Mahkemesi Partisi var. Yargıya GÜVENMİYORUM
 
sitelerde' Alıntı:
Arkadaşlar,

Ayrıca tartışma çıkacaktır. Evet çıkacaktır. AMA ÇIKMALDIR. Tartışma çıkması birbirimizi kırmamız, birbirimize kin beslememiz manasına GELMEZ. Medeni insanlar olarak bu konuda BİLGİ VE FİKİR SAHİBİ olmalıyız.

hocam bu konuda çok haklısın. Bu sitede Gerekirse siyasette konunuşulmalı hatta tartışılmalı. Ama hakaret olmamalı. bu forum da farklı seslerin çıkması formun kalitesini düşürmez aksine arttırır.
 
Memlekette boşuna seçim yapılıyor desenize... Bu kararla halkın %80'i yok sayılmıştır, meclis yok sayılmıştır. Kaldı ki Mahkemenin böyle bir karar verme yetkisi de yoktur...

Mahkeme üyeleri, sadece “Anayasa’nın 148. maddesi”ni değil, aynı zamanda “Türk Ceza Kanunu’nun 311-1. maddesi”ni de ihlâl etmişlerdir!..
Bu madde, özetle şöyledir:
"... TBMM'nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılırlar".
Buradan yola çıkarak bu üyelerin yargılanması, hem de müebbet hapis istemiyle yargılanması gereklidir.
Kimse bu milleti ve meclisini yok sayamaz, haklarını elinden alamaz.
 
erbakan göz hapsinde, onun suç ortağı olan zat devletin tepesinde.

burada tam bir hukuksallık var...

ve sanırım anayasam yalnızca 148. maddeden ibaret.

bir bektaşi fıkrası vardır.

bektaşiye sormuşlar neden namaz kılmıyorsun, o da demişki kuran'ın emridir.olurmu öyle şey demişler; bektaşi kuran'ı açmış göstermiş bakmışlar yazıyor.
Ama demişler ki içkiliyken namaza yaklaşma yazıyor, olsun demiş ben orasını uygularım.
 
gamze' Alıntı:
erbakan göz hapsinde, onun suç ortağı olan zat devletin tepesinde.

burada tam bir hukuksallık var...

ve sanırım anayasam yalnızca 148. maddeden ibaret.

bir bektaşi fıkrası vardır.

bektaşiye sormuşlar neden namaz kılmıyorsun, o da demişki kuran'ın emridir.olurmu öyle şey demişler; bektaşi kuran'ı açmış göstermiş bakmışlar yazıyor.
Ama demişler ki içkiliyken namaza yaklaşma yazıyor, olsun demiş ben orasını uygularım.

Peki bunu söyleyen değerli hocamız bize 148. Madde dışında hangi maddenin görmezden gelindiğini düşündüğünü de söylemeli.

Ayrıca devletin tepesinde dediğiniz ve Erbakan'ın suç ortağı olmak ile suçladığınız kişinin SUÇUNU NEYE DAYANARAK SABİT gördünüz? Bilseydi mahkemelerimiz size danışırlardı bu konuda.

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak bu olmalı.

Bakın ben Anayasamızın İLGİLİ maddesini koydum, okuyalım ve irdeleyelim istedim. Bilgi mevcut. Buyrun fikir sahibi olmaya dedim. Fakat siz hangi bilgi ile o kişiyi suç ortağı ilan ettiniz ve hangi bilgi ile durumun hukuksuz olduğu kanaatine vardınız. Konuyu saptırmayın. Bu Ahmet, Mehmet, Erbakan, Yürekyakan meselesi değil.

Maddenin bir kısmını alsam "peki, haklılık payı olabilir" diyeceğim. Ama maddenin tümü. Velev ki Anayasanın bir kısmını görmezden geliyoruz; e canım buyrun bir maddesini Anayasa Mahkemesi bizzat kendisi ihlal etmiş. Acaba sizin hesaplarınıza göre kaç madde ihlal edilince SUÇ OLUR???

Anayasa Mahkemesi, bizzat kendisi Anayasayı delmiştir.

Ayrıca yine Anayasa Mahkemesi 2. seferedir GEREKÇESİZ KARAR YAYINLIYOR. Bu da Anayasa'ya aykırı; BİLİYOR MUYDUNUZ?

Komedi!
 
Herkes görüş bildirmiş bende bildireyim.
Bu karar haklı yada haksızdır doğrudur yada yanlıştır onun tartışmasına girmeyeceğim.
Anayasam mahkemesi bu şekilde karar vermeye bence yetkilidir.bi yasanın diğer bir yasayla çelişmesi düşünülemez o yüzden adamlar lailklik ilkesine ters buldukları için bu yasayı geri çevirmişlerdir.
neyse birde şu açıklamayı duydum iktidar hükümet 20 yılda bir kurur yada 20 yılda bi seçim yapılır deseydi ne olacaktı diyorlar. anayasa mahkemesi şekil yönündenmi inceleyecekyi yoksa yasayımı iptalmi ederdi sizce?
 
Bİr hukuk katliamı olmuştur. Bunun aksini iddia edenler hala Anayasa mah. savunanlar
lütfen ellerini vicdanlarına koysunlar. yazık yazık yazıklar olsun...
 
Bence bu türban sorununa devlet gerçekten el atmalı.bakın devlet diyorum iktidar partisi demiyorum.Türban bazı tarikat cemaat vs tarafından kullanıldıkca bu iş çözülemez. O yüzden devlet kendisi güzel bir din eğitimi verecek herkes dinini güzelce öğrenecek. Devlet bu işte olmadığı için adamlar cemaat kuruyor tarikat kuruyor(hepsi için konuşmuyorum) din diye kendi amaçlarına insanları alet ederek bazı şeyleri yanlış öğretiyorlar.İnş bu sorunlar ülkemizde en kısa sürede çözülür.
 
mostwanted' Alıntı:
egemenlik kayıtsız şartsız milletinmi yoksa anayasa mahkemesininmi
Mahkemenin hala öğrenemdiniz mi? susun ve yaşayın. ammman sizi ilgilendirmeyen konulara karışmayın. açın başınızı, batılı olun. dini yaşamayın sonra takiyecilikle, dini kullanmakla suçlanırsıınz. gidin oyunuzu kullanarak vatandaşlık görevinizi yerine getirin belki bi işe yarar.
 
abdullah ülün adaylıgından beri anayasa mahkemesinin verdiği kararlarda bir yanlılık var bu görmezden gelinmeyecek birşey..bakalımm dava nasıl sonuclanacak?asıl mesele o gibi görünüyor.
 
tek maddelik anayasa yeter."Türkiye Cumhuriyeti Laiktir"diğerlerine gerek yok o zaman. mahkeme işine gelmeyeni laikliğe aykırı derse kim ne diyecek? bunun ötesi yok mu? mahkeme karar verdi saygı duyalım mı demeli?
 
Vay be ne kolay işmiş bu! Okuma yazma yetiyor. Adam o kadar da dedi Gerekçeli kararı bekleyiniz diye ama ne gezer. Bizde herkes doktordur komşusuna reçete yazar gibi tavsiyeler veriri, bizde herkes imamdır hocadır ne günah ne değil öğretir yanındakine, bizde herkes teknik direktördür nasıl oynanmalı söyleyiverir hemen. Bir hukukçuluğumuz eksikti onu da burda bir arkadaş başlattı. Valla ne dessek boş bu kadarı abesin de abesi artık.
Ya kardeşim 9 a iki bir fikir birlikteliği var onlar bilmiyormu anayasanın bu maddesini? Sizin gibi KIVRAK ZEKALILRIN bu maddeyi okuyabileceklerini bilmiyor mu? Ne yaptınız yani şimdi iş mi?

Fazla kasmayın kendinizi. Hukuk maddelerini ortaya koyarak şimdi hukukçu mu oldunuz. AKP irili ufaklı ihaleleri ortaklarına,oğullarına, yumurtacı akracbalarına peşkeş çekerken, devlet mallarını Ahmete Mehmete yok pahasına yine devletin parasını borç vererek satarken üç kuruşa neden aklınıza gelmedi hukukçuluk oynamak?
Geçmişler olsun. Bunlar daha iyi zamanlarınız. Hukuk işlemeye devam ediyor.

Yapılan Hukukuksuzlukları yazayım mı?Tek Tek! Belki Anayasadaki karşılığını veya TCK ne diyor yine bilgilendirmek istersiniz arkadaşları.
 
halimyaren' Alıntı:
Ya kardeşim 9 a iki bir fikir birlikteliği var onlar bilmiyormu anayasanın bu maddesini? Sizin gibi KIVRAK ZEKALILRIN bu maddeyi okuyabileceklerini bilmiyor mu? Ne yaptınız yani şimdi iş mi?
Hukuk işlemeye devam ediyor
.

"Ya kardeşim 9 a iki bir fikir birlikteliği var "
ya kardeşim bu parti %48 le geldi senin mantığına göre. bu işi sadece 9 kişi mi biliyo..

Evet hukuk işlemeye davam ediyor ama yanlış işlemeye devam ediyor. 367 deki gibi...
 
karemn hocama aynen katılıyorum.
Burda Ak parti yi de savunmuyoruz biz milletin iradesini savunuyoruz.
Ak parti de iyisiyle kötüsüyle ülkemizi biryerlere getirdi. Tabiiki yanlışları da oldu.
biz zaten dört dörtlük bir iktidar bulamayız bu dünyada. Kimsede AK partiden dört dörtlük bir hizmet bekleyemez . Ama bugüne kadar başa geçen diğer partilerden çok çok daha iyi hizmet yaptığıda açık ve net

Ama görmek için bakmak lazım göz değil...
 
karemn' Alıntı:
halimyaren' Alıntı:
Ya kardeşim 9 a iki bir fikir birlikteliği var onlar bilmiyormu anayasanın bu maddesini? Sizin gibi KIVRAK ZEKALILRIN bu maddeyi okuyabileceklerini bilmiyor mu? Ne yaptınız yani şimdi iş mi?
Hukuk işlemeye devam ediyor
.

"Ya kardeşim 9 a iki bir fikir birlikteliği var "
ya kardeşim bu parti %48 le geldi senin mantığına göre. bu işi sadece 9 kişi mi biliyo..

Evet hukuk işlemeye davam ediyor ama yanlış işlemeye devam ediyor. 367 deki gibi...

Bu çok iyiydi işte! :lol: Aristonun "Sayılar değil ağırlıklar önemli" lafını şimdi anlıyorum. Günde iki tane diziyle, elden ele geçen tv kanallarıyla gazetelerle, kültürden eser kalmamış bir toplumun ,makyajlı milliyetçi göstermelik ve siyasi amaçlı dinsel figürleriyle uyuşturulmuş kafaların nasıl bundan önce de %50 lerden diplere vurulduğu yaşandı zaten.
Sokaktaki kaç tane adam bir Anayasa yargıcı eder? Kaç tanesi bir Prof eder? öyle bir karşılaştırma değilki benimkisi. Halklar yanıla yanıla doğruyu ulacak ona sözümüz yok. Ama bunu farketmek ve söylemek lazım gelir.
 
keyloger' Alıntı:
Herkes görüş bildirmiş bende bildireyim.
Bu karar haklı yada haksızdır doğrudur yada yanlıştır onun tartışmasına girmeyeceğim.
Anayasam mahkemesi bu şekilde karar vermeye bence yetkilidir.bi yasanın diğer bir yasayla çelişmesi düşünülemez o yüzden adamlar lailklik ilkesine ters buldukları için bu yasayı geri çevirmişlerdir.
neyse birde şu açıklamayı duydum iktidar hükümet 20 yılda bir kurur yada 20 yılda bi seçim yapılır deseydi ne olacaktı diyorlar. anayasa mahkemesi şekil yönündenmi inceleyecekyi yoksa yasayımı iptalmi ederdi sizce?

Sayın hocam,

Görüşünüz için teşekkür ederim. Fakat vehimlerle demokrasi olmaz. "20 yılda bir seçim yapılır diye bir madde getirselerdi" varsayımı ile Anayasa Mahkemesinin, Anayasayı ihlali savunulamaz. Bu gerekçe ile hemen her yasayı iptal ettirebilirsiniz. Bu ne kadar mantıklı? Biz vehimlerle değil, yapılan değişiklikler(10. ve 42. Madde ki eşitlik vurgusundan başka hiçbirşey yoktur bu değişikliklerde) hakkında konuşabiliriz.

Ayrıca Anayasa Mahkemesinin böyle bir karar veremeyeceğini bizzat Anayasa'nın verdiğim 148. Maddesi söylüyor.

Bakın 148. Maddede;

"...Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır..."

Yani Anayasa Mahkemesi bu değişikliğin değiştirilemez maddelerde yapılıp yapılmadığını inceler ki bu değişikliklerde 10. ve 42. Madde değiştirilmiştir. Bunlar da Anayasa'nın değiştirilemez Maddeleri arasında değildir.

Oy sayısının ve oylama kurallarının düzgünlüğünü denentler.

Oylamalar arasındaki bekleme sürelerine uyulup uyulmadığını denetler.

Bunun ötesinde yetkisi yoktur. Anayasa'daki ifade ile "sınırlıdır".
 
halimyaren
senin söylediğine göre ne demokrasi, ne eşitlik bu maddelerin hepsini hiçe saydın helal olsun.
sen istiyorsun ki bazı insanlar üstün olsun diğerleri köle. çok merak ediyorum hangi tarafta olmak isterdin.
 
halimyaren' Alıntı:
Vay be ne kolay işmiş bu! Okuma yazma yetiyor. Adam o kadar da dedi Gerekçeli kararı bekleyiniz diye ama ne gezer. Bizde herkes doktordur komşusuna reçete yazar gibi tavsiyeler veriri, bizde herkes imamdır hocadır ne günah ne değil öğretir yanındakine, bizde herkes teknik direktördür nasıl oynanmalı söyleyiverir hemen. Bir hukukçuluğumuz eksikti onu da burda bir arkadaş başlattı. Valla ne dessek boş bu kadarı abesin de abesi artık.
Ya kardeşim 9 a iki bir fikir birlikteliği var onlar bilmiyormu anayasanın bu maddesini? Sizin gibi KIVRAK ZEKALILRIN bu maddeyi okuyabileceklerini bilmiyor mu? Ne yaptınız yani şimdi iş mi?

Fazla kasmayın kendinizi. Hukuk maddelerini ortaya koyarak şimdi hukukçu mu oldunuz. AKP irili ufaklı ihaleleri ortaklarına,oğullarına, yumurtacı akracbalarına peşkeş çekerken, devlet mallarını Ahmete Mehmete yok pahasına yine devletin parasını borç vererek satarken üç kuruşa neden aklınıza gelmedi hukukçuluk oynamak?
Geçmişler olsun. Bunlar daha iyi zamanlarınız. Hukuk işlemeye devam ediyor.

Yapılan Hukukuksuzlukları yazayım mı?Tek Tek! Belki Anayasadaki karşılığını veya TCK ne diyor yine bilgilendirmek istersiniz arkadaşları.

Ben anlama kabiliyetimi güveniyorum.

Anayasa Maddesi GAYET GAYET GAYET AÇIK VE NET.

Buyrun tamamını bir kez daha okuyun 1. sayfadan.

9'a, 2 diyorsun. Evet. ZZATEN TARTIŞILAN DA BU!

Ayrıca yapıldığını iddia ettiğin hukuksuzlukları bir SAY. Benim yaptığım gibi BİLGİ İLE GEL. DEDİKODULARLA DEĞİL.

AK Parti'ye kapatma davası açan "hukuk(!)" emin ol ihalelerde vs.'de bir hukuksuzluk olsaydı EĞER, bir saniye vakit kaybetmez ipini çekerdi.

ZAN bu kadar basit değil. BİLGİ İLE, BELGE İLE GELECEKSİN.
 
Ha, bu arada;

Anayasa Mahkemesi gerekçesiz karar YAYINLAYAMAZ. Bu da Anayasa'ya aykırı. Açın, okuyun. Anlama kabiliyetinize güvenmiyorsanız, bir bilene sorun.

Ama son 2 seferdir, Anayasa Mahkemesi gerekçe yayınlamıyor.

Don bulamadık, göynek verelim hesabı, GEREKÇE UYDURUYOR.

...

Hukuka saygılıyız. Fakat hukuka saygı mahkemeleri, yargıçları eleitirilmez görmek değildir.

Anayasa Mahkemesi'nin itibarını düşünüyoruz. Fakat Anayasa Mahkemesi üyeleri herkesten çok düşünmeli İDİ.
 
halimyaren' Alıntı:
karemn' Alıntı:
halimyaren' Alıntı:
Ya kardeşim 9 a iki bir fikir birlikteliği var onlar bilmiyormu anayasanın bu maddesini? Sizin gibi KIVRAK ZEKALILRIN bu maddeyi okuyabileceklerini bilmiyor mu? Ne yaptınız yani şimdi iş mi?
Hukuk işlemeye devam ediyor
.

"Ya kardeşim 9 a iki bir fikir birlikteliği var "
ya kardeşim bu parti %48 le geldi senin mantığına göre. bu işi sadece 9 kişi mi biliyo..

Evet hukuk işlemeye davam ediyor ama yanlış işlemeye devam ediyor. 367 deki gibi...

Bu çok iyiydi işte! :lol: Aristonun "Sayılar değil ağırlıklar önemli" lafını şimdi anlıyorum. Günde iki tane diziyle, elden ele geçen tv kanallarıyla gazetelerle, kültürden eser kalmamış bir toplumun ,makyajlı milliyetçi göstermelik ve siyasi amaçlı dinsel figürleriyle uyuşturulmuş kafaların nasıl bundan önce de %50 lerden diplere vurulduğu yaşandı zaten.
Sokaktaki kaç tane adam bir Anayasa yargıcı eder? Kaç tanesi bir Prof eder? öyle bir karşılaştırma değilki benimkisi. Halklar yanıla yanıla doğruyu ulacak ona sözümüz yok. Ama bunu farketmek ve söylemek lazım gelir.

hocam 9 a 2 diye sayıları veren sizsiniz, ben değil.
hocam bırakalım siyaseti şu bir gerçek demokrasi ve yargı çok kötü durumda asıl vahim konu bu. Eğer bir ülkede yargı güvenini yitiriyorsa.... gerisini siz düşünün.
Malesef yargı halkın güvenini yitirmiştir. Eğer bir parti güven yitirirse çözümü kolaydır seçimlerde cezasını çeker ama yargı öyle değil....... Asıl vhim olay buu...
 
Öyle yapalım o zaman!!
Bunlar iddia değil olan durumlardır. Mahkemelere yüce divanlara gidenler veya gitmesi istenenler olmuştur. Bir de işin üç kağıt kısmındaki ayak oyunlarıyla yapılanları vardır. Senin üstün ANLAMA kabiliyetin anlar hukukun bunlara ne yaptığını yapabileceğini yapacağını.
1- İZMİR TCDD LİMAN TAŞIMA İHALESİ

TCDD İzmir Limanı için, yıllık 70 milyon dolarlık yükleme-boşaltma işleri için ihale hazırlığı yapılıyor. Daha sonra ihaleden vazgeçiliyor. İhalesiz olarak 15 yıllığına Reha Denizcilik ve Raden Lojistik isimli 2 şirkete veriliyor. Şirketlerin, 15 yılın sonunda arzu ettikleri takdirde 15 yıl daha ise devam edebileceği sözleşmede yer alıyor. (Toplam 30 yıl süreli) Toplam 2 milyar 100 milyon dolarlık iş ihalesiz veriliyor. Bu firmalardan biri, sözleşme tarihinden 2 gün önce kuruluyor, diğerinin kuruluşu da aynı gün gerçekleşiyor. Bu şirketin büyük hisseli ortaklarından biri AKP’nin Bakırköy İlçe Başkanlığı’nı yapmış olan Rahmi Genç. Sözleşme imzalandıktan sonra bu kişi, hisselerini devredip, ayrılıyor. Olayın usulsüzlüğü dile getirilince, TCDD Reha Denizciliğin sözleşmesini iptal ediyor. Bu şirketin Genel Müdürü de diyor ki; “TCDD’nin aleyhine dava açtık, davayı TCDD kaybederse 225 milyon dolar tazminat ödeyecek, haberleri olsun.”

2- İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ARAÇ SİGORTA İHALESİ

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ağır taşıtlar için, sigorta ihalesi açıyor. Bu ihale, 197 milyar lira ile AKP İstanbul Milletvekili Alaattin Büyükkaya’nın önceden ortağı olduğu Büyükkaya Sigorta Aracılık A.Ş’ye veriliyor.

3- TCDD İSTASYON YENİLEME İHALELERİ

TCDD’den 10 istasyon yenileme ihalesi AKP Kadın Kolları MKYK Üyesi Emine Alioğlu’na veriliyor. Bu AKP’li müteahhit hanım, aynı zamanda yeşil kart sahibi. Önce devletten yeşil kartı alıyor, sonra da 10 istasyon yenileme ihalesini alıyor.

4- GEBZE AKARYAKIT KAÇAKÇILIĞI

5 trilyonluk bir olay. Ulaştırma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Kemal Albayrak dahil, bir çok bürokrat halen yargıda. Kemal Albayrak, AKP Kurucular Kurulu üyesi ve AKP Kırıkkale eski Milletvekili. Türkiye’de, yılda 1,5 milyar dolarlık akaryakıt kaçakçılığının olduğu açıklanıyor.

5- TMSF OTEL İHALESİ

TMSF, Ceylan Grubu’ndan, banka borcuna karşılık 52,5 milyon dolara Antalya’daki Deluxe Resort Otel’i alıyor. Devir öncesi otel fiyatı, ekspertif raporunda bu rakamla belirtiliyor. TMSF, ayni oteli bu sefer 25.3 milyon dolara satıyor. Ulusoy Grubu alıyor. Devlet, 27 milyon dolar zarar ediyor.

6- DERİNCE ARAZİ ALIMI OLAYI

Özelleştirme İdaresi, Yarımca Porselen Arazisi’ni, 30.5 milyon dolara bir özel şirkete satıyor. Erdemir, 82 milyon dolara ayni araziyi, bu sefer söz konusu özel şirketten satın alıyor. Devlet, 52 milyon dolar kendi arazisinden zarar ediyor. Ve Erdemir yönetimi 2 yıldır bir liman için arazi aradıklarını ifade ediyor ve 20 gün içinde en pahalısını seçiyor.

7- BALIKESİR SEKA KAĞIT FABRİKASI İHALESİ

Fabrika, 30 Haziran 2003'te 1.1 milyon dolara Albayraklar A.Ş’ye satılıyor. Özelleştirme İdaresi, piyasa değerini 51 milyon dolar olarak belirliyor. Sonra Selüloz-Iş Sendikası, mahkemeden satışı iptal ettiriyor. Bu arada ihale iptal edildiği için, bu parayı Özelleştirme İdaresi talep ediyor. Şirket bununla ilgili henüz ödemede bulunmuyor. 12.7 trilyonluk bir varlık kaybı tespit ediliyor. (Yaklaşık 10 milyon dolarlık) Bu rakam stoktaki malların satılmasından ve alacakları tahsil etmesinden kaynaklanıyor. Mahkemenin iptal kararı Nisan 2004'te. Yani 10 ay sonra.

8- HALK BANKASI’NDA 30 MİLYON DOLARLIK KREDİ ZARARI

Devlet Bakanı Ali Babacan’a, Net Holding’in 30 Milyon dolarlık kredisinin geri alınamayacağı ve hemen müfettiş görevlendirilerek olaya el konulması, aksi takdirde zaman aşımına uğratılacağı, TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu’nca ve resmi yazılarla uyarıldığı halde, bir işlem yapılmamış ve 30 milyon dolar gibi bir alacak zaman aşımına uğruyor. Benzeri bir iddia ile, 57. Hükümet’in Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ve Devlet Bakanı Recep Önal Yüce Divan’da yargılanmaktadırlar.

9- TEKSTİLDE 1 KATRİLYONLUK HAYALİ İHRACAAT

2004 yılında, 915.3 trilyonluk Katma Değer Vergisi tahsil edildi. Buna karşılık, 2 katrilyon 83 trilyonluk vergi iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 katrilyonluk iadenin hayali ihracata yapıldığı iddiası var. Bu konu ile ilgili Maliye Bakanı Unakıtan; “Denizli’de 50 milyon dolar ihracaatı olan bir firma inceleme görmüş. Rusya’ya yaptığı 100 bin dolarlık ihracaatların alıcısı bulunamıyor. Yahu Rusya’da kimi buluyorsun ki? Arasan Rusya’da Başbakan’ı bile bulamazsın. Bu adamın adı olmuş hayalici. İnceleme yapılmış. İnceleme elemanı böyle demiş. İnceleme elemanı kim Allah aşkına? Maliye Bakanı adına inceleme yapıyor. Maliye Bakanı kim? Yahu Bakan benim ya!” diye konuşmuştur.

10- MAVİ AKIM DOĞALGAZDA EK PROTOKOL OLAYI

19 Kasım 2003 tarihinde, Ruslarla ek protokol imzalanıyor. Türkiye, “F1 Formülü” nden vazgeçip, Rusların istediği Fo’ı kabul ediyor. Ve 1 Nisan 2005 tarihi itibariyle 8,5 milyar dolar fazladan ödemeye Türkiye razı oluyor. Ana Muhalefet Partisi, konuyla ilgili gensoru verdi. Başbakan bizzat oylamaya katılıp, gensorunun reddedilmesini sağladı. Ayni ve benzeri konudan, 57. Hükümet’in Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer, formül değişikliği yaptığı ve sonucunda devleti 257 milyon dolar zarara uğratılmasına sebep olduğu iddiasıyla Yüce Divan’da yargılanmaktadır.

11- 281 MİLYARLIK “HUZURLU ORTAM BULMA” OLAYI

Atilla Başoğlu’nun Adana’da şirketi var. Şirketinde Maliye vergi incelemesi başlatıyor. Atilla Başoğlu’nun ailesine ait Adana-Yüreğir’deki Yüksel Tekstil'e vergi kaçırdığı gerekçesiyle bir süre önce baskın yapılıyor. Ve usulsüzlük dolayısıyla şirkete 600 milyarlık ceza kesiliyor. Atilla Başoğlu CHP Adana Milletvekili. Bir müddet sonra CHP’den istifa edip, AKP’ ye geçiyor. Ve AKP’ ye geçtiğinde ”huzurlu bir ortam buldum” diye açıklama yapıyor. AKP Adana Milletvekili Atilla Başoğlu’nun aile şirketiyle ilgili 600 milyarlık cezanın 319 milyara indirildiği ifade ediliyor.

12- İZMİR HALKAPINAR KAPALI SPOR İNŞAATI İHALESİ

İzmir’de yapılacak Kapalı Spor inşaatı ihalesi için ilan verilmemiş. 30 trilyonluk bir iş. AKP Çankaya Belediye Başkan Adayı’nın sahibi olduğu şirkete usulsüz olarak verildiği ileri sürülüyor. Hatta 2004 yılı Yatırım Programı’nda, söz konusu salon için ödeneğin bulunmadığı da ifade ediliyor.

13- ULUSAL MARKER TEMİN İHALESİ

Enerji Piyasası Denetleme Kurulu (EPDK) 2002-2004'te ihale sürecini başlattı. EPDK önce Ekim 2004'te bir yeterlilik ilanına çıktı ve denildi ki; “ben bu ihaleyi 1 Ocak 2005'te bitireceğim ve marker kullanımına başlayacağım”. Bu ilandan sonra, 3 defa yeni teknik ve idari şartlar getirildi. Ve 2 ayda 200 adet detektör temin etme zorunluluğu getirildi. Tek firmaya yönlendirildi. O da “John Hogg” adli İngiliz firması. 100 trilyonluk iş. İhale bitirildi. Onaylanma aşamasında.

14- SSK’DA İLAÇ YOLSUZLUĞU

Roche’un, SSK’ya piyasaya sattığının 2-3 kat fazla fiyatla ilaç verdiği tespit edildi. Bu konuyla ilgili dava açıldı. Dava sürecinde, SSK’nin 2 üst düzey yöneticisi tutuklandi. 16 sanıklı dava, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. Savcılık iddianamesinde, SSK’nın nasıl batırımaya çalışıldığına yer verildi. Ve Türkiye’nin, ilaç sirketlerine fazladan 6 milyar dolar ödediği ifade edildi. Yargılama hala devam ediyor.

15- AYCELL-ARIA BİRLEŞMESİ

İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’nin ricası üzerine, AYCEEL-ARIA birleşmesinden doğan AVEA’nın yaklaşık 3 milyar dolarlık zararını Hazine yüklendi. Öne sürüldüğüne göre; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun, kamuyu zarara uğratan ve "hizmet nedeniyle emniyeti suiistimal suçu" işledigi belirtilen Aycell yöneticileri için Savcılığın soruşturma istemine onay vermedi. Erdoğan eski yöneticilerin uyarılmasına, haksız edinildiği düşünülen bir paranın tahsiline onay verdi. Yüksek Denetleme Kurulu’nun (YDK) Aycell’e ilişkin 2003 yılı raporuna göre, şirkette Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı ve Danışmanlara "ortalama yasal ücret tavanından" fazla ücret bağlandı. Bu konuda YDK’nin isteği ile Hazine’ce yapılan uyarılara rağmen Türk Telekom A.Ş. ve Aycell yasalara aykırı bu durumu sürdürdü. Bunun üzerine YDK, "ivedi durum raporu" hazırladı. Bu rapor üzerine, Başbakanlık Teftiş Kurulu soruşturma başlattı. Hazırlanan raporda, Başbakanlık ve Hazine’nin bağlı olduğu Devlet Bakanlığı'nın talimatı ve mevzuata aykırı olarak, Aycell yönetiminin yüksek serbest ücretlere soruşturma aşamasında da yüzde 15 zam verdiği ve bunu uyguladığı bilgisi yer aldı. Raporda, "Şirket yönetiminde yetkilerine verilen kamu kaynağını sorumlulukla kullanmayan, bu suretle kamu zararına yol açan Aycell Yönetim Kurulu Başkanı, Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyeleri’nin durumunun, 'hizmet nedeniyle emniyeti suiistimal' hükümlerine uyduğu cihetle haklarında kamu davası açılması ve gereğinin takdir ve ifası için raporun Ankara Cumhuriyet Bassavcılığı’na gönderilmesi" istendi. Ancak, Başbakanlığa sunulan bu onay teklif yazısı, Erdoğan tarafından, "raporun Ankara Cumhuriyet Bassavcılığı'na gönderilmesi" şıkkı hariç, diğerleri "uygun" görülerek, onaylandı. Oysa, Devlet eski Bakanı Hüsamettin Özkan’ı Yüce Divan’a gönderen olayda da, YDK raporlarına göre, Halk Bankası'nı zarara uğratan bürokratlarla ilgili olarak Teftiş Kurulu’nca hazırlanan raporun gereği yapılmamış ve bir buçuk yıl Özkan’ın masasında bekletilmişti.

16- İKTİSAT GAYRİ MENKUL YATIRIM ORTAKLIĞI OLAYI

İktisat Gayri Menkul Yatırım Ortaklığı şirketi, Güneş Turizm Seyahat A.Ş.’ye 30 Aralık 2004'te 18 milyon 250 bin dolara satılıyor. Para 4 yıl vadeli ödenecek, bir açık arttırma yapılmıyor. Güneş Turizm, "Albayraklar Grubu"nun bünyesinde bir şirket. 31 Aralık 2004'te TMSF bir portföy raporu hazırlıyor, bağımsız denetim kurulu raporu çıkartıyor. İstanbul ve Bodrum’da bina,varazi,votel toplam değeri 38 trilyon. (Resmi rapora göre) 31 Aralık 2004'te kasada 10.9 trilyon nakit var olduğu ifade ediliyor. Bunu 30 Aralık 2004'te satıyor. Toplam 48 trilyonluk şirket, 25 trilyona satılıyor. 23 trilyon zarar edildiği ifade ediliyor.

17- AYCELL-SIEMENS ANLAŞMASI

Siemens’ten alacağı 10 milyon Euro’nun tahsili için harekete geçen Aycell, Bakan Binali Yıldırım’ın engeline takıldı. Aycell, 2001 yılında Siemens ile sözleşme imzaladı. Ancak, Siemens yükümlülüklerini yerine getirmedi. Konuyu araştıran Aycell Komisyonu ve hukukçular, bu nedenle Siemens’in günlük 96 bin Euro ceza ödemesi gerektiğini belirledi. Miktar artınca, Aycell alacağını tahsil etmek için girişimlere başladı. Bu aşamada devreye Bakan Yıldırım girdi. Aycell Yönetimi, apar topar değiştirildi. Yönetim Kurulu Başkanlığı’na, Bakan Yıldırım’ın Gemi Sanayi A.S.’de beraber çalıştığı Cahit Paksoy getirildi. Bu sırada Siemens de, milletvekillerine Aycell hattı karşılığında bedava cep telefonu dağıttı. Bunun ardından alacaklar rafa kaldırıldı.

18- BAŞBAKANLIK BİNALARI TADİLATI

Başbakanlık Yeni Bina, Başbakanlık Konutu ve Başbakanlık Merkez Bina’da büyük çaplı tadilatlar yaptırıldı. Ana Muhalefet Partisi, 3 Kasım seçimlerinin ardından, 58. ve 59. Hükümetler döneminde, Başbakanlık Yeni Bina, Başbakanlık Konutu ve Başbakanlık Merkez Bina’da yapılan bu büyük çaplı tadilatları, TBMM gündemine taşıdı. Ana Muhalefet Partisi, 2003-2004 bütçelerinde bakım-onarım için cüzi ödenekler dışında bu tür bir tadilat için kaynak ayrılmazken, bu iş için hangi kalemden ne kadar ödenek kullanıldığı ve ihale açılıp açılmadığı sorularının Başbakan Recep Tayip Erdoğan tarafından yanıtlanması için bir soru önergesi verdi. Verilen soru önergesinde, Erdoğan’a su sorular yöneltildi: "2003-2004 yıllarında yenilenen Başbakanlık Merkez Binası, Başbakanlık Konutu ve Başbakanlık Yeni Binası’nda yapılan tadilat ve yenileme için hangi kalemden, ne kadar ödenek ayrılmıştır? Bu yenileme ve tadilatlar için ihale açılmış mıdır? Bu işler hangi yöntemle verilmiştir? Hangi şirket veya şirketler ne kadarlık bedellerle söz konusu işi üstlenmişlerdir? Merkez Bina’nın SİT alanı içinde olması sebebiyle yenilenmesi için Anıtlar Yüksek Kurulu’ndan izin alıımış mıdır? İşlemleri Mücahit Aslan mı yaptı?" Önergesinde, bu yenileme ve tadilat işlemlerinin Başbakanlık Danışmanı Mücahit Aslan’ın koordinasyonuyla yapıldığını öne süren Ana Muhalefet Partisi, Erdoğan’a "Mücahit Aslan’la cezaevinde birlikte hapis yattınız ve sonrasında Aslan’ı yanınıza Danışman olarak aldığınız doğru mudur? Doğruysa Aslan’ın cezaevinde yatma sebebi nedir?" diye sordu. Ödemeler örtülü ödenekten olup olmadığı sorusunun ardından yenileme ve tadilat için müteahhitlere ödemelerin Vakıfbank’taki bir hesaptan yapıldığının belirtildiği de ifade edilerek, "Bu hesap hangi hesaptır? Bu işlerle ilgili tutarla örtülü ödenekten mi yapılmıştır?" denildi. Bu konuyla ilgili bugüne kadar bir açıklama yapılmadı.

19- EMLAK GAYRİMENKUL YATIRIM ORTAKLIĞI OLAYI

Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) A.Ş.’ne, 2003-2004 yıllarında gerçekleştirdiği kat karşılığı arsa projelerinde, 1.1 milyar YTL (katrilyon lira) tutarındaki kamusal servetin müteahhit firmalara "örtülü kazanç" şeklinde aktarıldığı ileri sürüldü. TOKİ’ye ait Emlak GYO’nun projeleriyle ilgili Başbakanlık Teftiş Kurulu ile SPK’nın ortak soruşturma yapması istendi. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu (YDK), 2003-2004 yıllarında ihale edilen ve inşaatı devam eden yedi projeyle ilgili özel inceleme raporu hazırladı. Beşi İstanbul Ataşehir’de, ikisi de İzmir Mavişehir ve İstanbul Yukarı Dudulu Köyü’ndeki projelerde, Emlak GYO’nun arsalarının gerçek değerinin altında gösterildiği, müteahhitler tarafından yüklenilen inşaat maliyetlerinin ise şişirildiği ileri sürüldü.

20- KAYSERİ ELEKTRİK DAĞITIM ŞIRKETİ KATKI PAYI KESİNTİSİ

Kayseri Elektrik A.Ş.’de, %10'luk enerji fonu katkı payı kesintisi Enerji Bakanı Hilmi Güler'in oluruyla %1'e indiriliyor. Oysa Bakanlık Teftiş Kurulu’nun bu şirkete açtığı davadan 74 trilyonluk alacağı var. 2002'den beri devam ediyor. Sadece böyle bir şey Bakanlığın aleyhine yıllık 20 trilyonluk bir fondan vazgeçme anlamına geliyor. Söz konusu firmanın daha önce Genel Müdürlüğü’nü yapmış olan ve halen AKP Kayseri Milletvekili olan Taner Yıldız’ın bu karardaki etkisi üzerinde duruluyor.

21- BİNGÖL DEPREM KONUTLARI

Bingöl’de Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nca 2016 konut inşa ediliyor. Tanesini 38 milyardan yaptırıyorlar. TOBB de ayni yerde ve ayni projeyle 480 konut yaptırıyor ve ayni konutu 30 milyara mal ediyor. 1 konutta 8 milyar fark ediyor. TOKİ, toplam 12 trilyon fazla ödemede bulunuyor. Başbakan’ın da katıldığı görkemli törenle teslim edilen konutların daha içine girmeden çürüdüğü öne sürülüyor.

22- TEKEL TOKAT SİGARA FABRİKASI MAKİNA İHALESİ

Tekel, 10 Haziran 2004 tarihinde Tokat Sigara Fabrikası’na, sert paket kutulu sigara paketleme makineleri alımı için ihale açıyor. Sözleşme şartnamesinde “makinelerin kullanılmamış ve yeni olması koşulu” bulunuyor. 13 milyon 840 bin Euro’ya malalan makinelerin bazılarının yeni, bazılarının da kullanılmış olduğu anlaşılıyor. Tekel’e tanesi, 1,7 milyon Euro’ya satılan bu makineler, Beyaz Rusya’ya 570 bin Euro’ya satılmış. Bu fark edilince AKP, Meclis’e Torba Yasası ile bir madde getiriyor. Tekel tarafından ithal edilen kullanılmış makinelerin, satın alınmasına izin verilmesi öngörülüyor. Bu işi örtbas etmek için, Tekel ile ilgili maddenin yürürlük tarihi ihale öncesine çekiliyor. Böylelikle, yaklaşık 24 trilyonluk kullanılmış mal satan İspanyol Firması’ndan alınan makineler, aklanmış hale getirilmek isteniyor. (Tekel’in bu ihalesi, “Kamu İhale Kurumu” tarafından iptal edildi. Tekel Yönetim Kurulu da, makinelerin iade edilmesi kararını aldı. Ama konu ile ilgili tazminatların miktarı ve bunun sorumlularının kimler olduğu soruşturulmadı.)

23- HAMMER JİPLİ 9.8 TRİLYONLUK İHALE

Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in oğlunun düğününe, Milli Eğitim Bakanı’nın eşi Şahsenem Çelik’le birlikte Hammer jiple giden Melek İpek’in ortak olduğu şirketin okullarda dağıtılan bedava kitap kampanyasına katıldığı ve bedava kitap ihalesinden 9.8 trilyonluk ihale aldığı ifade ediliyor.

24- ULAŞTIRMA BAKANI’NIN OĞLUNUN GEMİ KİRALAMA OLAYI

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın 24 yaşındaki oğlu Erkan Yıldırım, ihalesiz olarak Ankara Feribotu’nu alıyor. Santur isimli şirket almış oluyor. Bu feribotun, günlüğü en az 15 bin dolardan kiralanması gerekirken, 9 bin dolara kiralandığı ifade ediliyor. Burada önemli bir konu da, Çeşme- Bindisi arasında devletin Samsun feribotunu işletmesi. Madem bu hat iş yapıyor, devlet neden 2 feribotu işletmiyor? Ankara Feribotu ucuza kiralandığı için, bilet fiyatlarında indirim yapılıyor. Ankara Feribotu, 740 yolcu ile Çeşme’ye gelirken, Samsun Feribotu 400 yolcuda kalıyor.

25- İZMİR SORU KİTAPÇIĞI İHALESİ

İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü, 320 bin öğrencinin durumunu belirlemek üzere seviye tespit sınavı soru kitapçığı için ihale açıyor. İhale; öğrenci basına 265 bin lira teklif veren firma yerine, 470 bin lira teklif veren, Bayındırlık Bakanı Zeki Ergezen’in kardeşi Ömer Faruk Ergezen’e ait “Sarakuska” adlı şirkete veriliyor. 120 milyarlık ihalenin teknik şartnamesinde yer alan “kesinleşmiş SSK ve vergi borcu bulunmadığına dair belge istendiği” maddesiyle ilgili evrak, 14 Aralık’ta Milli Eğitim Müdürlüğü’ne geliyor. Ancak, 13 Aralık’ta sözleşme imzalanıyor.

26- THY'NİN 36 AİRBUS UÇAK ALIMI

THY, Mayıs 2004 tarihine kadar Kamu İhale Yasası’na tabii idi. Çıkartılan bir yasa ile THY uçak alımlarını, İhale Yasası’na tabi olmadan gerçekleştirilmesi imkan dahiline getirildi. THY Genel Müdürü, uçaklara 1,5- 2 milyar dolarlık bir ödeme yapılabileceğini söylemişti. AirBus ise, rakamın 3 milyar doları geçecegini açıkladı. Uçakların kaç liraya alındığını, başka firmalarla bir görüşme yapılıp fiyat istenip istenmediği açıklanmıyor.

27- BOTAŞ’IN FERNAS ŞİRKETİ’NE İHALESİZ 24,5 MİLYON DOLARLIK İŞ VERMESİ

Fernas şirketi, CHP’den AKP’ye geçen Batman Milletvekili Mehmet Nezir Nasıroğlu'nun kuzenine ait. İhalesiz is sözleşmesini BOTAŞ yapıyor. Genel Müdür, "İşi yapsa da yapmasa da Fernas şirketi’nin 24,5 milyon dolar ödeyeceğini ve bunun doğru bir karar olduğunu" savunuyor.

28- MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI'NIN 62 İLKÖĞRETİM OKULU İHALESİ

Konuyla ilgili olarak CHP, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK hakkında soruşturma önergesi veriyor ve bizzat Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın talimatıyla, AKP Grubu çoğunluğu ile soruşturma açılmasını reddediyor. Bilindiği gibi, Milli Eğitim Bakanlığı (Yatırımlar ve Tesisler Daire Başkanlığı), 7.6.2004 tarihinde, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın (IMKB) 8 yıllık Temel Eğitimi desteklemek amacıyla kendi kaynaklarından sağladığı 500 trilyon liralık kaynak ile, 44 farklı ilde toplam 958 bin 166 metre karelik, 135 adet ilköğretim okulu inşaatı ile ilgili bir paket içinde 62 adet ihaleyi yaptı. Ardından Bakanlık değerlendirmesini tamamlayarak sonuçları ihaleyi kazananlara bildirdi. Bir taraftan, farklı illerde, ayni sınıf ve standartta inşaatlar için çok farklı fiyatlar onaylanırken; diğer taraftan ayni ihalede teklif edilen en düşük fiyatlar gözerdi edilmiş, kabul edilen teklifler, daima ortalamanın üstünde fiyat veren firmalara ait oldu. En düşük fiyatlı teklif, birinci sıra olmak ve tüm tekliflerin küçükten büyüğe sıralanması halinde, toplam 62 ihale içinde, örneğin, “en ucuz teklif sıralamasında” birinci, ikinci ve üçüncü firmalara hiç ihale verilmedi. Sonuç olarak; Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, en yüksek teklifleri onaylayarak (KDV hariç) 86 trilyon 291 milyar liraya kadar bir Kamu kaynağı kaybına yol açacak işlemlere göz yummakta hiç bir sakınca görmedi.

29- İKİNCİ BEYAZ ENERJİ YOLSUZLUĞU

Enerji davasında 3 AKP’li var. Ankara Cumhuriyet Savcılığı, Enerji Bakanlığı’ndaki ihale yolsuzluklarıyla ilgili dava açtı. İddianamede, 18 sanık, “çete kurmak, ihaleye fesat karıştırmak, rüşvet”le suçlanıyor. İddianamede ayrıca, işadamı İbrahim Selçuk’un AKP Genel Sekreteri İdris Nadim Şahin’le görüşerek, Bakanlığın Teftiş Kurulu’nu etkilemek için baskı yaptığı da yer aldı. Ankara Cumhuriyet Savcısı Şemsettin Özcan’ın hazırladığı iddianamede, sanıklarla ilgili ulaşılan sonuçlar söyle yer aldı: "İbrahim Selçuk’un, Enerji Bakanlığı’nda aldığı siyasi güç ve çeşitli yöntemlerle oluşturduğu baskı, şiddet ve tehdit sonucu çıkar amaçlı suç örgütü oluşturduğu, bu örgütü yönettiği, örgüt adına faaliyette bulunduğu anlaşılmıştır. Bu faaliyetler doğrultusunda Bakanlığa bağlı anonim şirketler tarafından çıkarılan tüm ihalelerle ilgilendiği, ihaleleri kendi şirketi Ezgi adına almasa dahi, şirket sahibi diğer sanıklar adına alınması için, yoğun çaba sarfettigi, bu amaçla ihalelerin ertelenmesini, şartnamelerin değiştirilmesini temine yönelik faaliyetlerde bulunduğu ortaya çıkmıştır." İddianamede, işadamı İbrahim Selçuk’un, AKP Ağrı Milletvekili Cemal Kaya ile olan telefon görüşmelerine vurgu yapıldı. Kaya’nın, Selçuk’u arayarak eşi üzerine kayıtlı Aram Şirketi’ne EÜAS’dan ihale alma girişiminde bulunduğunun anlatıldığı iddianamede, "Bu amaçla Kargamış, Özlüce ve Urca ihaleleri ile ilgili ayrıntılı görüşmeler yaptıkları, bu görüşmelerde sanık Selçuk’un, Milletvekili Cemal Kaya’ya yapması gereken kırımları dahi söylediği, Cemal Kaya’nın teklif edilen bazı ihaleleri küçük bularak, kendisine daha büyük ihaleler vermesini istediği" ifade edildi. İddianamede, Selçuk’un, müfettişlerce hazırlanan teftiş dosyasının Adliye’ye intikal ettirilmemesi için Teftiş Kurulu Başkanı Cevdet Malkoç’a baskı yapması için, AKP Genel Sekreteri İdris Nadim Şahin’le görüştüğü ve Malkoç’a Şahin aracılığıyla baskı yapıldığı dosyanın halen Teftiş Kurulu’nda incelendiği kaydedildi. Yargılama devam ediyor. CHP’den AKP’ye geçen ve iddianamede suçlanan Ağrı Milletvekili Cemal Kaya, Milletvekilliği’nden istifa etti. AKP Genel Sekreteri İdris Nadim Şahin ile ilgili herhangi bir fezleke düzenlenmedi.

30- JOKEY KULÜBÜ’NDEN SHÇEK PAYININ ALINMAMASI

SHÇEK Kuruluş Yasası’nın 18.maddesinin H bendine göre, "kanuna göre şans oyunları tertip eden kurumların, hasılattan %1'lik payın SHÇEK’ verilmesi" gerekir. Türkiye Jokey Kulübü, bu parayı ödememiş ve Tarım Bakanlığı’nı mahkemeye vermiştir. Ankara 6. İdare Mahkemesi, SHÇEK lehine karar vermiş ve bu kararın uygulanmaya konulması beklenirken, Devlet Bakanı Güldal Akşt, özel bir avukatlık bürosunun talebi doğrultusunda, yasaya aykırı işlem yapılması talimatını veriyor. Bu özel avukatlık bürosunun ortaklarından birisinin Murat Aksu olduğu ve babasının da İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu olduğu anlaşılıyor. Kanunu uygulamayan Tarım ve Köy isleri Bakanı Sami Güçlü ile görevini kötüye kullandığı için Devlet Bakanı Gül dal Akşt için, CHP tarafından soruşturma açılması isteniyor. Fakat, AKP Grubu’nun çoğunluğu tarafından reddediliyor.

31- MALİYE BAKANI’NIN OĞLUNUN MISIR İTHALİ

Maliye Bakanı Kemal Unakitan’ı oğlu, Gümrük Vergisi % 70'e çıkmadan hemen önce, 4 bin ton çerezlik mısır ithal ediyor. Ve ithalden sonra, Gümrük Vergisi miktarı yükseltiliyor. Maliye Bakanı, konu ile ilgili yaptığı açıklamada "oğlum o mısırları, tavuklarına yedirecek" diyerek neredeyse dalga geçiyor. İfade edidiğne göre, 4 bin mısırla bir yıl boyunca 175 bin tavuğun beslenmesi söz konusudur. Ve bu miktarda bir tavuğun olmadığı ileri sürülmektedir. Yine ifade edildiğine göre, mısır ithalinden 360 milyar kar elde edilmiştir. 17 Nisan 2003'te mısır İthali’nde Gümrük Vergisi %20'ye indiriliyor. 15 Temmuz 2003'te 4400 ton ADB menşeli mısır ithal kontrol belgesi alınıyor ve 4 Ağustos 2003'te 4000 ton mısır ithal ediliyor ve Gümrük Vergisi hemen bu ithalden sonra yükseltiliyor. 8 Ağustos 2003 tarihinde % 45'e yükseltiliyor. Daha sonra da söz konusu vergi, % 70'e yükseltiliyor.

32- MALİYE BAKANI’NIN KAÇAK VİLLASI VE RESMİ MÜHÜRLERIN SÖKÜLMESİ

Üsküdar Belediyesi’nin 3 kez mühürlenmesine rağmen, mührü kırarak oturduğu villanın bahçesine bir de kaçak villa inşa eden Unakıtan, depreme dayanıklı bina yaptırmak için belediyeye başvurunca, kaçak villanın hikayesi ortaya döküldü. Kaçak villanın şikayet konusu olması üzerine, İçişleri Bakanlığı Başmüfettişi Şahin Demir olayı incelemeye başladı. Bir gün sonra Üsküdar Belediyesi, bir gazeteye villanın yıkılması için ilan verdi. Gerekçe olarak da, evin bulunamadığı belirtildi. Yıkım için verilen ihale ilanına başvuran kimse de çıkmadı. Demir, raporunda önemli ifadelere yer verdi. Raporda, "Belediye Başkanı, bu olayda görevini kötüye kullanarak, adeta ruhsatsız inşaatın bitirilmesi için gayret göstermiştir. İnşaat, kalitesi ve mevkii açısından son derece rantı yüksek bir halde tamamlanmıştır. Bu durum da dikkate alındığında kaçak yapının tamamlanmasında ilgililer ile inşaat sahibi (Kemal Unakitan) arasında yasal olmayan ilişkilerin olabileceğini akla getirmektedir" denildi.

33- TÜPRAŞ İHALESİ

2004 yılında 15 milyar dolar cirosu bulunan ve 500 milyon dolar net kar eden TÜPRAŞ’ın, Zorlu Grubu ve Rus TAF-NEFT Konsorsiyumu’nun iptal edilen satışında, değeri 1,3 milyar dolar idi. Bilahare TÜPRAŞ’ın % 14.7’si 446 milyar dolara satıldı. Bu durumda TÜPRAŞ’ın bu fiyattan hesap edildiğinde, toplam piyasa değeri yaklaşık 3 milyar dolar ediyor. Yani ayni TÜPRAŞ’ın çok kısa bir süre içerisinde, fiyatı ortalama % 50 artmış oluyor . ve halen TÜPRAŞ, AKP iktidarı tarafından satılmaya devam edilen bir kurum olarak ortada duruyor. TÜPRAŞ gibi, stratejik bir kuruluşun, yangından mal kaçırır gibi satılmaya çalışılmasının amacının ne olduğunu ve eğer mahkeme yapılan satışı iptal etmeseydi, meydana gelen yaklaşık 1,5 milyar dolarlık zararın sorumluluğunun kimlere ait olacağı konusu halen yanıtsız .

34- ÇORLU MOTİF TEKSTİL A.Ş.’NİN TPAO’YA BORCU

Çorlu’daki Motif Tekstil San.Tic. A.Ş, TPAO’dan doğalgaz alıyor. Borcu 1,5 trilyonu aşıyor ve ödeme yapmıyor. Bunun üzerine TPAO, doğalgazı kesiyor ve söz konusu firmayı icraya veriyor. İddiaya göre, Başbakan Recep Tayip Erdoğan devreye giriyor. Verdiği talimatla gaz tekrar bağlanıyor. Ve konu resmi yazışmalara da yansıyor. Merak edilen hususlar şunlar: TPAO’ya 1,5 trilyon borç takan ve hakkında icra işlemleri başlatılan bu firmaya, gazin bağlanması konusundaki emir, bizzat Başbakan tarafından verildi mi? Verilmişse sebebi nedir? Firmanın sahipleri kimlerdir? Bunların Başbakan’la ve AKP ile bir siyasi yakınlığı var mıdır? Firmanın sahipleri, Başbakan’a nasıl ve kimleri aracı koyarak ulaşmışlardır? Söz konusu firmanın borcunun daha sonra 3 trilyona yükseldiği söyleniyor. Bu doğru mudur? Söz konusu olan firmanın, TPAO’ya olan borcunu ödemeden kapandığı ileri sürülüyor. Bu gerçek ise, devlet burada ne kadar zarara uğramıştır? Bu zararın sorumluları kimlerdir? Eğer Başbakan bir talimat vermemişse, Başbakan’ın ismini kullanıp belge düzenleyenlerle ilgili bir soruşturma açılmış mıdır? Bugüne kadar konu ile ilgili herhangi bir açıklama yapılmamıştır.

35- TOKİ’DEN BAKAN KARDEŞİ’NİN İHALE ALMASI

TOKİ 24 Mart 2004'te toplam bedeli 1 trilyon 580 milyar lira olan İstanbul Halkalı 3.Etap Konut Projesi’nin sosyal donatı, altyapı ve çevre düzenlemesi işi için ihaleye çıktı. İhaleyi Ticaret Sicil Kayıtları’nda Fatih Demiryürek ve Dede Şahbudak’ın ortak gözüktüğü Demars İnşaat şirketi % 31,69 fiyat kırımı yaparak kazandı. 8 Ekim 2004'te teslim edilmek koşulu ile 7 Mayıs 2004'te şirket ile sözleşme imzalandı. Ancak, teslim tarihi geçmesine rağmen is tamamlanamadı. İhaleyi kazanan Demars İnşaat’ın kağıt üzerinde gözükmemesine rağmen, asil sahibinin Ömer Faruk Ergezen olduğu ifade edildi. Ömer Faruk Ergezen’in, görevden alınan Bayındırlık Bakanı Zeki Ergezen’in kardeşinin olduğu ve kardeş Ergezen’in TOKİ’nin yanı sıra Adalet Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı’ndan da ihaleler aldığı ileri sürülüyor. İfade edilen Bayındırlık Eski Bakanı Zeki Ergezen’in kardeşinin ihalelerde kayrıldığıdır. Görevden alınan Bayındırlık Bakanı Zeki Ergezen, Milliyet Gazetesi’nden Safiha Çolak’a yaptığı açıklamada; "Ye yiyen Bakanı görevden alırlar, ye da yedirmeyeni" demişti. Ulaştırma Eski Bakanı Yaşr Topçu, Zeki Ergezen’in Bakanlığı döneminde kendisine geldiği ve kardeşi için kendisinden de ihale istediğini açıkladı.

36- DATA TEKNİK ŞİRKETİ’NİN İHALE ALIMLARI

Ülker Grubu Şirketleri’nden Data-Teknik Bilgisayar’a, bazı kamu ihalelerinin usulsüz olarak verildiği ileri sürülmektedir. PTT Genel Müdürlüğü’nün otomasyonu için 3 bin, büro için de bin olmak üzere toplam 4 bin adet bilgisayar ihalesini Data-Teknik'in kazandığı, PTT’nin bu bilgisayarlar karşılığında Data-Teknik’e 4 trilyon 348 milyar ödeyeceği ve Data-Teknik’in bilgisayarları 30 Eylül 2004'te başlamak üzere 4 yıl içinde teslim etmesi gerektiği ifade ediliyor. Ayni şirketin Adalet Bakanlığı’nın 20,5 trilyon lira bedelli teknik donanım ihalesini kazandığı ve Türk Telecom’a ADLS kurulumu ve servis desteği ihalesinin de yine Data-Teknik tarafından kazanıldığı ve ayrıca Adalet Bakanlığı’nın UYA kapsamında Mahkeme Kalemleri’ne dağıtılmak üzere 10 bin masa üzeri bilgisayar, Hakim ve Savcılar’a verilmek üzere 8 bin diz üstü bilgisayar temini işni de bu firmanın üstlendiği ifade edilmiştir. İleri sürüldüğüne göre, Ülker mamullerinin dağıtım ve pazarlamasını yapan şirkette Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın da bir müddet öncesine kadar ortak olduğu, bu nedenle söz konusu ihalelerde belirtilen firmanın kayırılmıştır.

37- EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GİYİM İHALESİ

İçişleri Bakanlığı’nın açtığı, toplam 22,8 trilyonluk ihalenin büyük bir bölümü Albayrak Turizm İnşaat A.Ş’nin aldığı ve 12 trilyon 680 milyar liraya 200 bin adet polis monte dikimi işini, siyasal nedenlerle bu firmaya verildiği ileri sürülmektedir. Yine, Sümer Holding A.Ş.’ye ait TÜMOSAN ihalesini de Albayraklar Şirketleri’ne bağlı ALÇELİK Yapı İnş. A.Ş'nin aldığı ve bu ihalenin de soruşturulması gerektiği ifade edilmektedir.

38- TOKİ’NİN 280 TRİLYONU ASYA FİNANS’A YATIRMASI KONUSU

Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) Bütçe Yasası’ndaki "kamu kurumları kaynaklarını kamu bankalarında tutar" ilkesini çiğneyerek, 280 trilyon lirasını özel finans kurumu Asya Finans’ta tuttuğu belirlendi. Faizsiz bankacılık yapan Asya Finans ilişkisiyle ilgili belge ve dokümanların üzerine "gizli" damgası vurularak, Erdoğan’a iletildiği öğrenildi. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun (YDK) TOKİ faaliyetleriyle ilgili raporunda, kurum yönetiminin "kamu zararına neden olduğu" sonucuna varıldı. Birçok konunun "iz bırakılarak" ifade edildiği ana raporun ekinde, İstanbul ve Ankara’da özel firmalarla ortak inşa edilen toplu konutlara "özel inceleme raporunda" yer verildi. TOKİ, hızlı toplu konut üretimi amaçlı projelerde "gelir paylaşımı modeli"ni esas aldı. İstanbul Halkalı, Ataköy, Ümraniye ve Kozyatağı’nda, Ankara Eryaman’da gerçekleştirilen 10 bine yakın konut üretilmesini amaçlayan 10 proje için açılan ihalelerde firmalar, tekliflerini "idareye bırakacakları paylar" üzerinden hazırladı. İhaleler sonuçlandığında, geçmiş yıllarda yüzde 50'nin üzerindeki "TOKİ payları"nın yüzde 25-30 civarına çekildiği ortaya çıktı. Bir firmadan gelen istek üzerine, sözleşmelerin "satış hasılatını kullanma yöntemini" düzenleyen hükmünde değişiklik yapıldı. "Yüklenici, İdare’nin uygun göreceği bir bankada İdare adına TL hesabı açacaktır" şeklindeki hüküm "bir bankada veya bir özel finans kurumunda hesap açılacaktır" seklinde değiştirildi. Böylece, satış hasılatının Asya Finans’ta tutulmasının yolu açıldı. Hukuk Müşavirliği ile İdari Mali İşler Dairesi’nin karşı çıkması sonuç vermedi. TOKİ Başkan Vekili Erdoğan Bayraktar ise yaptığı açıklamada, özel finans kurumlarına yatırılan paranın kuruma ait olmadığını belirterek, "O para bizim paramız değil. Müteahhitlere 'paranızı oraya yatırmayın' diyemeyiz" demişti. YDK, kurum parasının bir özel finans kurumunda tutulmasının, kamu kurumlarının bütün kaynaklarını kamu bankalarında tutulmasını (kamu haznedarlığı) öngören Bütçe Yasası’nın 10.maddesi’ne uygun olup olmadığının belirlenmesini, durumun soruşturma konusu yapılabileceğini ifade etti. Bütçedeki kamu haznedarlığı hükmü, istisnai uygulamalar için Başbakan’ın iznini şart koşuyor. TOKİ’nin ise, Asya Finans’ta hesap açmak için izin almadığı belirlendi.

39- THY’DE E-POSTA VE İHALELER

THY’nin, çeşitli alim ve hizmetlere ilişkin yapmakta olduğu ihalelerin, Kamu İhale Yasası uygulamaları dışında ilginç yöntemlerle yapıldığı ifade edilmektedir. Bazı ihalelerin gerçekleşmeden önce, THY Yönetim Kurulu Başkan Vekili Hamdi Topçu tarafından bazı işadamları, bazı kamu görevlileri, bazı gazeteciler, bazı milletvekillerine ihale bilgileri içeren e-postalar gönderdiği ifade ediliyor. Konu KİT Komisyonu’nda THY hesapları incelenirken gündeme getiriliyor. AKP’li Hamza Albayrak, Hamdi Topçu’nun e-posta adresinden 40 kişiye gönderilen ve THY tarafından 19 Nisan-25 Mayıs 2004 tarihleri arasında açılan ihalelerle ilgili bilgileri içeren notları dağıttığı, buna mukabil THY Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin’in "Bütün ihaleler davul zurna ile ihale edilir. Bütün ihale duyurularını elimizden geldiğince eşe dosta gönderiyoruz. Böylece varsa ihale mafyasının kafasını kırıyoruz" diye açıklama yaptığı ifade edilmektedir. Yanıtı aranan sorular şunlardır: Bu 40 özel kişi kimlerdir? Bunlar, bunların yakınları veya bunların aracılık yaptığı yakınları THY’nin açtığı ihalelere girmiş midir? Girmişlerse ihale almışlar mıdır? THY ile bağları nedir? Hangi ölçülere dayanarak bu 40 özel kişiye e-posta gönderilmiştir? İhale süreci internet sitesinde neden yer almamıştır? E-posta gönderilenlerin arasında AKP'ye yakınlığı ile bilinen bir gazetenin Ankara Temsilcisi de var mıdı? KİT Komisyonu’nda AKP’li bir milletvekili, e-posta ile bildirilen ihalelerin araştırılması için önerge verdi ve bu önerge diğer AKP’lilerin oyları ile reddedildi. Neden? Hükümet, konu ile ilgili hiçbir açıklama yapmamıştır.

40- TCDD İSKENDERUN LİMAN BAKIM - ONARIM İHALESİ

İskenderun Limanı sınırları içindeki yaklaşık 11 bin 16 m2'lik kızaklama tesisinin, ilave yatırımlar ile mevcut amacına uygun işlerde ve tersane nitelikli olarak kullanılmasına yönelik 1 Nisan 2004 tarihinde yapılan ihaleyi, TESKO Endüstriyel isimli firma aldı ve tesis 30 yıllığına bu firmaya kiralandı. TCDD ile TESKO Endüstriyel arasında yapılan yap-işlet-devret sözleşmesine göre, sözleşmeyi takip eden ilk 6 aylık sürede, firmanın aylık kira bedeli olarak 4.7 milyar lira ödemesi ve bu süre zarfında Liman’a 1 trilyonluk yatırım yapması karar altına alındı. TCDD’ye ait kılavuzlama hizmeti veren deniz araçlarının bakım onarım hizmetlerini eskiden kendi personeli ile gören TCDD, bu hizmetin TESKO’YA devredilmesinin ardından ilk 6 ayda firmaya 1 trilyon 200 milyar lira ödedi. Buna karşılık firma TCDD’ye ilk 6 ayda kira bedeli olarak toplam 28.2 milyar lira ödedi. TESKO’NUN en büyük ortağı Sadık Bal, Reha Denizciliğin de ortakları arasında yer alan bir isim. Reha Denizcilik, TCDD İzmir Limanı yıllık 70 milyon dolarlık yükleme boşaltma işini ihalesiz olarak, 30 yıllığına alan 2 şirketten birisidir. TCDD İzmir Limanı olayında, AKP Eski Bakırköy İlçe Başkanı’nın da isminin yer almış olması dikkat çekmektedir. İskenderun’daki ihaleye sadece TESKO’NUN teklif verdiği ve 6 aylık süre içinde tesislere 1 trilyon liralık yatırım yapma sözü vererek işi aldığı, ama buna mukabil söz konusu süre içerisinde bu yatırımın yapılmadığı öne sürülmektedir. Yine ifade edildiğine göre, TCDD’nin denize girişi bile sakıncalı bulunan, 30-40 yıllık ekipmanlarını kullanmaya devam eden TESKO’YA yatırım yapacağı için kirada da kolaylık sağlandı. Tesisin 23 milyar lira olarak belirlenen kira bedeli, 6 aylık süre için 4.7 milyara düşürüldü.

41- ÖZÜRLÜLER İDARESİ’NİN KİTAP İHALESİ KONUSU

Özürlüler İdaresi Başkanlığı "İşlevsellik ve Sağlığın Uluslararası Sınıflandırılması" başlıklı bir kitap hazırlıyor. Nehir Yayınevi ihaleyi alıyor. Ve 21.12.2004 tarih ve 821672 numaralı fatura ile 12 milyar 750 milyon lirayı ÖİB’den tahsil ediyor. ÖİB’nin Başkan Vekili’nin Mehmet Aksoy olduğu, kitabın basımı için olur verenin de, aynı isim oluduğu, Aksoy’un "AB Sürecinde Özürlüler Politikası" ve "Geleneksel Sonrası Toplum Üzerine" isimli kitaplarını yayınlanmış olan basımevinin Açı Kitaplar olduğu ve ÖİB’den ihale alan Nehir Yayıncılık ile Açı Kitaplar firmasının ikisinin de adresinin "Ankara Cad. Vilayetler Han Cağaloglu-İstanbul"da bulunduğu ileri sürülüyor ve yine iddia edildiğine göre, söz konusu yayınevinin eski ortakları arasında, Devlet Bakanı Beşir Atalay bulunmaktadır. Yine iddiaya göre, ÖİB söz konusu Bakanın eski yayınevini ihalelerde kollamaktadır.

42- ENERJİ BAKANLIĞI AVUKATLIK BÜROSU SÖZLEŞMESİ

Enerji Bakanlığı’nın bünyesinde güçlü bir hukuk müşavirliği ve çok sayıda resmi avukatları bulunduğu halde, Enerji Bakanlığı’nın dava takipleriyle ilgili olarak bir özel hukuk bürosu ile avukatlık sözleşmesi imzaladığı ifade edilmektedir. Coşar Hukuk Bürosu’nun, bu anlaşma gereği, ÇEAŞ, KEPEZ davasını 1 trilyon 262 milyar lira vekalet ücreti ile almış olduğu ifade edilmektedir. Bakanlığın söz konusu büroya, konu ile ilgili olarak 631 milyar ödemede bulunduğu anlaşılıyor. Coşar Hukuk Bürosu’nun sahibinin Av. Aydın Coşar olduğu ve Başbakan Erdoğan’ın Danışmanı ve AKP kurucularından Cüneyt Zapsu’nun da ayni zamanda avukatlığını yaptığı ifade edilmektedir.

43- MALİYE BAKANI’NIN BEYKOZ’DAKİ ORMAN ARAZİSİ

Maliye Bakanı Unakıtan’ın, Beykoz Çavusbaşı'ndaki biri 34 dönüm, diğeri 17 dönüm olmak üzere toplam 51 dönüm, 2B orman arazisini zilliyetle üzerine geçirdiği ifade edilmektedir. Bugünkü parasal değerinin 10 milyon dolar olduğu ve tapusunun bulunmadığı bu arazinin, Başbakan Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde, 16 Haziran 1997'de alındığı söylenmektedir. TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu raporunda "Orman arazileri, rant grupları ve arazi mafyaları tarafından parsellenerek, köy el senetleriyle, orman köylüsüyle hiç ilgisi olmayanlara satılıyor" denmişti. Bilindiği gibi AKP iktidarı, 2B orman arazileri satışlarını kolaylaştıran bir yasa çıkartmış ve kanun Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla veto edilmişti. Kanunun yeniden çıkması halinde Unakıtan’ın söz konusu orman arazisinin de tapu alınır hale getirileceği ifade edilmektedir.

44- SSK FAKTÖR-8 İHALESİ

Hemofili hastalarının kanamalarını durdurmak için kullanılan Faktör-8 ilacının ve suyunun birlikte satılması gerekirken, SSK’ya ayrı ayrı satıldığı ve bu şekilde Kurumun 3 trilyona zarara uğratıldığı iddia ediliyor. SSK’nın İstanbul Satın Alma Müdürlüğü aracılığıyla, 22 Aralık 2003'te açılan ve SSK Yönetim Kurulu’nun 23 Ocak 2004'te onayladığı, KDV hariç 78 trilyon liralık ilaç ihalesinde Faktör-8 ilaç alımlarında usulsüzlük yapıldığı ifade edilmektedir. KDV hariç toplam 8 trilyon liralık Faktör-8 alımı ihalesinin şartnamesinde garip bir şekilde Eritropoietin (NeoRocorman ve Eprex) ve Interferon (Roferon) kalemlerinde, olduğu gibi alınacak üniteler ayrı ayrı tanımlanmış, (250 IÜ, 500 IÜ, 1000 IÜ gibi) bu da yetmiyormuş gibi, kurutulmuş Faktör-8 fraksiyonunun sulandırılması için kullanılan distileraf su miktarları da ayrı ayrı belirlenmiştir. 5 ml, 10 ml ve 20 ml olarak ayrı ayrı tanımlama yapılarak 10 firmanın rekabet ettiği bu pazarda, SSK’nın rekabetle fiyat kırma gücü azaltılmıştır. İhale Komisyonu,12 Ocak’ta uyarı yapmasına rağmen, 23 Ocak’ta SSK Yönetimi onay vermiş ve İhale Komisyonu ihalenin teknik şartnamesinin hatalı yazılması nedeniyle başlangıçta 8 trilyon lira olan Faktör-8 alım tutarındaki yanlışı son anda görerek, tuttuğu tutanakla bir ölçüde hatayı telafi etmeye çalışmıştır. Konuyla ilgili hiçbir açıklama yapılmamıştır.

45- BAŞBAKAN İÇİN SATIN ALINAN VIP UÇAĞI

Başbakan’ın kullanımı için İtalya’dan alınan AIRBUS JIJI -319 tipi uçağın Türkiye’ye maliyetinin ne olduğu ve uçağın alımının niçin ihalesiz gerçekleştirildiği açıklanmamıştır. Tadilatlarıyla birlikte yaklaşık 50 trilyona malolan uçağın ihalesiz alınması, bazı usulsüzlük iddialarını da gündeme taşımıştır. Konu ile ilgili kendisine yöneltilen sorulara Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım yazılı olarak verdiği cevapta, "Havacılık sektöründe uçak alım ve kiralamalarına ilişkin mali hususların gizliliği temel kuraldır. Gizlilik hususu tüm uçak alım-satım sözleşmelerinde zorunlu olarak yer alan bir madde olup uçak fiyatlarının açıklanması mümkün olmamaktadır" demiştir. Öne sürüldüğüne göre, uçağın esas fiyatının açıklanmamasının esas nedeninin alım fiyatının normal piyasa şartlarının çok üzerinde olduğu içindir.

46- ASYA KALKINMA BANKASI GENEL KURUL İHALESİ

Asya Kalkınma Bankası’nın 38.Genel Kurul Toplantısı ihalesiyle ilgili usulsüzlük yapıldığı, ihalenin kamu ihale mevzuatına tabi tutulmadığı ve işin doğrudan temin yöntemleriyle yapıldığı ifade edilmektedir. Teknik şartnameye göre belirtilen kalemler için, ihalede en düşük teklifi veren Lavada Tomur-Symeon Turizm Konsorsiyumu 1 trilyon 380 milyar vermiş iken, yerine en yüksek teklifi veren Seter-Visitur Ikon Konsorsiyumu 4,5 trilyona verildiği ifade edilmektedir.

47- TCDD ANKARA-ESKİŞEHİR TREN YOLU İHALESİ

TCDD Ankara-Eskişehir tren yolu ihalesi yapılmış, 206 km.lik yolun yapımı için maliyet 435 milyon dolar olarak belirlenmiştir. İfade edildiğine göre, ek işlerle söz konusu ihale 600 milyon dolara ulaşmıştır. Yine ileri sürüldüğüne göre, projeyi yapan firma ile imalatı yapan firma aynı firmadır. Bir firmanın hem projesini, hem de işin maliyetini üstlenmesi İhale Yasası’na uygun olmadığı, böyle bir durumda, proje maliyetine yansıyacak imalat rakamlarını da firmanın çıkarları doğrultusunda belirleneceği ve hiçbir yerde bu tarzda bir ihalenin yapılmadığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, söz konusu ihalede usulsüzlük olduğu ve kamunun ciddi zarara uğratılacağı açıktır.

48- İŞKUR’DAKİ EĞİTİM İHALESİ

İşkur Ankara İl Müdürlüğü, 31.01.2003 tarihinde "Özelleştirme Sosyal Destek Projesi" kapsamında Dünya Bankası kredili Yönetici Sekreterlik Eğitimi için ihale açmıştır. 63,5 milyar liralık bu ihalenin usulsüz olarak Denge Bilgisayar Şirketi’ne verildiği ileri sürülmektedir. Yine ileri sürüldüğüne göre, İşkur bünyesinde bazı ihaleler konusunda, baskı gördüğü için İşkur’da Şube Müdürü olarak çalışan Alihan Turan’ın, bu ihale baskılarına dayanamayıp beyin kanaması geçirmek suretiyle öldüğü ve bu konuyla ilgili olarak da eşinin açtığı dava halen sürmektedir. İddiaya göre, bu ihalelerde usulsüzlük ve kayrılma vardır. Konu ile ilgili olarak resmi bir açıklama yapılmamıştır.

49- ÇAYKUR NAKLİYE İHALESİ

Çay İsletmeleri Genel Müdürlüğü’nün (ÇAYKUR) 2005 yılı çay nakliyesi işinin, Başbakan Erdoğan’ın yakınları iki taşıma kooperatifi ile 2 nakliye firmasına ihalesiz bir biçimde ve yüksek fiyatlar karşılığında verildiği iddia edildi. Akyüz Uluslararası Nakliyat’ın sahibi S. Akyüz, olayı suç duyurusu ile yargıya taşırken, durumu mektupla Başbakan ve Bakanlara şikayet etti. ÇAYKUR, toplam 70 bin 500 tonluk 2005 yılı paketli çay nakliyesi için 1,2 ve 3 Şubat 2005 tarihlerinde İstanbul, İzmir, Ankara, Kayseri, Samsun, Mersin, Diyarbakır ve Erzurum hatları için ihale açtı. Ankara, İstanbul, İzmir, Samsun ve Mersin için en düşük teklifi Akyüz Nakliyat verdi. Ancak, Akyüz İnşaat kısa bir süre sonra ihalelerin iptal edildiğini öğrendi ve iptal gerekçelerinin bildirilmesini talep etti. Birkaç hafta önce ikinci en iyi teklifi verdiği hatlar için Akyüz’e "fiyatı aşağı çekebilir misiniz?" diye soran ÇAYKUR, iptal gerekçesinde kurumun tüm nakliye işinin tek bir firmaya verilmesinin "riskli" olacağı endişesinin kararda etkili olduğunu ifade etti. Akyüz Nakliyat’ın yıllardır 7-8 katrilyonluk TEKEL ürünlerini taşımakta olduğunu ifade eden Akyüz, iptal gerekçelerinin hiçbirinin doğru olmadığını söyledi. Akyüz, 25 Mart’ta yazdığı bir mektupla olayı Başbakan Erdoğan’a da şikayet etti. İadeli taahhütlü gönderilen mektubuna, Erdoğan’ın "Yolsuzluğu kim yaparsa, bizim getirdiğimiz adamlar dahi olsa kafasını koparacağız" sözünü anımsatarak başlayan Akyüz, "Bilginiz olmadığına inandığımız, size yağcılık adına yapılan ihale yolsuzluğu ile Hazine’ye milyarlara malalan olayı arz etmek istiyoruz" dedi. ÇAYKUR ise, suç duyurusuna konu olan olayla ilgili sessiz kalmayı tercih etti.

50- OTUZ TRİLYONLUK BUĞDAY VURGUNU DOSYASI

Şirketler, Toprak Mahsulleri Ofisi’nden (TMO) 140 bin liraya ihracata yapmak kaydıyla, aldıkları 10 bin ton buğdayı ortalama 300 bin lira fiyatla iç piyasaya sürdüler. Trilyonluk vurgunda, Toprak Mahsulleri Genel Müdür Vekili İsmail Kemaloğlu ise, şirketlerin haksız kazanç sağlamasını "ihraç etmek için ucuza alınan buğdaylarla şirketler istediğini yapabilir" diye savundu. TMO, Kırşehir Kaman, Adapazarı, Konya, Bolu, Ankara, Aksaray’da Dahilde İşleme İzin Belgesi (DİİB) kapsamında, yani ihracat yapılması kaydıyla piyasanın yarı fiyatına özel şirketlere buğday sattı. Un yaparak ihraç etme sözüyle, buğdayları ucuza alan şirketler, buğdayları iç piyasada sattı. Bu kapsamda, Ocak-Şubat ayları içinde, Kırşehir Kaman’da TMO tarafından, Satışlar Emirler Gıda Sanayi, Kısmet Un Sanayi ve Fatoğlu firmasına toplam 10 bin ton buğday satıldı. TMO buğdayları, üreticiden 290-390 bin lira arasında almıştı. Ancak, söz konusu firmalar, ihracata sözü verdiği için buğdayların kilosu için yaklaşık 140 bin lira ödedi. İhracaat taahhüdünde bulunan firmaların, kısa bir süre sonra buğdayların büyük bir kısmını iç piyasada sattığı ileri sürüldü. Kırşehir ve Mucur civarında, şirketlerin ihracat yapmak için aldıkları buğdayları sattıklarının ortaya çıkmasının ardından, Kırşehir Kaman Ziraat Odası Başkanı Selami Kayhan durumu önce Kaman’daki TMO ajansı ile görüştü, ancak buradaki yetkililer emrin TMO Genel Müdürlüğü’nden geldiğini belirttiler. Durumu Tarım Bakanı’na ve TMO Genel Müdürlüğü’ndeki yetkililere aktaran Kayhan’a, TMO Genel Müdür Vekili İsmail Kemaloğlu imzası ile bir bilgi notu gönderildi. Bilgi notu, İç Ticaret Şube Müdürü Hafit Tekin, Ticaret Daire Başkanı Faruk Mortaş imzalı üst yazı ile gönderildi. Yazıda, TMO’nun Kaman’da DİİB kapsamında 10 bin tonluk buğday satışı yaptığı, bu buğdayı ise Satışlar Emirler, Kısmet ve Fatoğlu firmalarının aldığı ifade edildi. Yazıda, "Firmalar zaman zaman piyasadan mevcut fiyatlarla aldıkları buğdayı işleyerek un ihraç etmektedirler. Bu firmalar, DİİB kapsamında ihraç ettikleri un karşılığında, hak ettikleri buğdayı TMO’dan aldıklarında, tekrar un ihracatı söz konusu değil ise aldıkları bu buğdayları istedikleri şekilde değerlendirme imkanına sahiptirler" denildi. Yazıda, ucuza alınan bu buğdayların ülke içinde satılmasında bir sakınca olmadığı ifade edildi. Yazıda, "sistem içerisinde bu uygulama zaman zaman yapılmakta olup, firmaların ne şekilde hareket edecekleri firmaların tercihidir" denilerek, TMO’nun konu ile ilgisinin sadece firmalara DİİB kapsamında buğday satışından ibaret olduğu ifade edildi. Kaman Ziraat Odası Başkanı Selami Kayhan, TMO’nun bu buğdayları 360-390 bin lira arasında bir fiyatla üreticiden aldığını dile getirerek, bu buğdayların zararına şirketlere satılıp, devletin zarara uğratıldığını belirtti. Kaman’da devletin zararının 30 trilyon lirayı bulduğunu ve üreticinin emeğinin şirketlere peşkeş çekildiğini dile getiren Kayhan, yaşananların dünyada bir örneğinin daha olmadığını söyledi.

51- ERZURUM’DA PASİNLER SİGARA FABRİKASI VE ARAZİSİ OLAYI

Erzurum’un Pasinler ilçesine bağlı Çögender Köyü’nde, trilyonlar harcandıktan sonra yarım bırakılan Pasinler Sigara Fabrikası ve arazilerinin, usulsüz olarak MÜSİAD üyelerinin kuduğu söylenilen bir şirkete verildiği iddia edilmektedir. 27 yılı aşkın süredir ekilip biçilemeyen 1000 dönümden fazla fabrika arazisine organik tohum üretimi yapmak için bir araya gelerek, Çögender A.Ş.’yi kuran köylüler, araziyi satın almak, kiralamak, tahsis yapılmasını sağlamak için ilgili makamlara ve Özelleştirme İdaresi’ne 2003 yılından bu yana 7 kez başvurmuşlar. Buna karşılık söz konusu fabrika ve arazilerin ortakları MÜSİAD üyesi olduğu ileri sürülen EGES A.Ş.’ye bedelsiz olarak verildiği ileri sürülmüştür. Köylüler, konuyla ilgili 9 Mayıs’ta Güneş Gazetesi’ne bir ilan vermişler ve "Arazisi köyümüze ait iken, yöre insanından 400 kişi çalıştırılacak vaadiyle, değerinin altında istimlak edilen Pasinler Sigara Fabrikası, hayata geçirilemedi. Atıl kalan arazide AÜ Ziraat Fakültesi’nin görüşleri doğrultusunda organik tohum üretmek için köy halkı, Çögender A.Ş.’yi kurdu. Araziyi satın almak, kiralamak ve tahsis kapsamı dahilinde isletmek üzere ilgili bütün makamlara ve Bakanlıklara müracaat ettik. Yedi resmi müracaatımıza rağmen bize menfi veya müspet cevap vermeyenler, 4 ay önce kurulan ve isminin önünde "MÜ" olan SİAD’in bir ay önce kurduğu EGES A.Ş.’ye bedelsiz olarak peşkeş çekmekte, katkılarından dolayı; Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ı, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’i, Tarım Bakanı Sami Güçlü’yü Milletvekilleri Ömer Özyılmaz, Mustafa Ilıcalı, Muzaffer Gül yurt’u, Vali Cehalettin Güvenç’i ve MÜSİAD Erzurum Şubesi’ni kınıyoruz” demişlerdir. Erzurum Valisi ise, arazinin karşılıksız, içindeki binaların ise kira karşılığında EGES’ verileceğini açıklamıştır. Konu ile ilgili başkaca bir soruşturma söz konusu değildir.

52- İSTANBUL İL SAGLIK MÜDÜRLÜĞÜ’NDEKİ 750 MİLYARLIK USULSÜZLÜK

İstanbul İl Sağlık Müdür Yardımcısı’nın, Sağlık Ocağı yaptıracağım diye usulsüz olarak 750 milyar para topladığı ve sonra bu parayla alınan malzemeleri sattığı ileri sürülmektedir. Sağlık ocaklarından sorumlu İstanbul İl Sağlık Müdür Yardımcısı Dr. Celal Şahin hakkında, Güngören’de, Akıncılar Sağlık Ocağı’nı yaptırmak için çeşitli şirketlerden makbuz karşılığı para topladığı, elde edilen miktardan kalan 750 milyar liralık tıbbi malzeme ve inşaat malzemesini gazete ilanı ile satışa çıkardığı iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Sağlık ocağı yanına kayınbiraderinin eczane açtığı Dr. Şahin, makbuzların sahte imzasının da taklit olduğunu öne sürerek, "Bunları İstanbul dışına, rüşvet aldıkları için sürdüğüm iki teknisyen yapıyor. Akıncılar Sağlık Ocağı’nın yerinde market vardı, marketi sağlık ocağı ve eczaneye dönüştürdük. Esnaftan 30-40 milyar lira bağış topladım. Bağışçıların ismini de pirinçten bir plakayla, Sağlık Ocağı’nın girişine astım. diğer makbuzlardaki imzalar bana ait değil, sahte" demiştir. Sağlık Müdürlüğü’nde memurluk yapmaya maddi olarak ihtiyacı olmadığını öne süren Dr. Şahin, "Benim Sentez Temizlik şirketim, Melihan medikal malzeme firmam, Zeytinburnu’nda bir polikliniğim vardı. Bu işlerimi devrettim. Ben bu görevde isteyerek durmuyorum. Temizlik İhale Komisyonu Başkanıyım. İstesem çatır çatır ihale alırım. Bir ihale 3-4 trilyon lira, ama almıyorum" diye de konuşmuştur.

53- ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI BÜROKRATLARININ İHALE KAZANAN FİRMA TARAFINDAN AĞIRLANMASI

Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Bünyamin Kara ve Devlet Meteoroloji İsleri Genel Müdürü Adnan Ünal'ın Bakanlığın ihalelerine giren VAISALA firması tarafından, Finlandiya’da ağırlandıkları ve bütün faturaların söz konusu firma tarafından ödendiği ifade edilmektedir. 6-10 Haziran 2004 yılında Finlandiya’da ağırlanan söz konusu bürokratların tüm harcamalarının, Bakanlıktan çok sayıda ihale alan VAISALA firması tarafından ödendiği, daha sonra konu kamuoyuna intikal edince de, söz konusu bürokratların, söz konusu firmaya bu paraları geri ödedikleri ileri sürülmektedir. Yine bir başka iddia, açılan bir ihalenin iptal edilmesi ile ilgilidir. Çevre ve Orman Bakanlığı, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü (DMİ) 10 adet havaalanında Otomatik Meteoroloji sistemi satın almak üzere Ağustos 2004'te ihale açar. Bu ihale için 4 Ekim 2004 tarihinde VAISALA firması ile 1.674.590 Euro bedel karşılığı sözleşme imzalanır. DMİ yine 2004'te 76 adet Otomatik meteoroloji istasyonu için ihale açar. Bu ihaleye üç firma katılır. Jinyang firması 1.631.066 ABD doları, Elice firması 1.820.000 ABD doları, VAISALA firması 2.376.360 ABD doları teklif verir. Bu ihaleyi en yüksek fiyatı verdiği için VAISALA alamaz. Bunun üzerine "Ödenek yetmedi, fiyatlar biraz pahalı" gibi gerekçelerle, ihale tamamen iptal edilir.

54- TOKİ’DE MİLLETVEKİLİ AYRICALIKLARI KONUSU

Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu, TOKİ’de usulsüzlükler saptadı. Cumhurbaşkanlığı DDK müfettişleri Toplu Konut İdaresi’nde gerçekleştirdikleri denetimlerin sonuçlarını raporlaştırdılar. Rapora göre, 26 Eylül 2003 günlü 1059 sayılı Başkanlık onayıyla, Bilkent 3'ncü Etap, C3 ve C4 Blok konutlarının açık satış yöntemiyle satışa çıkarılmasına karar verildi. Açık satış, ilk gelenin konutu alması biçiminde uygulanıyor. Satışı ilan edilen lüks konutlarla ilgili olarak milletvekillerinin giriştiği usulsüzlük rapora söyle yansıdı: "Satışı ilan edilen konutlarla ilgili olarak bir grup milletvekili adına bir milletvekili, 8 Ekim 2003 tarihli bir dilekçeyle İdareye başvurarak, C1,C2,C3 ve C4 tipi konutlardan 19'unun 'blok satış' yöntemiyle kendilerine satılmasını istemiştir. Önerilen fiyat, idarece belirlenen satış bedelinin çok altında olmasına karsın, İdare Başkanı’nın 8 Ekim 2003 günlü onayıyla 21 konut satıştan çekilmiştir. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Raporu’nda konunun eleştirilmesi üzerine, satıştan çekilen konutlar 19 Şubat 2004 tarihinde açık arttırma ile satışa sunulmuştur. İlan edilen ve devam eden bir ihalede bir kısım konutun satıştan çekilmesinin dayanağı yoktur. Konut satışlarında rekabeti esas tutan, hiçbir gruba ayrıcalık tanımayan yöntemler kullanılması gerekmektedir." Söz konusu olay, raporun "Usulsüz Olarak satıştan Çekilen Konutlar" başlıklı bölümünde yer aldı ve AKP’li bir milletvekilini işaret etti.

55- YÜKSEK İHTİSAS HASTANESİ PERSONEL TAŞIMA İHALESİ

Yüksek İhtisas Hastanesi’nin aynı koşullarda yaptığı iki ihale arasında, yüzde bine yakın fark olduğu ifade edilmiştir. Hastanenin, 2004'te gece vardiyası personel taşıma isi, 7 kişiden oluşan ihale komisyonunun beş üyesinin "yüzde 92 pahalı" muhalefetine karsın 420 milyar 480 milyon liraya verildi. 2005 yılı için aynı işin ihalesinin ise 43 milyar 690 milyon liraya verilmesi dikkat çekici bulundu. Hastanenin 2004 yılı gece vardiyası personelinin taşınması işi için ihaleye çıkıldı. 29 Aralık 2003 tarihindeki ihaleye 2 şirket katıldı. Kokar Turizm Taşımacılık 481 milyar, Koçlar Turizm Taşımacılık Limited Şirketi ise 420 milyar 480 milyon lira teklif verdi. Kokar Turizm Taşımacılık şirketi eksik belgeleri tamamlamadığı gerekçesiyle ihale dışı bırakıldı. Koçlar Turizm’in 420 milyar 480 milyon liralık teklifine 7 kişiden oluşan ihale komisyonunun Başkan da dahil, 5 üyesi "geçen yıla göre yüzde 92" daha yüksek olduğuna ilişkin şerh koyarak karşı çıktılar. Ancak, ihalenin ita amiri olan Prof. Dr. Adnan Çobanoğlu ihaleyi uygun görerek onayladı. Aynı işin 2005 yılı ihalesine ise 10 şirket katıldı. İhale komisyonu verilen tekliflerden 6’sını geçerli bularak incelemeye aldı. Komisyon, en düşük teklif olan 43 milyar 690 milyon 500 bin lirayı veren Onursal Otomotiv Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne ihalenin verilmesini uygun buldu. İki ihale arasındaki farkın kaynağı apaçık sırıttı.

56- SAĞLIK BAKANLIĞI BÜROKRATLARININ İLAÇ ŞİRKETİ TARAFINDAN YURTDIŞINDA AĞIRLANMALARI

Yurtdışındaki gezilere Sağlık Bakanı’nın onay vermesinin ciddi kuşku uyandırdığı ve ilaç şirketlerinin Sağlık Bakanlığı üzerinde etkin bir rol oynadıkları iddia edilmektedir. Sağlık Bakanlığı’nda ruhsatlandırmadan sorumlu üç bürokratın Pfizer İlaç firması sponsorluğunda Almanya’ya gönderildiği ifade edilmiştir. Pfizer İlaçları Limited şirketi, 16 Aralık 2003'te Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Necdet Ünüvar’a yazı yazarak, Bonn kentinde 12-13 Ocak 2004 tarihleri arasında toplantı yapılacağı bildirdi. Müsteşardan toplantıya, İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü’nde ruhsatlandırmadan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ile onun uygun göreceği iki ruhsatlandırma görevlisinin gönderilmesini isteyen Pfizer, tüm masrafların firma tarafından karşılanacağını iletti. Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve Müsteşar Ünüvar ise, 7 Ocak 2004 tarihinde, İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü İlaç ruhsatlandırma Dairesi’nden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Tokaç ile ruhsatlandırma Dairesi Şube Çalışanlarından Eda Cindoğlu ve Ahu Güney’in toplantıya görevli olarak katılmasına olur verdi.

57- EÜAŞ SEYİTÖMER, AFŞİN-ELBİSTAN SANTRALLERİNDEKI İHALELER

Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğü Malzeme ve Yönetim Ticaret Dairesi Başkanlığı’nın 2004 yılı içinde yaptığı Seyitömer Termik Santral İşletme Müdürlüğü personel taşıma ihalesi için Kamu İhale Kurumu’na başvuruda bulunuldu. Yapılan incelemelere Elektrik Üretim A.Ş.’nin isteklilere ihale sonucunu bildirmeden sözleşme imzalamış olduğu belirlenerek, bu yöntemle ilgili firmaların şikayet haklarının dahi ellerinden alındığını saptandı. Kurum, usulsüzlükler için suç duyurusunda bulunma kararı aldı. EÜAŞ’ın 2003-2004 yıllarında gerçekleştirdiği Seyitömer Termik Santralı’nın bakım ve onarım ihalesi, Afşin- Elbistan B Termik Santrali Tesis Müdürlüğü’nün hizmet alımı ihaleleri de başvuru üzerine, Kamu İhale Kurumu tarafından denetime alındı. Yasaya aykırılıklar nedeniyle iki ihalenin de iptal edilmesi benimsendi. EÜAŞ’ın 2004'te gerçekleştirdiği "120 bin ton kıraç taşı alımı"na ilişkin ihaleyse, başvuru yapılmasına karşın Kamu İhale Kurumu’nun yetkisi dışında kaldığı için incelenemedi.

58- TOKİ’DEKİ TAŞIT VE PERSONEL ALIMI

Toplu Konut İdaresi (TOKİ) ve Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nca "hasılat paylaşımı" ile yaptırılan yedi adet toplu konut projesinde, 773 trilyon lira tutarındaki kaynağın müteahhitlere aktarılarak kamunun zarara uğratıldığı müfettişlerce saptanırken, konut şantiyeleri için müteahhitlere aldırılan taşıtların da makam aracı olarak kullanıldığı belirlendi. TOKİ, son iki yılda 70 sözleşmeli personeli de sınavsız, duyurusuz işe aldı. TOKİ’nin hasılattan aldığı payın yüzde 30'lar seviyesinde kaldığı, bazı projelerde bu oranın yüzde 23'lere kadar gerilediği belirlendi. Bu şekilde sözleşmeyle bağlanan 2.3 katrilyon liralık 7 projede, kamunun 773.9 trilyon lira zarara uğratıldığı saptandı. Konut ihaleleri yoluyla TOKİ’nin zarara uğratıldığı YDK raporlarına yansırken, konut projeleri şartnameleri kapsamında müteahhitlere aldırılan taşıtların da sözleşme hükümlerine aykırı olarak şantiyelerde kullanılmadığı, TOKİ yöneticilerine tahsis edildiği belirlendi. Bu yöntemle müteahhitlere satın aldırılan ve her türlü bakım ve akaryakıt ihtiyacı müteahhitlere karşılatılan 37 araçtan ikisi TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’a, üçü Başkan Yardımcıları’na, beşi Bayraktar’ın danışmanlarına, diğerleri de Hukuk Müşaviri, Daire Başkanları, Şube Müdürleri’ne tahsis edildi. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın kuruma personel alımında da sınav şartını aşmak için isçi ve memur yerine sözleşmeli personel yöntemine başvurduğu belirlenirken, 70 kişinin bu yöntemle ve ülke çapında herhangi bir duyuru yapılmadan işe alındığı ileri sürüldü. İdarenin 2003 ve 2004 yıllarında iktidar partisi milletvekilleri ile Başkan Erdoğan Bayraktar ve başkan yardımcısının, akraba, eş-dost ve hemşehrilerinin işe yerleştirildikleri iddia edildi ama konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapılmadı.

59- TRT’DEKİ İZLENMEYEN BAZI DİZİLERE 10.5 TRİLYON LIRA ÖDENMESİ

TRT’de 2004'te 28 diziye 10 trilyon 448 milyar lira harcandığı; Paydos, Üvey Ana, Dudaktan Kalbe, Yol Palas Cinayeti, Aşk Mahkumu ve Sihirli Lamba programlarına 944 milyar ödendiği, yayını devam eden dizilerin program başına maliyeti 1 trilyon 403 milyar olduğu, başarısız olan programların da çoğunun yayından kaldırıldığı ileri sürülmektedir. Yine ileri sürüldüğüne göre, TRT’ye yapım satan şirketlerin kurucuları ve ortaklarının arasında, TRT’de görev yapan müşavirlik, danışmanlık hizmeti veren kişiler ve yakınları vardır. Ve yine TRT’de birçok yerli-yabancı film ve dizilerin usule uygun olmadan ve fazla fiyatla satın alındığı ileri sürülmektedir.

60- MALİYE BAKANI’NIN HAYALİ İHRACAAT DOSYASI

Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen’e bağlı olan Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı bir soruşturma raporu hazırlıyor. Bu raporda, 1 milyar 162 milyon dolarlık hayali ihracat olayının gerçekleştirildiği ifade ediliyor. Ve yine bu raporda, Kemal Unakıtan’ın 1995-1998 yılları arasında Albaraka Türk yöneticisi iken yaklaşık 200 trilyonluk bir hayali ihracattan sorumlu olanlar içinde ismi zikrediliyor. Durumun, teşekkül halinde hayali ihracat yapmak ve evrakta sahtecilik iddiasıyla yargıya intikal ettirilmesi isteniyor. Maliye Bakanlığı, hayali ihracat yapan firmalara aracılık eden firmalardaki yöneticilerin cezai sorumluluğunun kaldırılmasını öngören bir kanun tasarısı hazırlıyor. Eğer tasarı bu şekilde kanunlaşırsa, Unakıtan ile ilgili yeni bir af çıkacağı ifade ediliyor. Affın çıkartılması çabası sürüyor.

Daha var istermisin? Bunlar doymaz çünkü.
 
HOCAM HANGİŞ SİTEDEN ALDIN BUNLARI... BENDE İSTERSEN CHP,ANAP, DP FİLAN FALAN BUNLARIN YOLSUZLUKLARINI BULUYUP YAZAYIM BURAYA.. AMA PARDON ONLARA SATIRLAR SAYFALAR YETMEZ Kİ
 
Belge ile DEDİKODU arasındaki farkı ben açıklayamadım sanırım.

AYRICA BU SUÇLARI İŞLEYENLER KİMLER?

HUKUKUN EN TEMEL KURALLARINDAN BİRİSİ suçun ŞAHSİLİĞİDİR.

Ayrıca bu suçları BİRİLERİNİN(???) İŞLEMİŞ OLMASI(?!) Anayasa Mahkemesi'nin Anayasa'ya aykırı davranma yetkisini doğurur mu?

Buyrun tartışalım.
 
msalep' Alıntı:
HOCAM HANGİŞ SİTEDEN ALDIN BUNLARI... BENDE İSTERSEN CHP,ANAP, DP FİLAN FALAN BUNLARIN YOLSUZLUKLARINI BULUYUP YAZAYIM BURAYA.. AMA PARDON ONLARA SATIRLAR SAYFALAR YETMEZ Kİ

Hocam evet onları da koyalım! Kim dedi koymayalım diye? Ne yani diğerleri de böyle şeyler yapıyo diye eyvallah mıı diyeceğiz?
Bunları rahatça bulursunuz internetten gazetelerden. mevzu o da değil. Hatırlamak,Unutmamak, unutturmamak.

Ne yani diğerleri de böyle şeyler yapıyo diye eyvallah mıı diyeceğiz AKP ye?
Ne yani diğerleri de böyle şeyler yapıyo diye eyvallah mıı diyeceğiz AKP ye?
 
Durum
Konu kilitlenmiştir.
Geri
Üst