Bahar Kalkanı Harekatı devam ederken, Türkiye özellikle son dönemde üst üste yaptığı hamlelerle öne çıktı. Savaşı sadece kara unsurlarıyla ilerletmek yerine insansız hava araçlarını dünyada ilk kez savaş sahasında sürü olarak kullanarak yeni bir düzen geliştiren TSK, karşı unsurların imkanlarını kullanmasının önüne geçebilmesiyle de tam not aldı.
Hedeflere ‘akıllı’ mühimmat
Yerli ve milli imkanlarla geliştirilen akıllı mühimmatları başarıyla kullanan Türkiye, bu kabiliyetini havada ve karada başarıyla sergiledi.
Hedefleri kimi zaman Mini Akıllı Mühimmat (MAM-L) ile milimetrik sapmalarla vuran Türkiye, bu süreçte TÜBİTAK SAGE tarafından üretilen ‘Kanatlı Güdüm Kiti’ni de kullandı.
[MAM-L, Suriye sahasında oldukça etkin kullanıldı.]
MAM-L’ler sahada oldukça etkin kullanılırken, ürünün sahip olduğu lazer arayıcı başlık yüksek vuruş hassasiyetini de beraberinde getirdi.
Kanatlı Güdüm Kiti (KGK) ise yine bu süreçte altın değerinde görevleri başarıyla yerine getirmesiyle öne çıkan bir diğer akıllı mühimmat oldu. Öyle ki, Suriye rejimine ait savaş uçaklarının Türk F-16’sı tarafından vurulmasında KGK’ler görev başındaydı ve hedefe başarıyla kitlenme görevi yerine getirerek her iki rejim uçağını da düşürmeyi başardı.
[TUBİTAK SAGE’nin ürettiği KGK’lar rejim uçaklarının korkulu rüyası oldu.]
Karşı tarafın ‘aklını almak’ Koral’ın işi
Türk SİHA’larının düzenlediği operasyonlarda en çok ses getirilen hamleler hiç şüphesiz Pantsir ve BUK gibi milyonlarca dolarlık hava savunma sistemlerinin başarılı bir şekilde yok edilmesi oldu. Herhangi bir koruma kalkanı olmayan SİHA’lar, bu tarz savunma sistemleri için aslında çok kolay bir şekilde yok edilebilecek hedefler kategorisinde.
Türkiye, İdlib’deki satrançta bunu da değiştirecek bir hamle yaptı ve yerli-milli SİHA’lar vasıtasıyla iki farklı sistemi kısa aralıklarla yok etti. Burada SİHA’ların vuruş kabiliyeti, atılan mühimmatın hedefi şaşmaması kadar Koral’ın üstlendiği sorumluluk da öne çıktı.
ASELSAN tarafından özgün olarak geliştirilen, hedef ülke radarlarının karıştırılıp aldatılmasını ve iş yapamaz hale getirilmesini sağlayan Koral Mobil Elektronik Harp Sistemi, İdlib’de sağladığı saha faydasıyla şimdiden Türk savunma ürünlerinin vazgeçilmezleri arasına girdi.
[KORAL, hiç şüphesiz bu sürecin en önemli unsurlarından biri olarak öne çıktı.]
Çalıştığı yerde tüm elektronik altyapıyı çökertebilen sistem, İdlib’de farklı bir özelliğiyle de öne çıktı. Pantsir savunma sistemlerinden birinin vurulmasına dair görüntüler bu özelliği tüm dünyaya kanıtladı. Görüntülere göre Pantsir üzerindeki füzeleri ateşliyor ancak yine de vurulmaktan kurtulamıyordu. Pantsir’in füzelerini ateşlediği yer aslında Koral’ın onun için belirlediği sahte hedeflerdi. Koral, Pantsir’in ‘aklını karıştırdı’ ve savunma sistemi aslında olmayan bir hedef için füzelerini ateşlerken, Türk SİHA’ları için av oldu.
REDET varsa sorun yok
TSK’nın envanterine yakın zamanda dahil olan Radar Elektronik Destek/Elektronik Taarruz (REDET) sistemi de İdlib’deki akıl oyunlarının köşe taşlarından biri.
Tehdit radarları tespit ve teşhis etmekte usta olan REDET, düşman unsurların radarlarına ilişkin gerekli bilgileri toplayarak merkeze aktarabiliyor. Karşı tarafa ait sistemin o an hangi parametrelerde çalıştığını anlık olarak öğrenip komuta odasına aktaran REDET, tespit edilmiş hedef radarların kapsama alanlarını azaltmak için de kullanılabiliyor.
[Türkiye’nin havadan elektronik istihbarat toplayabilen ilk İHA’sı: ANKA-I]
ANKA ile hedef ‘berrak’
İdlib’de son dönemde Türkiye’nin karşısındaki unsurların da çok ciddi bir elektronik harp uyguladığı sır değil. Ancak buna rağmen güvenlik güçleri tarafından atılan mühimmatların bugüne kadar bir tanesinin dahi hedefini şaşırmaması savunma sanayiimizin geldiği nokta açısından büyük önem taşıyor.
Bu noktada TSK için çarpan etkisi yapan bir diğer husus ise ANKA-S’lerin varlığı oldu. Çok ciddi elektronik harp uygulanan ortamlarda dahi derinlere süzülebilen ve elektronik harbe karşı koyan sistemleri sayesinde hedefine rahatlıkla yaklaşabilen ANKA-S’ler, Suriye’deki hava savunma kalkanını etkisiz kıldı.
Yine bu dönemde ANKA-I da öne çıkan bir diğer hava aracı oldu. TAI ve ASELSAN işbirliğiyle geliştirilen ANKA-I telekomünikasyon istihbaratının yanında telsizler ve veri linklerinde gerçekleşen haberleşmeleri de dinleyebiliyor.
‘Türkiye’nin havadan elektronik istihbarat toplayabilen ilk İHA’sı’ olma özelliğini taşıyan ANKA-I, Bahar Kalkanı Harekatı sırasında da Türkiye sınırları içerisinden hava savunma sistemlerine yönelik sinyal istihbarat ve kesme faaliyetlerini yürüttü.
[Bayraktar TB2, Suriye’deki sorti ve atış sayısında ilk sırada.]
Bayraktar TB2: Hedefi belirle ve arkana yaslan
Türkiye’nin İHA-SİHA yolculuğunda en önemli kilometre taşlarından biri olan Bayraktar TB2 de İdlib’deki denklemde önemli görevler üstlendi. Bugüne kadar 175 bin saatin üzerinde operasyonel uçuşu başarıyla tamamlayan TB’ler çok yoğun elektronik harp uygulanan İdlib bölgesinde de hedefleri bir bir yok etti.
Zeytin Dalı Operasyonu sırasında SİHA’lar tarafından Afrin’de yapılan tüm sortilerin yüzde 95’ini gerçekleştiren TB2 Bayraktar, İdlib’de de hem sürü olarak görevler üstlenmesi, hem yaptığı sorti sayısı hem de başarılı vuruş sayısı ile göz doldurdu. TB2 Bayraktar, bu performansı ile elektronik harbin oldukça yüksek uygulandığı bölgelerde de başarılı bir şekilde görev icra edebileceğini bir kez daha kanıtladı.
TRG 300 Suriye görevine hazır
Havadan karaya atılan mühimmatlar kadar karadan ateşlenen ve karadaki başka bir hedefi vuran akıllı füzeler de İdlib’deki mücadelede yerini alan bir diğer ürün.
Güdümlü mühimmatı bulunan TRG 300’ler topçu ve hava savunma sistemleri, radar mevzileri, toplanma bölgeleri, lojistik tesisler, komuta, kontrol ve haberleşme sistemleri ile yüksek öncelikli diğer hedefleri başarıyla yok ediyor.
[Türkiye’nin Doğu, Batı, Kuzey ve Güney olmak üzere 4 adet HİK uçağı var.]
Gökyüzündeki gözlerimiz: HİK
İdlib özelinde Suriye genelinde yürütülen mücadelenin en büyük evrelerinden biri de hiç şüphesiz alandan ‘istihbarat’ toplama. Milli İstihbarat Teşkilatının imkan ve kabiliyetlerinden bu noktada sıklıkla yararlanan Türkiye, havadan istihbarat elde edebilmek için son derece gelişmiş sistemlerin bulunduğu uçakları da işlevsel bir şekilde kullanıyor.
Kimi zaman sınır boyunca, kimi zaman Doğu Akdeniz ve Hatay civarında görülen Havadan Erken İhbar ve Kontrol Uçağı (HİK) tarafından elde edilen görüntüler ‘görev bilgisayarları’ üzerinde entegre ediliyor, uçağın algılayıcıları tarafından elde edilen bilgilerin entegrasyonu ile hedef sahaya ilişkin ‘taktik harekat’ resmi hazırlanıyor.
Sahip olduğu gelişmiş radar sayesinde çok geniş bir alanda tarama yapabilen HİK’ler havadaki dost ve düşman unsurları ayırt ediyor. Erken ihbar ve uyarı özelliği ile hedef sahadaki düşman uçaklarının tüm hareketlerini gözlemekle kalmıyor, bunları merkeze ‘ihbar’ ederek kritik görevler üstleniyor.
Hatırlanacağı üzere Türk F-16’sı tarafından vurulan 2 rejim savaş uçağının havalandıktan sonra Türk askerinin bulunduğu yere doğru ilerlediği havadaki HİK’ler sayesinde merkeze iletilmiş ve bu sayede rejim askerlerinin Mehmetçik’e saldırması engellenmişti.