Video izlemek güzel ama yürürken, araba kullanırken, spor yaparken ya da toplu taşımadayken zor. Bunları yaparken video içeriklerini müzik dinler gibi dinlemenin başka bir adı podcast oldu. Üstelik podcastin internetteki popülerliği videodan da eski.
Podcast aslında belli konularda fikir, görüş ya da bilgi aktaran ses kayıtları olarak tanımlanabilir. Bu faaliyeti yapanlar arasında editörler, bağımsız radyocular, sanatçılar olduğu kadar amatör kişiler de bulunuyor.
Video ve podcast yarışı var
Genelde hobi amaçlı başlayan bir format olarak görülen podcast yayıncılığının tarihi 2000’lerin başına dayanıyor. Yayınlanmaya başladığı dönemde herkesin bu içeriklere ücretsiz ve kolay ulaşabilmesi, internetin vaat ettiği erişim ve yayılım serbestliğinin güzel bir örneğiydi. Fakat 2006’dan sonra videonun yükselmesiyle podcast, yarışın biraz gerisinde kaldı.
Mobil cihazlardaki erişim kalitesinin 2010’dan sonra artması podcast için yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Yayınların ücretli içerikler halinde sunulmasına rağmen çeşitliliğin artması, kolay erişilebilirlik gibi yenilikler dinlenme sayılarını milyonlara ulaştırdı. Bu durum da podcast içeriklerini daha görünür kıldı. Öyle ki birçok haber portalı kendi podcast içeriklerini sunar hale geldi.
En çok İsveç’te dinleniyor
Yayıncılığa yeni bir soluk getiren bu format, birçok ülkede de dinleyici sayısını her gün artırıyor.
Statista’nın yaptığı bir ankete göre 54 ülke arasından İsveç, podcast dinlemede ilk sırayı alıyor.
Birleşik Krallık ve ABD’de, soruları yanıtlayanların üçte biri podcast dinleyicisiyken, Avrupa ülkeleri ve Türkiye’de podcast’i tercih edenlerin sayısı daha az.
Asya kıtasındaki ülkelerin ilgisi ise nispeten daha düşük.
[Grafik: TRT Haber]
Türkiye’de podcast yayıncılığı nasıl?
Dijital dünyanın yeni formatı olarak öne çıkan podcast Türkiye’de de birçok yayın kuruluşunun içerikleri arasına katıldı. Haber anlatımları ya da eğlence temalı yayınların yer aldığı seslerin arkasında başta Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) olmak üzere diğer yayın organları bulunuyor. Biz de podcast yayıncılığının mikrofonunun ardındaki isimlerle konuştuk.
TRT İstanbul Radyo Müdürü Ali Fuat Gülmez, podcasti “sesli blog” olarak tanımlıyor.
“Söyleyecek sözü olanlar için vazgeçilmez bir kaynak”
Gülmez, dinleyicilerin podcast platformlarında kendi radyolarını oluşturma şansını yakaladıklarını söylüyor. Gülmez, podcast yayıncılığının, anlatacak sözü, dinletecek müziği ve söyleyecek sözü olanlar için vazgeçilmez bir kaynak olduğunu belirtiyor.
“Özellikle günümüz kent hayatında ve Z kuşağında çok fazla rağbet bulduğunu söyleyebiliriz.”
“İşin bir de ekonomik boyutu var”
Gülmez, podcast ve radyonun iç içe geçtiğine de dikkat çekiyor. “Örneğin TRT Radyolarında yayınlanan bir radyo oyunu ya da ‘Arkası Yarın’ hemen ardından podcast platformu ‘TRT Dinle’ de yerine alıyor” diyor ve radyo dinleyicileri için iyi bir kaynak olduğunu söylüyor.
“Tabii işin bir de ekonomik boyutu var. Bir saatlik video yayınıyla bir saatlik podcast yayını karşılaştırdığınızda podcastin harcadığı internet kullanımının lafı bile olmuyor. Bu yüzden de özellikle her gün seyahat eden ve hareket halinde olan, ekonomik gücü yüksek olmayan insanlar için podcastler alıştıktan sonra vazgeçilmez bir öğrenim ve eğlence kaynağı haline geliyor.”
“Dinlenmeler pandemide 5 kat arttı”
Özellikle 2020’ye yani pandemi senelerine dikkat çeken Gülmez, Türkiye’de podcast dinlenme oranlarının zirve yaptığı bilgisini veriyor ve neredeyse 5 kat artışın söz konusu olduğunu belirtiyor.
“Pandemi döneminde yalnızlık hisseden ve mutlu olmak isteyen, gülmek isteyen insanlara podcastler önemli ölçüde yardımcı oldu. Özellikle ülkemizde azımsanmayacak bir kitle spor ve spor yorumlarını podcastlerden takip ediyorlar. İkincil olarak merak uyandıran konularsa bilim ve astroloji…”
“TRT Dinle müthiş bir zenginlik”
Gülmez, podcast sayısının bundan sonraki süreçte hızlanarak artacağı görüşünde.
“Zaman çok değerli ve bir çoğumuz kulağımızda kulaklıkla ya da arabada, otobüste, metroda podcast yayınları takip ediyor. Bizim açımızdan ise tabii ki ‘TRT Dinle’ müthiş bir zenginlik. Örneğin ‘Kürk Mantolu Madonna’ çok güzel bir roman ama TRT Dinle’de Engin Altan Düzyatan’ın okumasıyla dinlediğinizde bambaşka bir lezzete kavuşuyor.”
“Gelenekselle dijital arasında bir köprü”
Son zamanların başarılı dijital içeriklerini üreten platform GZT’nin Genel Yayın Yönetmeni Doğukan Gezer ise podcastin yayıncılık sektöründe henüz yeni olduğunu belirtiyor. Bu formatın gelenekselle dijital arasında bir köprü olduğunu da ekleyerek, aslında radyonun bir yansıması olduğuna dikkat çekiyor.
“Yeni nesil dijital bir içerik türü olarak podcastin henüz gerekli ölçüm hacmine erişemediğini; bu noktada da bölgesel bazda bir çıkarımda bulunulamayacağını düşünüyorum. Sosyal medyalar dünyasında her zaman yoğun bir kitle kullanımı üzerinden değerlendirmeye varmak, öngörüde bulunmak mümkün olabilirken; bu yeni içerik türünün halen daha ‘niş’ olduğunu görüyorum.
Ancak cevap verdiği ihtiyacın öneminin farkındayım. Temel iletişim araçlarımızdan radyonun dijital bir yansıması olarak ‘sesli’ içerik türünün hayatta kalmasını ve daha ötesinde değer kazanmasını sağladı. Televizyonlar gibi geleneksel kalan radyo yayınlarının da bu yeni sayfa üzerinden dijital ile bir köprü kurduğunu söylemek mümkün.”
“Sesli içerikler altın çağını yaşayabilir”
‘Video izlemek’ özellikle sosyal medya mecralarında oldukça popüler. Bu içeriklerin önüne geçmek sadece dinlenen bir format için de oldukça zor. Fakat podcast yayıncılığı bu rekabeti sürdürebilir güçte olduğunu kanıtlıyor. Gezer’e göre ‘video detoksu’ gibi metotlar da bundan sonra göreceğimiz yeni akımlar arasına girebilir.
“Bazı araştırmalara göre TV, akıllı telefon ve bilgisayarlar gibi elektronik ortamları kullanarak toplamda günde 11 saat ekrana bakıyoruz. Bunun büyük bir dilimini video izleme deneyimi kaplıyor. Bu bilgiden hareketle bizlerin yakın gelecekte ‘video detoksu’ gibi bir metoda yöneleceğini düşünüyorum. Sosyal medya detoksu, dijital minimalizm, bildirim sessizliği gibi trendler son yıllarda çok sık karşılaştığımız zaman zaman da fayda sağlayan uygulamalar oldu.
Ancak video konusunda hala ‘play’ tuşunu kapadığımız bir refleks geliştiremedik. Bunun bir göz yorgunluğuna dönüşeceğini ve devamında şu an dijital içerik dünyasının söz sahibi olan videolardan kaçış arayışına gireceğimizi tahmin ediyorum. Burada podcastler mühim bir ihtiyaca cevap verecek ve belki de sesli içerikler altın çağını yaşayabilecek ortamlar bulacak.”
“Dijital haber merkezlerine ayrı bir sesli içerik üretim bandı gerekiyor”
GZT’nin de sosyal medya platformlarında podcast yayınlarına önem verdiğine değinen Gezer, “İçerik listelerimize baktığımızda yapılabilecek birçok şey olduğunu görüyoruz” diyor ve bu alandaki yayınlarının daha da artacağını ekliyor.
“Dünyadaki temel trendin ‘video öncelikli içerik’ olduğu gerçeğini de yadsıyamıyoruz. Bu nedenle dijital haber merkezlerine ayrı bir sesli içerik üretim bandı gerekiyor. Bu noktada sosyal medyaların ve kullanıcılarının yayıncıdan bu yöndeki beklentisi belirleyici bir unsur.
Youtube, Twitter gibi platformların podcast alanında varlık gösterme çalışmalarına başladığını son günlerde görünce biz de hazırlıklarımıza başladık. Dinleme alışkanlığı arttıkça; bizim de bu alandaki yayın akışımız yoğunlaşacak.”
“İçerik pazarlanabildiği kadar kraldır”
Bill Gates’in 1996’daki ‘içerik kraldır’ beyanını hatırlatan Gezer, bu söylemin de güncellendiğinin altını çiziyor. “İçerik ‘pazarlanabildiği kadar’ kraldır” diyen Gezer, podcast içerikleri için üreticinin ciddi bir pazarlama mesaisine girmek zorunda olduğu görüşünü paylaşıyor.
“Buna içeriğe tıklatma, başta tutundurma, paylaşım gibi etkileşimler alma aşamaları da giriyor. Çağın gereğine uyan içerikler, dijitalde her zaman karşılığını alabilecektir.
Ayrıca hangi türlerin trend olduğunu ve nasıl geliştirilebileceğini de takip etmek değerli. Entelektüel bilgilendirme her zaman podcast dünyası için değerli. Bunları suç hikayeleri gibi gerilim, muzip sohbet gibi mizah içerikleri takip ediyor. İnsan hikayesi olan röportajlar da özgünlüğünden dolayı video alanında olduğu gibi sesli alanda da zirvede. Ayrıca burada içeriklerin zamansız tüketilebilir olması erişim değerlerini de yükseltebilecektir.”
[Grafik: TRT Haber]
Anadolu Ajansı’nın podcast yayın hayatı oldukça zengin. Uzman isimlerin görüşlerini kısa ve öz şekilde sunan podcastler, dinleyeciler için ilgi çekici içerikler sunuyor.
“Giderek artan bir trend”
AA Podcaster Halil İbrahim Ciğer, podcast kitlesini kendine özgü olarak yorumluyor.
“Özellikle gençlerde ve Z kuşağından farklı bir ilgi var ve podcast kitlesi kendine özgü bir kitle. Giderek artan bir trend hakim. Ancak halen yeterli düzeyde bir podcast dinleme kitlesi oluşmuş değil” diyen Ciğer, bu anlamda mecraya giriş için hala trendin kaçmadığını söylüyor.
İlgi çeken podcastler nasıl olmalı?
Anadolu Ajansı, podcast yayıncılığına 2019 yılında geçti. Ciğer, bu konuda ajans yönetiminin trendi erken yakaladığının da altını çiziyor.
“Ajans ilk olarak ‘60 Saniye’ podcasti, Analiz Seslendirmeleri ve Haber Özetleri şeklinde 3 podcast üretildi. Daha sonra engellilere yönelik habercilik vizyonuyla ‘Görseller Konuşuyor’ podcasti ve sonrası da uluslararası siyaset bağlamında ‘Mahreç Dünya’ podcasti yayın hayatına geçti.”
Ciğer, ilgi çeken podcastlerin genç ve dinamik bir ekiple olması gerektiğini, böylece ileri düzey bir kalite ortaya konulabileceğini de ekliyor.
“Daha rahat ve sohbet havasında podcast üretimi daha fazla dinlenilir.”
Grafik: Hafize Yurt
Kaynak: TRT Haber