Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
“Yassıada kararları ve idamlar konusundaki çalışmanın içeriği nasıl olacak? Meclisin gündemine ne zaman gelecek? Bu kararların yok sayılması, yeniden yargılama söz konusu olabilir mi?” şeklindeki sorulara karşılık Şentop, Yassıada’nın ülkenin toplumsal siyasi hafızasında çok zorlu, ağır bir sarsıntı olduğuna işaret ederek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde başlatılan Yassıada’ya ilişkin dönüşüm sürecinin bu tramvayı düzeltmek için atılmış somut bir adım olduğunu vurguladı.
Şentop, Yassıada’daki idam kararlarını alan ve “mahkeme” adı verilen yapıyla ilgili hukuken birtakım sıkıntıları bulunduğunu ifade ederek, bu kararlara ilişkin hukuki değerlendirmelerde bulunduklarını ve bunları Cumhurbaşkanı Erdoğan’a arz ettiğini aktardı.
TBMM Başkanı Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kabine, Başbakanlar ve Bakanlar, o zaman Menderes ve arkadaşlarını, eğer kendileriyle ilgili bir suç iddiası varsa yargılanacağı merci, ‘1924 Anayasasında Divanı Ali’ diye ‘Yüce Divan’ bugünkü anlamıyla bir yapı var. Yargıtay-Danıştay üyelerinden, ‘o zaman Anayasa Mahkemesi yok’ oluşan bir yapı. Şimdi darbeyi yapanlar böyle bir mahkemede, Anayasal mahkemede, iddialarda bulunuyor, onların yargılanmasını yeterli görmemişler. İstedikleri kararı belki oradan çıkartamayacaklarını düşünmüşler. O zaman işte darbeden aşağı yukarı 15 gün sonra 12 Haziran’da çıkarttıkları bir numaralı kanunla Anayasa değişiklikleri yaparak. Yüce Divanı da (Divanı Ali’yi) kaldırarak yerine yeni bir mahkeme kurmuşlar. Yassıada’daki o mahkemeye, mahkemeden yürürlüğe giriş tarihinde 12 Haziran’da çıkartmalarına rağmen geriye yürütüp 27 Mayıs 1960 tarihinde başlatmışlar yürürlüğünü. Böylece tamamen kendi kontrollerinde kendilerine mahkemenin kararlarını da aslında önceden belirlediği bir yapı oluşturmuşlar ve orada yargılama olmuş.”
Bir kişinin bir suç işlemesi halinde hangi mahkemede yargılanması gerekiyorsa o mahkemede yargılanması ilkesinin çok eski, yerinde ve kalıcı ilkelerden biri olduğuna dikkati çeken Şentop, bunun aynı zamanda evrensel ilkelerden biri olduğunu vurguladı.
Bir kişinin yargılanması için mahkeme kurulamacağının altını çizen Şentop, söz konusu mahkeme kararlarının bir kısmında “Türk milleti adına” diye bir ifadenin de bulunmadığını, çünkü millet adına herhangi hukuki bir temellendirmenin bulunmadığını kaydetti.
TBMM Başkanı Şentop, “Bunu diyebilmeleri için Anayasada yer alan bir mahkeme veya en azından esasları Anayasada düzenlenmiş mahkeme olması lazım. Bu açılardan baktığımızda aslında Yassıada ki bir darbe kurulu tarafından bir yargılama yapılmış ve bunlara da mahkeme denilmiş” diye konuştu.
Bu konuda 1962, 1966, 1969 ve 1974’te bu konularda afla ilgili bazı düzenlemeler yapıldığını anlatan Şentop, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın öncülüğünde 1987’de merhum Başbakan Adnan Menderes ile merhum bakanlar Fatin Rüştü Zorlu ile Hasan Polatkan’ın isimlerinin bazı caddelere, sokaklara, binalara verilmesi ve mezarlarının taşınmasıyla ilgili bir kanun çıkartıldığını da hatırlattı.
Şentop, “Son adım olarak buradaki mahkemenin kuruluşunu sağlayan kanunun yürürlükten kaldırılmasıyla beraber mahkemenin bütün iş ve işlemlerinin vermiş oldukları kararların hükümsüz hale gelmesi de sağlanabilir bir kanaate vardık. Dolayısıyla yapılacak olan bu düzenlemeler bu mahkemeyi kuran 12 Haziran 1960 tarihli kanundaki 6. madde var. O maddenin kaldırılması suretiyle ve yürürlüğünün 27 Mayıs 1960’lar, onların geriye yürüterek başlattıkları tarihten biraz daha fazla geriye yürütmüş oluyoruz ama onlar prensip olarak bunu zaten olabileceğini göstermiş oluyorlar” değerlendirmelerinde bulundu.
“Maddi manevi tazminat talebinde bulunmalarına imkan sağlayacak”
Meclis Başkanı Şentop, Yassıada’daki mahkeme kararlarına yönelik çalışmanın, bir mahkeme kararının yok sayılması değil, söz konusu kararı alan yapının bir mahkeme olarak kabul edilmeyeceği şeklinde olduğunu kaydetti.
Zorla, cebren, silah zoruyla oluşturulmuş bir yapının hukuki varlığını ortadan kaldıran bir düzenleme yapacaklarını vurgulayan Şentop, böylece söz konusu mahkemenin bütün iş, işlem ve kararlarıyla ilgili hükümsüzlük sonucunun ortaya çıkacağını söyledi.
Söz konusu düzenlemenin sembolik bir anlamı olacağına işaret eden Şentop, Yassıada kararları sonucunda gerçekleşen idamların yaşattığı çileler ve ailelerin bugüne kadar yaşadıkları zorlukların geri getirilemeyeceğini vurguladı.
Meclis Başkanı Şentop, düzenlemenin, söz konusu mahkemede yargılanan herkesi kapsayıp kapsamayacağına yönelik soruyu şöyle yanıtladı:
“Hepsi mağdur olmuştur ama mağduriyet dereceleri tabii farklılar, ailelerin çektiği sıkıntılar farklı. Bir kısmıyla temas kurdu arkadaşlarımız, bu konuya bakışlarıyla ilgili. Çünkü yıllardır bu konuda mücadele yürütenler de var aileler içerisinden. Onların tecrübelerinden, taleplerinden de yararlanabiliriz diye. Baktık ve ilginç bir şey bulduk orada yargılanan milletvekili 27 Mayıs darbesi sırasında iki kişinin hayatta olduğunu öğrenmiş olduk. İstanbul’da yaşıyorlar, onlarla da en kısa zamanda temas kuracağız inşallah.”
Şentop, söz konusu milletvekilleriyle kendisinin ve uygun olması halinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da görüşebileceğini ifade etti.
“İlgisizlik ve ciddiyetsizlik”
TBMM Başkanı Şentop, “CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu üç milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesi konusunda size yönelik suçlamalarda bulundu. Sizin Cumhurbaşkanından talimat alarak bunu gerçekleştirdiğiniz yönünde ithamda bulundu.” sözleri sarf edilerek, bu konudaki değerlendirmesinin sorulması üzerine, “Meclis Başkanına Anayasa, İçtüzük talimat vermişken, ‘Bir yerlerden talimat mı’ diye bakmayı ben ilgisizlik ve ciddiyetsizlik olarak değerlendiririm” dedi.
Bazı parlamenterlerin “milletvekili dosyalarının dönem sonuna bırakılması şeklinde teamül bulunduğunu” söylediklerini aktaran Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdi teamül olabilmesi için birden fazla uygulamanın olması lazım ortada. ‘Birden fazla uygulama değil, dönem sonuna bırakıldığına dair tek bir uygulama gösterin.’ diyorum, bunu kimse gösteremiyor. Gösteremez, tek bir uygulama dahi yok. Karıştırıyorlar zannediyorum, tabii Meclisi, siyaseti sadece boş laflardan ibaret sanan bazı arkadaşlar var. Hukukla Anayasa ile İçtüzük ile alakalı bilgileri de çok sınırlı. Dokunulmazlık dosyaları Karma Komisyonda, zaman zaman onların dönem sonuna bırakılmasına yönelik bir takım teamüller var, uygulamalar olmuş. Fakat yargılanıp, hakkında kesin hüküm verilen milletvekillerinin bu kesin hükümlerinin Meclis Genel Kurulunda okunmasının dönem sonuna bırakılmasına dair hiçbir uygulama yok.”
Mustafa Şentop, 1982 Anayasası’na göre ilk seçimin yapıldığı 1983 yılından bu yana bütün dönemleri ve bu tür olayları incelettiğini ifade ederek, “95-99 döneminde Bahattin Şeker vardır. Bakan, Bilecik Milletvekili, askerlik yapmaması sebebiyle milletvekilliğinin düşürülmesi var o da bir mahkeme kararı, kesin hüküm değil. 1999-2002 döneminde ise Sayın Merve Kavakcı ile ilgili olay var, orada da bir dava ve kesin hüküm yok. Seçildikten sonra vatandaşlığının düşürülmesi ile ilgili bir durum var. Vatandaşlık kaybı Bakanlar Kurulu kararı sağlandıktan sonra dava falan açılmadan apar topar orada da hukuki tartışmalar var. Daha sonraki dönemlerde yok” sözlerini sarf etti.
26. Dönemde 8 milletvekilinin dosyalarının 3 ila 56 gün arasında değişen sürelerde bekletilerek okunduğunu ve milletvekilliklerinin düşürüldüğünü anlatan Şentop, “Eğer ‘bir teamül var.’ denilecekse, bunların dosyalarının okutulması yönünde bir teamül var. 26. Dönem bunu gösteriyor, bunun dışında da zaten bir uygulama yok. O bakımdan dönem sonuna bırakmak falan gibi şeylerin hepsi yalan ve uydurma şeylerden, bilgisizlikten kaynaklanıyor. Bu bakımdan, Anayasa ve İçtüzüğün gereği, Meclis teamüllerinin gereği yerine getirilmiştir. Meclis Başkanlığına bu bakımdan hiç kimsenin yönelteceği bir eleştiri yok. Şüphesiz yorumlar yapılabilir ama bilgileri çarpıtarak yorum yapmak hiçbir siyasetçiye, özellikle Genel Başkanlara yakışmaz” değerlendirmelerinde bulundu.
TBMM Başkanı Şentop, “12 Temmuz’da yapılacak Meclis Başkanlığı seçiminde yeniden aday olup olmayacağının sorulması üzerine de “Çok zaman var daha, malum ‘Siyasette 24 saat uzundur’ derler. 1 aya yakın bir zaman söz konusu. Dolayısıyla bu zaman içerisinde değerlendirmeler olacaktır inşallah.” yanıtını verdi.