21’inci yüzyıl Türkiye’sinin yükselen değeri: Sosyoloji

İstanbul

Üniversite adayı öğrenciler için tercih döneminin yavaş yavaş sonuna gelinirken hem aileler hem de öğrenciler en iyi meslek ve bölüm arayışı içerisindeler. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. İsmail Coşkun sosyoloji ile ilgili algının çok eski olduğunu ve günümüz Türkiye’sinde nitelikli sosyologlara ihtiyaç olduğunu ifade etti.


Çoğunlukla popüler mesleklerin yer aldığı sayısal alanları tercih eden öğrencilere tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. İsmail Coşkun, sosyoloji bölümünü ve öğrencilerinin mezun olduktan sonra neler yapabileceğini anlattı.

“MERKEZ BÜRORASİ VE BAKANLIKLARDA SOSYOLOGLARA İHTİYAÇ VAR”

Prof. Dr. Coşkun özellikle ebeveynlerde sosyoloji bölümüne dair yanlış bir algı olduğunu piyasaların sosyoloji mezunlarına ihtiyaç duyduğunu vurgulayarak, günümüz Türkiye’sinde ve dünyada sosyolojinin büyük öneme sahip olduğunu ifade etti.

Prof. Dr. Coşkun, “1980’lerin başı itibariyle baktığımız zaman sadece bir kamu kapısı, devlet kapısı ya da öğretmenlik mesleği vardı. Bugün için bu söz konusu değil. Türkiye’nin iktisaden büyümüş olması ekonomisin gelişmiş olması. G-20’de yer alması, gibi durumlar beraberinde hem yatay hem de dikey olarak toplumsal hareketliliği getiriyor. Bunun dışında düne kadar Türkiye göç trafiği ve insan hareketliliğinde güzergah ülke iken bugün hedef ülke haline geldi. Savaş coğrafyaları haricinde gelen insan sayısı oldukça fazla. Çok ciddi bir biçimde yoğun bir nüfusun ilgisine mazhar oluyor. Gelen bu göçmen nüfusun ilişkisi, istihdamı, yarattığı sorunlar, uyum ve entegrasyondan başlayarak olağanüstü bir sosyolojik ilgiyi araştırmayı gerektiriyor. Piyasaların gelişmesi beraberinde sosyolojiye olan ilgiyi artırıyor. Kamunun, piyasaların araştırma ihtiyacı var. Bunlar sosyolojiye yoğun bir ilgiyi getiriyor. Göçten kentleşmeye kadar olağanüstü bir canlılık var. Bu canlılık sosyolojiyi güçlü kılıyor. Eski algı değişti. Dün sadece öğretmenlik vardı, bugün merkez bürokraside bakanlıklarda sosyologlar var. Düne kadar insan kaynakları şirketlerinde sadece endüstri mühendisleri ya da psikoloji disiplininden arkadaşlar yer alırken bugün sosyoloji ve antropolojiye olağanüstü bir ilgi var. Çünkü gerideki profil ve hikaye önem kazanmış durumda” diye konuştu.

GENİŞ ÇALIŞMA ALANLARI MEVCUT

Günümüzde artık tek bir kaynaktan beslenen mesleklerin yok olmasıyla birlikte disiplinerarası çalışmalar daha çok tercih ediliyor. Bu çalışmalarda özellikle toplumsal dinamikleri etkileyen, araştıran sosyoloji ve antropoloji gibi beşeri bilimler tercih ediliyor.

Prof. Dr. İsmail Coşkun Türkiye’nin genç nüfus itibarıyla dinamik olduğunu ve bu dinamizmin, okullaşma, göç hareketleri, gündelik tüketici davranışları, toplum ilişkileri, etnisite ve sosyal güvenlik alanları gibi toplumu ve insanları ilgilendiren geniş bir çalışma alanına sahip olduğunu ifade etti.

“BEŞERİ BİLİMLER ARASINDA MERKEZİ BİR KONUMDA”

Sosyoloji bölümü hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Coşkun sözlerine şöyle devam etti:

“Sosyoloji, bugün yaşadığımız sorunları gerideki kaynaklarından incelemeye başlayarak bugüne kadarki seyir dinamiklerini inceler ve bundan sonraki evrilme çizgileri hakkında bize ipucu verir. Önceki tecrübelerin yeniden üretimi bugünkü farklı çağdaş dinamiklerin yarattığı sorunu aşabilmesi bu tarihsel kavrayıştan geçer. Sosyoloji bütüncül bakar, gündelik bir bireysel davranışı kültürel, siyasi, ekonomik, toplumsal olgularla kavrar. Bu da meseleyi bütüncül kavramaya, resmi büyük görmeyi sağlar. Tekil bir hadiseye, olguya,  ya da toplumsal bir şeye odaklandığımız zaman diğer boyutlarını atlarız. Sosyoloji bütün bu dinamikleri göz önünde bulundurarak bütüncül bir kavrayışa imkan vermesi açısından beşeri bilimler arasında merkezi bir yer kaplar”

KİMLER TERCİH ETMELİ?

Bu bölümü tercih edecek öğrencilerin toplumsal sorunlara duyarlı, insan ilişkilerine açık öğrenciler için uygun olduğunu dile getiren Prof. Dr. Coşkun, “Geleneksel tabirle elini taşın altına koyacak insanlar gerekli. Sokağa girecek sokaktaki insanımızla muhatap olacak. Göçmen ya da dezavantajlı kesimdekilerle konuşmaktan çekinmeyecek, bundan beslenecek ve bir duyarlılığı olacak. Düşünsel vizyona sahip olacak, edebiyatla, tarihle, siyasetle ilişki olma son derece önemli. Eğer bunlarla ilişkisi varsa, ufku da açıktır. Entelektüel yönelimi ve soruları da vardır. Bu da beraberinde ilişkilerini verimli bir biçimde kavramasını nüfuz etmesini getirecektir” dedi.

“TÜRKİYE’NİN SOSYOLOJİ İHTİYACI VAR”

Türkiye’nin çok genç bir nüfusa sahip olmasının avantajlarının yanında bu sebepten oraya çıkan dezavantajlardan da söz eden Prof. Dr. Coşkun, “Şu anda eğitim sektöründe olan milyonlarca genç insandan söz ediyoruz. Bunun yarattığı talepler, sorunlar var. Milli gelir düzeyinin artışının yarattığı görece refahın artmasının getirdiği talepler var. Bu talepler beraberinde sorun alanları yaratıyor. Türkiye dinamik bundan önce çok zor koşulları aşmış Türkiye bunları da aşacaktır. Bu yüzden daha fazla sosyoloji ihtiyacı var” diye konuştu.

“TÜRKİYE ÇOK DİNAMİK BİR ÜLKE”

Türkiye’nin kendi tarihinden, toplumundan, kültüründen gelen çok önemli dinamiklerinin olduğunu vurgulayarak yeni gelen kuşaktan ümitli olduğunu dile getiren Prof. Dr. Coşkun, “Bir önceki kuşağa göre şu an gelen kuşak çok daha donanımlı geliyor. Dil bilerek, dünyaya açık olarak geliyor. Bunlar Türkiye açısından çok ümit verici. Benim kuşağımdaki doktora düzeyleri ile karşılaştırdığımda şu an genç kuşakta lisans seviyesine denk geliyor, yani çok parlak, sıkı bir kuşak geliyor” ifadelerinde bulundu.

Kaynak: DHA