İyot alımı tiroid hastalıklarını azaltıyor

Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlker Şengül, iyot yetersizliğinin olduğu bölgelerde alınacak başlıca önlemin, kişilerin günlük iyot alımlarını artırmak olduğunu belirterek uygun düzeyde iyot artışının, mevcut guatrı tedavi etmekten çok, hastalığın görülme sıklığının azalmasında etkili olduğunu bildirdi.

Şengül, “1-7 Haziran İyot Yetersizliği Hastalıklarının Önlenmesi Haftası” dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, insan organizması için dışarıdan alınması gereken, esansiyel bir element olan iyodun, sağlıklı erişkinlerde, toplam 15-20 miligramı geçmeyecek şekilde, yüzde 70-80 oranında tiroid bezinde depolanmış halde olduğunu belirtti.

İyodun ana kaynağının besinler olup yalnızca iyot içeren ya da iyot ilavesi bulunan besinler yoluyla ve oral yolla alınabildiğine dikkati çeken Şengül, “Deniz bitkisi ve hayvanları iyodu sudan konsantre edebildikleri için, en zengin iyot kaynağını oluşturagelmişlerdir. İyot, genel anlamda deniz ürünleri, süt ürünleri, tahıllar ve patates gibi gıdalardan ve iyot katkılı tuzlar yoluyla sağlanabilmektedir.” ifadelerini kullandı.

Şengül, iyot eksikliğinin yol açabileceği patolojik durumlara ilişkin şunları kaydetti:

“Düşük, ölü doğum, doğumsal anomali, hamilelik sırasında ve doğumdan sonra bebeklerde hastalık, endemik cücelik; yeni doğanda guatr, hipotiroidi, cücelik; çocuklarda ve adolesanda, guatr, hipotiroidi, zeka geriliği, fiziksel gelişme bozukluğu; erişkinlerde guatr ve komplikasyonları, hipotiroidi, zeka geriliği, kısırlıkta artma, kendiliğinden hipertiroidi, radyasyona karşı duyarlılıkta artma gibi bulgu ve belirtiler görülebilmektedir.”

Bu hastalıklardan guatra dikkati çeken Şengül, “Az miktarda iyot eksikliği dahi tiroit bezinin büyümesine yani guatra neden olabilmektedir. Büyümüş bir tiroit bezi, iyot eksikliğinin en sık ve kolay görünen belirtisini oluşturduğu için önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.

“Önlenebilir bir durum”

Prof. Dr. Şengül, iyot eksikliğinin ciddi hastalıklara neden olabilmekle birlikte önlenebilir bir durum olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

“İyot yetersizliğinin olduğu bölgelerde alınacak başlıca önlem, kişilerin günlük iyot alımlarını artırarak organizmadaki iyot miktarını normal düzeylerde tutmaya yardımcı olabilmektedir. Özellikle guatr bulgusunun henüz bulunmadığı çocuklarda ve erişkinlerde daha etkili olan bu koruyucu önlem, var olan guatrı tedavi etmekten çok, guatrın görülme sıklığının azalmasında etkili olagelmektedir. Bunu sağlamak için yapılan uygulamaların temeli, sık yenen besinlerin iyotla zenginleştirilmesine dayanma ve pek çok ülkede, tuzun iyotlanması, ekmeğe iyot katılımı, iyot tabletleri kullanımı, iyotlu yağ enjeksiyonu ya da iyotlu yağ kapsülleri kullanımı, içme suyunun iyotlanması şeklinde yöntemler kullanılagelmiştir.”

Son 80 yıl içerisinde, iyot eksikliğini gidermek için dünya genelinde birçok çalışma yapıldığını belirten Şengül, iyot eksikliğinin giderilmesinin, İyot Global Ağı, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu ile Dünya Sağlık Örgütü kuruluşlarının ana hedeflerinden biri olduğunu ve iyotlu tuzun, dünya genelinde, iyot eksikliğinin önlenmesinde dayanak noktası olduğunu aktardı.

Türkiye’nin, dünya üzerinde endemik bir guatr bölgesi olduğuna dikkati çeken Şengül, “Dünya nüfusunun büyük bir kısmı, halen iyot eksikliği riski taşımaya devam etmektedir. 1998 yılından bu yana ve özellikle son yıllarda, ülkemizde, Sağlık Bakanlığımız ile koordineli yürütülen çalışmalarla iyot eksikliğinde önemli derecede yol alınmıştır.” değerlendirmesini yaptı.

Kaynak: TRT