CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu.
Parlamento çatısı altında yapılan bütün konuşmalarda mutlak sorumsuzluk bulunduğunu ancak bunun canının istenildiği gibi konuşulması anlamına gelmediğini belirten Kılıçdaroğlu, “Her konuşanın, önüne gelen herkese hakaret etmesi anlamına gelmez.” dedi. Kılıçdaroğlu, “Taç giyen baş akıllanır.” atasözüne işaret ederek bu sözün belli bir makama, mevkiye gelen kişilerin sorumluluğunu hatırlattığını söyledi.
“Asla kabul etmiyorum”
Halkın oyuyla veya herhangi bir nedenle makama gelen kişinin, o makamın öngördüğü kurallar içinde konuşmak zorunda olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sayın Erdoğan’ın, bana yönelik olarak burada söylenmesi asla mümkün olmayan, terbiyemin, ahlakımın asla izin vermediği belli cümleleri kullanarak bana hakaret etmesini asla kabul etmiyorum. Kendisine hiçbir cevap vermedim. Grup Başkanvekilimiz onun kullandığı cümlelerin aynısını kullandı. Grup Başkanvekilimize, ‘Neden böyle söylüyorsun?’ diye kızıyorlar. İyi de asıl öbürüne kızmak lazım, neden, hangi gerekçeyle böyle söyledin? Biz parlamentoda kavga istemiyoruz. Herkes düşüncelerini rahatlıkla ifade edebilsin, kamuoyuna, kitlelere anlatabilsin. Düşünce kadar değerli bir şey yoktur. Benim söylediğim sözlerden kimsenin kırılmasını istemem, eleştiri getiriyorsak mutlaka bir gerekçesi vardır, onu da açıklarız. Parlamentoda gereksiz bir kavga, parlamentoya hiçbir kazanç sağlamaz.”
“Büyük lokma ye büyük laf etme”
Kemal Kılıçdaroğlu, “Büyük lokma ye büyük laf etme.” sözüne de değinerek büyük lafın arkasında durmanın kolay olmadığını vurguladı. Kılıçdaroğlu, “Büyük laf ediyorsanız, önünüze çok güçlü, büyük hedef koymuşsunuzdur. Hedefinizin gerisine düşerseniz itibarınız düşer, itibarınız sorgulanır. Bulunduğunuz makamın itibarını da köreltmiş olursunuz. İtibarı kaybeden kişilerin ya da söylediği sözlerin tutamayan veya o sözlerin gerisine düşen kişilerin, bir memleketi yönetmesini doğru bulmayız. O büyük laflar döner, dolaşır koca, görkemli bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne zarar verir, uluslararası itibarını sarsar. Ülkeyi yönetenlerin konuşurken çok daha dikkatli olmaları gerekir.” diye konuştu.
“CHP iptal ettirmeseydi”
Suriye konusunda çok iyi niyetlerle yola çıktıklarını, hiç büyük laf etmediklerini aktaran Kılıçdaroğlu, aklı olan herkesin “Bizim Orta Doğu bataklığında ne işimiz var?” sorusunun ne kadar doğru olduğunu bildiğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin Orta Doğu’da sorun çıktığında başvurulan ülke pozisyonunda olduğunu ancak bataklığa girilmesinin, sorunu çözme pozisyonunun kaybedileceği anlamına geldiğini ifade etti.
Suriye sınırının mayınlar temizlendikten sonra 49 yıllığına yabancı ülkeye verilmesini, kimin telkin, tavsiye ettiğini soran Kılıçdaroğlu, CHP’nin çıkan kararnameyi iptal ettirdiğini, kanun çıktıktan sonra da Anayasa Mahkemesinde iptal ettirdiklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, “AK Parti’ye oy veren kardeşlerimize sesleniyorum: Suriye sınırına yabancı bir devlet gelip, yerleşseydi bugün Türkiye’nin durumu ne olurdu? CHP’yi, ‘Siz hep mahkemelere giderseniz’ diye eleştirirlerdi. CHP, mahkemeye gitmeyip, iptal ettirmeseydi, bugün o bataklığın hangi düzeye ulaştığını tahmin edebilir miydik?” dedi.
“Balıklama atladılar”
“Neden Büyük Orta Doğu Projesi’nin eşbaşkanlığına soyundunuz? Kim size önerdi, maşa rolünü kim size verdi, hangi gerekçeyle bunu defalarca açıkladınız? Hiç düşünmediniz mi sana bu eşbaşkanlığı veren, yarın sana nasıl görev verecek?” sorularını yönelten Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Tarih kültüründen yoksun olanlar buna balıklama atladılar. Bugün Orta Doğu bataklığında bulunmamızın temel nedenlerinden birisi bu. ÖSO ile senin ne işin var? ‘ÖSO’yu biz ABD ile beraber kurduk.’ diyor. Sana maşa görevi verdiler, farkında bile olmadın. Biz, ÖSO’nun aynı zamanda hamiliğine soyunduk, maaş, para, silah verdik, eğittik. Yıllar yılı ‘Yanlış yapıyorsunuz, yapmayın’ dedik. Tam tersine ‘ÖSO Kuvayımilliye’dir’ dediler. Çünkü Kuvayımilliye’nin ne olduğunu bilmiyorlardı, sanıyorlardı ki Atatürk, Kuvayımilliyecilere her ay para veriyor. Sanıyorlardı ki Kuvayımilliyeciler, kendi vatanlarını savunmuyor da birilerinin telkiniyle yola çıkmıştı. Sırtımızı sıvazlayıp Suriye bataklığına bizi sokanlar, sonra bizi yalnız bıraktılar.”
Kemal Kılıçdaroğlu, 27 Şubat’ta 34 askerin şehit olduğunu, Türkiye’nin ölü toprağı serpilmiş gibi derin sessizliğe büründüğünü dile getirdi. 36 saat televizyonların önüne çıkılmadığını, büyük laf edilip altında kalındığını savunan Kılıçdaroğlu, “Erdoğan, 3 gün sonra televizyona çıktı, gülümsedi, fıkralar anlattı, sanki 34 şehidimiz yokmuş gibi. Eleştirdim, eleştirmeye hakkım vardı, o şehitlerin ve onların ailelerinin, gazilerin bizde hakkı, hukuku vardı. Daha toprağa vermeden bu kahkaha, gülme nedir? Devleti yönetiyorsun, en azından gülümseme, gülme, şehide, şehidin annesine saygı duy.” değerlendirmesinde bulundu.
“Dakika bir, gol bir”
Erdoğan’dan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e 4 soru sormasını istediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, Putin’in görüşme sonrasında, “… Telefon görüşmemizde ifade ettiğim gibi, hiç kimse Suriye askerleri de dahil olmak üzere, orada Türk askerlerinin olduğunu bilmiyordu.” dediğine işaret etti.
Kılıçdaroğlu, “Dakika bir, gol bir. Soru sorma imkanı kalmadı. Erdoğan, bu telefon görüşmesinde Putin’e ne söyledi, bunu merak ediyorum. Putin, ‘O alanda sizin askerlerinizin olduğunu bilmiyorduk.’ diyorsa Erdoğan’ın dönüp koordinatları anlatması lazım. Demek ki o bilgi de verilmemiş. Erdoğan, ‘Kabulünüz nedeniyle teşekkür ederim’ diye konuşmasına başlıyor. Devasa, görkemli, tarihinde her karış toprağında şehit kanı olan bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Yöneticiye bakın, nasıl üzülmezsiniz, kahrolmazsınız.” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bir anlaşma imzalandığını, ortada bir ateşkes olmadığını, sözleşmeyle Rusya, Suriye ve Türkiye’nin askerinin faaliyetlerini durduracağını belirtti. Kılıçdaroğlu, böylece sorunun bir anlamda biraz daha ileriye atıldığını savundu.
Türkiye’nin, bu anlaşmayla Suriye rejimini resmen tanıdığını, sözleşmede, “Suriye Arap Cumhuriyeti” ibaresinin geçtiğini, Türkiye’nin, Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve terörle mücadeleyi kabul ettiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Terörizmin tüm tezahürleri içine ÖSO giriyor mu girmiyor mu önümüzdeki süreçte hep beraber göreceğiz. Bir başka sonuç, yaşadığımız sorunu Suriyelilerin öncülüğünde ve sahipliğinde çözüleceğini kabul ettik.” dedi.