“Uzaya hakim olan dünyaya hakim olur.” Bu teoriden hareketle devletler, uzayda yıllardır var olmaya çalışıyor.
İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alim Rüstem Aslan ve Roket Bilimci ve Delta V Genel Müdürü Arif Karabeyoğlu, devletlerin uzay rekabetine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alim Rüstem Aslan, “Dünyanın sayılı ülkeleri veya işte önde gelen en güçlü ülkeleri bakarsanız iki konuda çok öncüdürler. Bir tanesi uzay alanındaki geliştirilen teknolojiler. İkinciyse yüksek hızlı ulaşım” diye konuştu.
Katma değeri ise çok yüksek…
Aslan, “Bir yatırdığınızda 10-100 arası bir geri dönüşü var. Çok çok büyük. Tabii işte en yeni teknolojiler, en yeni bilgiler, dolayısıyla buna baktığımızda uzayda parmağınızın olması gerekiyor ki günümüzde güçlü bir ülke olun” dedi.
61 yıl önce uzaya çıkıldı
Sovyet kozmonot Yuri Gagarin’in uzaya çıkmasından bu yana tam 61 yıl geçti.
Uzun bir dönem Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler’in yarışına sahne olan Ay, NASA’nın Artemis uzay aracıyla da yeniden gündeme geldi.
“Artemis 1” uçuşunun başarılı olması durumunda, NASA astronotları 2024’te Ay’ın etrafında uçabilir hale gelecek. 2025’te de Ay’a iniş yapabilecek. Artemis 1 görevindeki sorunlar sebebiyle, fırlatma tarihinde 3’üncü kez de değişikliğe gidildi. NASA, fırlatma girişimi için son tarihi 27 Eylül olarak belirledi.
Uzay harcamalarında son yıllarda büyük artış yaşanıyor
Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere ülkelerin uzay harcamalarında da son yıllarda büyük artış yaşanıyor. Bu da yeni bir uzay yarışının başladığı anlamına geliyor.
“Her şeye rağmen şu anda gerçek manada bir uzay yarışı başlamış diyebiliriz” ifadelerini kullanan Roket Bilimci ve Delta V Genel Müdürü Arif Karabeyoğlu, “Gerçekte Rus Çin bloğunun, Amerika ve Avrupa karşılıklı kollarda uçlarda bulunduğu aslına bakarsanız bir uzay yarışı var. Bu uzay yarışında yakın uzay tarafında çalışmalar var biliyorsunuz. Bu yakın uzayda neler var? Dünyayı gözlemek var, dünyanın yakın çevresindeki yörüngelerde teknolojik üretim yapabilme kabiliyetleri var” diye konuştu.
Karabeyoğlu: Uzay yarışını ABD kazandı, Rusya kaybetti
Uzay ile ilgili olan uydu endüstrisinin durumu da dikkat çeken bir başka konu…
Endüstriye olan yatırım ülkelerin uzay yatırımları açışından oldukça önemli. Öyle ki son 10 yılda yaklaşık 2 kat artarak 271 milyar dolara ulaştı. En çok yatırımı yapan ülke ise Amerika Birleşik Devletleri. Onu Çin ve Japonya takip ediyor.
Roket Bilimci ve Delta V Genel Müdürü Arif Karabeyoğlu, ABD ve Rusya’nın uzay yarışındaki durumunu “Amerika bu yarışta başarılı oldu. İnanılmaz derecede paralar yatırdı. İnanılmaz derecede insan kaynağı koydu bu işin içine. 100 binlerce insan çalıştı. Mühendis çalıştı. Ve Amerika gerçekten 69 yılında yani 10 yılın içerisinde aya insan indirip bunların geri getirmede başarılı oldu. Rusya bu savaşı kaybetti” sözleriyle anlattı.
“Avrupa yeni bilgi üretmekte sıkıntı çekiyor” diyen Prof. Dr. Alim Rüstem Aslan ise şöyle konuştu:
“Amerika hala en çalışkan ülke. Ve amerika tek başına çalışmıyor, tüm dünyayla beraber çalışıyor. Tüm dünyayı kendisi için çalıştırıyor, öyle diyelim. Japonya’yı hiç göz ardı etmeyin. Japonya çok büyük bir güç. Çok büyük paralar harcıyor. Ekonomik değil, her şeyi çok pahalı yapıyor ama en büyük bilgiyi üreten ülkelerden bir tanesi.”
Uzayda var olmak neden önemli?
Peki, ülkeler için uzayda var olmak neden önemli? Devletlerin uzay rekabeti önümüzdeki süreçte bir gerilime yol açar mı?
Ticari uzayın Amerika’da başladığını ve diğer batı ülkelerine ve Japonya’ya kadar genişlediğini söyleyen Doç. Dr. Arif Karabeyoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Ne oluyor burada aslına bakarsanız ticari firmalar tamam ile kar amacı gütmek aracıyla ve keşif amacıyla aslına bakarsanız uzayda bir takım operasyonlar yapıyorlar. Bunun içerisinde uzay turizmi var bunun içerisinde ileride olabilecek uzay madenciliği var, bunun içerisinde dünya gözlem işleri var. Bu tür olayların hepsi aslına bakarsanız ticari uzay kapsamında yapılmakta.”
Türkiye’nin uzay çalışmaları
Türkiye’de de uzay çalışmaları hız kesmiyor. Tamamlanmış veya halen devam eden birçok proje bulunuyor. Aktif haberleşme uydu sayısı ise 8’e yükseldi. Ve uzayda haberleşme uydusu bulunduran 30 ülkeden biri konumuna geldi.
Türkiye’de birçok şeye el atılmış durumda olunduğunun altını çizen Prof. Dr. Alim Rüstem Aslan, “Haberleşme uydusu çalışılıyor, yer gözlem uydusu çalışılıyor, bilimsel uydular çalışıyor, biz yurt dışına uydu ihraç ediyoruz. Şu an çok çok önemli Türkiye’nin bir ulusal fırlatma sistemi projesi var. Uzaya erişim çok önemli. İstediğiniz kadar uzay sistemi geliştirin bunu uzaya kendiniz götüremiyorsanız veya uzaya götürme garantiniz yoksa bu çok büyük bir sıkıntı, yarıda oturur. Tüm bu projeler Türkiye’de var” bilgisini verdi.
Türkiye’nin çok kritik teknoloji alanlarında dünyada önde olabileceği alanlarda uzayda çok büyük katkılarda bulunabileceğini vurgulayan Roket Bilimci ve Delta V Genel Müdürü Arif Karabeyoğlu, “Dünyaya, insanlığa ve kendisine. Türkiye stratejik olarak uzayda masada olabileceği şartları kritik teknolojilere yatırım yapmak suretiyle sağlayabilir” diye konuştu.
Kamera: Mustafa Oğuz
Kurgu: Ufuk Özenateş
Kaynak: TRT Haber