Bakan Akar: Bizim menfaatlerimize karşı herhangi bir tacizin bedeli olur

Milli Savunma Bakanı Akar, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’nda soruları yanıtladı.

Bakan Akar’ın açıklamalarından öne çıkanlar:

– Esas olan, hakkı hukuka, ecdadımızdan aldığımız mirasa uygun şekilde, hak, adalet, istikrar, barış için ve insanların rahatı, huzuru ve güvenliği için gayretlerimizi gösteriyoruz. Bu esaslar çerçevesinde yaptığımız mücadelede hakkımızı, hukukumuzu korumakla kararlılığı herkesin bilmesini istiyoruz.

– Çok şükür aldığımız sıkı ve katı tedbirlerle herhangi bir şekilde operasyon bölgelerimizde COVID-19 ile ilgili bir hadise görülmedi.

– Silahlı Kuvvetlerin savunma planının yeni yapısıyla geçmişte olmadığı kadar bu konuda da dış temaslarını bizler Bakanlık olarak, Genelkurmay Başkanımız, Kuvvet Komutanlarımız da kendi muhataplarıyla görüşmelerini sürdürüyoruz. Bu yıl içinde bizim 104, toplamda 163 temasımız oldu. Bu görüşmelerde, bütün bu çalışmalarda Cumhurbaşkanımızın talimatları, bizim sahip olduğumuz ilkeler, yasalarımız, hak ve menfaatlerimiz çerçevesinde hakkımızı hukukumuzu savunmaya gayret gösteriyoruz.

– Askeri eğitim iş birliği anlaşmaları, çerçeve anlaşmaları da sayısal olarak artmış durumda. Bugüne kadar yapılan askeri, diplomatik, tüm çalışmaları Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğindeki yapılan girişimler, yüz yüze görüşmeler, toplantılar. Bunların hepsinin sonunda geldiğimiz nokta artık erkesin bilmesi lazım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, uluslararası ortamda gerçekten bir özne haline gelmiştir. Dolayısıyla bütün değerlendirmeleri bu esas dahilinde yapmamız lazım.

“93 bin 327 personel aldık”

– Hain darbe girişiminin verdiği zararı, ziyanı çok şükür, çok kısa sürede atlatma imkanına kavuşabildik. Bu hainler gittikten sonra şu anda içinde bulunduğumuz ortamda Silahlı Kuvvetlerimizin her geçen gün daha da kuvvetlendiğini, şanlı üniformanın gerçek sahipleri tarafından giyilmesiyle gücümüzün, kuvvetimizin daha da arttığını görmek mümkün. 15 Temmuz’dan itibaren 93 bin 327 personel aldık. Bu personelin yüzde 70’i karada, denizde, havada, yurt içinde ve sınır ötesinde bütün operasyonlarda büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla çalışan uzman ve sözleşmeli personelimizden ibaret. Bunların yaptıkları çalışmalar gerçekten son derece saygıdeğer ve dolayısıyla bizim gücümüz ve kuvvetimiz de herhangi bir sıkıntı yok.

– Bütün sorumluluk dahil, bütün yetki de bu faaliyetlerimizi sürdürmek zorundayız. Bununla alakalı gerekli mevzuat çalışmaları sürmekte. Bu duruma uymak için yıllardan beri olmuş birtakım alışkanlıklar ve yapılanmalar var. Bunların düzenlenmesi gerekiyor. Esas olan hukuktur. Esas olan hukukun üstünlüğü. Buradan hareketle faaliyetlerimizi planlıyoruz, sürdürüyoruz.

– 2019’un Haziran ayında yeni Asker Alma Kanunu çıktı. Bu önemli bir aşamaydı. 1927’den beri çeşitli şekillerde değişiklik yapıldığı için sistematiği bozulan bir yasaydı. Bu yeni yasayla birlikte bir bütün halinde Asker Alma Kanunu belirlendi. Daha sonra 2020’de yapılan düzenlemelerle personel, teşkilat ve disiplin konularında ilave bazı tedbirler alındı. ‘Hukukun üstünlüğü esas’ diyerek bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Askeri alanda, askerlik anlamında, askerlik teorisinde bir husus var. Etki alanı var, ilgi alanı var. Bizim şu anda etki alanımız gerçekten son derece genişledi. Fakat ilgi alanımıza geldiğimizde artık bütün dünya demek yanlış olmayacak. Bütün dünyadaki gelişmeleri, siyasi, askeri, teknolojik ne varsa bunların hepsini yakından takip etmek durumundayız. Takip ediyoruz. Dolayısıyla ülkemizin ve milletimizin hak ve menfaati için ne gerekliyse bunları yapmanın çalışması ve gayreti içindeyiz.

– Bu ileri teknolojiyi ithal ederek değil onu yerli ve milli şekilde üretmek suretiyle silahımızı, aracımızı, gerecimizi, mühimmatımızı da yapar hale gelmenin büyük bir azmi ve gayreti içindeyiz. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın gayretleri malum. İddia malum. Bunun gerçekleşmesi için çok ciddi bir çalışma içindeyiz. Bunun sonucunda varmak istediğimiz şey, ülkemizi ve milletimizin güvenliğini sağlayacak düzeyde etkin, caydırıcı, saygın bir ordunun oluşması, vatanına milletine bağlı personelden müteşekkil.

Yeni Navtex ilanı

– (Navtex ilanı) Navtex, bunu herhangi bir şekilde denizde bir faaliyet göstereceğiniz zaman bu denizcilik kuralı, denizcilerimiz bir ilanda bulunuyorlar, ‘şu alanlarda bizim bir faaliyetimiz olacak, seyir ve güvenlik bakımından bunu bilin’ diyoruz. Bizim orada (Doğu Akdeniz) deniz alaka ve menfaatlerimiz konusunda çalışmalarımız var, hakkımızı hukukumuzu korumakta kararlı, azimli ve muktedir olduğumuzu müteaddit defalar söyledik, söylemeye devam edeceğiz. Bu çerçevede biz faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bizim orada yaptığımız sismik çalışmalar, araştırmalar, bununla alakalı ne varsa gerektiği kadar bunu sürdüreceğiz. Bunun herhangi bir tarihi, sınırı vesaire söz konusu değil. Bizim orada hakkımızı, hukukumuzu kullanıyoruz, bunun gereği olarak da yapılması gereken teknoloji çalışmaları var. Bu çalışmaları sürdürüyoruz. Bunlar ne kadar gerekiyorsa o kadar yapılacak ve bunu yapacağız.

– Enerji Bakanlığımız bu çalışmaları sürdürürken, biz de Silahlı Kuvvetler, Milli Savunma Bakanlığı olarak oradaki faaliyetlerin güvenliğini sağlamaktan sorumluyuz. Bugün yapılan açıklamaya geldiğimizde bu tamamen bundan farklı. İskenderun bölgesinde Deniz Kuvvetlerimizin atış eğitimi için yapılan planlı bir faaliyet ile alakalı güvenlik bakımından yayımlanmış bir Navtex’tir. Bu farklı eğitim ve atış için yapılan çalışma.

“Terör belasından asil milletimizi kurtaracağız”

– Bir kere biz şuna inanıyoruz, biz artık terörle yaşamak, buna alışmak zorunda değiliz, bunu görüyoruz. Biz terörü bitirmek için terörü kaynağında kurutmak için elimizden gelen neyse bugüne kadar yaptık ve bundan sonra da artan bir tempoyla bunu yapmak suretiyle inşallah terör belasından asil milletimizi kurtaracağız, hudutlarımızın, halkımızın güvenliğini sağlayacağız. Amacımız bu. Bunu yaparken tekrar tekrar söylüyoruz, biz tüm komşularımızın toprak bütünlüğüne, siyasi bütünlüğüne son derece saygılıyız. Kimsenin toprağında, kimsenin denizinde asla gözümüz yok. Fakat hiçbir şekilde de komşularımızın topraklarından, denizlerinden bize karşı bir saldırıya da müsaade etmeyeceğimizi, buna göz yummayacağımızı herkesin bilmesini istiyoruz.

– Altını çizmek istediğim önemli konulardan biri, bizim tek amacımız terörle ve teröristle mücadele. Bizim bunun dışında herhangi bir etnik, herhangi bir mezhepsel toplulukla mücadelemiz söz konusu değil. Özellikle dış basında bizim terörle, teröristle, PKK ile YPG ile DEAŞ ile mücadelemizin tercümesi yapılırken oraya Kürt kardeşlerimizi ilave ediyorlar. Bu kesinlikle yanlış, kabul etmemiz mümkün değil, böyle bir şey asla söz konusu değil, Kürtler bizim kardeşimizdir, biz onlarla etle tırnak gibiyiz. Binlerce yıl beraber yaşadık, şehitliklerde yan yana yatıyoruz. Bundan sonra da birlikte yaşamaya devam edeceğiz ve bunu hiç kimse fitne ile fesat ile değiştiremez.

– Bu çerçevede yaptığımız mücadelede, en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar devam edecek. Bundan dönüş yok. Bu Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı, bizim yaptığımız planlama bu yönde. En son teröristi etkisiz hale getirip bu musibetten 40 yıldan fazla cefa çeken halkımızı, milletimizi kurtaracağız. Dileğimiz temennimiz bu.

 

 

Pençe harekatlarında 320 terörist etkisiz hale getirildi

– Bunun dışında bizim Iraklı kardeşlerimizle bir sorunumuz söz konusu değil, olamaz. Zaten biz bunları Irak yönetimi ile oradaki teröristlerin beraber etkisiz hale getirilmesi için gayret gösterimi konusunda görüşmekteyiz. Pençe harekatlarında şu ana kadar 320 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Burada en önemli konulardan biri de bugüne kadar ‘girilemez, ulaşılamaz’ denilen yerlere Mehmetçik girdi ve ulaştı, bütün o mağaraları, inleri başlarına yıktı ve yıkmaya devam ediyor. Dolayısıyla kaçacak yerleri kalmadı, bunu başındakiler anladılar ve temennimiz dileğimiz, alttakilerin de bunu anlaması. Zaten geriye dönüp baktığımızda, burada katılımlar azaldı, kaçışlar çoğaldı, takip ediyorsunuz. Biz bunun bitmesi için ne yapılması gerekiyorsa bunları yapmaya devam edeceğiz.

– (Terör örgütü yandaşlarının, hava harekatlarında sivil vatandaşların öldürüldüğüne yönelik iddiaları) Bu da gerçekleri yansıtmamakta. Unutmayalım, zafer süngünün ucundadır, dolayısıyla bizim komandolarımızın son derece zor arazi ve iklim koşullarında yaptıkları faaliyetleri göz ardı etmememiz lazım. Gerçekten buradaki mücadelede bir bütün ve bir bütün halinde arkadaşlarımız sürdürüyorlar. Amacımız istiklale kavuşmuş bir bölgeden bahsediyoruz, ona çalışıyoruz.

“Ülkemizin güneyinde terör koridoruna asla izin vermeyeceğiz”

– (Suriye’deki askeri gelişmeler) Hepimizin bildiği gibi orada, 40 binden fazla vatandaşımızı katleden silahlı terör örgütü PKK var. PKK ile paralel bir de YPG var. Bunlar çeşitli isim adı altında çıkmaktadır. Karşımızda bir terör örgütü var, isimleri ne olursa olsun. Dolaysıyla bu örgütle mücadelemiz devam ediyor. Bunun anlaşılması ve görülmesi lazım. Bu konuda müttefiklerimizle, dostlarımızla maalesef anlaşamadık, anlaşamıyoruz. Bunu da her seferinde masada tutuyoruz ve söylüyoruz: PKK eşittir YPG, YPG eşittir terör. PKK YPG’yi Kürt olarak, Kürtlerin temsilcisi olarak görmek kesinlikle yanlış, kesinlikle gerçeklere aykırıdır. Bunlar hiçbir zaman Kürt kardeşlerimizin temsilcisi olamaz. Nasıl ki DEAŞ Müslümanların temsilcisi olamazsa PKK da Kürt kardeşlerimize temsilci olamaz. Fakat burada ciddi istismarlar var. Onun giderilmesi için biz de hem sahada hem de masada her türlü gayreti gösterdik, göstereceğiz.

– ABD ve Rusya bugüne kadar verdikleri sözleri, daha önce yapılan çalışmalardaki taahhütleri yerine getirmedi. Hala orada maalesef teröristlerin varlığı sürüyor ve bu teröristler bir şekilde bizim kontrol ettiğimiz bölgelere sızma girişiminde bulunuyorlar. Tacizlere ve tecavüzlere yelteniyorlar fakat Mehmetçiğimiz onlara misliyle cevabını veriyor.

– (Türkiye-Rusya ortak devriyesi) Şu ana kadar M4 kara yolu üzerinde 26. devriyeyi tamamladık. Devriyeler devam edecek, iş birliğimiz sürüyor. Suriye’nin kuzeyinde yol ve alan kontrolünü sağlamaya çalışıyoruz. ABD ve Rusya verdikleri sözleri tutmadığı için orada hala teröristler var. 

– (İdlib’de son durum) Küçük ihlallere rağmen orada ateşkes devam ediyor. 300 binden fazla Suriyeli kardeşimiz gönüllü olarak, güvenli bir şekilde kendi topraklarına (İdlib’e) yerleştiler. Oraya geçici evler yapılıyor. 

 

 

– Daha sonra çukur operasyonları başladı. Dağda baş edemediler, şehirlere karıştılar, bir şey yapacaklarını zannettiler. Bu operasyonlar bugüne kadar devam etti ve 17 bin 200 terörist etkisiz hale getirildi. Artan bir tempoda faaliyetlerimiz sürüyor. Ne zamana kadar? En son terörist etkisiz hale getirilene kadar. Bütün bakanlıklarla kurumlarla ve Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda, Mehmetçiğimizle yaptığımız mücadele sonucunda bu terör belasından ülkemizi kurtaracağız. Tek hedefimiz teröristler.

Diyarbakır anneleri

– Annelerin mücadelesini son derece anlamlı ve önemli görüyoruz.

– Bunlar, bu yolun çıkmaz sokak olduğunu gördüler, görecekler. Bu işte bir başarı sağlayamayacaklarını anladılar. Amacımız terör musibetinden ülkemizi kurtarmak. Bunun için de her anlamda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çok önemli sonuçlar aldık. Bu sonuçların giderek artacağına da inanıyorum. Teröristler artık çaresiz hale geldiler ki oradaki bölge halkının çocuklarını ikna ederek kaçıramadıkları için rehin alıyorlar, birtakım tehditlerle, şantajlarla rehin oluyor. Bunlar Birleşmiş Milletler raporlarına dahi intikal emiş bulunuyor. Dolayısıyla bunların çöküşü devam ediyor, inşallah devam edecek ve amacımıza ulaşacağız.

“Diyaloğa açığız”

– Tatbikatlarla, benzer girişimlerle Türkiye’nin, TSK’nin faaliyetlerini engellemek, değiştirmek gibi şeyleri düşünmek boş bir hayaldir. Bizim kurallarımız var, prensiplerimiz var. Hukuk var, hak var, hakkaniyet var. Bu çerçevede yapılması gereken neyse bunları yaptık, yapamaya devam edeceğiz. Bizim kimsenin toprağında, kimsenin denizinde, kimsenin hakkında, hukukunda gözümüz yok. Bunu binlerce defa tekrarladık, söylüyoruz. Kendi sınırlarımızda kalmak kaydıyla hakkımızı, hukukumuzu istiyoruz. Diğer taraftan da bir damla suyunu dahi vermeyiz, hakkımızı yedirmeyiz. Bunu anlayın. Muhataplarımızın bunu anlamakta sıkıntısı var. Hiçbir şekilde akla sığmayan taleplerle, yorumlarla, görüşmelerle, konuşmalarla olayı tırmandıran kendileri. Bizim yaptığımız şey son derece barışçıl bir şekilde sismik araştırma yapıyoruz. Olay bundan ibaret. Buna karşı askeri tatbikat yapılması, gemiler, uçakların getirilmesi nedir?

– (Fransa’nın açıklamaları) Kabadayılık dönemi geçti, kabadayılıkla bazı hareketleri yaptırmaya zorlamak gibi şansınız yok. 

“Gelin konuşalım”

– Tek haklı kendileri. Peki, bu 83 milyonluk Türkiye’nin hiç hakkı yok mu? Bu kadar yanlış, tek yanlı, bencil bir yaklaşım kendilerine de Yunan halkına da zarar veriyor. Komşumuz, Yunan halkının da huzura ihtiyacı var. Her seferinde olayları tırmandırarak… Onları da rahatsız, huzursuz etmenin bir anlamı yok. Kendileri de kaybediyor. Mısırla bir anlaşma yaptılar, Mısır da kaybetti. Mısır kaybetti, Yunanistan kazandı mı? Hayır. Yunanistan refah ve güvenliğini kaybetti. Dolayısıyla Yunanlılar tarafından bu anlaşmanın da çok iyi okunması, anlaşılması lazım. Bunu tavsiye ediyoruz. Yunanistan ve diğer ülkeler sadece bizim hakkımızı, hukukumuzu ihlal etmiyorlar. Bunlar bu yaptıklarıyla hak ve hukuk kavramının içini boşaltıyorlar. Yani ‘benimse hak, seninse hak değil’ yaklaşımındalar. Siz istediğiniz kadar arkanıza Avrupayı alın, dünyayı alın fakat siz hiçbir zaman iki kere ikiyi beş yapamazsınız. İki kere iki burada da, orada da, bugün de, yarın da dörttür. Dolayısıyla biz haklıyız, hakkımızı almakta da muktediriz.

 

 

– Herhangi bir tahdit olmaksızın kendi aramızda, uzmanlar arasında bunları görüşelim diye 15-20 kişilik bir heyet seçtik, biz Atina’ya gönderdik. Teknik bir mesele, konuşalım her şeyi, aklımızın arkasında bir şey kalmasın, her şeyi masaya koyalım, açıkça görüşelim dedik. Fakat buradaki kural şu: Bütün meseleler çözülmeden hiçbir mesele çözülmeyecek. Buna göre konuşalım. Sağ olsun arkadaşlarımız kabul ettiler. Oraya arkadaşlarımızı gönderdik, Atina’da bir toplantı yaptılar. Daha sonra Yunan uzman heyeti Türkiye’ye geldi, Ankara’da bir toplantı yaptık. Daha sonra biz Atina’ya tekrar bir daha gönderdik. Şimdi dördüncü toplantı Ankara’da olacak. Bugün bir kez daha söylüyorum; biz konuşmaktan yanayız. Gelin konuşalım. Diyaloğa açığız. Barış, huzur istiyoruz ama hakkımızı, hukukumuzu da istiyoruz. Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için sorumluluğumuzu yerine getirmek istiyoruz. Önümüzdeki günlerde Yunan mevkidaşlarımız karar verirlerse, biz onları burada ağırlamaktan memnuniyet duyarız.

“Türkiye’nin gücünü, kuvvetini test etmemek lazım”

– Yunanistan’ın kara suları iddiası akıl ve mantık dışı. Meis Adası, Türkiye’ye 2, Yunanistan’a uzaklığı yaklaşık 600 km. Böyle bir durumdaki adaya 40 bin kilometrekare deniz yetki alanı veriyorsunuz. Bu nasıl bir şey?

– (Oruç Reis) Bizim yaptığımız şey sondaj ve araştırma. Hak, alaka ve menfaatlerimiz çerçevesinde barışçıl yol ve yöntemlerle bize ait olan alanda çalışmalarımızı yapıyoruz. Ekonomik bir faaliyetin çeşitli yönlere çekilmesinin yanlış olduğunu değerlendiriyoruz. Gemilerimiz çalışmanın güvenliği için onları koruyor. Bunun ötesinde anlam yüklemek yanlış.

– Bizim menfaatlerimize karşı herhangi bir tacizin bedeli olur. Biz kendi yolumuzda gidiyoruz, kimsenin yolumuza çıkmamasını da şiddetle tavsiye ediyoruz. Türkiye’nin gücünü, kuvvetini test etmemek lazım. Hak ve menfaatlerimizi korumak, kollamak konusunda azimliyiz, kararlıyız, muktediriz.

– (Fransız gemisine taciz iddiası) İddiaların doğru olmadığı ortaya çıktı. Ey Fransa! Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden özür dilemeniz lazım. Fransa’dan akılla, mantıkla, hukuka uygun davranmasını bekliyoruz. Bu olaydan dolayı muhataplarımızın Türkiye’den özür dilemesini bekliyoruz.

Libya’daki gelişmeler

– (Libya’da üs kurulacağı iddiası) Eğitim merkezleri kurmak suretiyle Libyalı kardeşlerimize Silahlı Kuvvetleri mensuplarımız eğitim veriyor. Bunun abartılması doğru değil.

– Aleni konuları görmeyip Türkiye’yi suçlayıcı bir bakışla olaya yaklaşmak insanları gerçeğe götürmez. Biz orada hem insani hem uluslararası hukuka uygun anlamda faaliyetler yapıyoruz, bu faaliyetleri sürdüreceğiz.

Kaynak: TRT Haber