İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Sancaktepe Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Sancaktepe ve Çekmeköy hastanelerinin birleşiminden oluşuyor.
Hastanede COVID-19 tanısı alan hastalara uygulanan prosedür, acil servis, yoğun bakım, yenidoğan yoğun bakımı, ameliyathane ve COVID-19 servislerindeki tedavi süreci ve sağlık çalışanlarının bir günü görüntülendi.
[Fotoğraf: AA]
COVID-19 hastalarının gidiş gelişleri organize edildi
Sancaktepe Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof Dr. Nurettin Yiğit, 11 Mart’ta ilk vakanın tespit edilmesiyle hastanenin pandemi hastanesine dönüştürüldüğünü söyledi.
Yiğit, “Bu süreçte öncelikle hastaların diğer hastalardan ayrı bir şekilde hastaneye geliş ve gidişlerini organize ettik. Acil servisin içinde ayrı bir izole alan oluşturduk. Hastalar ambulansla veya kendileri ayrı alanlardan acil servislerin içine alındı ve oralarda tetkikleri yapıldı. Radyolojik tetkikleri dahil hepsi o alanda organize edildi. Bunun ötesinde de yine polikliniklerde ve diğer hastalardan ayrı hastaların kabul edilebildiği bir alan oluşturduk” dedi.
[Fotoğraf: AA]
16 COVID-19 yatan hasta servisi oluşturuldu
İki hastanede 16 tane COVID-19 yatan hasta servisi oluşturulduğunu vurgulayan Yiğit, şu bilgileri verdi:
“4 tanesini Çekmeköy Hastanemizde gerçekleştirdik. Her biri 50 yataklık COVID servisi ve Sancaktepe’de de hastaların ek hastalıklarını dikkate alarak servisler oluşturduk. COVID Yeni Doğan, COVID Doğum, COVID Cerrahi, COVID Ortopedi ve COVID Nöroloji gibi hastaların ek problemlerini dikkate alarak servisler oluşturduk. Hastaları da ek hastalıklarına göre servise aldık. Örneğin nörolojik hastalığı olan varsa COVID Nöroloji servisimize aldık. Hastaları takip eden hekimi sabitledik, yani COVID Nöroloji’de nöroloji doktorları kat nöbetçisi oldu ama 08.00-17.00 arasında mutlaka bir göğüs hastalıkları, bir dahiliye sorumlu hekimi oldu ve sürecin devamını takip etti. Bunun dışında bu servise mutlaka bir akademisyen atadık ve bu akademisyenlerle özel toplantılar yaparak hızlı ilerleyen, erken müdahale etmemiz gereken hastaları aralarından çektik ve bunlara ayrı bir gözle baktık.”
[Fotoğraf: AA]
“Hastalarımız kötüleşmesin olgusuyla yürüdük”
Yiğit, Sağlık Bakanlığının yayımladığı rehberler doğrultusunda tedavilerin organize edildiğini anlatarak, “Biz, tedavide başarılı bir süreç geçirdik. Tedavide dünyadan ayrıldığımız nokta da şu; biz ‘hastalarımızdan kötüleşenleri tedavi etmek değil, hastalarımız kötüleşmesin’ olgusuyla yürüdük. Mümkün olduğunca hastalarımızı yoğun bakıma vermeme olgusuyla hareket ettik ve yoğun bakıma verdiklerimizin de mümkün olduğunca solunum cihazına bağlamama çabasıyla hareket ettik” dedi.
Kaybedilen hastalar olduğunu da anlatan Yiğit, şunları söyledi:
“Hastanemiz için söyleyeyim, bütün COVID-19 tanısı koyduğumuz hastaların içinde bu oran yüzde 1’in altında seyretti. Bir hastane olarak fiziki şartlarımız eskisiyle kıyaslanamayacak kadar çok iyi. Hastalarımızı tek kişilik veya çift kişilik özellikli ve nitelikli odalarda takip ettik. Yoğun bakımlarımız hastaya özel negatif basınçlı odalardan oluştuğu için hem takibi kolaylaştı ve hastaların başka hastalara enfekte etmelerinin önüne geçilebildi. Ameliyathanelerimizi hastalarımıza özel negatif basınçlıya dönüştürebildik oralarda rahat hareket edebildik. Hastamız COVID-19’lu diye ameliyatını aksatmadık.”
[Fotoğraf: AA]
Yiğit, bu süreçte hastanenin diğer hizmetleri de vermeye devam ettiğini belirterek, “Yenidoğan yoğun bakımları, normal yoğun bakımları faaliyetleri devam etti. COVID’li gebelerimiz oldu, onların doğumları oldu. COVID’li bebeklerimiz, yenidoğanlarımız oldu” dedi.
“Çalışanların çoğu ‘Ben çalışmam’ demedi”
Sancaktepe’deki binanın yavaş yavaş boşaltılarak normal fonksiyonlarına getirildiğini anlatan Yiğit, “Hizmeti, Çekmeköy binamıza doğru kaydırıyoruz. En sonunda iki hastaneyi de normal, olması gereken fonksiyonlarına döndürme amacı taşıyoruz. Şu anda o sürece başladık, poliklinikleri yavaş yavaş açıyoruz” dedi.
Prof Dr. Nurettin Yiğit, sağlık çalışanları açısından endişe verici bir dönem olduğunu belirterek, şunları anlattı:
“Çalışanların çoğu ‘Ben çalışmam’ demedi. ‘İstirahat edebileceğimiz yerler oluşturulsa nöbetten çıkalım buralarda istirahat edelim, sonra tekrar görevimize dönelim’ dediler. Belediyelerimiz bu konuda misafirhaneler, oteller ayarladı. Bir kısmı oralarda istirahat etti ve evine gitmedi. Bence takdire şayan bir davranış. ‘Çalışmak istemiyorum’ değil ‘Çalışmak istiyorum ama evdekileri korumak istiyorum’ temelli bir yaklaşımdı.”
[Fotoğraf: AA]
Gecede 100’ün üzerinde hastanın yattığı günler geçirdiklerini anlatan Yiğit, “2 hastanede 500’e yakın hastamızı yönettiğimiz günler oldu. Yoğun bakıma giren, çıkan veya tedavi edip taburcu ettiğimiz her hasta bizim için ayrı mutluluk, ayrı gurur kaynağı oldu. Pandemi başladığından bu yana 58-60 bin civarı başvuru oldu. Sanırım şu ana kadar 2 bin 500 kişiyi yatırıp tedavi ettik. Bu sayının sadece yüzde birini kaybettik” dedi.
Hastaların tedavi süreci nasıl işliyor?
Hastaneye ambulansla gelen hastalar, COVID-19 için ayrılan acil bölümünden giriş yapıyor. Hastayı koruyucu kıyafetli bir sağlık ekibi karşılıyor.
Acil servis hemşiresi Yelda Yeğen, hastanın izolasyon alanına alındıktan sonra triyaj dosyasına gerekli bilgilerin yazıldığını anlattı.
Acil tıp uzmanı doktor Naşide Selen de izolasyona alınan, acile kabul edilen COVID-19 pozitif hastalarının güncel rehbere uygun şekilde tetkiklerinin yapıldığını belirterek, “Bulgularına ve semptomlarına göre akciğer grafisi ya da tomografisi yapıyoruz. Değerlendirmemiz sonucunda da hastanın eğer yatışı gerekiyorsa pandemi servisine yatışı yapılıyor. Yatış gerekmeyen bir durumu varsa da evde izolasyon formu doldurularak, ayaktan tedavisini tamamlayarak takibe alıyoruz” dedi.
[Fotoğraf: AA]
“Bayrak da kullanmak istedik”
Acil serviste tüm sağlık personeli beyaz tulum giyerek çalışıyor. Bu kıyafetlerin içerisinde birbirlerine benzediklerini vurgulayan Acil Servis Sorumlusu Mehmet Yaman, isimlerini tulumlarının üzerine yazdıklarını anlattı.
Yaman, “Onun dışında bayrak da kullanmak istedik. Bu da gurur verici bir şey. Şu an biz bir savaş halindeyiz, bayrağımızı bu şekilde dalgalandırdığımızı ve tüm sağlık camiamızı temsil ettiğimizi düşünüyoruz” dedi.
[Fotoğraf: AA]
“Anneden bebeğe geçiş olup olmadığını anlamamız gerekiyor”
Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde çok sayıda bebek bulunuyor. Burada görevli hemşireler, her bebeği şefkatle kucaklıyor. Bu bölümün yanındaki izolasyon odasında COVID-19 tanısı alan bir annenin bebeği kalıyor.
Yenidoğan Yoğun Bakım Uzmanı Bülent Güzel, her COVID-19 tanısı konan annenin bebeğinde solunum sıkıntısı görülmediğine dikkat çekerek, şu bilgileri verdi:
“Bebeğimiz 34 haftalık ve erken doğdu. Solunum sıkıntısı da vardı. Bu yüzden yoğun bakım ünitemizde negatif basınçlı izolasyon odasına aldık. COVID testi pozitif annelerin bebeklerinden doğduğu andan itibaren 24 saat içerisinde ilk sürüntü örneğini alıyoruz. Daha sonra 24 saat arayla ikinci sürüntü örneğini alıyoruz. Bu bebeğimizin ikinci sürüntü örneğini aldık. Çünkü anneden bebeğe geçiş olup olmadığını anlamamız gerekiyor. 2 negatifi gördüğümüz zaman bebekte en azından enfeksiyon olmadığına ve izolasyon kurallarımızı genişletmemiz gerektiğine karar veriyoruz.”
[Fotoğraf: AA]
“COVID-19 Günlükleri”
Yoğun bakım ünitelerinden birinin duvarında “COVID-19 Günlükleri” isimli bir pano bulunuyor.
Panonun üzerinde “endişe”, “kendimizi virüs olarak görmemiz”, “alkış”, “nefessizlik”, “korku”, “eski haline özlem”, “maske savaşları”, “uykusuzluk”, “sinir harbi”, “günde 5 forma değiştirmek”, “izolasyon”, “COVID sonrası septum deviasyonu ameliyatı”, “tahammülsüzlük”, “maske ve gözlük izi”, “hemşireye verilen değer” ve “tulum” gibi notlar yer alıyor.
Odalarda hastane başhekimi Prof. Dr. Nurettin Yiğit’in çizdiği “kral tacı” şeklinde bir etiket bulunuyor. Bu etiketin olduğu alanlarda, bulaş riskinin yüksek olduğu, COVID-19’la ilgili tam koruma sağlanması gerektiği anlaşılıyor.
Yoğun Bakım Sorumlu Hemşiresi Ebru Coşkun Erdem, 23 Mart’tan itibaren COVID-19’lu hasta almaya başladıklarına değinerek, “Eğitimlerimizi tamamladık. Bütün çalışma planlarımızı değiştirdik ve COVID-19 dönemine göre düzenledik. 24 saat şeklinde çalışmaya başladık” dedi.
[Fotoğraf: AA]
“Tulumla çalışmak bizi çok yoruyor”
Yoğun Bakım Hemşiresi Döndü Palabıyık, salgın başladığından bu yana iş yüklerinin artığını belirterek, şunları anlattı:
“Özellikle tulumla çalışmak, 24 saat bu alanda kapalı kalmak ve maskeyle çalışmak bizi çok yoruyor. Burada maskeyle çalışıyoruz ama hemşire odasında da maskelerimizi çıkarmıyoruz. Birbirimize bulaş riski de yüksek. Mesafeyle durup yemeklerimizi bile o şekilde yiyoruz. Yoğun bakımdaki odalarda 3 saatten fazla kaldığımız oluyor ve bu süreç uzayabiliyor. Özel izolasyon odalarına her girip çıktığımızda bir forma değiştiriyoruz. 24 saat boyunca 5 forma değiştirdiğimiz oluyor. Burada çamaşır makinesi ve duş gibi imkanlarımız var. Duş alıp yeni forma giyip tekrar buraya geri dönüyoruz.”
Hasta destek personeli Hasancan Mermer, hastaların her türlü bakımında ve gündelik ihtiyaçlarında destek olmaya çalıştığını anlatarak, “Hastanın yemek yemesi, çarşaf takımının değiştirilmesi ve hasta ile sohbet etmek gibi her konuda destek olmaya çalışıyorum, onları aile bireylerimiz gibi görüyoruz” dedi.
[Fotoğraf: AA]
Ameliyathanelerde önlemler alınıyor
Ameliyathane sorumlu hemşiresi Aslı Avcı salgın süresince ameliyatları durdurmadıklarını ve acil vakaların ameliyatlarını yaptıklarını söyledi.
Ameliyathanede bir hastadan diğerine hazırlık aşamasında dezenfeksiyon işlemine özen gösterdiklerini vurgulayan Avcı, “Ameliyat lambalarının haricindeki her şeyi örtüyoruz, onları ayrıca bir dezenfeksiyondan geçiriyoruz. Odalarımız negatif basınçlı odalar, temizlik yapılırken havada partikül uçuşmasına izin vermeden, odanın dezenfeksiyonunu yaptıktan sonra ikinci bir ameliyat için hazırlamış oluyoruz. Böylece hastaya bulaş riskini azaltmış oluyoruz” dedi.
Anestezi tekniker sorumlusu Ayşe Akdemir de odalardaki negatif basınç nedeniyle ısının bir kat daha artığını, tulumla çalışmanın daha da zorlaştığını söyleyerek, bu süreçte en çok zorlanılan alanlardan birinin ameliyatlar olduğunu belirtti.
Hastalara özel yemekler seçiliyor
Yaklaşık 3 saat süren bir ameliyattan çıkan ameliyathane personeli Bayram Altuntaş, giydikleri koruyucu kıyafetlerle birlikte sıcaklığın da artmasının kendilerini zorladığını söyledi.
COVID-19 için ayrılan yatan hasta servislerinde, hastalara bağışıklık sistemini güçlendirici diyetler veriliyor. Hastaların tansiyon, böbrek yetmezliği, şeker gibi hastalıklarına göre de özel yemekler seçiliyor.
Bazı hastalar, Sancaktepe Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesinin ek hizmet binası olan Çekmeköy Devlet Hastanesine hastanenin nakil ambulansları ile götürülüyor. Nakil hastalarının tedavisi yine COVID-19 için ayrılan katlarda devam ediyor.
[Fotoğraf: AA]
“Sağlık çalışanları bu süreci büyük bir mücadele vererek atlattı”
COVID-19’u atlatan Çekmeköy Devlet Hastanesi Enfeksiyon Servisi Sorumlu Hemşiresi Melike Öntaş, tedavisinin ardından 13 Nisan’da taburcu edildiğini belirterek, şunları anlattı:
“Ailemden ve çocuklarımdan uzaktaydım. İki çocuğumdan 1 ay boyunca uzak kalmak çok zordu. İyileştim, 1 aylık süreci atlattım ve eve geri döndüm, çocuklarıma kavuştum. Ne kadar onlara uzaktan bakmak zorunda kalsam da onlarla sadece yan yana olmak bile yetiyor bana. Yine korunaklı yine maskelerimizle uzaktan uzağa çocuklarımla görüşebiliyorum. Sağlık çalışanları bu süreci büyük bir mücadele vererek atlattı.”
Kaynak: TRT