Türkiye, Çin’in Wuhan kentinden birçok kıtaya yayılan COVID-19’a karşı başından beri verdiği mücadele ve stratejik hamleleriyle dünyaya örnek oluyor.
Dünyanın birçok şehri pandemiyle mücadelede sınıfta kalırken, Türkiye bu dönemde hizmete aldığı hastaneleriyle adeta sağlık altyapısının gücünü ortaya koydu.
Özellikle salgının en çok hissedildiği İstanbul’da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla 45 günde Sancaktepe ve Atatürk Havalimanı yerleşkesinde “çok amaçlı acil durum hastaneleri” inşa edildi.
Pandemiyle mücadeleye ve normalleşme sürecine önemli katkılar sunması hedefiyle hizmete alınan sağlık tesisleri, pandemi sonrası dönemde de olası salgın ve afet durumları ile sağlık turizmi alanında hizmet verme misyonuna sahip.
[Fotoğraf: AA]
İleri tıp teknolojileriyle donatıldı
Atatürk Havalimanı yerleşkesinde inşa edilen Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi, yatay mimarisi, modern görüntüsü ve donatıldığı ileri tıp teknolojileriyle göz dolduruyor.
125 bin metrekare alana kurulu hastane, 75 bin metrekare kapalı alanı, 50 bin metrekare peyzaj ile otopark alanıyla vatandaşa hizmet ediyor.
Sağlık sistemine 1.008 yatak kapasitesi ile önemli katkılar sunan hastane, 16 ameliyathaneyi de içinde barındırıyor.
Hastanede, 36’sı diyaliz ve yoğun bakım altyapısına sahip 576 banyolu hasta yatak odası, 36’sı diyaliz altyapısına sahip ve negatif basınçlı odalarda 432 yoğun bakım yatağı, 36 acil müşahede yatağı, 8 triyaj odası, 2 CRP odası, 2 röntgen, 28 mobil röntgen, 4 tomografi, 3 BT, 4 MR, 2 X-ray odası, 3 ECMO ve laboratuvarlar bulunuyor.
Kentin kısa sürede inşa edilen sağlık tesisi, Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde COVID-19 tanısı konan vatandaşlara şifa dağıtıyor.
[Fotoğraf: AA]
“Yoksul doktoru” Dilmener için anı köşesi hazırlandı
Koronavirüse karşı verdiği mücadeleyi 3 Mayıs’ta kaybeden ve 79 yaşında hayata gözlerini yuman İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi’nin duayen öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Dilmener’in adı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla hastaneye verildi.
1941’de Mardin’de doğan, 1965’te İÜ İstanbul Tıp Fakültesinden mezun olan Dilmener, 1974’te aynı üniversitede başladığı uzmanlık eğitimini 1978’de tamamlayarak iç hastalıkları uzmanı oldu. 1983’te doçentlik unvanını alan Dilmener, 1988’de profesör oldu.
Uzun yıllar hekim ve akademisyen olarak çalışan, binlerce öğrenci yetiştiren “hocaların hocası” Dilmener, alçakgönüllülüğü, idealistliği, azmi, çalışkanlığı, merhameti ve yardımseverliği ile tanındı.
Yoksul hastalara verdiği destek ve ücretsiz tedaviler nedeniyle “yoksul doktoru” olarak anılan iç hastalıkları duayeni Dilmener’in anıları da nesilden nesle aktarılmak üzere hastanede hazırlanan anı köşesine taşındı.
Dilmener’in ailesinin desteğiyle oluşturulan anı köşesinde İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi yazılı doktor önlüğü, steteskopu, muayene odasındaki masası ve sandalyeleri, masasının üzerinde yer alan isimliği, gözlük kabı, gözlükleri, bitmek üzere olan kolonyası, kaşesi, kalemi, 1992 yılında kapağında yer aldığı Vuslat dergisinin bir nüshası, çeşitli kurum ve derneklerden aldığı plaketleri, alanıyla ilgili eserlerin bulunduğu kitaplığı, EKG cihazı, odasına astığı tabloları, ailesi, dostları ve tanıdıklarıyla çekildiği fotoğrafları ve sertifikaları bulunuyor.
COVID-19 hastaları burada şifa bulacak
Hastanenin bağlı bulunduğu SBÜ Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Gökhan Tolga Adaş, AA muhabirine, acil durum hastanelerinin pandemi sürecinde devreye sokulmasının hastaların belli bir merkezde toplanması, konunun uzmanlarınca takip ile tedavilerinin yapılması ve diğer hastalar ile yakınlarının enfeksiyona maruz kalmadan hizmet almalarının sağlanması için önemli olduğunu söyledi.
Sağlık Bakanlığının desteği, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün planlamasıyla belli hastanelerden COVID-19 hastalarını acil durum hastanesine aktardıklarını belirten Adaş, şöyle konuştu:
“Önce kendi hastanemizden başladık. O hastaları buraya çektik. Arkasından 4 hastane planlandı; İstinye Devlet Hastanesi, Kağıthane Devlet Hastanesi, Eyüp Devlet Hastanesi, Bayrampaşa Devlet Hastanesi. Şu an oralarda herhangi bir COVIDli hasta yok. Bunun dışında Bahçelievler ve Bağcılar’ın yanı sıra başka hastanelerden de peyderpey hastaları çekiyoruz. Bunu çekerken tıbbi etiğin bozulmaması lazım. Buradaki hastaneleri 7 gün, 24 saat hizmet veren sağlık işletmeleri gibi düşünürsek bu hizmetin aksamaması için her türlü önlemin alınması, hemşiresi, temizlikçisi, teknisyeni, doktoru, güvenlikçisine kadar hepsinin tam teşekküllü hazır olması lazım. Hasta geldiği zaman ek hastalıkları da oluyor. Bu multidisipliner tedavinin aksamaması, o ekiplerin de burada olması gerek. Bunların hepsi bir süreç alıyor. Eğer hızlı şekilde yaparsanız bazı istenmeyen sonuçlar alabilirsiniz. O yüzden bu konuda çok dikkatliyiz.”
Hastanedeki hasta sirkülasyonun günlük olarak değiştiğini aktaran Adaş, “Yoğun bakım dahil hastanemizde yaklaşık 100 hastamız yatıyor.” dedi.
[Grafik: AA]
“Pandemiden sonra da her türlü hastanın tedavisini yapacak”
Prof. Dr. Adaş, acil durum hastanesinin çok güçlü bir radyoloji sistemine sahip olduğuna değinerek, “Şu an faaliyette 3 BT var. Ayrıca yapılan bir planlamayla 4 BT olacaktı. Dördüncü BT’nin anjiyo odasına çevrilmesi düşünüldü. Onun avantajı da girişimsel işlemlerin de burada yapılabilmesi olacak. Çünkü burası 1.008 yataklı bir hastane ve girişimsel işlemler çok önemli. Kalbe, aynı zamanda vücudumuzdaki bütün sistemimize yönelik işlemler burada yapılacak. Hazırlıkları yapılıyor.” ifadelerini kullandı.
Hastanede bulunan dijital röntgen cihazlarının yerli ve milli olduğunu vurgulayan Adaş, Türkiye’de üretilen ventilatörlerin de hastanede devreye alındığını anlattı. Adaş ayrıca, hastanedeki ameliyat masaları ile lambalarının da yine Türk malı olduğunu dile getirdi.
Prof. Dr. Adaş, multidisipliner bir yapıda olan hastanede her türlü hastaya hizmet verilebileceğinin altını çizerek, “Şu anda pandemide çok iyi bir seviyedeyiz. Her şey kontrol altında. Sayılar düşüyor. Ağır ve yoğun bakıma giren hastaların sayısı ile mortalite oranı düşüyor. Bu nedenle bazı yerleri temiz tutup oraları normal hastalar ve küçük girişimsel işlemler için de kullanmayı düşünüyoruz. Pandemi geçtikten sonra da her türlü hastanın tedavisini ve tanısını yapacak şekilde hizmete devam edecektir.” şeklinde konuştu.
Atatürk Havalimanı yerleşkesine kurulan hastanenin sağlık turizmine sunabileceği katkılara ilişkin Adaş, “Burada pist var. Ayrıca helikopter pistimiz de yapıldı. Hem helikopterle (hasta) gelebilir hem ambulans uçakla gelebilir. Buradan gayet rahat hizmetini alabilir. Hastane planlanırken 342 kişilik misafirhane ve lojman alanı da planlanmış. Dediğimiz gibi yurt dışından geldi, hastanın belki maddi imkanı daha kısıtlıdır burada misafir edilir ya da isterse başka yere gider. Yani, çok yönlü düşünülmüş, planlanmış.” diye konuştu.
“Küçük bir müze gibi devreye girecek”
Prof. Dr. Gökhan Tolga Adaş, hastanede adı yaşatılan merhum Prof. Dr. Murat Dilmener’in kendisinin de hocası olduğunu ve geçmişte beraber çalıştıklarını dile getirdi.
Dilmener’in saygıdeğer bir hoca olduğunu ve kendisini çok sevdiklerini aktaran Adaş, sözlerini şöyle tamamladı:
“Hakikaten kendisinin çok güler yüzlü, yardımsever, kimseyi incitmeyen bir yapısı vardı. Onun isminin buraya verilmesinden gurur duyduk. Sevmek kolay ama biri vefat edince onu ve kurum kültürünü yaşatmak lazım. Bize hizmet veren kişileri de yaşatmamız, anmamız lazım. O nedenle bir anı köşesi yapalım dedik. Ailesiyle iletişime geçtik. Sağ olsunlar bize her türlü yardımı, desteği verdiler. Onların sayesinde eşyaları topladık. Çok kısa zamanda buranın dizaynı yapılacak. Küçük bir müze gibi devreye girecek. Gelenler de görecektir, unutmayacaktır, kim olduğunu her zaman hatırlayacaktır.”
Kaynak: TRT