İstanbul
Ekomist Emre Alkin, üç çeyrek üst üste daralan ekonominin toparlanabilmesi için Türkiye’nin ‘büyümeyi değil, kalkınmayı’ hedeflemesi gerektiğini söyledi. Alkin, canlanma için ihracatçı sektörlerin desteklenmesini önerdi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde yüzde 1,5 oranında daraldı. Ekonomist Emre Alkin, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) verilerini değerlendirirken hangi matematik metodu kullanılırsa kullanılsın Türkiye ekonomisinin üç çeyrek üst üste daraldığını belirterek “Dolayısıyla hastalığın teşhisini doğru koymak ona göre de tedaviyi belirlemek lazım” dedi.
“PROBLEM KONJONKTÜREL DEĞİL YAPISAL”
Nisan-haziran döneminde kamu harcamaları yükselmiş, ihracat yüksek performans göstermiş olmasına rağmen Türkiye ekonomisinin bir çeyrek daha daraldığına dikkat çeken Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, “Bu durum, problemin konjonktürel olmaktan çok yapısal bir karakter taşıdığını net şekilde gösteriyor. Dolayısıyla ortadaki ciddi meseleyi ‘mevsimsellikten arındırılmış rakamlar’ ile basitleştirmek veya olumlu göstermeye çalışmak bizi büyük bir yanlışa götürür” diye konuştu.
FAİZ KARARI ÜZERİNDE ETKİLİ OLACAK
Prof. Dr. Emre Alkin, ikinci çeyrekteki negatif büyüme verisinin ekonomi yönetiminin alacağı kararlar üzerinde de etkisi olacağını ifade ederek şunları kaydetti:
“Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun faiz oranlarına ilişkin karar alırken yüzde 1,5’lik daralma verisi ile yarın açıklanacak enflasyon rakamı arasında kalacağını şimdiden görebiliyorum. Merkez Bankası mecburen bir seçim yapacak, maliye politikasından ekonomiye destek gelmediğini gördüğü için henüz düşmeye başlamamış olan enflasyona rağmen fonlama maliyetini düşürecek bir hamle yapmaya çalışacaktır.”
“MERKEZ TEHLİKENİN FARKINDA”
Kimi yorumcuların negatif büyümenin geleceğe yönelik olumsuz etkilerini küçümser yaklaşımlar sergilediğine dikkat çeken Alkin, “Her ne kadar istatistikle uğraştığı halde ekonominin temel kavramlarına pek fazla dikkat etmeyen uzmanlar negatif büyümenin tehlikesini küçük göstermeye çalışsalar da Merkez Bankası’nın elindeki veri ve analiz seti sayesinde söz konusu tehlikenin farkında olduğunu tahmin ediyorum” açıklamasında bulundu.
YILLIK BÜYÜME SIFIRA YAKIN
“Eğilim anketleri ve endeksler yardımıyla bu çeyrekte negatif bir büyüme çıkacağını hepimiz tahmin ediyorduk” diyen Alkin, her şeye rağmen Türkiye’nin yılsonu itibariyle hâlâ yüzde sıfırın etrafında dönecek bir büyüme oranı yakalama imkânına sahip olduğunu söyledi. Bunun için ekim, kasım ve aralık aylarında bugüne kadarki desteklerden daha farklı adımlar atılması gerektiğini ifade eden Alkin, “Ancak ben 2020 yılının kurtarılması için çaba harcanmasını daha doğru buluyorum” dedi.
“İHRACATÇI SEKTÖRLER DESTEKLENMELİ”
Alkin, Türkiye’nin halen, kredi büyümesi yoluyla tüketim harcamalarından daha fazla vergi toplamayı hedefleyen ve doğru olmayan bir maliye politikası uyguladığını savundu. KDV iadeleri ve yatırım indirimlerinin mükelleflere ödenmediğini kaydeden Alkin, ihracatçıya şu ana kadar verilen desteklerin üzerine yeni destekler verilmesi gerektiğini belirtti.
“İNŞAAT İLE İSTİKRARLI BÜYÜNEMEZ”
İhracatçı kesimin böylesi kötü dönemlerde ülke ekonomisine önemli katkılar sunduğunu ve bunun rakamlardan da göründüğünü ifade eden Alkin, “Şapkamızı önümüze koyup düşünmeliyiz. Uygulanan büyüme modeli demodedir. İnşaatla kalkınamayacağımız belliydi ama istikrarlı büyümenin de inşaatla olmayacağının anlaşılmış olduğunu umuyorum” ifadelerini kullandı.
“BÜYÜME DEĞİL KALKINMA HEDEFLENSİN”
Durgunluktan çıkıp istikrarlı bir ekonomik büyüme yakalanması için neler yapılması gerektiği sorusuna ise Alkin, şu cevabı verdi:
“Aslında ben en baştan beri hep tekrar ediyorum. Adalet, eğitim ve özgürlükler konusunda adımların atılmadığı, kalkınmayı değil büyümeyi hedefleyen ekonomi politikalarının uygulandığı bir yerde darboğaz olur. Yapısal reformların önemini daha nasıl anlatabiliriz bilemiyorum.”
Kaynak: DHA