İstanbul
‘DÜNYA Okulu: 21’inci Yüzyılın Okul Sistemi Nasıl Kurgulanmalı’ adlı kitabın lansmanında konuşan Prof. Dr. Şirin Karadeniz, çocukların geleceğe hazır bir şekilde ve dünya vatandaşı olarak yetiştirilmesi gerektiğini vurguladı. 2023 eğitim vizyonunun önemine de değinen Karadeniz, “Herkesin harekete geçmesi gerekiyor. Hem üniversitelerin, hem sivil toplum kuruluşlarının, hem bakanlığın hem de tüm velilerimizin imece yapması lazım” ifadelerini kullandı.
Değişen dünya içerisinde eğitim konusunda yapılması gerekenleri sıralayan ve ‘Dünya Okulu: 21’inci Yüzyılın Okul Sistemi Nasıl Kurgulanmalı’ adlı kitabı yazan Andreas Schleicher, Bahçeşehir Üniversitesi’nde (BAU) düzenlenen lansmana katıldı. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) eğitim ayağı PISA’nın Direktörü olan Andreas Schleicher, önemli gördüğü noktaları konuklar ile paylaştı. Birçok eğitimcinin katıldığı konferansta Schleicher, “Yaşam boyunca öğrenen insanlar olmamız lazım. Başarı artık öğrenmeyle veya öğretmekle ilgili değil; kendimizi yönetecek bir navigasyonu, pusulayı bulmakla ilgili” dedi.
Kitabın Türkçe çevirisini yapan üniversite rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz, “OECD’nin PISA Direktörü, bir takım verilere ve araştırmalara dayanarak tüm dünyadaki eğitim sistemleri 21’inci yüzyılda nasıl olmalı, eğitim reformları nasıl yapılmalı, bir okul veya bir toplum 21’inci yüzyılda eğitim alanında nasıl dönüştürülmeli gibi konu başlıkları üzerine çok güzel bir kitap oluşturdu. Bizler de bu kitabı açık kaynak lisansıyla Türkçe’ye çevirdik ve ülkemizin hizmetine sunduk” dedi.
“İMECE USULÜ ÇALIŞMAMIZ LAZIM”
Böyle bir eğitim reformunun ancak toplumsal bir zihniyet dönüşümü ve gelişimiyle mümkün olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Karadeniz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Biz artık geleceğe hazırladığımız çocuklarımızın nasıl bir gelecek içerisinde olacağını tam bilemiyoruz. Çünkü şu anda var olmamış, keşfedilmemiş teknolojileri kullanıyor olacaklar. Şu anda var olmayan meslekleri yapıyor olacaklar. Bizim için önemli olan gelecek nesilleri yetiştireceğimiz bu eğitim sisteminde onları dünkü metotlarla değil geleceğe hazır bireyler olarak yetiştirmek olacak. Bunun için hem 21’inci yüzyılın gerekli bilgi, beceri ve yetkinliklerini kazandırmamız gerekiyor hem de onları birer dünya vatandaşı haline getirmemiz lazım. Ve bu durumun şehre, ilçeye, okula yansıması için herkesin harekete geçmesi gerekiyor. Burada bizim toplum olarak hem üniversitelerin, hem sivil toplum kuruluşlarının, hem bakanlığın hem de tüm velilerimizin imece yapması lazım. Yani birlikte çalışmamız ve birlikte üretmemiz lazım.”
“EĞİTİM VİZYONUMUZUN OLMASI ÇOK ÖNEMLİ”
Kitabın çevirisini yaparken önemli gördüğü noktaları da paylaşan Prof. Dr. Karadeniz, “Benim okuduğum anda dikkatimi çeken en önemli noktalardan biri şudur ki ‘bir eğitim sisteminin kalitesi öğretmenin kalitesini, niteliğini geçemez’. Yani öğretmenleriniz ne kadar nitelikliyse, ne kadar bilgi, beceri ve yetkinliği varsa eğitim sisteminiz de o kadar iyi olur. Kitapta okuduğum zaman Türkiye’de iyi yapıldığını fark ettiğim nokta ise 2023 eğitim vizyonu. Yani bizim bir hedefimiz var. Bu anlamda zaten tüm ülkelerdeki bu çalışmalar öncelikli olarak bir stratejinin bir vizyonun oluşturulmasından ve bunun en üst düzeyde, devlet makamlarınca sahiplenilmesinden geçiyor. Bizim için en önemli olan şey bu vizyonumuzun olması, bir yol haritamızın olması. Ve bu yolda ilerleyebilmek için hep birlikte emeğimizi ortaya koymalıyız” diye konuştu.
“SADECE BİR ŞEYLERİ BİLİYOR OLMANIN BİR ÖNEMİ KALMADI”
En büyük sorunun eğitimin gerçek anlamda amacını kaybetmesi olduğunu vurgulayan PISA Direktörü Andreas Schleicher, “Okula giden gençler anlam bulamıyor. Günümüzde, belli şeyleri öğretmek kolay ama bunları ölçmek daha zor. Bazı şeyleri ezberliyoruz ama artık bir şeyleri biliyor olmanın bir önemi kalmadı. Çünkü Google da her şeyi biliyor. Bu sebeple artık dünya insanları bildikleriyle değil, bildikleri doğrultusunda yapabildikleriyle ödüllendiriyor. Sosyal ve duygusal becerileriyle ödüllendiriyor” dedi.
“BİZİ YÖNETECEK PUSULAYI BULMALIYIZ”
“Yeniliği artık eğitimde de görmemiz lazım” diyen Schleicher, “Kendi fikirlerimizi sonraki nesillere aktarmayı istiyor, sistemleri olduğu gibi kabul etmelerini bekliyoruz. Ama onların yeniliklere karşı açık olmasını sağlayamıyoruz. Dünya her gün yeniden değişiyor. Yaşam boyunca öğrenen insanlar olmamız lazım. Başarı artık öğrenmeyle veya öğretmekle ilgili değil; kendimizi yönetecek bir navigasyonu, pusulayı bulmakla ilgili” ifadelerini kullandı.
“GÖÇMEN ÇOCUKLAR EĞİTİM SEVİYESİNİ DÜŞÜRMEZ”
Bugüne kadar kabul görmüş bazı durumların artık doğruluğunu yitirdiğini ve dünyanın her köşesindeki, her durumdaki çocuk için eğitim vermenin bir yolu olduğunu dile getiren Schleicher, konuşmasını şöyle noktaladı:
“Eskiden okumayı yazmayı öğreniyorduk ve yetiyordu. Bir sorunun cevabı için ansiklopediye bakıyorduk. Ama bugün Google’a baktığınızda bir sürü yanıt var. Ve kimse hangisinin doğru olduğunu söylemiyor. Okuyup yazmak artık sadece bilgiyi inşa edebilmekle, kendimizi sorgulamakla ilgili. Kitapta, bazı şeylerin bize yeni bir eğitim programı yapmaktan kaçındırdığını tartıştık. Mesela, fakir mahallelerde bulunan çocukların dersleri de kötü oluyor. Bunu gerçek kabul ediyoruz fakat bu dezavantajlı çocuklar, PISA’da en zengin Amerikalı çocuklardan yüzde 10 daha başarılı oldu. Bunu değiştirmek bizim elimizde. Örneğin göçmenler için de aynı şey söyleniyor. Çok göçmen alan ülkelerin eğitim seviyesinin düştüğüne inanılıyor. Ancak burada bunu destekleyen hiçbir bulguya rastlamadım. Onlara zaman tanımalıyız. Eğer bunu başarırsak onların da o farklı ülkelerde ne kadar başarılı olduğunu görebiliriz.”
Kaynak: DHA