Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Dünya Aferez Birliği (WAA) Başkanı Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, COVID-19 hastalarına yönelik, bu virüsü kapmış ve daha sonra iyileşmiş kişilerin kanından elde edilen “konvelesan plazma tedavisi” ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Dünya Aferez Birliğinin, 30 yıl önce Paris’te kurulduğunu ve bugün 4 kıtadan 18 ülkenin yer aldığı uluslararası bir çatı organizasyon olduğunu belirten Altuntaş, Türkiye’nin, konvelesan plazma uygulamalarına gelişmiş birçok ülkeden daha hızlı bir şekilde organize olarak başladığını vurguladı.
Altuntaş, “Bu durum ülkemizin aferez bilimi alanında geldiği noktayı özetlemektedir” dedi.
Aferez nedir?
Aferez tedavisi ve uygulamaları ile ilgili de bilgi veren Altuntaş, “Aferez bir hastalığı iyileştirmek, istenilen kan bileşenini veya kök hücre ya da hücresel tedavi ürünlerini elde etmek için kanın vücut dışında işlenmesiyle ilgilenen bir bilim dalıdır” dedi.
Terapötik (tedavi edici) aferezin bir hastalığın olası etken veya etkenlerini kandan uzaklaştırmak, donör aferezinin (kan bağışı) sadece istenilen veya gerekli olan kan ürününü toplamak, hücre aferezinin kandan kök hücreler, öncü hücreler, doğal öldürücü hücreler veya hücresel tedavi ürünlerini toplamak ve hücresel tedavi amacıyla kullanıldığını söyleyen Altuntaş, Türkiye’de terapötik aferez işlemlerinin birçok bilim alanında başarı ile uygulandığını açıkladı.
Prof. Dr. Altuntaş, “Aferez başta kan hastalıkları olmak üzere, nefroloji, nöroloji, yoğun bakım, acil tıp, mikrobiyoloji ve klinik enfeksiyon gibi çok sayıda bilim dalını ilgilendiren çok çeşitli hastalıkların tedavisinde başarı ile uygulanan bir tedavi yöntemi olmuş ve son yıllarda olmazsa olmaz bilim dalı haline gelmiştir” bilgisini verdi.
COVID-19 tedavisinde aferez
COVID-19 hastalarında aferez yöntemine sadece plazma üretilmesi için başvurulmadığını vurgulayan Altuntaş, şöyle konuştu:
“COVID-19 küresel salgınında da tedavi amaçlı virüsün, salınan sitokin ve kimyasalların uzaklaştırılması, tüketilen pıhtılaşma proteinlerinin yerine konması (immün adsorbsiyon, terapötik plazma değişimi, filtrasyon gibi) ve bağış amacıyla COVID-19 hastalığından iyileşmiş kişilerin plazmasının toplanması gibi çok geniş yelpazede de afereze başvuruluyor.”
“Pasif antikor uygulaması”
Bu pasif antikor tedavisinin, belirli bir ajana karşı olan antikorların, bu ajana bağlı bulaşıcı bir hastalığa karşı korunması veya tedavi edilmesi amacıyla duyarlı bir kişiye verilmesini içerdiğini anlatan Prof. Dr. Altuntaş, şunları söyledi:
“Pasif antikor uygulaması duyarlı kişilere hemen bağışıklık kazandırmanın önemli bir yoludur. Pasif antikor tedavisinin 1890’lara kadar uzanan bir hikayesi vardır ve 1940’larda ilaç tedavisinin gelişmesinden önce bazı bulaşıcı hastalıkların tedavi edilmesinin en önemli yöntemlerinden biriydi.”
Konvelesan plazma tedavisi
Konvelesan plazma uygulamasında, iyileşen COVID-19 hastalarının aferez yöntemiyle toplanan plazmalarının, yatarak tedavi gören yeni hastalara verildiğini söyleyen Altuntaş, şu bilgileri aktardı:
“Amaç, iyileşerek virüse spesifik bağışıklık kazandığı düşünülen kişilerden bağışıklığı sağlayan antikorların alınarak hastaya verilmesidir. Bu şekilde hastadaki virüsün etkisiz hale getirilmesinin sağlanmış olması beklenmektedir. Duyarlı bir kişiye verildiğinde, bu antikorun kanda dolaşarak dokulara ulaşması ve enfeksiyona karşı koruma sağlaması beklenmektedir. Antikor miktarına ve kompozisyonuna bağlı olarak, transfer edilen immünoglobulin tarafından sağlanan koruma, haftalar ila aylar boyunca sürebilir.”
Başka virüslerde uygulandı
Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, 20. yüzyılın başlarında, poliomyelit, kızamık, kabakulak ve grip gibi viral hastalıkların salgınlarında konvelesan plazmaların kullanıldığını belirterek, şunları söyledi:
“H1N1 influenza virüsü salgını sırasında konvelesan plazma alan hastalarda almayan hastalara kıyasla daha az ölüm oranları gözlenmiştir. Konvelesan plazma ayrıca 2013’te Batı Afrika Ebola salgınında da kullanılmış ve bu tedaviyi alan hastalarda daha yüksek yaşam oranları gözlenmiştir. Ancak, her viral hastalık ve salgının birbirinden farklı olduğu unutulmamalıdır. Geçmişteki bu deneyimler COVID-19 küresel salgınında da kullanılabilmeleri için önemli tarihsel emsaller oluşturmaktadır. Koronavirüs hastalıklarına karşı konvelesan plazmaların kullanımı ile ilgili 21. yüzyıldaki deneyim, 2003’te SARS1 ve 2012’de MERS salgınlarından edinilmiştir. En büyük çalışma Hong Kong’da SARS’lı 80 hastada yapılmıştır. Bu çalışmalarda da konvelesan plazma tedavisinden hastaların fayda gördükleri ifade edilmiştir.”
Dünyada etkili olan son küresel salgında da Çin’de COVID-19 hastalarının tedavisi için konvelesan plazma kullanıldığını belirten Altuntaş, “Bu çalışmalar az sayıda hastayı içermesine rağmen, mevcut bilgiler, konvelesan plazma uygulamasının viral yükü azalttığını ve güvenli olabileceğini göstermektedir” dedi.
ABD’de onay verildi
Amerikan Gıda ve İlaç Kurumunun (FDA), 24 Mart’ta “COVID-19 Konvansiyonel Plazma Araştırması Acil Durum” bildirgesi ile aynı konuda bir tavsiye kararı yayımladığını hatırlatan Altuntaş, bu konuda belirli standartlar tespit edildiğini ve hastalar için konvelesan plazma kullanımına belirli koşullar için izin verildiğini söyledi.
Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) “Kan Düzenleyiciler Ağı” ile böyle acil durumlarda aşıya ve antiviral ilaçlara ulaşılamadığında konvelesan plazma kullanılmasını önerdiğini kaydeden Prof. Dr. Altuntaş, “DSÖ COVID-19’da da kritik hastalarda kullanılmasını önermektedir” vurgusu yaptı.
Ruhsatlandırılmış merkezlerde yapılacak
Dünya Aferez Birliğinin (WAA) COVID-19 salgınıyla ilgili üye ülkeler arasında bilgi ve tecrübe paylaşımını önemsediğini söyleyen Altuntaş, “WAA olarak biz de ulusal sağlık otoriteleri, akademi ve merkezler ile iş birliği yapılarak klinik araştırma kapsamında aferez uygulamalarına başvurulmasını tavsiye ediyoruz” dedi.
Türkiye’de de Sağlık Bakanlığınca COVID-19 küresel salgınında, ihtiyaç duyan hastalarda kullanılmak üzere konvelesan plazma temini ve kullanımı için izin verildiğini anlatan Altuntaş, işlemi yapabilecek merkezlerle ilgili şunları söyledi:
“Türk Kızılay ve Sağlık Bakanlığınca ruhsatlandırılmış terapötik aferez merkezleri COVID-19 enfeksiyonu geçirmiş olan bağışçıdan tanımlanan kriterler çerçevesinde plazma elde edilmesine yönelik faaliyetleri yürütecektir.
Ülkemizde çok sayıda bilim insanının katıldığı Çalışma Grupları oluşturulmuştur. Bu gruplar kendi aralarında gerek bağışçı seçimi, gerek ürün standardı gerek tedavi yönetimi gerek hasta-verici takibi gerekse dünyadaki bilimsel gelişmeleri takip ederek bilgi ve deneyim paylaşımı sağlamaktadır. Bu ülkemizin bilimsel ve organizasyon kapasitesinin bir göstergesidir.”
Süreç nasıl işleyecek?
Sürecin işlemesine ilişkin de açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Altuntaş, şöyle konuştu:
“Önce uygun bağışçılar seçilecektir. Tüm bağışçılar laboratuvar testi ile doğrulanmış COVID-19 teşhisi konulmuş olmalıdır. Bu kişilere konvelesan plazma bağışı hakkında bilgilendirme yapılacaktır. COVID-19’dan klinik olarak tamamen iyileştiği ve virüsü taşımadığı gösterilecektir. Bağışçıların en az 14 gün boyunca hiçbir şikayeti olmama ve kendini iyi hissediyor olmaları gereklidir. Yasal olarak 18 yaş üstündeki kişiler bağışçı olabileceklerdir. Bu kriterleri karşılayan COVID-19 virüs enfeksiyonuna yakalanmış ve sonrasında iyileşmiş bireylerden immünize plazmalar toplanıp kan bankalarında dondurularak saklanacaktır.”
Ürün toplanması nasıl olacak?
Prof. Dr. Altuntaş, bağışçılara bilgi verilip yazılı onamlarının alınacağını anlatarak, “Aferez işlemi ortalama 60-90 dakika sürecek. Aferez cihazları ile yaklaşık 200-600 cc plazma toplanacak. Bağışçı işlem bittikten sonra 15 dakika gözetim altında tutulacak. Bağışçının rızası dahilinde tekrar plazma bağışı için randevu verilebilecek” bilgisini paylaştı.
Bu ürünlere ne olacak?
Toplanan ürünlere Kızılay tarafından ISBT numarası verilerek barkotlama işlemi yapılacağını vurgulayan Altuntaş, barkotlanan ürünlerin ayrı bir saklama dolabında eksi 18-25 derecede veya altında saklanacağına değindi.
Konvelesan plazmanın, şiddetli ve kritik düzeydeki COVID-19 hastalarına verileceğini vurgulayan Altuntaş, seçilen hastalara 200-400 mL arasında konvelesan plazma verileceğini söyledi.
Bu hastalıktan iyileşen herkesi gönüllü plazma bağışçısı olmaya davet eden Prof. Dr. Altuntaş, “Bu sadece bir sosyal sorumluluk değil milli bir görevdir. Plazma bağışçılığı gibi toplumsal dayanışma örneklerimiz bu mücadeleden hep beraber sağlıkla çıkmak için çok önemlidir” dedi.
Kaynak: TRT