Malazgirt’te Bizans ordusunu yenerek 1071 yılında Türklere Anadolu’nun kapılarını açan Büyük Selçuklu Devleti hükümdarı Sultan Alparslan, kararlılığı, cesareti, inancı, öngörüsü ve uyguladığı savaş stratejileriyle ön plana çıktı.
Amcası Tuğrul Bey’in yerine 1064 yılında Büyük Selçuklu Devleti’nin hükümdarlığına geçen Sultan Muhammed Alparslan, 42 yaşında elde ettiği büyük başarıyla Türklerin Anadolu’yu yurt edinmelerini sağladı.
Büyük bir devlet adamı olan Sultan Alparslan, ordusundan katbekat fazla Bizans ordusuna karşı 26 Ağustos 1071’de kazandığı zaferle Türklere Anadolu’nun kapılarını açarak tarihe geçti.
“İmani motivasyon çok yüksek”
Bitlis Eren Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Orta Çağ Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Aylar, Sultan Alparslan’ın tahta geçtiği 1064 yılından itibaren batıya seferlere başladığını söyledi.
Sultan Alparslan’ın 50 bin kişilik ordusuyla 26 Ağustos 1071’de 200 bin kişilik Bizans ordusuyla karşılaştığını belirten Aylar, şöyle konuştu:
“Sultan Alparslan, 26 Ağustos’ta ordusuyla cuma namazını kıldıktan sonra beyaz bir elbise giyerek ‘bu elbise eğer ölürsem kefenim olsun’ deyip askerlerine şu nasihatlerde bulunuyor: ‘Müslümanların camilerde dua etmekte oldukları bu saatlerde düşmanın üzerine atılmak istiyorum, galip gelirsek arzu ettiğimiz sonuç gerçekleşir, yenilirsek şehit olarak cennete gideriz. Bugün burada ne emreden bir sultan ne de emir alan bir asker var. İçinizden biri olarak sizinle birlikte savaşacağım. Benimle gelmek isteyenler peşime düşsünler, istemeyenler serbestçe geri dönebilirler.’ Alparslan, esasen yüksek bir iman ve itikadın göstergesidir. Ya muzaffer oluruz ya da şehit olur cennete gideriz diyor. Malazgirt Savaşı’nın kazanılmasının en önemli faktörlerinden biri de bu. İmani motivasyon çok yüksek. Sultan Alparslan’ın itikadının tam olduğunu düşünüyoruz ve Allah’a tam tevekkül eder bir vaziyette. Beyaz bir elbise giyip askerlerin önüne çıkıp böyle bir konuşma yapması onun yüksek iman ve itikadını göstermektedir.”
“Attığı her oku isabet ettirdiği rivayet ediliyor”
Aylar, cuma namazından sonra başlayarak akşama kadar devam eden savaşta Alparslan’ın klasik Türk savaş taktiği olan “sahte ricat” taktiğini kullanarak Bizans ordusunu ağır bir mağlubiyete uğrattığını belirtti.
Aylar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Sultan Alparslan çok kararlı, ani ve hızlı karar veren bir yapıya sahip. Kararlı ve hiçbir şekilde korkmadan 200 bin kişilik Bizans ordusunun karşısına çıkabilmişti. Bu tarihte az rastlanır bir cesaret örneğidir. 50 bin kişilik bir ordunuz, karşınızda asırlarca kuvvetli bir devlet var. Doğu Roma’nın devamı ve çok köklü bir devlet var. Bununla az sayıda kişiyle mücadele edeceksiniz. Bu cesaretin büyük bir göstergesi. Kaynaklarda, Sultan Alparslan’ın heybetli bir şahıs olduğu söyleniyor. Attığı her oku isabet ettirdiği rivayet ediliyor. Sultan Alparslan 1063 yılında Tuğrul Bey vefat ettikten sonra Selçuklu tahtını ele geçirmiştir. Bu da Sultan Alparslan’ın karakterini ve kimliğini çok güzel yansıtıyor. Sultan Alparslan da Malazgirt Savaşı’ndan döndükten sonra Semerkant’a yaptığı bir sefer sırasında vefat ediyor.”
At üzerinde hayatı seferlerle geçen Sultan Alparslan’ın tarihte örneğine ender rastlanan biri olduğunu anlatan Aylar, şunları söyledi:
“Sultan Alparslan yüksek bir iman itikada sahip. Bunun delili Malazgirt Muharebesi öncesinde namazı kıldıktan sonra beyaz bir kefenle askerlerin önüne çıkıp ‘Ya Muzaffer ya da şehit oluruz cennete gideriz’ demesidir. Allah’a tam tevekkülü var. O Malazgirt Muharebesi’ni kazandıran motivasyondur. O derece yüksek motivasyon var ki insan korkar. 50 bin kişisiniz, 4 kat sizden fazla ve tecrübeli bir ordu var. Bu motivasyon, kararlılık ve cesaret, Malazgirt Muharebesi’ni kazandıran en önemli unsurdur. Alparslan da Anadolu’yu yurt tutmak için babası gibi Anadolu’ya seferlerde bulunuyordu. Babasının siyasetini devam ettirdi. Bunu gören Bizans İmparatoru Romen Diyojen, bunu engellemek maksadıyla Malazgirt’te Alparslan’ın önüne çıktı fakat Alparslan’ın kararlılığı, direnci ve cesareti, bu galibiyeti almasında en büyük rolü oynadı. Bundan sonra da artık Anadolu’nun kapıları sonuna kadar Türklere ve Müslümanlara açıldı. Malazgirt Savaşı, İslam ve Türk tarihi açısından önemli hadiselerden biridir.”
Kaynak: TRT Haber