İstanbul
17 Ağustos Depremi’nin 20’nci yılında, deprem korkusu hakkında bilgi veren Psikolog Birgül Sena Mayda, “Depremi yaşamamış kişilerin depremle ilgili korkuları ve ön yargıları yaşayanlara oranla çok daha yoğun ve ürkütücü” dedi.
1999 yılında, Merkez üssü Gölcük olan 16 Ağustos’u 17 Ağustos’a bağlayan gece meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki depremde, resmi rakamlara göre yaklaşık 18 bin kişi hayatını kaybetti.
Depremin 20’nci yıl dönümü yaklaşırken, deprem korkusu hakkında bilgi veren İstanbul Kent Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Birimi Uzmanı Psikolog Birgül Sena Mayda, “Daha önce yaşam boyu deprem olayıyla karşılaşmamış bireylerin deprem ile ilgili korkuları ve ön yargıları deprem yaşamışlara göre çok daha yoğun ve ürkütücü olur. Belirsizlikler de korkuları daha da tetiklenir” dedi.
Psikolog Mayda, “Depremi birebir deneyimleyen veya yakınlarından duymuş olan kişilerde deprem korkusu çok normaldir. Depremin şiddetine, kişinin yaşına, depreme nerede yakalandığına, depremden görülen zarara göre hissedilen korkunun derecesinin artabilmektedir” diye konuştu.
DİĞER FOBİLERDEN DAHA FARKLI
Depremin ve deprem korkusunun insanlar üzerinde fobik reaksiyonlara sebep olduğunu ifade eden Mayda, “Deprem fobisinde diğer fobilerden farklı olan bir şey vardır. Diğer fobilerde bir nesneye, aktiviteye veya duruma karşı aşırı korku varken deprem fobisinde insanlar kendisinin ya da bir yakınını kaybetme korkusu yaşar. İnsanlar hayatını ya da bir yakınını kaybetme endişesiyle depremin yaratacağı olası sonuçlara odaklanır ve korkar. Geleceğe dair oluşan belirsizlikle korkuları en ufak bir durumla kolayca tetiklenebilir” dedi.
Deprem korkusu ve kaygısı hakkında bilgi veren Mayda, “Bu kaygıların en belirgin özellikleri arasında terleme, ellerde titreme ve uyuşma, uyku bozuklukları, iştahta azalma, bir sese karşı irkilme (aşırı uyarılma) sayılabilir. Bu belirtiler travmayı yaşayan herkeste gözlemlenebilir” diye konuştu.
“TRAMVA YAŞAYAN ÇOCUKLARLA KONUŞUN”
Çocuklarda yaşanan travmalar konusunda tavsiyelerde bulunan Mayda sözlerine şu şekilde devam etti:
“Travma yaşayan kişiler özellikle de çocuklar farkında olmaksızın sessizleşip, içe kapanırlar. Ebeveynlerden önerim bu süreçte çocuklarını yalnız bırakmamaları, beraber zaman geçirmeleri ve çocuklarını konuşmaya cesaretlendirmelidir. Korkular sadece çocuklara ait bir duygu değildir, siz de korkularınızı çocuklarınızla paylaşın ki korkunun bu gibi durumlarda normal bir süreç olduğunu kavrasın ve sizinle iletişime geçsin. Tramva yaşayan çocuklarla konuşmak çok önemli. Unutulmamalıdır ki, iletişim kaygı ile başa çıkma da en etkili çözümdür”
“DEPREM SEMİNERLERİ VERİLMELİ”
Psikolog Sena Mayda, bu durumda kalan bireylerin psikolojik destek almaları gerektiğinin altını çizerek şunları söyledi:
“Özellikle ülkemizde depreme maruz kalmanın oldukça yaşanılabilir bir vakadır. Toplumu bilgilendirmek üzere önleyici olarak olası bir deprem durumunda önceden ne yapılması gerektiğini, kaçınma, korunma vb. davranışların neler olması gerektiği topluma uygulamalı olarak gruplar halinde anlatılmalıdır. Acil toplanma alanları belirlenmeli, deprem çantası hazırlıkları yapılmış olmalıdır. Böylece bu eğitim daha sonra karşılaşılacak travmaların önlenmesi için bir ilk adım olabilir. Deprem konusunda seminerler verilerek insanlar bilinçlendirildiği sürece depremle ve tramvalarıyla başa çıkma yöntemleri kendiliğinden oluşabilir. Bu tür seminerler bütün uygar ülkelerde zaman zaman verilmektedir. Bu eğitimler soğukkanlı kalmamıza ve daha bilinçli hareket etmemizi sağlar”
Kaynak: DHA