Dünya gelişiyor ve yaşam her geçen gün farklılaşıyor. İnsanın doğayla ve hayatla kurduğu bağ değişiyor. Böyle olunca beslenme alışkanlıkları da yeniden şekilleniyor.
1800’lü yıllarda önce hayatımıza hayvansal proteinin tüketilmediği vejetaryenlik girdi. Aşina olduğumuz bu kavram genişleyerek, hayvansal hiçbir ürünün kullanılmadığı veganlığa dönüştü.
Deniz ürünleri dışında hayvansal proteinin yenmediği pesketaryenlik ve tamamen meyve ve sebze tüketimine bağlı frutaryenlik de yavaş yavaş yayılmaya başladı.
Beslenme ideolojiye dönüştü
Yaşam tarzına dönüşen bir takım beslenme şekilleri çevre hassasiyetiyle de birleşti. Beslenme adeta ideolojiye dönüştü. Vegan eylemler ve veganlık karşıtı tepkiler dünya kamuoyunda yankı buldu.
Bu ideolojide bilimsel verilerin kullanılmadığını söyleyen İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, “Herkes kulaktan dolma ya da duygularıyla hareket ediyor. Duygularımızla değil, bilimsel matematiksel olarak bakmamız gerekiyor. İnsan hem etle, hem bitkiyle beslenen bir canlı. Yani siz bir şeyi tamamen hayatınızdan çıkardığınızda yerine yeteri kadar koyamazsanız sağlık problemleri yaşayabilirsiniz” diye konuştu.
18 aylık bebek hayatını kaybetti
Beslenme modelleri bazı kesimlerce yaşam biçimi olarak dayatıldı. Bu da birçok çocuğun canına mal oldu.
Anne sütünü reddeden anneler ve gelişme çağındaki çocukları tek yönlü besleyen aileler sık sık tartışıldı. Son olarak ABD’de O’leary çiftinin 18 aylık bebeği yetersiz vegan beslenme nedeniyle hayatını kaybetti. Anne O’leary, “cinayetten” ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
Dr. Kaya, “Bebek öldüğünde 18 aylıkken, görünüşü 5 aylık kadardı. Büyüme ve gelişme; benimsediğimiz doğruları ve bilimi elimizin tersiyle ittiğimizde çok ağır bedeller ödeyebilir” dedi.
Vegan sayısı 78 milyona ulaştı
2020 yılında dünyadaki vegan sayısı 78 milyona ulaştı. ABD’deki vegan sayısı 2014’ten 2018’e yüzde 600 artarak 20 milyona çıktı.
İtalya ise 2011 ile 2016 arasında yüzde 94,4’lük büyüme ile en hızlı büyüyen vegan nüfusa sahip ülke oldu.
Veganlık bu hızla yayılmaya devam ederse, 10 yıl içinde her 10 kişiden 1’i vegan olabilir.
Sofraları trendler belirliyor
Veganlık ve diğer trendler yayıldıkça endüstrileşme kaçınılmaz oldu.
Dünya çapında süt ürünleri alternatiflerinin piyasa değeri 2017’de 10,7 milyar doları geçti. 2025’te bu miktarın üçe katlaması bekleniyor.
Raflardan sofralara gelecek gıdaları bilimsel gerçekler değil, trendler belirliyor.
“İthal ürünler sizi daha sağlıklı yapmaz”
Beslenmenin trendlere göre belirlenmesi, son dönemde tüketilen ürünleri de tartışmaya açtı.
Dr. Kaya ithal ürünleri tüketmenin daha sağlıklı olmadığını anlattı:
“Biz Anadolu topraklarında yaşayan insanlarız. Genetiğimiz buna göre oluşturulmuş. DNA’mız bu şekilde çalışıyor. Dört mevsimi yaşıyoruz. İşte üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkedeyiz. Gerek balık olsun, gerek sebzeler, meyveler olsun, birçok yiyeceği ve içeceği çok kolaylıkla ulaşılabilirken eve bakıyoruz, moda, kinoa tohumu, moda chia tohumu. Bunlar Güney Amerika’dan ithal ediliyor. Ülkemize geliyor ve insanlar bunu yedikleri zaman daha sağlıklı olacaklarını, daha kolay kilo vereceklerini düşünerek, bu tür yiyeceklere gidiyorlar.”
Günah keçisi: Glüten
Buğday insanlık tarihinin başrollerinden biri. Fakat içerdiği glüten yüzünden son yıllarda o da hedefte. Dr. Kaya, sağlıklı bireylerin glüteni kesmesine gerek olmadığını vurguladı:
“Pazarlama endüstrisine bile inanılmaz bir şekilde girdi. Suların bile üzerine ‘Glütensiz sudur’ diye yazıyorlar. Meyve suyunun üzerine ‘Glütensiz meyve suyu’ yazıyorlar. Glüten aslında buğdayın içerisindeki bir proteindir. Buğday ve familyasında bulunan bir proteindir. Ve glüten yemeyecek insanlar sadece çölyak hastalarıdır. Çölyak hastalığı dışında sağlıklı bir insanın glüteni kesmesi bedenine ve kesesine zarar verir.”
Haber: Fahriye Demirci
Kamera: Mustafa Oğuz
Kurgu: Kaan Alp Atasoy
Kaynak: TRT Haber