Türkiye’nin 1950’lerin sonunda, ilk kez uzaya füze gönderen ülkeler arasına girmesini sağlayan Bandırma Füze Kulübü’nü işleyen filmde, Alina Boz, Denizcan Aktaş, Erkan Kolçak Köstendil, Aslı Bekiroğlu, Atay Yıldız, Öykü Gürman, Gökhan Yıkılkan, Görkem Sevindik ve Altan Erkekli rol aldı.
Dijital Sanatlar adına filmin yapımcılığını üstlenen Mustafa Uslu, filmin ortaya çıkış hikayesini ve çekim sürecini anlattı.
Uslu, 2016’da “Ayla” filmiyle ödül almak üzere ABD’de katıldığı bir törende, NASA’da 35 yıldır uzay mekiği üretiminde görev alan iki Türk’le tanıştığını belirterek, Türkiye’ye döndükten sonra Bandırma Füze Kulübü ile ilgili araştırma yaptığını kaydetti.
Araştırmaların ardından görüştüğü, Türkiye’nin uzay macerasını başlatan ilk öğrencilerden Artuğ Sayıner’in de bu filmin çekilmesini çok istediğini vurgulayan Uslu, ancak Sayıner’in önceki yıl vefat ettiğini aktardı.
“Türklerin uzay yolculuğunu anlatan enteresan bir film”
Bandırma Füze Kulübü’nden sonra Türklerin bu alanda bir şey üretme cesaretinin kırıldığının altını çizen Uslu, şunları kaydetti:
“Ulu önder Atatürk vefat ettikten sonra, millete böyle bir şey enjekte etmişler; ‘Amerika varken bize mi kaldı?, ‘Don lastiği yapamayan millet, uçak, füze mi yapacak?’ O içimizdeki inancı yok etmişler. Mesela uzay deyince aklımıza Mustafa Topaloğlu gelmiş. Mizaha konu etmişiz. Hiç kendimizi oralara yakıştıramamışız. Çünkü yakıştırmamıza müsaade etmemişler. Oysa bugün bu ülkede, Selçuk Bayraktar, Nuri Killigil, Nuri Demirağ, Artuğ Sayıner, Atilla Yedikardeşler gerçeği var. Bunlar unutulmamalı ve hala bugün NASA’da çalışan, hizmet veren, oradan emekli Türkler var. Bir de hani ‘Otur oturduğun yerde, icat çıkarma.’ diyenleri dinlemeyenler Selçuk Bayraktar oluyor. Buradan da Özdemir Bayraktar’ı rahmetle minnetle anıyorum. Bu minvalde yola çıktı ve bu filmi kendimize bir görev edindik.”
Mustafa Uslu, filmin çok güzel olduğunu vurgulayarak, “Emeği geçen, filme her türlü katkıda bulunan herkese, sinema emekçilerine çok teşekkür ediyorum. Çok uğraştık montajıyla. Bütün ailenin mutluluk içinde izleyebileceği, bence Türk sinema tarihinde de NASA’yı, Türklerin uzay yolculuğunu anlatan enteresan bir ilk film. Sonunda da gözyaşlarıyla bitireceğimiz, hoş bir sada bırakacağımız, hani ‘Biz bunları da yapabiliyormuşuz, yapmışız.’ dedirteceğimiz bir film oldu.” ifadelerini kullandı.
“İnşallah bu projenin gençlere faydası olur”
TRT’nin ortak yapım desteğine de değinen Uslu, “TRT’dekiler filmi izleyip çok beğendi. Bize destek oldular ve bir ortaklık tesis ettik. Daha önce ‘Kesişme: İyi ki Varsın Eren’ filmi de başarılı bir ortaklıktı. Birlikte gurur duyacağımız, yüzyıllarca kalacak, Eren’e yakışır bir eser yaptık. İnşallah bu projenin de gençlere faydası olur. Bu filmi seyreden bir çocuk hayalinin peşinden koşsa, memlekette bir Selçuk Bayraktar daha çıksa ne güzel olur.” dedi.
Yapımcı Uslu, oyuncuları seçerken popülerliğe bakmadıklarının altını çizerek, şu bilgileri verdi:
“Sinema bir er meydanı. O yüzden biz önce hayalimize inanan, senaryoyu ilk okuduğunda Erkan Kolçak Köstendil gibi Hollanda’dan arayıp, ‘Usta Necati’yi ben oynamak istiyorum. Başka kimseyle konuşma.’ diyen, Deniz Can Aktaş gibi ‘Umut rolünü çok beğendim.’ diyerek bizimle aynı heyecanı yaşayan oyuncularla çalışıyoruz. Oyuncuların popülaritesi önemli değil. Sinema böyle bir şey değil. Bu anlamda bir sürü örnek var. Eren filmini de Trabzon’un köylerinden çocuklarla çektik. Onlara oyunculuk eğitimi verdik. Ama pandeminin ortasında 2 milyon 600 bin kişi teveccüh edip, filmi seyretti. TRT’de birkaç aya kadar yayınlanacak. O zaman milyonlarla buluşacak. Dolayısıyla bu filmde oyuncuların hepsi yüreğini ortaya koyarak oynadı. Çünkü baştan severek girdiler işe. Biz onlara güzel de bir set ortamı yarattık, aile gibi. Onlara da yakışan bir iş oldu. Cıvıl cıvıl, pırıl pırıl, gencecik bir iş oldu.”
Ünlü şarkıcı Teoman’ın filme özel “İnleyen Nağmeler” eserini yorumladığını söyleyen Uslu, filmin herkesin kalbine dokunmasını temenni ettiğini sözlerine ekledi.
“Gençlere ilham verici bir mesaj olacak”
Filmin yönetmenliğini üstlenen Ömer Faruk Sorak ise 2021’in ekim ayında başlayan çekimlerde genç bir kadroyla çalıştıklarını ve setin çok güzel geçtiğini aktardı.
Sorak, hem senaryo hem post prodüksiyon sürecinde çok ince çalışıldığının altını çizerek, şu bilgileri verdi:
“Film seyirciyle buluştuğunda, bizdeki coşkunun karşılığını bulacağını düşünüyorum. Çekimlerimiz 6 buçuk hafta sürdü ve çok eğlenceliydi. Gerçekten hani bazen bazı işler vardır, tatilde misiniz, işte misiniz karıştırırsınız. Bizim için de gerçekten Füze Kulübü öyle oldu. Biraz İstanbul dışında çalışıyor olmanın da verdiği bir şey olabilir.”
Çekimlerde, teknik ekiple oyuncu kadrosunun birbirine oldukça uyumlu olduğunu vurgulayan Sorak, “Ben bunu daha önceki işlerimde de test ettim. Bu inanç sonunda, seyirciyle buluştuğunda da beklediğimiz karşılığı alıyor. Bugüne kadar yaptığım filmlerden daha iyi bir film olacak.” diye konuştu.
Yönetmen Sorak, filmde bir klarnetçiyi canlandıran Erkan Kolçak Köstendil’in uzun süre klarnet dersi aldığına dikkati çekerek, “Genç arkadaşlarımız da geçmişte yaşanan bu gerçek olayı, biraz bu filmle öğrendi. Dönemin füze kulübü üyelerini, ailelerini ziyaret ettiğimiz bir süreç de yaşadık. Oradaki heyecanlarından da gördüm. Bu gerçek hikayeyi canlandırmak, çok özeldi oyuncu arkadaşlar için. Gerçi seyirci için de öyledir; ‘Bu bir gerçek hikayedir’ diye başlayan hikayelerin hepsi çok dikkat çekici olur.” değerlendirmesinde bulundu.,
Filmde hikayesi anlatılan gençlere de değinen Sorak, şunları kaydetti:
“Yıllardır, geçmişten günümüze öğretilmiş çaresizlikle yaşadık. Yani ‘Otur oturduğun yerde, icat çıkarma.’ şeklinde. Bu sadece Bandırma Füze Kulübünde, füze denemesi yapan arkadaşlara değil, tarihin birçok döneminde böyle bir süreçten geçtik. Bu filmden alınacak en önemli mesaj, ‘Otur oturduğun yerde, icat çıkarma diyenlere inat Füze Kulübü.’ diye girdik biz. Bu da eminim filmi izleyecek gençlere, hayalleri olan ve bu hayalleri gerçekleştirmek isteyen arkadaşlara ilham verici bir mesaj olacak.”
Balıkesir’in Bandırma ilçesinde bir lise kulübü olarak başlayan, ABD ve Rusya’yla amatör uzay yarışına girecek kadar ilerleyen gençlerin çabasını anlatan filmin konusu özetle şöyle:
“1957’de Sovyetler’in Sputnik Uydusu’nu uzaya yollamasının ardından lise öğrencisi Umut’un gökyüzüne ulaşma hayalleri yeniden yükselir. Umut, kız arkadaşı Leyla, can dostları Hasan ve Mustafa, Bandırma’nın neşesi Çingen Necati Bandırma Füze Kulübü’nü kurar. Umut, hayallerine giden yolda büyük aşkı Leyla’yı kaybederken, dünyanın öbür ucu NASA’ya uzanan bir yolculuğa çıkar.”
Kaynak: TRT Haber