Türkiye sorunu

Kodla Büyü

theghost83

Süper Üye
Süper Üye
Mesajlar
1,081
Yalnız ve güzel ülkemizin sorunları çok ama bir de iyi yanı var...
Magazini ve mizahı bol...
İşte size son eğlenceli malzeme; akil adamlar... Dün öğle saatlerinden beri herkesin dilinde bu konu...
Akil’lerin bazı ortak yanları var... Hemen hepsi geçmişteki bütün sorunlardan Cumhuriyet’i sorumlu tutar, her tartışmada Türkiye’yi suçlu bulur, Atatürk’e karşıdır, çoğu soldan dönme, liberal, yetmez ama evetçi, Kürtçü, gizli AKP’li kişiler...
BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak böyle bir heyette olması gereken niteliği anlatıyor:
“Heyetin taraflara eşit durabilen kendi tarafsızlığını koruyabilen ve eğer taraf olacaksa barışın, çözümün ve özgürlüklerin yanında taraf olabilecek kişilerden oluşması gerekir.”
Akil adamların görevi ve konumu tam da bu olmalıydı... Ancak seçilen kişiler tarafsız özellik taşımıyor. Üstelik ikna yetenekleri bu iş için uygun mu? Meçhul!..
Halkın merak ettiği şey İmralı’da neyin pazarlığının yapıldığı... PKK’nın ne istediği... PKK’nın silah bırakmasına karşılık nelerin vaat edildiği... PKK’ya demokratik özerklik verilip verilmeyeceği vs... Akil heyetler bu konuda ne biliyor ki, neyi anlatacak?
Gidecekleri yerlerde dinleyici bulacaklar mı? O da başka mesele...Üstelik çok sıkı korunmaları gerekecek. İşleri zor...



Kim o şerefliler?
Balyoz tutuklusu subayların aileleri tarafından düzenlenen “sessiz çığlık” gösterisinde bu hafta Gonca Çelebi şu konuşmayı yaptı:
- Bu tutuklamalar, ‘Şerefli bir Türk subayı’ adıyla yapılan ihbar mailleriyle başladı. Şimdi bu ‘Şerefli Türk subayına’ sesleniyorum. Tüm şerefsizler içeride olduğuna göre çık ortaya ve ne kadar şerefli olduğunu tüm Türkiye’ye göster...
Balyoz, Poyrazköy vb. gibi davalar hep imzasız mailler veya “Şerefli Türk Subayı” imzalı ihbarlarla başladı.
Prof. Çetin Yetkin, “Bir Savcının Not Defteri’nden”adlı kitabında Romalı düşünür Çiçero’nun yazılarını aktarıyor. Bundan 2000 yıl önce... Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde bu dine gizlice girenleri birileri imzasız mektuplarla ihbar eder, cezalandırılmasını sağlarmış. Trabzon Valisi durumu imparatora bildirdiğinde imparator bu şekilde işlem yapılmamasını emretmiş, imzasız ihbarın “çağdışı” olduğunu bildirmiş...
Günümüz Türkiyesi’nde ise imzasız ihbar geçerli bir kanıt adeta...
Üstelik... İhbarcıların yalancılığı ortaya çıkınca, sanıkların talebine rağmen, mahkemeler ihbarcıları araştırmıyor, “Şerefli Türk subayları” hep karanlıkta kalıyor. Ne şeref ama...



Emlak
Emlak vergisini uzun süredir yatırmamıştık... Gidip sıraya gir, beyanname doldur vs. zor geliyordu. Bir dostumuzla konuşurken bu konu geçti:
- Kadıköy Belediyesi’nin gezici tahsilat ekibi var, dedi dostumuz, bir telefon et gelip vergiyi alsınlar...
Belediyeye telefon açtık. Ertesi gün için randevu verdik. Belirlenen saatte temiz pak iki genç memur kapıya geldi. Vergi borcumuzu önümüze koydular. Ne kadarını ödemek istediğimizi sordular. Bir bölümünü ödedik. Nasıl mı? Kredi kartıyla, anında. Doğrusu hoşumuza gitti uygulama... Teşekkür ettik. Belediye’ye...



TC
Sağlık Bakanlığı sağlık kurumlarının tabelalarından T.C. ibaresinin kaldırılmasını istemiş. Tabelalardaki T.C. ibaresi siliniyor.
Emri veren Bakan Mehmet Müezzinoğlu, Batı Trakya göçmeni. Röportajlarda 1983 yılında Meriç Nehri’ni gizlice geçerek Türkiye’ye kaçtığını anlatıyor. Gelmiş tıp okumuş, hastane sahibi olmuş, bakanlığa yükselmiş. Ona özgürce yaşama ve hayatta yükselme koşullarını bu Cumhuriyet’i kuranlar sağlamış. O ise şimdi tabelalardan cumhuriyetin adını silmekle meşgul. İçinden zaman zaman “kadere bak” diyor mudur acaba?



Bülent Arınç, “PKK’nın
meşruiyet
aradığını görmeyecek
kadar enayi miyiz?” demiş.
Öyle bir
soru ki, yanıtı
kendi içinde!
Fahrettin Fidan



Teyzem
Hatice Teyze 2B mağduru olarak CHP grup toplantısında kürsüye fırlamış:
- Bu ülkeye bir Atatürk daha lazım, diye haykırmış...
Hatice Teyze gibi teyzeler seçimlerde tercihlerini doğru yapsa... Meclis’ten yasalar çıkarken biraz kulağını kabartıp bu yasa ne getirip ne götürüyor diye merak etse... Haksızlık yalnızca kendi başına gelince değil, başkalarını vurduğunda da sesini yükseltse... Siyasi oyunu doğru okusa... Böyle sorunlar olmaz... İkinci Atatürk’e hiç gerek kalmazdı...
melih aşık
 
Hem Öcalan hem Karayılan:
- Çekilme yasa ile olur, TBMM bir yasa çıkartmalı, diyorlar...
Mantığa uygun şekil de budur. Ne var ki AKP tarafı Meclis sözünü duymak istemiyor. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ:
- Bu noktada bir yasal düzenleme ihtiyacı görünmüyor... Şu anda nasıl girdilerse o usulde çıkacaklar. Yoksa resmi bir çıkış yapılması söz konusu değil, diyor...
Anlaşılan İmralı’da bu konuda anlaşmaya varılmadı...
Ya da varıldı ama AKP, böyle bir yasanın PKK’yı “terör örgütü” olmaktan çıkarıp Cenevre sözleşmesindeki “savaşan taraf” pozisyonuna sokacağını ve işlerin çatallaşacağını sonradan fark etti...
Sonuçta süreç bu noktada biraz tıkanmış görünüyor...
Eğer çekilme AKP’nin dediği gibi olursa.. Kim gitti, kim kaldı... Kaç kişi çekildi, kaç kişi ülkede kaldı... Bunlar nasıl anlaşılacak... O arada birtakım kanun kaçakları “Ben PKK’lı teröristim” diye eline bir silah alıp sınırdan çekip giderse bu komediye kim dur diyecek?
İmralı pazarlığında PKK’nın vereceği tek anlamlı taviz “çekilme” idi. Eğer bu konu üzerinde anlaşma sağlanmadıysa ne üzerinde sağlandı? Bu konu üzerinde anlaşmaya varılmadan İmralı’da anlaşıldı havası neden yayıldı? Çekilme konusu halkın gözünü boyamak için kurgulanan bir yalan olmasın...

Peşkeş berdevam...

Özelleştirme adı altındaki iç ve dış peşkeş operasyonu doludizgin ilerliyor...
CHP Kırklareli Milletvekilleri Turgut Dibek ve Mehmet Kesimoğlu, Hamitabad Santralı özelleştirmesini gündeme getirdiler.
Lüleburgaz İlçesindeki Hamitabad Elektrik A.Ş. 105 milyon dolara özelleştirildi. Şirketin bankada nakit 85 Milyon TL’si, dağıtım şirketlerinden 50 milyon TL alacağı, 30 milyon TL yakıt stoku bulunduğu bildiriliyor... İhaleyi kazanan: Limak...
Bu toz duman arasında.. Petrol yasa tasarısı komisyondan geçti... Geçen yıllarda bu yasa TBMM’den çıkmış, Cumhurbaşkanı Sezer yasayı veto etmişti.
Yasa hemen hemen aynı şekilde yeniden TBMM’de...
İlgili “oda”ların açıklamasına göre yeni tasarıda...
* Petrol arama ve üretimle ilgili taleplerde “talebin milli menfaatlere uygun olması” ölçütü yasa tasarısından çıkarılmış...
* Türkiye Petrolleri A.O.`nın mevcut kanunda sahip olduğu haklar geri alınarak özelleştirilmesi imkan dahiline sokulmuş...
* Ormanlar yanında milli parklarda dahi petrol aranmasının önü açılmıştır.

BDP Genel Başkanı Demirtaş: Teröristlerin Türkiye’yi terk etmesi konusunda
“KCK yetkilidir” diyor.
Pardon yahu!
KCK’lılar şu günlerde “terörle ilgileri yok diye” teker teker serbest bırakılmıyor mu?
Akif Kökçe

Bayrak

Yeni Şafak gazetesi yazarı Hilal Kaplan, bir televizyon kanalında Diyarbakır’da Türk bayrağı açılmaması tartışmalarına değinerek:
“Herkesin cebinde zaten Türk bayrağı var artık bu Türk bayrağının isminin değişmesi de gündeme gelmeli mesela Sayın Selahattin Demirtaş’ın dediği gibi ‘Devlet Bayrağı’ olabilir” diyor...
Bizim de söylemek istediğimiz hep buydu...
Eğer Anayasa’dan Türk sözü çıkarılacak... Türk kavramı milletin adı değil de bir alt kimliğin, bir etnik grubun adı olacaksa... O zaman Türkçenin resmi dil, ülke adının Türkiye olması da gereksiz olacaktır. Elbet bayrağımıza Türk bayrağı denmesi de anlamsızlaşacaktır. Bir alt kimliğin adı neden ülkenin ve bayrağın adı olsun...
“Türk adı ırk adıdır, üst kimliğin adı olmamalı”, diye sürdürülen kampanyanın varacağı yer anlaşılmıyor mu?

Türkçe kurdu Kemal Kırar dostumuz bir not göndermiş... Akil adamlar deyişinin yanlış olduğunu... “Akil”in Arapçada “yiyen, yiyici” anlamına geldiğini, doğru sözün “akıl adam” olacağını kaydediyor.

Mem...

Bir başkadır benim memleketim... Generalini, subayını, rektörünü, gazetecisini, bilim adamını sahte kanıtlar ve gizli tanıklarla darbeci diye hapse atıyor. Yurtdışına çıkış yasağı koyuyor.
Aynı devlet... Eline silah alıp dağa çıkmış, asker, sivil binlerce insanın kanına girmiş katiller güven içinde “yurtdışına çıksınlar” diye formül arıyor... Ne demiştik bir başkadır benim memleketim.
 
Geri
Üst