Dünyanın en büyük arkeolojik koleksiyonlarından birine sahip İstanbul Arkeoloji Müzeleri.
İskender Lahdi, Ağlayan Kadınlar Lahdi ya da tarihin ilk yazılı anlaşması Kadeş ve daha niceleri…
1869’da Müze-i Hümayun adıyla kurulan İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde şu an 5 bine yakın eser sergilenirken bir milyona yakın eser ise müze koridorlarında yerlerini alacağı günü bekliyor.
2012 yılında başlatılan restorasyon ve güçlendirme çalışmaları geçtiğimiz günlerde tamamlanan İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde açılan yeni bölümler ziyaretçilerin beğenisine sunuldu.
Yeni salonlar açıldı
İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Rahmi Asal, müzede restorasyon ve güçlendirme çalışmalarıyla eş zamanlı, teşhir ve tanzim çalışmaları yapıldığını anlatıyor:
“Çalışmaların ardından ortalama 5 bin eser sergilenmeye başladı. Bunların içinde ‘Arkaik Dönem’ heykeltıraşlığından Roma Dönemi’ne kadar olan antik çağ heykeltıraşlığı, Troya, Arkeoloji, Metotoloji ve Bilim salonu, Ege Dünyası Salonu ile Hazine ve Sikke Salonlarımızı da yeni teşhir sırasında açarak vatandaş ve ziyaretçilerimizin deneyimine sunduk”
Asal, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin en önemli özelliğinin dünyanın en büyük koleksiyonlarından birine sahip olması olduğunun altını çiziyor.
Müzenin depolarında sergilenmeyi bekleyen yaklaşık 1 milyon eserin olduğunu söyleyen Rahmi Asal, “Bunların hepsini sergileyebilmek mümkün değil. O nedenle dönem dönem içlerinden seçilerek geçici sergilere yapılmakta. Hala da müzemize yıllık 3 ila 5 bin arasında İstanbul’da yapılan kazılarla ya da satın alma yoluyla kazandırılan eserler oluyor” dedi.
Ek binalarda çalışmalar devam ediyor
Rahmi Asal Arkeoloji Müzesi ana binasının yan tarafında bulunan ek binaların deprem riski nedeniyle geçici olarak kapatılarak restorasyon ve güçlendirme çalışmalarının devam ettiğini anlattı.
Müzeye eser girişinin durmadığını belirten Asal, bu nedenle İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin sadece İstanbul’la sınırlı kalınmaması gerektiğini söylüyor.
“Bu bina Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk müzesi dünyanın da sayılı müzelerinden bir tanesi. Osmanlı Devleti’nin ilk müzesi ve dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alıyor. Konya’da Diyarbakır’da Aydın’da, Kerkük’te ve daha birçok noktada şubeleri var. Burasının muhafaza edilmesi şartıyla Anadolu yakasında da İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin birimleri, şubeleri açılsın isterim.”
Sidamara Lahdi bizim için özel
Rahmi Asal, müzedeki son göz ağrılarının Sidamara Lahdi’nin kayıp parçası olan Eros Başı olduğunu belirtti.
Karaman’daki Sidamara Antik Kenti’nde 140 yıl önce keşfedilen Sidamara Lahdi’nin eksik parçası Eros başı, Londra’daki Victoria & Albert Müzesi’nden getirilerek yeniden eski yerine konuldu.
Rahmi Asal önemli bir süreç yaşandığının altını çizerek, “Eserlerin belirli iş birliği çerçevesinde iadeleri çok da kolay olmuyor. Bakanlığımız ile İngiltere’deki müze arasında çok sağlıklı bir yenilenebilir iş birliği adı altında bu eser 140 yıl sonra tekrar ait olduğu yerde sergilenmeye başladı” dedi.
Eros Başı’nın günümüzde zaten sergilenmekte olan bir eser olduğunu vurgulayan Asal, eserin kendilerine geldikten sonra lahitteki yerine oturtabilmek için restoratörler tarafından bir işleme tabi tutulduğunu söyledi.
Kaynak: TRT Haber