Milli Eğitim Bakanı (ZS) istifa etmeli mi?

Kodla Büyü

Milli Eğitim Bakanı (ZS) istifa etmeli mi?

  • Evet

  • Hayır

  • Kararsızım


Sonuçlar yalnızca oylamadan sonra görülebilir.
Pek çoğumuz, Ziya Selçuk'un son dönemlerdeki Milli Eğitim Bakanları arasında en iyisi olduğu konusunda hem fikir. Böyle bir insan kolay harcanmamalı. Bakanın bulunduğu durumun da farkında olmalıyız. Sadece pandemi değil, unutmayalım siyaset kurtlar sofrası. Herkes birbirinin omuzuna basıp yükselmek istiyor. Bakan siyaset içindeki lobilerle de uğraşıyor. Meb'de sürekli birbiri ardına tutarsız kararlar çıkmasının nedeni bu. Cumhurbaşkanı'nın çevresinde de gözünü bakanlık koltuğuna dikmiş siyasetçi var. Mesela eski eğitim birsen yöneticilerinden Cumhurbaşkanı'na yakın kişileri Ziya Selçuk aleyhine etkili lobi yaptığı yönünde duyumlar alıyoruz. Ziya Selçk'u değerlendirirken bunları da göz önüne almalıyız bence.
 
Çıkardığı doğru düzgün yönetmelik yok, bakanlığı düzene sokacak doğru düzgün çalışması yok, pandemi sürecini çok aceleci yönetti bu onun süreci yönetemediği izlenimi uyandırdı her şey son dakika değişiklikleri ile ucu ucuna yapılıyor... Çok fazla güzel söz söylüyor ama bakanlık güzel söz ile yönetilmiyor çok sağlam temelleri atılmış icraatler gerekli...
 
Öğretmenim ya da Hocam diye hitap etmek isterdim sana ama öğretmen olduğunuzdan emin olamadım. Allah aşkına siz hangi ülkede yaşıyorsunuz? "Bu zamana kadar uzaktan eğitim diye bir şey yokken" diye yazmışsınız da gerçekten emin olamadım. Bilişimci hiç değilsinizdir çünkü bir BT öğretmeni şuan yapılanın uzaktan eğitim olmadığını bilir.
Hocam sizi; sizin gibi düşünmeyen insanlara saygı göstermeye davet ediyorum. Fikrinizi belirtin ama karşınızda ki insana bu şekilde yaklaşmanız size hiç yakışmıyor. Ben yanlış bir şey söylemedim falan diyecekseniz de size söylenecek bir söz daha yok. Saygılar
 
Bundan önceki 4 bakanı da gören bir meslektaşınız olarak, bence diğerlerinden daha başarılı. Lakin şöyle de bir gerçek var. Kimsenin elinde sihirli değnek yok, eğer eğitimde bir şeyler düzelecek ve ilerleyecekse bunun için en az 3 yıl geçmesi lazım diye düşünüyorum. Pandemi her alanda olduğu gibi eğitime de büyük zarar verdi. Böyle bir süreci yönetmek oldukça zor.

Bir de anlayamadığım nokta, herkes eleştiriye çok basit şekilde odaklanırken, çözüm yolunu kimse ortaya koymuyor. Çözüm sunan azınlık ta çözüm yolunda eyleme geçmiyor.
Sendika ? -İşim Olmaz
Siyaset ? -Deli miyim ne işim var
BT Derneği ? -Üye Değilim
Yerel Çalışmalar ? -Uğraşamam
Eylem? Grev ? -Başımız Ağrımasın
Twitterda Hashtag Açalım mı ? -Vallahi unutmuşum.

Söz meclisten dışarı yukarıdaki gibi davranmaya devam edersek isek ne bakan, ne milletvekili, ne parti, ne öğrenci, ne veli kimse bizim için harekete geçmez

Saygılar
 
Hocam sizi; sizin gibi düşünmeyen insanlara saygı göstermeye davet ediyorum. Fikrinizi belirtin ama karşınızda ki insana bu şekilde yaklaşmanız size hiç yakışmıyor. Ben yanlış bir şey söylemedim falan diyecekseniz de size söylenecek bir söz daha yok. Saygılar
Sayın Hocam,
Bir üniversitemizin uzaktan eğitim bölümünün alt yapı kurucularından biri olarak "uzaktan eğitim yoktu" ifadesinedir sitemim. O yüzden de tırnak içine aldım. Son zamanlarda ülkede şöyle bir şey gelişti. Sanki bu ülkede bu zamana kadar hiçbir şey yapılmadı. Ayrıca BÖTE öğretmenliği müfredatında uzaktan eğitim konusu vardır. Sizlerde iyi bilirsiniz ki bu süreçten önce ülkemizde gerçek manada uzaktan eğitim yapan kurumlar vardı. Onlarla karşılaştırıldığında buna uzaktan eğitim denemez dersek kendimizi inkar etmiş oluruz.
 
Bir de anlayamadığım nokta, herkes eleştiriye çok basit şekilde odaklanırken, çözüm yolunu kimse ortaya koymuyor.
Bu ülkede uzaktan eğitim konusuna yıllarını vermiş bir çok akademisyen var. Selçuk Karaman ından Yasemin Gülbahar ına kadar... Kaç tanesinden fikir alındı? Bu işin lisans ve lisansüstünde eğitimini almış biz BT öğretmenlerinden fikir alındı mı?
Üstte öğretmenimizin dediği gibi sendikacıların daha fazla sözü geçiyor süreçte. Onların sözü geçtiği kadar uzmanların sözü dinleniyor mu?
MEB de uzaktan eğitim daire başkanlığı var mı? Varsa başında kim görev yapıyor?
Bakan Bey illerde öğretmenlerle buluşur. İl MEM günler öncesinden hazırlık yapar herşeyi günlük gülistanlık gösterir. Uzaktan eğitime sınıfın üçte biri ancak bağlanır. Öğretmene görmediği bilmediği öğrenciye yüksek not ver diye idare tarafından baskı yapılır. Bu ölçme değerlendirme yöntemiyle mi feedback alınacak? Soruyorum kimi kandırıyoruz.

3 aydır öğretmenlerimiz Zoom üzerinden küfür yiyor. Mesleğini icra ederken küfür yiyen bir hakemler vardı. Artık seyirci yok onlar dahi küfür yemiyor :)
.
.
.

Uzaktan eğitimmiş..! Bakan Bey istifa etmeli miymiş?

Başka da bir şey yazmayacağım. Sürçi lisan ettikse affola
 
Son düzenleme:
Muhteremi Bakan olmadan önce Twitter'dan takip ederdim, yine bakan olmadan önce birkaç eğitim videosunu de izlemişliğim vardı. İnsan olarak kesinlikle sıradan biri değil, son derece zeki biri kendisi. Bakan olduğunda da ne yalan söyleyeyim, belki eğitimde düzelen birkaç şey olur diye çok ümitlendim.

Yiğidi öldür, hakkını yeme demişler. Bakanın eğitimde düzelttiği tek şey, okul idarecilerinin sınavla alınmasını sağlamak olmuştur. Ne yalan söyleyeyim, ben bunu yapabileceğine bile ihtimal vermiyordum.

Ancak özellikle uzaktan eğitim meselesinde, bakan bey çok başarısız oldu. Şu an Türkiye'de yapılan şey, uzaktan eğitim değil. Lisede çalıştığım için kendi tecrübelerimden örnek vereceğim.
  1. Bakanlık pandemiyi kabullenemedi. Her şeyi normal zamandaki gibi yürütmeye çalışıyor. Birkaç hafta evvel idarecim benden kulübün yıllık planını istedi, derslere gelen 10 öğrenci var, ben oturdum kulüp planı yaptım.
  2. Bakanlık hiçbir konuda sorumluluk almadı. Sınavı her okul kendi yapsın deyip sorumluluktan kaçtı, bazı okullar sınav yaptı, bazıları yapamadı. Sonuçta ortaokullarda yapılan sınavların tümü iptal edildi. Zorla okullara getirilen öğrencilere ve öğretmenlere, bu süreçte hasta olan insanlara yazık değil mi?
  3. Uzaktan eğitim namına yapılan tek şey Zoom'a para yedirmek oldu. Ayrıntılarını burada anlattım.
  4. Bakanlık idarecilerin uzaktan eğitim yapmasını sağlayamadı. İdarecilerin tamamına yakınını canlı ders vermiyor, bakanlık bunu Eba'dan görüyor ve hiçbir işlem yapmıyor. Şu süreçte haftada bir gün okula giden ben, okul müdüründen daha fazla okulda duruyorum. Adalet olmayan yerde hiçbir şey düzgün olmaz.
  5. Bakanlık öğrencilerle internet üzerinden iletişim kurulması için hiçbir şey yapmadı. Şu WhatsApp'tan Bip'e geçilmesini filan ibretle izliyorum. KVKK'ya göre 18 yaşından küçüklerin telefon numarasını veli izni olmadan paylaşamazsınız, yönetici baskısıyla öğretmenler grup kurmaya zorlanıyor, suç işlemek zorunda bırakılıyor. Olması gereken ise şuydu. Öğrencilere dosya göndermem gerektiğinde e-posta hizmetlerinin sağladığı bulut hizmetini kullanıyorum mecburen, çıkan reklamlardan yüzüm kızarıyor. Yazık.
  6. Salgın gün geçtikçe kötüye giderken, okulların açılması için gereksiz yere ısrar edildi. Bu nedenle sırf benim okulumda yirmiye yakın öğrenci, sayısını bilmediğim kadar öğretmen virüse yakalandı.
  7. Sayın bakan, sınıf geçme yönetmeliğinin eğitimin en büyük sorunlarından biri olduğunu bilmesine rağmen, bu konuda kılını kıpırdatmadı. Sınıfların 40 kişi olmasıyla ilgili hiçbir çözüm önerisi getirmedi.
  8. Bakan, öğretmen maaşlarını "yük" olarak gördüğünü çok net biçimde ifade etti.
Bu süreçte bir şeyi daha fark ettim. Vitrinde Bakan Bey kendine ait algıyı başarılı bir şekilde yönlendirse de, bir ortadoğu geleneği olan, kendinden olanları kayırma hastalığından kurtulamamış. Bazı arkadaşlar merak ediyorlar, rehber öğretmenlerin arkasındaki güç kim diye. Bu sorunun da cevabı bizzat Bakan beydir.
 
Bence soru yanlış. Bakan başarılı mı değil mi olmalıydı soru. Bakan başarısılıysa sorun yok. Başarısızsa yerine gelecek daha başarılı olabilir mi? Bence sorular bunlar olmalı.
 
Bu anketi açan kişi senin iki günün hep eşit mi yada iki günüm eşit olmasın diye yazdıysan keşke
çok yararlı yapılacak işler etrafında eminim.... boş gezenin kalfalığından vaz geç
 
Son düzenleme:
Hocam şöyle olsaydı bunlar olmadı demek neyin çözüyor. Benim uzaktan eğitim yoktu dememe bozulmuşsunuz da. Net sorayım o zaman
1. Bu güne kadar yüzyüze eğitimde elde ettiğiniz başarı nedir
2. Pandemi öncesi uzaktan eğitim e ne katkınız oldu
3. Pandemi öncesi yapmayı başardığınız hangi konuda pandemi dönemindeki uzaktan eğitim engel oldu
4. Derslerinize katılım sayısı az ise belki de öğrenciler YouTube dan daha verimli öğrenme süreci yaşıyordur bununla ilgili bir bilgi sahibimisiniz
5. Siz olsanız pandemi sürecinde eğitim nasıl yonetirdiniz


 
Bakanın yerine anketi açan arkadaşı geçirmeliyiz. Çok merak ediyorum vereceği kararlarla herkesi memnun edebilir miydi?
Valla hocam evimin yanındaki yani yürüyerek 5 dakikada vardığım okuldaki müdür yardımcılığını elimin tersiyle itip istifa ettim, günlük yaklaşık 20 km yol yapıyorum yeni okulum için. Şu devirde insanlarla uğraşmak daha zor. İdare eden bir yapım olmadığı için kanuna yönetmeliğe uymayan uygulamaların yanlış olduğunu belirttim, ve hâlâ belirtiyorum, ama şu an sorumluluğum idarecilik gibi olmadığı için sadece söylediğimle kalıyorum. Ama bir şeyi fark ettim. Şu anki mevcut idarecilerin neredeyse tamamı bakanlığın, ilin verdiği emirleri sorgulamadan yapıyor. Yazmıştım, tekrar yazayım. Geçen sene imam hatiplerden sorumlu şube müdürü, müdüre whatsappatan mesaj atıyor yani tüm imam hatip müdürlerine. Nisan ayları gibi, yani her gün yeni bir değişiklik oluyor ebada, yeni ders programı vs ile tek başıma uğraşıyorum. Mesajda okulların tüm sosyal medya hesaplarını oluşturun diyor. Müdüre diyorum ki hocam ben okuldan youtube'a, instagram'a, twitter'a, facebook'a giremiyorum. Hepsine girilemeyeceğini bilgisayardan açıp gösterdim daha sonra. Resmi yazı yazsınlar diyorum. Çünkü resmi yazıda bunların okuldan yapılamadığını yazacağım ben de. Okuldan yapılamayan bir işi benden nasıl istersiniz? Biz de mesajlaşıyoruz bu arada, ben her gün okuldayım, müdür ara sıra geliyor, bunu da daha sonra söylediğimde "benim kronik rahatsızlığım var" diyor, kronik rahatsızlık izni idarecilere yok, o zaman istifa edeceksiniz, ben sizi idare ediyorum ama siz benim haklı olduğum konuyu savunmayıp size yazdığım mesajı şube müdürüne gönderiyorsunuz diyorum. Şube müdürü, müdüre bir takım resmi yazılar gönderiyor, müdür de bana. Müdür 5 dakika sonra bunları siliyor. Daha sonra bu yazıları müdüre niye sildiniz o zaman diyorum, şube müdürü kı...(kızdı) diyor, anlıyorum ki şube müdürü bizim müdürü haşlamış. Liyakat yerlerde sürünüyor yani.

Sözün özü, evet bakanlık yapamam. Herkesi memnun edemem, kural kanun ne derse onu yaparım. Hani bir bedevi, peygamber efendimize gelmiş de , sen yeni bir din getirmişsin, namazdan, oruçtan, iyilikten, hacdan, haramdan, helalden bahsediyormuşsun bu dinde başka şeyler var mı diye soruyor. Peygamber efendimiz de islamiyette müslümanların uyması gereken kuralları söylüyor, bedevi bu kadar mı sorusuna evet bu kadar diye cevap verince. "ya Muhammed bu dediklerini harfiyle yerine getiririm ama bir gram ne fazla ne noksan yaparım deyince peygamber efendimiz de "cennetlik görmek isteyen bu adama baksın" diyor. Biz millet olarak ipin ucunu kaçırmışız, ben şimdi bu iki yüzlü millete niye bakanlık yapayım. Sürç-i kelam ettiysek affola!
 
Hayır her zamanki gibi son dakika gdlü yine.. Başında planlanıp yönetilen bir süreç yok. Notlar iptal derken verilen mesaj ne: neden kalması için dilekçe verecek insanlar demek ki zayıf çok

Zayığ çokza nedeni ne. 21 i son idareler 2 günde karneli nasıl hazır hale getirecek vs vs
 
İdarecilerin çoğununun işinin idare ettiğini özetlemişsin yuci
 
İdarecilerin çoğununun işinin idare ettiğini özetlemişsin yuci
ya ben de onlara uyacaktım, uymamayı tercih ettim, ama bt rehberliği gibi bir görev olmasaydı yani ek ders kaybına neden olsaydı, mücadelem farklı olurdu, hemen bir muhalif sendikaya üye olurdum idarecilikte kalsaydım.
 
Eğitimi sadece tek bir sektör olarak düşünmemek lazım. Eğitim ile ilgili alınan bir karar; aileyi, ekonomiyi, turizmi, adaleti, tarım ve hayvancılığı, sağlığı, sanayiyi, ticareti, kısacası pek çok sektörü etkiliyor. Diğer sektörlerde alınan kararlar da eğitimi etkiliyor haliyle.

Eğitim sektörünün diğer sektörleri nasıl etkilediğiyle ilgili örnekler verecek olursak :
- Taşımalı eğitimi çıkardık, köy yaşamını, tarım ve hayvancılığı bitirdik. Öğretmen demek modern insan modeli demektir. Eskiden öğretmen köyde kalır veya gidiş-geliş yapardı. İnsanlar öğretmenlerden pek çok şey öğrenirler, köy kalkınırdı. Şu anda köy öğretmeni kavramı bitti. Öğrenciler taşınıyor şehirlere. Onlarda şehirdeki yaşamı görüp ben ne uğraşacam köyle modunda geziyorlar. Şu an köylerde tarım ve hayvancılıkla uğraşan yaşlı insanlar 5-10 yıl sonra aramızdan ayrılınca işler daha da vahim olacak. Tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlı olmamız ekonomimizi etkiliyor daha da fazla etkileyecek. İnsanların şehirlere yığılması, işsizliği artırıyor, işsizliğin artması, aileyi, adaleti, sağlığı vs. pek çok sektörü de etkiliyor.

- 4+4+4 mecburi eğitim sistemine geçmemizle, ara eleman eksiği arttı. Amaçsızca okula gelen öğrenciler hem okulda bir şey öğrenmiyor hem de öğrenmek isteyen öğrencileri engelliyor. Eskiden okumayacak olanı sanayiye veririm diye tehdit ederlerdi. Okuyacak olan okurdu, diğerleri sanayi de iş öğrenirdi. Ama şu an bu öğrenciler amaçsızca okula geldiği için, okul bittiğinde hiç bir şey öğrenmemiş oluyor, üstelik 18-19 yaşına gelmiş oluyorlar. Ağaç yaşken eğilir hesabı bu yaştan sonra da bir baltaya sap olamıyorlar. Bu durumda topluma zararlı insanlar olarak aramızda dolaşıyorlar. Bu durum adaleti etkiliyor. Evlenme yaşı gelince, birisiyle evleniyor, çoluk çocuğa karışıyor ama ekonomik sebeplerle boşanıyorlar. Bu da hem aile yapısını bozuyor, hem de bu insanlar erken yaşlarda ekonomiye katkıda bulunacakken, toplumun sırtında yük olarak dolanıyorlar. Yine işsizlik artıyor, yine diğer sektörler etkileniyor.

Örnekler artırılabilir. Yani eğitimin düzelmesi basit bir müfredat değişimiyle olacak bir şey değil. Bakan değişimiyle olacak bir şey de değil. Akşam yatarken şöyleydi, sabah kalktım böyle yaptık ile düzelebilecek bir şey hiç değil. 4+4+4, 3+5+2, 6+1+0 vs. ne getirirsen getir çözüm bu değil. En az 6-7 bakanlığın içinde olduğu 10 yıllık, 20 yıllık, 50 yıllık planlar yaparak, ülkenin tarım ülkesi mi, turizm ülkesi mi, sanayi ülkesi mi vs. ne olacağına karar verip ona göre ilerlememiz lazım.
 
Ziya Selçuk ülkemiz açısından bir değerdir. O da bir insan.. Belki bazen istedemeden bizi üzmüş de olabilir ama son yirmi yılda gördüğüm en iyi milli eğitim bakanı... Bütün branşlarda yenilikçi olmaya çalışıyor, öğretmene saygı veriyor hiçbir şey yapamasa bile... Ziya selcuktan önce robotik kodlamanin adı bile anilmazken onun sayesinde öğrencilerin dilinde...
Bu arada bilişim teknolojileri derslerinin bütün kademelerden kaldırıldığı o yıllari unuttuk galiba... Dersimizin, derslerimizin, branşımizin saygınlığı arttı Ziya Selçuk sayesinde... Neredeyse bütün kademelerde yazılım kodlama işleniyor. Ne kadar güzel bir şey bu.. ben meslek lisesinde öğretmenim.. okulumuza ortaokulda algoritmalar, scratch hatta Python gören öğrenciler geldikçe dersten aldığım lezzet arttıkça artıyor. Kalite artıyor. Fen liselerinde Python, Arduino vb. Şeyler görülüyor. Meyvesini yavaş yavaş topluyoruz.. Doğru yoldayız..
 
Hüseyin Çelik,
Nimet Çubukçu,
Ömer Dinçer,
Nabi Avcı,
İsmet Yılmaz.
Sıralamasını hatırladığım kadarıyla öğretmenliğe başladığımdan beri görev yapan eski bakanlar.

Şu anki süreçte eski 5 bakandan herhangi biri görevde olsa idi çok daha fazla sıkıntı yaşıyor olurduk.

Bakanlık için ismi ilk açıklandığında MEB kökenli öğretmen değil de akademisyen olduğu ve özel okul sahibi olduğunu öğrenince zaten hiç bir beklentim kalmamıştı.

Şimdiye kadar ki uygulamaları ile gördüğüm 6 bakan içerisinde en iyisi diyebilirim. Özelikle 10 yıl ve üzerindeyim kıdemli olup en başta isimlerini yazdığım bakanlar döneminde görev yapmış olan arkadaşlar ne demek istediğimi anlamıştır.

Keşke Ülkemizin farklı yerlerindeki devlet okullarında uzun yıllar öğretmenlik yapıp eğitim sisteminin sorunlarını bizzat yaşayıp görmüş biri bakanımız olsa. Şu aşamada ütopik bir fikir olarak kalıyor.
 
Öğretmen maaşı yüktür demedi, sorulan soruya karşılık bir cevap verdi. "Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi şu kadar ama neden hiç yatırım yok" dediler, Ziya Selçuk bu soruya istinaden; "o bütçenin içinde maaşlar da var hatta tamamına yakını maaşlar" demek istedi. "Öğretmen maaşı yüktür" olarak olarak algılayıp yüklenmek isteyenler bunu kullandı.

İşin içinde siyasi oyunlar da var. Onun altında çalışıp da Ziya Selçuk'a alternatif olarak düşünülen bakan adayları için çalışan bürokratlar ve memurlar olamaz mı? Ziya Selçuk bakanlıkta zavallı, gariban ve tek başına bir adam. Ziya Selçuk bir siyasetçi değil ve bakanlık bir kurtlar sofrası.

Bir açıklama yapıyor 1 gün geçmeden tersi yönde kararlar çıkıyor. Sanki bilerek yanlış yönlendiriliyor olabilir. Eski memnun sen başkanı Ahmet Gündoğdu, Yusuf Tekin ve ismini hatırlamadığım bir başka isim yedekte bekliyor. Olaya partizan bakmaya gerek yok, Ziya Selçuk Akpartili diye eleştirenler de vardır, bu insanlar unutmasın ki Ziya Selçuk gidince başka partiden birisi bakan olmayacak, daha kötüsü, daha partizanı gelecek. Ayrıca Ziya Selçuk Atatürkçülüğü özümsemiş bir insandır.

Şurası bariz ki memnun sen üst yönetimi ve il-ilçe yönetimleri Ziya Selçuk'un ayağının kaydırılmasını bekliyor.

Kusurları yok mudur? Elbette vardır. Çok fazla belirsizlik dolu bir süreç yönetmek zorunda kaldı. Fazla risk alamadı gibi.

31 Ağustos'ta açılacak olan okullar için zar zor 30 Ağustos Pazar günü program ile ilgili yazı gelmesi normal değil. Bu tip belirsizlikler ve gecikmeler de altında çalışanların hatası olsa da müdahale etmesi gerekirdi.
 
Valla bir hata daha.......



Açık Öğretim Okulları sınavlarımızı çevrim içi ortamda gerçekleştireceğiz.

I. Dönem sınavları, 25 Şubat 2021’de

II. Dönem sınavları, 25 Mart’ta başlayacak.

Sınavlar, Açıköğretim Okulları Bilgi Yönetimi Sistemi üzerinden yapılacaktır. Öğrencilerimize başarılar diliyorum. https://t.co/vRsblWDjnU


Lise ve ortaokul diploması bakkaldan alınan zeytin peynire döndü iyice.
 
Bu ülkede öyle hiçbir şey hemencecik değişmez. Bakan bile olsa değiştiremez. Kraldan çok kralcılar yüzünden değişimin en uç noktaya sirayet etmesi yıllar alır. Eski kafalı bürokrat ve amirlerimiz sağolsun değişimi öyle hemen hazmedemezler. Milli eğitimde de bu nedenle bazı şeyler hala eski tas eski hamam şeklinde ilerliyor. Bazı kararlar alınıyor, eldeki düzene göre işlemesi gerekiyor ama bahsettiğim kişiler yüzünden işlemiyor değişikliğe gidilmek zorunda kalınıyor. Yani kimi getirirseniz getirin eğitim sorunları çözüme gitmez. Eğitim sorunu toplumsal sorunlardandır. Bir toplum ne kadar sürede bozuluma uğradıysa en az o kadar sürede düzeltebilirsiniz.
Eğitimdeki direk olarak bizi etkileyen sorunların başında bence öğretmenin itibar kaybına uğramasıdır. Bilerek veya bilmeyerek öğretmenin itibarı son yıllarda düşürülmüştür. Evde baba çocuğun yanında "gene ne istiyor bu bilmem ne yaptığımın öğretmeni" şeklinde konuşulursa öğrenci o öğretmen hakkında nasıl iyi düşünebilir, nasıl saygı duyabilir? Velinin öğretmene saygısı yok, öğrenci nasıl saygı duysun. Öğretmeni sadece sınıfta dersini anlatan gerisine karışamayan bir hale getirdiler. Öğrencinin tavırları saygısı sevgisi disiplini ile ilgili konular öğretmenden soyutlandı. Müdahale etmesi suçmuş gibi gösterildi. Haliyle okullarda eğitim bitti. Sadece öğretim kaldı. İşte o eğitimden muaf öğretim alan nesil şuan çocuk yetiştiriyor ve yukarıda bahsettiğim lafları kendi çocuğunun yanında sarf ediyor. Çocukla ilgili bütün angaryalar öğretmenin idarenin görevi görülürken eğitimle ilgili konularda idarenin öğretmenin çocuğa karışmaya hakkı yokmuş gibi görülüyor. Çocuk yurtta rahatsızlanıyor doktor kardiyolojiye gitmesi lazım kalbinde sorun var diyor. Bunu babaya söyleyen pansiyon müdür yardımcısının aldığı cevap "siz götürün hocam sizin göreviniz değil mi" oluyor. Çocuğun telefonuna derste oynadığı için el konulunca hemen telefonla arayıp "çocuğun telefonunu almışsın hoca hayırdır" diye azarlama hakkını kendinde görüyor veli.
Sınıf geçme ve zorunlu eğitim yılı acilen düzenlenmelidir. Öğretmen çocuğu geçirmek zorundaymış gibi bir zihniyet yok edilmeli. Eğitim kalitesi sınıf geçme oranına göre ölçülmez. Bunu anlamalıyız artık. Okula iyi kötü gelen herkesin mezun olması gerekmiyor. Sınıf geçme zorlaştırılmalı.
Öğretmenim dediklerinizin çoğu doğru konular. Özellikle de öğretmenin ve sistemin getirildiği nokta konusunda katılıyorum.
Bunun sebebi olarakta eski kafalı bürokratları göstermişsiniz. Allah aşkına hocam çeyrek yüzyıl olacak sınav sisteminden, ders-sınıf geçmeye kaç defa değiştirildi hatırlıyorsunuz değil mi? Yani olay bürokratik değil, ne yetiştirmek istediğinle ilgili. Sağlıklı günler
 
Valla hocam evimin yanındaki yani yürüyerek 5 dakikada vardığım okuldaki müdür yardımcılığını elimin tersiyle itip istifa ettim, günlük yaklaşık 20 km yol yapıyorum yeni okulum için. Şu devirde insanlarla uğraşmak daha zor. İdare eden bir yapım olmadığı için kanuna yönetmeliğe uymayan uygulamaların yanlış olduğunu belirttim, ve hâlâ belirtiyorum, ama şu an sorumluluğum idarecilik gibi olmadığı için sadece söylediğimle kalıyorum. Ama bir şeyi fark ettim. Şu anki mevcut idarecilerin neredeyse tamamı bakanlığın, ilin verdiği emirleri sorgulamadan yapıyor. Yazmıştım, tekrar yazayım. Geçen sene imam hatiplerden sorumlu şube müdürü, müdüre whatsappatan mesaj atıyor yani tüm imam hatip müdürlerine. Nisan ayları gibi, yani her gün yeni bir değişiklik oluyor ebada, yeni ders programı vs ile tek başıma uğraşıyorum. Mesajda okulların tüm sosyal medya hesaplarını oluşturun diyor. Müdüre diyorum ki hocam ben okuldan youtube'a, instagram'a, twitter'a, facebook'a giremiyorum. Hepsine girilemeyeceğini bilgisayardan açıp gösterdim daha sonra. Resmi yazı yazsınlar diyorum. Çünkü resmi yazıda bunların okuldan yapılamadığını yazacağım ben de. Okuldan yapılamayan bir işi benden nasıl istersiniz? Biz de mesajlaşıyoruz bu arada, ben her gün okuldayım, müdür ara sıra geliyor, bunu da daha sonra söylediğimde "benim kronik rahatsızlığım var" diyor, kronik rahatsızlık izni idarecilere yok, o zaman istifa edeceksiniz, ben sizi idare ediyorum ama siz benim haklı olduğum konuyu savunmayıp size yazdığım mesajı şube müdürüne gönderiyorsunuz diyorum. Şube müdürü, müdüre bir takım resmi yazılar gönderiyor, müdür de bana. Müdür 5 dakika sonra bunları siliyor. Daha sonra bu yazıları müdüre niye sildiniz o zaman diyorum, şube müdürü kı...(kızdı) diyor, anlıyorum ki şube müdürü bizim müdürü haşlamış. Liyakat yerlerde sürünüyor yani.

Sözün özü, evet bakanlık yapamam. Herkesi memnun edemem, kural kanun ne derse onu yaparım. Hani bir bedevi, peygamber efendimize gelmiş de , sen yeni bir din getirmişsin, namazdan, oruçtan, iyilikten, hacdan, haramdan, helalden bahsediyormuşsun bu dinde başka şeyler var mı diye soruyor. Peygamber efendimiz de islamiyette müslümanların uyması gereken kuralları söylüyor, bedevi bu kadar mı sorusuna evet bu kadar diye cevap verince. "ya Muhammed bu dediklerini harfiyle yerine getiririm ama bir gram ne fazla ne noksan yaparım deyince peygamber efendimiz de "cennetlik görmek isteyen bu adama baksın" diyor. Biz millet olarak ipin ucunu kaçırmışız, ben şimdi bu iki yüzlü millete niye bakanlık yapayım. Sürç-i kelam ettiysek affola!
Aynı hislerle idare etmeye çalışıcılık görevlerinden hep kaçmışımdır. Günümüzde idare bile edemiyorlar-ettirmiyorlar.
 
Valla bir hata daha.......



Açık Öğretim Okulları sınavlarımızı çevrim içi ortamda gerçekleştireceğiz.

I. Dönem sınavları, 25 Şubat 2021’de

II. Dönem sınavları, 25 Mart’ta başlayacak.

Sınavlar, Açıköğretim Okulları Bilgi Yönetimi Sistemi üzerinden yapılacaktır. Öğrencilerimize başarılar diliyorum. https://t.co/vRsblWDjnU


Lise ve ortaokul diploması bakkaldan alınan zeytin peynire döndü iyice.
Zamanında 70'li - 80'li yıllarda mektupla eğitim ile üniversite diploması dağıtmışız hocam :) Lise diploması filan artık kağıt parçası zaten.
 
Öğretmen maaşı yüktür demedi, sorulan soruya karşılık bir cevap verdi. "Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi şu kadar ama neden hiç yatırım yok" dediler, Ziya Selçuk bu soruya istinaden; "o bütçenin içinde maaşlar da var hatta tamamına yakını maaşlar" demek istedi. "Öğretmen maaşı yüktür" olarak olarak algılayıp yüklenmek isteyenler bunu kullandı....

Basına yansıyan açıklamasını aynen burada paylaşıyorum:
Ziye Selçuk' Alıntı:
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Eğitimde asıl yük öğretmen maaşı ile ilgilidir. Öğretmen maaşlarından dolayı yatırıma fırsat kalmıyor" dedi.
Metne baktığımızda sizin dediğiniz anlamı çıkartmak için bayağı uğraşmak lazım. Eğitim bakanı böyle bir konuda düşüncesini açıkça söyleyemedi mi yani! Sayın bakanın güzel girişimleri olsa da yarattığı hayal kırıklıkları daha fazla bence. Eğitim dışından biri olacağına tabi sayın bakan kalsın ama biz ne desek boş zaten :) Üniversitede yılların profesörleri bile aralarından rektör seçecek yeterliğe sahip değilken biz marabalara mı düşmüş bakan yorumlamak. Boşverin. Gelecek tarımda, tarıma önem verin.
 
Öğretmenim dediklerinizin çoğu doğru konular. Özellikle de öğretmenin ve sistemin getirildiği nokta konusunda katılıyorum.
Bunun sebebi olarakta eski kafalı bürokratları göstermişsiniz. Allah aşkına hocam çeyrek yüzyıl olacak sınav sisteminden, ders-sınıf geçmeye kaç defa değiştirildi hatırlıyorsunuz değil mi? Yani olay bürokratik değil, ne yetiştirmek istediğinle ilgili. Sağlıklı günler
Ben değişiklik yapılmıyor demedim ki değişiklikler uygulanamıyor dedim. Bunun nedeni de yukarıdaki veya orta kademedeki yöneticilerdir dedim. Bunun bir sürü örneğini de verekbilirim. Hatta bununla ilgili bir konum bile var https://www.bilgisayarbilisim.net/konular/siz-siz-olun-izinsiz-sms-ihbarinda-bulunmayin.176919/
Uygulama çok güzel. E devlet ile entegre edilmiş mükemmel sistem. Size gelen izinsiz SMS veya aramayı şikayet ediyorsunuz. SMS metni hangi numaradan, ne zaman gelmiş ekran görüntüsü falan atıyorsunuz. Daha önceden izin vermediyseniz firmaya cezai işlem uygulanıyor. Gel gör ki çok az şikayetleriniz firmaya cezai işlem ile sonuçlanırken bazısında artık kime denk geliyorsak sonuçlanamıyor şikayet sahibine patlıyor.. Herhalde oraya imza atacak adamlardan biri "yargı kararı olmadan ceza yazarsak, döner dolaşır bize yansır" diye tırsıp paketleyip başka kuruma paslıyorlar. "Emniyete gönderin gerekliyse onlar uğraşsın" diyor herhalde. Sonra şikayet sahibi emniyetten çağruılıyor. Polis "hala şikayetçiyseniz savcılığa göndereceğim şikayetinizi" diyor. Açılacak davada duruşmalara katılmazsanız da polis eşliğinde davalara katılımınız sağlanacak falan filan. Hani nerede online SMS şikayet sistemi? İşte bu gibi kişiler yüzenden yeniliklerin sirayet etmesi son kullanıcıya ulaşması zaman alıyor. Hem de yılarca.
Şunu da ekleyeyim ben bunları hükümeti aklamak için yazmadım. Bu bizim toplumumuzun genel problemlerinden biridir. En büyük nedeni de yeterli bilgi birikimi olmayan kişilerin bir şekilde mevki makam sahibi olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. İnşallah hak eden kişiler mekam mevki koltuk sahibi olur da karar alan ve uygulayıcı olan mekanizma bir nebze olsun düzelir. Yoksa eğitim camiasında zincirin en sonunda olan öğretmen hangi sistem getirilirse getirilsin debelenip durur.
 
mevcut durum
 

Ekli dosyalar

  • d.jpeg
    d.jpeg
    119.4 KB · Görüntüleme: 94
Valla bir hata daha.......



Açık Öğretim Okulları sınavlarımızı çevrim içi ortamda gerçekleştireceğiz.

I. Dönem sınavları, 25 Şubat 2021’de

II. Dönem sınavları, 25 Mart’ta başlayacak.

Sınavlar, Açıköğretim Okulları Bilgi Yönetimi Sistemi üzerinden yapılacaktır. Öğrencilerimize başarılar diliyorum. https://t.co/vRsblWDjnU


Lise ve ortaokul diploması bakkaldan alınan zeytin peynire döndü iyice.
Tasarruf tasarruf tasarruf
 
Eğitimi sadece tek bir sektör olarak düşünmemek lazım. Eğitim ile ilgili alınan bir karar; aileyi, ekonomiyi, turizmi, adaleti, tarım ve hayvancılığı, sağlığı, sanayiyi, ticareti, kısacası pek çok sektörü etkiliyor. Diğer sektörlerde alınan kararlar da eğitimi etkiliyor haliyle.

Eğitim sektörünün diğer sektörleri nasıl etkilediğiyle ilgili örnekler verecek olursak :
- Taşımalı eğitimi çıkardık, köy yaşamını, tarım ve hayvancılığı bitirdik. Öğretmen demek modern insan modeli demektir. Eskiden öğretmen köyde kalır veya gidiş-geliş yapardı. İnsanlar öğretmenlerden pek çok şey öğrenirler, köy kalkınırdı. Şu anda köy öğretmeni kavramı bitti. Öğrenciler taşınıyor şehirlere. Onlarda şehirdeki yaşamı görüp ben ne uğraşacam köyle modunda geziyorlar. Şu an köylerde tarım ve hayvancılıkla uğraşan yaşlı insanlar 5-10 yıl sonra aramızdan ayrılınca işler daha da vahim olacak. Tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlı olmamız ekonomimizi etkiliyor daha da fazla etkileyecek. İnsanların şehirlere yığılması, işsizliği artırıyor, işsizliğin artması, aileyi, adaleti, sağlığı vs. pek çok sektörü de etkiliyor.

- 4+4+4 mecburi eğitim sistemine geçmemizle, ara eleman eksiği arttı. Amaçsızca okula gelen öğrenciler hem okulda bir şey öğrenmiyor hem de öğrenmek isteyen öğrencileri engelliyor. Eskiden okumayacak olanı sanayiye veririm diye tehdit ederlerdi. Okuyacak olan okurdu, diğerleri sanayi de iş öğrenirdi. Ama şu an bu öğrenciler amaçsızca okula geldiği için, okul bittiğinde hiç bir şey öğrenmemiş oluyor, üstelik 18-19 yaşına gelmiş oluyorlar. Ağaç yaşken eğilir hesabı bu yaştan sonra da bir baltaya sap olamıyorlar. Bu durumda topluma zararlı insanlar olarak aramızda dolaşıyorlar. Bu durum adaleti etkiliyor. Evlenme yaşı gelince, birisiyle evleniyor, çoluk çocuğa karışıyor ama ekonomik sebeplerle boşanıyorlar. Bu da hem aile yapısını bozuyor, hem de bu insanlar erken yaşlarda ekonomiye katkıda bulunacakken, toplumun sırtında yük olarak dolanıyorlar. Yine işsizlik artıyor, yine diğer sektörler etkileniyor.

Örnekler artırılabilir. Yani eğitimin düzelmesi basit bir müfredat değişimiyle olacak bir şey değil. Bakan değişimiyle olacak bir şey de değil. Akşam yatarken şöyleydi, sabah kalktım böyle yaptık ile düzelebilecek bir şey hiç değil. 4+4+4, 3+5+2, 6+1+0 vs. ne getirirsen getir çözüm bu değil. En az 6-7 bakanlığın içinde olduğu 10 yıllık, 20 yıllık, 50 yıllık planlar yaparak, ülkenin tarım ülkesi mi, turizm ülkesi mi, sanayi ülkesi mi vs. ne olacağına karar verip ona göre ilerlememiz lazım.

Çok güzel özetlemişsiniz hocam. Bugün canlı deste büyüyünce ne olacağım konusu geçti ve çocuklar bana sordu bende " bir daha dünyaya gelsem lastikçi olurum dedim" çok şaşırdılar. Sabah sabah çocukların ufkunu açtım :)
 
Konuyu hortlatalım, hortlatma sebebim, kabinedeki muhtemel bakan değişiklikleri.
 
etse ne olur etmese ne olur ziya gider Ahmet gelir ne fark eder ki
iktidar muhaliflerinin en sevdiği bakan Ziya Selçuk, ama ona bile tepki gösteriyorlar, benim tepkim rehber öğretmenleri kayırması, gereksiz yere reklam yapması, sanki ebayı kendi bulmuş, kendi döneminde kurulmuş gibi böbürlenmesi.
3-4 yıl önce v-sınıf eğitimine katıldım ebadan, o zaman bile v-sınıf vardı, ama çocuklarda tablet olmadığı için uygulayamıyorduk, bakalım normale dönebilirsek uygulayabilecek miyiz?
 
Geri
Üst