Oyuncaklar korku filmlerini aratmıyor

Çocuklar oyunlarda, filmlerde ya da reklamlarda gördüklerinden korksalar da, merak duygusu onları izlemeye teşvik ediyor. Ancak çocukların internet aleminde çokça karşılaştıkları korku ögeleri, onların gelişimini olumsuz etkiliyor.

Hem korkuyorlar, hem de ilginç geliyor

Mavi Balina, Momo… Sanal alem dönem dönem çocuklara zarar verdiği kanıtlanan birçok oyunun tartışmasıyla gündeme geldi. Şiddet ögelerinin normalleştiği eleştirileriyle karşılaşan bu oyunlar için ülkeler bir dizi karar alma yoluna gitti. Ancak konumuz oyunlardaki ya da çizgi filmlerdeki korkunç karakterler değil. O karakterlerin artık alışveriş merkezinde, kırtasiyede hatta pazarda dahi satışa sunulan oyuncakları… Çünkü çocuklar için satılan bazı oyuncaklar korku filmlerini aratmayacak nitelikte.

Fotoğraf: TRT Haber

[Fotoğraf: TRT Haber]

Korku oyunu karakteri olan Huggy Wuggy bunlardan sadece biri. Keskin ve korkutucu dişleriyle insanları öldürmek üzerine şarkılar söyleyen Huggy Wuggy oyuncakları, çocuklar arasında oldukça popüler. Zombi şeklinde oyuncaklara da alışveriş merkezlerinde sıkça rastlamak mümkün. Uzmanlara göre aileler çocuklarına bu tür oyuncakları alırken iki kere düşünmeli. Biz de Çocuk Psikiyatri Uzm. Prof. Dr. Özalp Ekinci ile bir araya gelerek bu konuyu konuştuk.

Özalp Ekinci, her çocuğun bu tür oyuncaklardan kendi gelişimsel özelliklerine göre farklı etkilenebileceğini söylüyor. Ancak en riskli yaşların, gerçek yaşamla hayal aleminin ayırt edilemediği okul öncesi dönem olduğunu anlatıyor.

Oyuncaklar korku filmlerini aratmıyor

“Altı yaşına kadar, gerçekle hayali ayırt etmede bir güçlük olduğu için, o dönem ‘somut öncesi’ denilen bir zaman. Somut öncesi dönemde çocuklar gerçekten o karakterlerden korkabilir. Bireysel yatkınlığı olan bazı çocuklarda anksiyete bozukluğuna dönüşebiliyor. Çocuklar o oyuncak ve videolarla karşılaştıkları zaman hayatları olumsuz etkileniyor.”

Denetim ve takip çocuğun ihtiyacına göre yapılmalı

Kuşkusuz ‘olumsuz etkilenme’ her çocuk için geçerli değil. Özalp da bu ayrımın, çocuğun yaşına, mizaç özelliklerine, zamanını nasıl geçirdiğine, bulunduğu yaşın gelişimsel özelliklerini gösterip göstermediğine göre yapılabileceğini dile getiriyor. Peki aileler oyuncak seçimi yaparken neye dikkat etmeli? Ebeveynler de oyuncak alırken çocuklarının kişisel özelliklerine göre hareket etmeli.

Fotoğraf: AA

[Fotoğraf: AA]

“Ebeveynin çocuğunun mizacını bilmesi önemli. ‘Bu oyuncakla oynamanı istemiyorum, bu oyuncak senin için uygun değil’ demeliler. En önemlisi de bu sözlerin adından o oyuncağı eve almamalılar. Özellikle 10 yaş öncesinde bu tür oyuncaklarla çocukların buluşmaması gerekiyor.

Ailelerin oyuncak seçimi yaparken buna dikkat etmesi gerekiyor. Bazen çocuk çok ısrar eder, ebeveynler de bu ısrara dayanamayarak alabilir. Ancak oyuncak bir süre sonra çocuğun gelişimine uygun olmadığı için çocukta kaygı bozukluğu oluşturabilir. Yetişkin korku filmini seyretmekten zevk alabilir ama seyredince gece uyuyamaz ve kendi bildiği için şöyle der ‘Benim kaygıya yatkınlığım var. Seviyorum ama yapmamam lazım.’ Ebeveynlerin de çocukların bireysel özelliklerine göre bu kuralları koyarak bu tip oyuncakları almaması gerekiyor.”

Özalp dürtü kontrol bozukluğu, öğrenme zorluğu olan çocuklara karşı oyun ve oyuncak seçiminin daha dikkatli yapılması gerektiği görüşünde.

“Bu çocuklarda durum okul öncesi dönemin ilerisine sarkıyor. Mesela ilkokul yıllarından belki ortaokul yıllarına kadar sarkar. Gerçekle fantezi ayrımı yapmakta zorlanan çocuklar var. Onlar akranları arasında yer bulamıyorlar, diğer çocukların yanında öz güvenlerini tam hissedemiyorlar, ailelerinden yeterli denetim görmüyorlar, çekingen olanlar var. Bir grup çocukta da dikkat eksikliği ve anksiyete bozukluğu var. Bazı çocuklarda otizm belirtileri var… Bu çocuklar oyunların içine çok fazla girdiklerinde, oyunlardaki yönergelerin gerçekle fantezi kısmını ayırt etmekte zorlanabiliyorlar. Bir süre sonra gerçek hayat mı? Gerçek hayatla burada yaptıklarım arasında acaba bir bağlantı var mı? gibi bir kafa karışıklığı olabiliyor. Kötülük yapanları cezalandırmak gerekir gibi bir algıya kapılıyor ve şiddet içeriğini gerçek hayata yansıtmak gibi bir kafa karışıklığı bu.”

Aileye uygunsuz gelen her şey uygunsuzdur

Önüme bir şey çıktı, onu yendim. Çocuklar oyunları tam olarak bu şekilde oynuyor. Özalp da çocukların rekabet temalı oyunları bulundukları yaşa özgü kurallar çerçevesinde oynayabileceklerini söylüyor. Sözlerine “Ama sınırı aşan, şiddeti sanki bir mesaj olarak veren oyunlar değil. Orada çocuğun algılayamayacağı içerik var” diye devam ediyor.

“Aile içeriğe bakacak. Onlara uygunsuz geliyorsa genellikle uygunsuzdur. Anne babaların denetimi yeterli ve doğrudur. Başka çocuk istedi diye de o içerik alınmaz. Ne yazık ki her çocuğun ailesi aynı denetimi göstermiyor. Her çocuk aynı bakım ve gözetim imkanlarına sahip değil.”

Ebeveynler çizgi filmlere gösterdiği hassasiyeti, oyuncaklara da gösteriyor mu?

TRT Çocuk 13 yıldır yayın hayatında ve kendi bünyesindeki pedagog, psikolog ve çocuk gelişim uzmanlarıyla çocuklara uygun içerikleri titizlikle yayına hazırlıyor. Biz de TRT Çocuk’un bu konudaki gözlem ve deneyimlerinden faydalanmak için Kanal Koordinatörü Bora Durmuşoğlu’na yöneltiyoruz sorularımızı.

Oyuncaklar korku filmlerini aratmıyor

Durmuşoğlu bu tür oyuncakların çocukların psikolojisi üzerindeki etkisini şöyle anlatıyor:

“Korku, çocuklar için merak uyandırıcı bir unsur. Çocuk psikolojisi üzerinde oyuncağın direkt bir etkisi olmamakla beraber oyuncak eğer çocuğun izlediği veya maruz kaldığı herhangi bir içeriğe ait ise çocuk, oyuncağı bu karakter ile eşleştirecektir. Ancak çocuğun izlediği bir içerikte yer almasa dahi korkunç olarak algılanan, doğal formundan uzaklaştırılarak ürkütücü ögelerle farklı bir forma ve nesneye dönüştürülmüş bir oyuncak çocuğu yine de korkutacaktır.

Çocuk korku unsuruna ne kadar erken maruz kalırsa o kadar çok etkilenir. Korkutucu olarak algılanan oyuncaklar okul öncesi dönemindeki çocuklarda kendini koruma eğiliminden dolayı saldırganlık gibi davranış problemleri, okul çağındaki çocuklarda ise travma sonrası stres bozukluğu, kaygı bozukluğu ve farklı davranış problemleri yaratabilir.”

Bilinçli aileler çizgi film ve oyunlar konusunda oldukça seçici… Oyunları indirme oranları gösteriyor ki, aileler TRT Çocuk’u en güvenilir platformların başında görüyor.

Peki ebeveynler aynı hassasiyeti oyuncak seçiminde de gösteriyor mu? Aileler bu oyuncakları çocuklarına almaya neden ikna oluyor?

“Çocuğa oyuncak alınmasının amacı onu eğlendirmesi, yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmesi, oyun esnasında duygularını açığa çıkarıp rahatlaması, zihinsel ve sosyal becerilerini artırması gibi faktörlerdir. Bunlara hizmet etmeyecek hatta aksine çocuğa korku verip onda kaygı yaratacak oyuncakları almak doğru değildir.

Aileler çocuk ısrarı ve “Çocuğumu mutlu etmek zorundayım” algısına sahip oldukları için çocuğun istediği oyuncağın özellikleri fark etmeksizin satın alma eğilimine sahiptir. Oysaki anne ve babanın böyle bir görevi yok. Ebeveynler çocuğa doğru bir rehber olarak onun alınmasını istediği oyuncağı almayı reddedebilir, çocuğun isteğine anlayış göstererek ona farklı oyuncak alternatifleri sunabilir.”

TRT Çocuk Kanal Koordinatörü Bora Durmuşoğlu’na çizgi film ve oyunlardaki “kötü” karakterler bu şekilde normalleştiriliyor mu sorusunu da yöneltiyoruz.

“Kötü ve korkunç karakterler oyuncak ve lisanslı ürünlerle desteklenerek çocuklarda bir aşinalık oluşturuyor ve dolayısıyla bu karakterler çocuklar için normalleşmeye başlıyor diyebiliriz.”

Durmuşoğlu son olarak hangi aşamada bir uzmandan destek alınması gerektiğini anlatıyor:

“Çocukta saldırganlık ve davranış problemleri oluştuğunda, şiddete yatkınlık görülmeye başladığında, kaygı bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğu problemleri gösterdiğinde, dikkatle ilgili problemler ve içe kapanıklık görüldüğünde, çocuk kaçınma davranışları gösterdiğinde bir uzmana başvurulabilir.”
 

Kaynak: TRT Haber