Türk profesörler koronavirüsü izole etti

Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü laboratuvarı, koronavirüs çalışmalarına ocak ayında başladı. İlk olarak tanı kitlerinin geliştirilmesi için altyapı oluşturuldu. İkinci aşamada, virüsün izole edilmesine öncelik verdi.

Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Prof. Dr. Selçuk Kılıç, çalışmalardaki son durumu TRT Haber’e anlattı.

 

 

“Elimizde 39 virüs var”

Koronavirüsü dünyanın gördüğü en büyük krizlerden biri olarak nitelendirilen Kılıç, “Anahtar aşamalardan birisi virüsün izole edilmesiydi. İlk olarak aşı çalışmaları, antiserum çalışmaları, yeni ilaçların ve tanı kitlerinin geliştirilmesi için önemli. Dolayısıyla biz de buna öncelik verdik. Yaklaşık 1 ay içerisinde elimizde şu anda 39 virüs var” dedi.

Süreç içerisinde bir hastadan elde edilen numuneden de virüsün parmak izini çıkardıklarını anlatan Kılıç, şöyle konuştu:

“Genom dizilimini yurt dışındaki siteye yükledik. Bir hastadan izole edilen virüsün Kuveyt, Kanada ve Tayvan’daki virüslerle daha yakın benzerlikler gösterdiğini gördük. Bundan sonraki aşamada özellikle virüsün izolasyonu sadece bizim açımızdan değil, diğer kurumlarda ve kuruluşlarda yürütülecek aşı çalışmaları için de çok önemli. TÜBİTAK tarafından oluşturulmuş olan Koronavirüs Aşısı Geliştirme Platformu’nun zaten böyle bir şeye ihtiyacı vardı. Biz de bunu öngörerek virüsü izole ettik ve inaktif hale getirip çalışan Ar-Ge ekiplere bunu teslim edeceğiz.”

Türkiye’de bir ilk

“Bunu bir bilimsel çalışma olarak değil, ülkedeki diğer araştırmaların da desteklenmesi amacıyla yürütüyoruz” diyen Prof. Dr. Kılıç, şunları anlattı:

“Bunun dışında yeni nesil dizileme dediğimiz parmak izinin çıkartılması çalışmalarına devam ediyoruz. Bu hafta sonuna kadar da bunu tamamlamayı öngörüyoruz. Biz virüsün aslında tüm genetik kodunu çıkarıyoruz. Eğer burada bir değişiklik varsa, mutasyon dediğimiz bir değişiklik varsa bunu takip etmek istiyoruz.”

Kılıç, solunum yolu virüslerinin çok sık mutasyon geçirdiğinin konuşulduğunu söyledi. Bunun için de mutasyon olup olmadığının bilinmesinin önemli olduğunu aktardı.

“İnsanlarda ve hayvanlarda tutunabilmesi için bir protein var. Virüsün yüzeyinde bulunan proteini rekombinant olarak elde ettik. Bunu da aşı çalışmalarında kullanacağız. Bu da Türkiye’de bir ilk. Aşı çalışmaları için çok önemli.”

Bundan sonraki aşama ne olacak?

Aşı geliştirilmesinin uzun zaman alan bir süreç olduğunu anlatan Kılıç, şu bilgileri verdi:

“Salgın dönemlerinde bu kadar uzun süreleri ve prosedürleri beklemek mümkün değil. Dünya da bunu hemen bitirmek istiyor. 6-12 aylık süreler verilir salgın dönemlerinde aşı geliştirilmesi için. Zaten bunun 3-4 ayı aşılmış durumda. Türkiye’de de 11-12 grup aşı çalışmaları içerisinde yer alacak. Ben ümitliyim bir aşı çıkacak ama solunum yolu virüslerindeki aşıların koruyuculuk düzeyleri yüzde 60-70’tir. Yüzde 100 koruyuculuk olmaz. Geliştirilecek bir aşıdan da yüzde 90-100’lük bir korunma düzeyi değil, daha düşük bir korunma düzeyi bekliyoruz. Hastalığı daha hafif geçirme sağlayabilecektir. Ölüm oranlarını azaltabilecektir. Bu yüzden aşı şu anda önümüzdeki en önemli korunma tedbiri olarak görünüyor. Kısa zaman içerisinde aşı çalışmalarından çeşitli sonuçların elde edileceğini öngörüyorum.”

Kaynak: TRT