Çalışmalarını yılın yarısında İngiltere’de sürdüren Türk araştırmacı Karel, GeoCosmo araştırma merkezinin başkanlığını yapıyor. Merkezin amacı, iyonize bulut oluşumlarını takip ederek deprem tahmini yapmak…
Ronal Karel, 1970’li yıllarda henüz çocuk olduğu dönemde deprem öncesinde bazı bulutların oluşmaya başlamasını fark ederek, bulut-deprem ilişkisi üzerine araştırmalara başladı. Bazı depremleri önceden tahmin edebilmesiyle dikkat çekti ve bu araştırmaları bilimsel platforma taşımak için uğraştı.
Yeni bir disiplin
Ancak bu çalışmalar, deprem konusunda bilimsel çalışmalar yürüten sismologlar tarafından kabul görmedi. Yine de vazgeçmeyen Karel, elli yıldan fazla bir süredir çalışmalarını sürdürüyor. Bu çalışmalar sonucunda, dünyada da aynı çalışmaların yapıldığını gördü ve uluslararası organizasyonlarla birlikte hareket etti.
GeoCosmo araştırma merkezi içinde yer aldı ve sonunda İngiltere’de bulunan merkezin başkanlığını üstlendi. 2016 yılından beri yılın yarısını bu nedenle İngiltere’de geçiriyor.
[GeoCosmo kurucusu Dr. Fridemann ve Ronald Karel (sağda).]
“Deprem önlenemez ama…”
GeoCosmo Başkanı Ronald Karel, bu konuda şunları söylüyor:
“Depremle atmosfer arasındaki ilişkin, modern dünyada amatör araştırmacılar tarafından değil, dünyanın tanınmış üniversite ve bilim kurullarında yürütülüyor. Ne depremlerin yerini ne zamanını bilmek mümkün değil. Deprem tahmini yapmak depremi ve onun vereceği zararı önlemez ancak daha fazla parametre kullanarak tahmin yapmak, alınacak önlemler konusunda insanoğlunun elini kuvvetlendirir. Son yıllarda daha fazla sismolog, diğer disiplinlerle de çalışmaya başladı.”
İyonize bulutlar
Depremler, dünyanın üst kabuğunda meydana geliyor. ‘Fay’ denilen hatlarda meydana gelen kırılmalar, büyük çaplı maddi hasara ve can kayıplarına yol açabiliyor. Karel ve GeoCosmo araştırmacıları, depremler önceden bilinemese de bulutlar izlenerek kuvvetli tahminler yapılabileceğini belirtiyorlar. Buna göre, fay hattı üzerindeki kayaların altında deprem öncesinde pozitif elektrik akımı birikiyor. Bu akımlar saniyede 200 metre hızla yüzeye çıkarak, deprem olacak bölge üzerinde iyonize bulutlar oluşturmaya başlıyor. Bu iyonize bulutlar bazı durumlarda aylar öncesinde bazen günler öncesinde ortaya çıkabiliyor ve deprem olmadan önce saniyeler bile önemliyken, böyle bir avantaja sahip olmak çok daha önemli hale geliyor.
Bazı uçak kazalarını da açıklayabilir
İyonize bulutlar sadece depremlerle ilgili tahminlere veri sağlamıyor. GeoCosmo aynı zamanda “açıklanamayan” bazı uçak kazaları konusunda da veri sağlayabileceğini öne sürüyor. Karel, bu durumu şöyle anlatıyor:
“Aşırı yoğun bulutlanmalar öncesinde, bir bölgede deprem meydana gelmişse, atmosfere yayılan pozitif ve negatif iyonlar nemle karşılaşınca, aşırı meteorolojik olmayan bulutlar meydana getiriyor. İyonizasyondan kaynaklanan su damlacıkları oluşuyor. On bin metrenin üzerinde su damlacıklarının yerini buz parçaları alıyor. Bu buz parçacıkları uçak için çok önemli olan ‘pitot tüpüne’ girip tıkayabiliyor. Pitot tüpü -65 ile +70 santigrad derecelere dayanabilir ancak buz parçalarının tüpü tıkaması ve göstergeleri bozması mümkün. Bu nedenle iyonize bulutların olduğu yerlerde meydana gelen uçak kazalarını çok iyi araştırmak gerekir.”
İtalya örneği
Karel, GeoCosmo çalışmalarından bazı örnekler de veriyor. Örneğin İtalya’nın kuzeyinde 26 Ekim 2016 tarihinde, saat 17.00 civarında meydana gelen bulut sabit bulut yoğunlaşması sonrasında, 5.5 ölçeğinde deprem meydana geliyor.
Aynı şekilde 18.00 civarı bulutlanmalar çoğalıyor ve ülkenin güneyine doğru yayılıyor. 19.18’de ise bu defa Roma’nın 126 km kuzeydoğusunda 6.1 şiddetinde deprem meydana geliyor.
Güneş rüzgarları ve deprem ilişkisi
Karel, güneş patlamaları ve güneş rüzgârları ile deprem ilişkisinin de araştırması gerektiğini savunuyor. Gözlem ve seyrüsefer uyduları sayesinde atmosfer ve uzaya ilişkin gözlemler yapılabildiğini anımsatan Karel, “Güneş patlamaları, güneş rüzgârları, dünyanın sadece elektromanyetik fırtınalara maruz kalmasına değil, bir yığın gaz parçacıklarının da etkisi altında kalmaktadır” diyor ve ekliyor: Bilinmeyenler her zaman araştırılmalıdır.
Karel, amacının özellikle İstanbul gibi deprem kuşağında olan şehirler için tahmin mekanizmanı güçlendirmek olduğunu, bu amaçla elde ettiği birikimi ansiklopedik bir eserde toplamaya başladığını kaydediyor. Bugüne kadar 3 bin 250 sayfa yazıldı. Karel, Türkiye ve dünyada çeşitli kurumlara misafir olup, çalışmalarını da anlatıyor. 2014’te NASA’da iyonize bulutları anlatan Karel, 2016 yılında ise AFAD tarafından davet edilerek görüşleri dinlenilmişti.
İyonize bulut oluşumlarını takip ederek deprem tahmini çalışmaları yapan Ronald Karel, 2016 yılından beri GeoCosmo araştırma merkezinin başkanlığını yürütüyor. Karel, “Bilinmeyenler her zaman araştırılmalıdır. Bugünün bilimi, yarının teknolojisidir” diyor.
Kaynak: TRT Haber