CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen CHP İstanbul 37. Olağan İl Kongresi’nde konuştu.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin sorunlarının 4 ayaklı bir stratejiyle çözülebileceğini dile getirerek, şöyle devam etti:
“Kesinlikle bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getireceğiz. Kadın-erkek eşitliğini, yargı bağımsızlığını, medya özgürlüğünü getireceğiz. Kanada’da, AB’de, Güney Kore’de, Japonya’da ne varsa demokratik standartlar açısından ne gerekiyorsa tamamını yapmaya kararlıyız. Üniversitelerde her türlü düşünce özgürce tartışılacak. Tartışmaktan, farklı düşüncelerden korkan bir toplum, sağlıklı bir gelecek inşa edemez.
Demokrasisi gelişmemiş hiçbir ülke büyümemiştir. Demokratik parlamenter sistemi, mutlaka yeniden inşa edeceğiz. Parlamenter sistem derken, eskiye döneceğiz değil, tamamen darbe hukukundan arınmış, gerçek anlamda bir demokratik parlamenter sistemden söz ediyorum. Anayasası ve yasaları değişmiş, gerçek anlamda demokrasiden söz ediyoruz.”
“Üreticinin, düşünenin önündeki bütün engelleri kaldırmak zorundayız”
İkinci ayağı “üretim” şeklinde açıklayan Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin her alanda üretim yapması gerektiğini vurgulayarak, “21. yüzyılda iki büyük güç olduğunu herkes kabul ediyor. Bir silahlı gücünüz vardır, bir de yumuşak gücünüz vardır, kültür dünyanız yani. Sanatçıların ürettiği eserler dünyanın her tarafına ulaşabiliyorsa, sizden daha güçlü bir toplum yoktur. Bu nedenle üretimi her alanda yapmak zorundayız. Üreticinin, düşünenin önündeki bütün engelleri kaldırmak zorundayız. Türkiye, ürettiği zaman güçlü olacak, alın terinin değerini bilecek, işsizlikle mücadele edecek, bütün dünyada saygınlık kazanacaktır. Yozgat’ın dünya çapında kokulu mercimeği varken, biz mercimek ithal ediyorsak, hepimizin oturup düşünmesi lazım.” diye konuştu.
“Güçlü bir sosyal devleti yeniden inşa etmek zorundayız”
Kılıçdaroğlu, üçüncü ayağı “güçlü bir sosyal devlet” olarak tanımlayarak, şunları söyledi:
“Hiç kimsenin aç ve açıkta kalmadığı güçlü bir sosyal devleti inşa etmek zorundayız. Aile sigortasını toplumun gündemine getiren ilk partiyiz. Aile sigortasını yeteri kadar büyük kitlelere aktarmayan partiyiz, yeteri kadar anlatamadık. Güçlü sosyal devlette hedef, kişinin doğumundan ölümüne kadar asla açlığın ve yoksulluğun olmadığı bir toplumu inşa etmek. Herkesin karnı doyacak, herkesin işi gücü olacak. İşi gücü yoksa sosyal devlet yardım edecek. Ama sosyal devlet yardım ederken onun yoksulluğunu afişe etmeyecek. Güçlü bir sosyal devleti yeniden inşa etmek zorundayız, bütün kurum ve kurallarıyla.”
Dördüncü ayağın “sürdürülebilirlik” olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Bütün bu çabaları sürdürülebilir kılmanız lazım, eğer sürdürülebilir kılmazsanız, bir süre sonra devletin içten içe çürüdüğünü görürsünüz. Yaptığınız devrimlerin, çabaların bir süre sonra eskidiğini ve çürüdüğünü görürsünüz. Bunu önlemenin yolu devlette liyakat sistemini egemen kılmaktır.” dedi.
“Çoğumuz, dünya siyaset tarihine armağan ettiğimiz başarının farkında değiliz”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin temel sorunlarını belirleyen ve bu sorunlara nasıl çözümler üreteceğini ifade eden tek partinin CHP olduğunu belirterek, partililere şöyle seslendi:
“Yürekten inanın ve öz güvenle her yerde söyleyin: Sorunları en sağlıklı saptayan parti ve o sorunların nasıl çözüleceğini en iyi bilen, programı, projesi olan tek parti CHP’dir. Lafla peynir gemisi yürümez, neyi, nasıl yapacağınızı bileceksiniz. Biz, neyi, nasıl yapacağımızı çok iyi biliyoruz. Neyi, ne zaman yapacağımızı da çok iyi biliyoruz.
Önümüzdeki süreç sadece bizim açımızdan değil, Türkiye açısından çok önemli. Türkiye şu anda freni patlamış bir kamyon gibi yokuş aşağı gidiyor. Her alanda, eğitimde de dış politikada da ekonomide de her alanda gidiyor. Kimse yarın sabah ne olacağını bilmiyor. Nasıl bir trajediyle karşılaşacağımızı hiç kimse bilmiyor. Geleceğe yönelik doğru dürüst bir hesap bile toplumun önüne konulmuş değil. Yılların Devlet Planlama Teşkilatı da kapatıldı. Bütün bunları yeniden değerlendirmek zorundayız. Birebir… Bize oy versin veya vermesin herkese ulaşmak zorundayız, her renge, her kimliğe, her inanca ulaşmak zorundayız. Bizim toplum arasında ayrıştırma, bölme gibi bir lüksümüz yok.
Bir ittifak kurduk, Millet İttifakı. Millet İttifakı aslında bir demokrasi ittifakıdır. Bugün geldiğimiz noktada toplum ikiye bölünmüş durumda. Demokrasiden yana olanlar, tek adam rejiminden yani otoriter rejimden yana olanlar. Demokrasiden yana olanların ortak, birlikte davranması, Türkiye’yi çağdaş anlamda demokrasiye kavuşturması gerekiyor. Otoriter rejimden yana olanlar ise her türlü yasaktan yana, eleştiriden muaf olmak istiyorlar. Demokrasi sadece benim için değil, sadece CHP’liler için değil, hepimiz için geçerli.”
CHP’lilerin toplumun önderi olması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Eğer biz bir Adalet Yürüyüşü gerçekleştirdiysek, emin olun bunun karşılığını aldık, her görüşten insandan. Yüksek Seçim Kurulu kararına rağmen bu ülkenin insanları 13 binlik farkı 800 bine çıkarıyorsa, bu ülkede bu insanlara güveneceksiniz. Onlara diyeceksiniz ki ‘Size güveniyoruz.’ Hedef, cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak. Bu, bizim bu millete, dünyaya sözümüzdür. En çok tartışılan olay İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri oldu.
Bütün dünya dikkatle izledi. Bu ülkenin insanları bütün dünyaya şu mesajı verdik: Dikta yönetimlerine, baskıya, onların yargılarına rağmen bu ülkenin insanı tercihini demokrasiden yana koydu ve diktatörü sandıkta yendi. Dünya siyaset tarihine bıraktığımız en önemli miras budur. Çoğumuz, dünya siyaset tarihine armağan ettiğimiz başarının farkında bile değiliz.
Sandığa gittik ve demokrasiyi kurtardık. Dünya büyük bir saygıyla Türkiye’deki gelişmeleri izledi. Demek ki yapabiliriz. Birinci aşamayı tamamladık, sıra geldi ikinci aşamaya. Cumhuriyetin 100. yılında Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız. Bu ülkenin bütün insanlarını kucaklayarak birlikte yapacağız.”