Prof. Dr. Sedat Üstündağ, suyun besinlerin bağırsaklardan emilip vücut için yararlı yapı taşlarına çevrilmesi ve zararlı toksik maddelerin atılmasını sağladığını ifade etti.
Suyun sağlıklı yaşamın vazgeçilmez bir parçası olduğunu belirten Üstündağ, “Suyun, vücuttaki her türlü önemli reaksiyonda olmazsa olmaz ve öneminin bir diğer göstergesi de vücudumuzun çok büyük bir bölümünün sudan oluşması. Erkeklerin yaklaşık yüzde 60, kadınların ise yaklaşık yüzde 50 kadarı sudan oluşuyor. Dolayısıyla su, bir taraftan yaşamımızın konforu demek, bir taraftan da sağlıklı yaşamın gerçekleşmesi ve yaşamın vazgeçilmez unsuru demek.” dedi.
“Yiyeceklerimizden yüzde 30 kadar suyumuzu alırız”
Üstündağ, su eksikliğinin vücutta birçok rahatsızlığa neden olduğunu, 1 litre su kaybının vücut ısısını 0,4 derece artırdığını anlattı.
Araştırmalara göre erkeklerin günde en az 2,5 litre, kadınların ise en az 2 litre su tüketmesi gerektiğini vurgulayan Üstündağ, bu miktarların kişinin vücut özellikleri ve yaşadığı ortama bağlı olarak artabileceğine dikkati çekti.
Su ihtiyacının kişinin vücut özellikleri ve yaşadığı yere göre değiştiğini dile getiren Üstündağ, şöyle devam etti:
“Su alımının tümü sıvı şeklinde değildir. Yiyeceklerimizden yüzde 30 kadar suyumuzu alırız. Örneğin en çok su bulunduran karpuz, kavun gibi yiyeceklerin yüzde 90’ı sudur. Yoğurt, makarna ve ekmek gibi katı yiyeceklerle de bir miktar su almış oluruz. Yiyeceklerden aldığımız suyun haricinde suyu direkt olarak almamız çok önemlidir. Özellikle sıcak havalarda su tüketimine dikkat etmeliyiz.
Sabah kalktığımızda en az bir bardak su içmek su eksikliğinin gelişmemesi için çok faydalıdır. Yine idrar yaptıktan sonra içilecek bir bardak su, eksikliğinin gelişmemesi için çok güzel olacaktır. Gece yatarken bir bardak su içmek de yine önemli bir faktördür. Ancak su içmeyi de abartmamak lazım. Eksikliği zarar olduğu gibi fazlası da aynıdır. Su zehirlenmesi diye bir kavramı da biliyoruz.”
Kaynak: TRT