Futbolda yakın ilişki kurabileceğimiz yerlere odaklanılmalı

İstanbul

Futbolcu keşfetme konusunda Türkiye’nin yakın ilişki kurabileceği coğrafyalara odaklanması gerektiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Cem Tınaz, oyuncu tercihlerinde uzak ve pahalı ülkeler yerine Balkanlar, Orta Doğu ve Doğu Avrupa’daki potansiyelin değerlendirilmesi tavsiyesinde bulundu. Tınaz, “Buralarda çok ciddi yetenekler var. Türkiye de zaten son dönemde bu coğrafyaya yakın ilgi duymaya başladı” dedi.


Son yıllarda Türkiye’de futbol literatürüne giren bir kelime var. Yetenek avcılığı olarak bilinen scouting. Bu kavramın yurt dışında ve Türkiye’de nasıl işlediğini, ne gibi farklılıklarının olduğunu, iyi bir scout olmak için hangi özelliklere sahip olunması gerektiğini Dr. Öğr. Üyesi Cem Tınaz, Demirören Haber Ajansı’na (DHA) anlattı.

Scouting’in sadece saha içerisi ile alakalı olmadığını, yönetimsel tercihlerle de yakından ilişkili bir kavram olduğunu vurgulayan İstanbul Bilgi Üniversitesi Spor Yöneticiliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Cem Tınaz, “Analizini yapmış olduğunuz, istatiksel olarak anlamlı bulduğunuz sporcuları takıma katma kararının, bu oyunculara sahada zaman vermekle alakalı yönetimsel tercihlerle desteklenmesi gerekiyor” dedi.

“MENAJERLERİN SÖZ HAKKI DAHA FAZLA”

Scouting’in yurt dışında ve Türkiye’de benzer bir yapıda ilerlediğini, yönetimin Scout ekibine tanımış olduğu hareket alanının çok önemli olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Cem Tınaz, “Yönetimin scout ekibine nasıl bir yetki ve sorumluluk verdiği çok önemli. Türkiye’deki yapıya baktığınız zaman menajerlerin hala scout’lara nazaran daha fazla söz söyleme hakkına sahip olduğunu söyleyebiliriz. Yönetimlerin de burada kısa vadeli hedefler gütmesi, sonuç odaklı star sporculara yönelmeleri scout’ların hareket alanlarını kısıtlayan bir mesele” ifadelerini kullandı.

YAKIN COĞRAFYALAR AVANTAJ YARATIYOR

Yurt dışında istatistiksel verilerden çok ciddi şekilde faydalanıldığının altını çizen Dr. Öğretim Üyesi Cem Tınaz, Sevilla örneği vererek şunları söyledi:

“Sevilla’nın dünya çapında 700 tane scout ekibi olduğundan bahsediliyor. Bu yapıyı kontrol etmek ve yönetmek gerçekten zor. 700 kişilik bir ekibin size sunmuş olduğu veriyi analiz etmek, anlamlandırmak arka tarafta da ciddi bir çalışma gerektiriyor. Bu coğrafyaya göre belirgin şekilde farklılık gösteren bir yapı. Örneğin Portekiz, İspanya gibi ülkelere gittiğiniz zaman Güney Amerika ile olan yakın ilişkilerinden kaynaklı çok ciddi hareket alanları olduğunu söylemek söz konusu. Türkiye bu noktada tercihlerini yaparken daha stratejik davranmalı. Her ne kadar Güney Amerika ülkelerinden veya Afrika’dan çıkan bazı sporcuların yetenekleri üst düzeyde olsa da Türkiye’nin yakın ilişki kurabileceği coğrafyalara odaklanması, finansal açıdan daha verimli tercihler yapılmasını beraberinde getirebilir. Bunlar Balkan ülkeleri, Orta Doğu ülkeleri, Doğu Avrupa ülkeleri olabilir. Buralarda çok ciddi yetenekler var. Türkiye de zaten son dönemde bu coğrafyaya yakın ilgi duymaya başladı.”

“GENÇ SPORCULARA HAREKET ALANI SUNULMADIĞINDA GELİŞEMİYORLAR”

“Yurt dışındaki modellere baktığımızda genç yaşlarda sporcunun keşfedilip takım bünyesine katıldıktan sonra, kiralama usulü ile farklı takımlara gönderildiğini görüyoruz. Oyuncu yeterince gelişim gösterdikten sonra geri alınarak oyuncunun takımın performansına etki etmesine odaklanabildikleri gibi, sporcuyu takım bünyesinde tutup, değer kazandıktan sonra satıp, onun üzerinden para kazanmak da ayrı bir strateji olarak karşımıza çıkıyor” diyen Cem Tınaz, “Burada takımın odağı çok önemli. Maalesef Türkiye’deki spora dair genel anlayış kazanma ve kaybetme üzerine kurulu. Taraftarın, yönetimin psikolojisi de yalnızca kazanmaya  odaklı. Bu nedenle genç sporculara güvenilerek hareket alanı sunulmuyor, onlar da bu nedenle gelişemiyorlar. Ülkemizdeki güncel model, ekonomik açıdan sürdürülebilir değil. Avrupa’da oyuncu yaş ortalaması en yüksek üç ülkeden biriyiz ve borçlanma açısından da durum tedirginlik verici düzeyde. Transferde doğru oyuncu tercihleri yapılmadığı ve buna ek olarak altyapıdan oyuncu yetiştirilmediği takdirde bu düzenin sürmesi mümkün değil. Dünyada birçok takım doğru transfer ve iyi altyapı arasında bir denge kurarak geleceğini güvence altına alıyor. Biz de doğru transfer politikaları geliştirerek ve altyapıdan sporcu yetiştirmeye odaklanarak gelecekte bu dengeyi kurabiliriz” şeklinde konuştu.

TRABZONSPOR EN BAŞARILILARDAN

Dr. Öğretim Üyesi Tınaz alt yapıya odaklanan kulüpler arasında en başarılı olan örneklerin Altınordu ve Trabzonspor olabileceğini kaydederek, “Alt yapıya odaklanan kulüp olarak baktığımızda Altınordu’yu örnek gösterebiliriz. Onların da farklı bir misyonu var. Tamamen Türk sporculardan kurulu bir takım oluşturmak, sporcuların üst düzey gelişimlerini desteklemek ve iyi takımlara transfer olmalarını sağlamak. Son dönemde Trabzonspor’un da genç sporculara sahada daha fazla zaman tanıdığını söyleyebiliriz. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi kulüplerin üzerindeki şampiyonluk, başarı baskısı çok yüksek. Fenerbahçe de son dönemlerde bir nebze olsun bunu gerçekleştirmeye çalıştı ancak söylemlerle eylemler çok örtüşmedi.  Bu noktada stratejiyi geniş bir zamana yaymak ve takımların ciddi bir ekonomik darboğazda olduğunu göz önünde bulundurmak gerekiyor” dedi.

KİMLER SCOUT OLABİLİR?

Dr. Öğr. Üyesi Cem Tınaz scout olmak isteyenlerin hangi kriterlere sahip olması gerektiğini şu sözlerle anlattı:

“Scout olmak isteyen kişinin futbolu teknik anlamda çok iyi biliyor olması lazım. Yabancı dil becerilerinin çok üst düzeyde olması gerekiyor. Çünkü yalnızca saha içini analiz etmekle kalan bir durum değil. Four Corner modeli ile sporcu 4 farklı bağlamda değerlendiriliyor. Bu modele göre futbolcu teknik, fiziksel becerilerinin yanı sıra sosyal ve psikolojik açıdan değerlendiriliyor. Bu bakış açısı ile konuya yaklaştığınız zaman yalnızca saha içerisindeki performansı değerlendirmek, futbol becerisini ölçümlemek doğru tercihlerin yapılabilmesi için yeterli veriyi sunmuyor. Sporcunun antrenmana ne zaman geldiği, antrenörü, takım arkadaşları ile olan ilişkisi, maç sonrasında sosyal medyada yaptığı açıklamalar, sponsor tercihleri, sponsorların görünürlüğü ile alakalı sunmuş olduğu katkıların hepsini değerlendirme becerisine sahip olması lazım.”

Spor yöneticiliği bölümlerinden mezun olan kişilerin bu anlamda daha avantajlı olduğunu belirten Cem Tınaz, “Spor yöneticiliği bölümünden mezun olanların sporu daha iyi analiz etme, sporla alakalı daha yüksek teknik beceriye sahip olma ve yalnızca saha içi ile alakalı değil yönetimsel tercihleri de şekillendirme noktasında daha yüksek bir potansiyele sahip olduğundan bahsetmek söz konusu. Bugün dünyada önde gelen takımlar scoutin ekiplerinde sporu teknik açıdan daha iyi anlayabilecek insanlardansa teknik, matematik, istatistik becerisi daha yüksek insanlara, hatta mühendislere yönelme tercihlerinde bile bulunabiliyorlar. Ama net olarak spor yöneticiliği mezunlarının bu bağlamda bir avantaja sahip olduğunu söyleyebiliriz.”

Kaynak: DHA