- Mesajlar
- 778
Kökeni, Roma Katolik Kilisesi'nin inanışına dayanan bu gün, Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır...
Allah’ım, sen sonumuzu hayr et!
Tiksiniyorum ve sevgililer günü için saatleri sayıyorum…
Öğürüyorum ve sevgililer günü için dakikaları sayıyorum…
Kusuyorum ve sevgililer günü için saniyeleri sayıyorum…
Fransa’da olmak vardı şimdi… Paris’te… Eyfel Çöplüğünün, lağım çukurunun muhteşem manzarasına, gece ışıklarının altında, beyaz şarabımı yudumlarken, gözlerinin ta içine bakmak vardı, sevdiceğimin…
Ya da Venedik’te… Âşıklar şehri… Romantik bir akşam yemeğinden sonra, otantik bir gece kulübünde, çakır keyif bir halde, geri planda slow bir saksafon melodisi altında sevdiğime, aşkıma, aşkitoma, biriciğime, tek taş pırlanta yüzüğü takmak vardı…
O pırlantayı çıkarmak için Afrika’da kaç tane çocuk işçi çalıştırdıklarını, kaç tane çocuk asker yetiştirdiklerini, kaç tane çocuk öldürdüklerini, kaç kadına tecavüz ettiklerini, zülümlerini, vahşetlerini, cinayetlerini, hayvanlıklarını, hayvan oğlu hayvanlıklarımı aklıma getirmeden…
Oturmaya mı geldik kardeşim bak herkes eğleniyor zırvası sararken bir kenar mahalle düğününde bütün benliğimi; bilmem ne kredi kartımla uzaklara uçmayı hayal ediyorum şimdi, aşıklar şehri, maşuklar ülkesi Avrupa ülkelerinden birisine…
Haykırarak dans etmek, çılgınlar gibi eğlenmek, böğüre böğüre de kusmak istiyorum şimdi…
Tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar, nimetlerin içerisinde refah içerisinde yaşıyorum, ama bir şeyler eksik, anlamıyorum…
Sevgililer günü…
Adını, tarihini mıh gibi çakmışım aklıma… günler öncesinden hazırlık, çılgınlar gibi alışveriş…
Bir Müslümanın ne işi olur kardeşim sevgililer günü ile diye bangır bangır bağırıyor bir tarafım… Diğer tarafım siyah koli bandını geçiriyor ağzıma…
Kapatıyor ağzımı, zaten çok zayıf çıkan ve milyonların içerisinde bir kişiye bile duyuramadığım sesimi…
Sus…
Lütfen…
Alışveriş lazım…
Para lazım…
Aşk lazım…
Aşk lazım, yeri, zamanı, meşru olup olmadığı k.çımda bile olmayan, aşk lazım…
Gezmek lazım, yer değiştirmek lazım…
Sevgililer günü…
Yeniden bir gece kulübündeyim şimdi, dans ediyorum müziğin hafif ritmiyle, uzay yürüyüşü yapan astronotlara dönmüşüm… Benden keyiflisi yok…
Kamera benim üzerimde…
Şimşek hızıyla bende olan kameradaki zumu kaldırıp, harita üzerinde aşağıya kaydırıp Suriye’ye odaklanıyor objektifler, aynı anda…
Bir kadına tecavüz ediliyor…
Bir çocuk bir bardak su bulamadığı için körpe bedenini Azrail AS’a teslim ediyor…
Kamera yeniden benim üzerimde…
Bir restorandayım şimdi, deniz, kara, gök hangisinden canlı,cansız ne ararsan var önümde, aşkımla birlikte kırmızı şaraplarımızı, şampanyalarımızı yudumluyoruz, muhteşem, harikulade, enfes, doyumsuz boğaz manzarası eşliğinde… geri planda canlı klasik müzik…
Kamera benim üzerimde…
Şimşek hızıyla bende olan kameradaki zumu kaldırıp, harita üzerinde aşağıya kaydırıp Mısır’a odaklanıyor objektifler, aynı anda…
Bir zindanda kelimeyi şahadet getirerek son nefesini verip, aziz canını Allah’a teslim ediyor 17 yaşında bir genç kız…
Kamera yeniden benim üzerimde…
bir yat üzerindeyim şimdi, deniz meltemi, muhteşem hava ve uçsuz bucaksız denizin tam ortasında, yakamozların içerisinde, ay ışığının altında, diz üstü çöküp, bağlılık yemini ediyorum sevdiğime, gecesine 500 dolar verdiğim Happy Valentine’s Day etkinliğinde…
Kamera benim üzerimde…
Şimşek hızıyla bende olan kameradaki zumu kaldırıp, harita üzerinde aşağıya kaydırıp Filistin’e odaklanıyor objektifler, aynı anda…
Mahsun filistin, üzgün, kırgın, bir başına… bir babanın üzerine, insansız hava aracından bir bomba gönderiliyor şimdi, kollar, bacaklar, vücutlar…
Şehit ruhlar… aziz ruhlar…
Sevgililer Günü’nde eve tıkılmayın dostlar, romantizm, ormantizm, kapitalizm, sermayeli bor harcamalı ve eğlence dolu kayıtlı bir gece yaşayın...
Bir yurtdışı seyahatindeyim şimdi… Cruise yolculuğuna 5000 euro vermiş, geziyorum tüm dünyayı, ölmeden önce gezilecekler listesinden seçtiğim b.ktan 10 yer arasında…
Kamera yeniden Ortadoğu’da… kopan başlar, yanan vücutlar, ölen çocuklar, anneler kızlar babalar…
Evet, eğlenmek lazım bu sevgililer gününde…
Doyasıya eğlenmek ve eğlenmek…
Adını mıh gibi yazmışım beynime 14 şubat’ın…
Yazılmamış binlerce şey olmasına rağmen…
bazen öğrencilerimle ve arkadaşlarımla yaptığım sohbetler geliyor aklıma!
Evet gençler, Arka sıra dinle burayı!
yarın Muharrem 1 haberiniz olsun!
Efendim hocam, ne dediniz! O ne ola ki, yenilir mi, içilir mi ellaam!
Bilmem ne pop sanatçısının, içeriğinde şehvet dışında hiçbir tema olmayan 20’lerce şarkısını ezberden 5 dakikada okuyan 5 binlerce genç!
Pekii, adı nedir Efendimizin en yakın arkadaşlarından birisinin adı örneğin…
Bakan, sorgulamayan cevap veremeyen binlerce genç…
Sorumluları kim?
Sen, ben, aile, arkadaş, sistem, adına ne dersen de…
kaçma ama, kaçmadan kıvırmadan de...
Evet arkadaşlar, yarın Zilhicce 1… Allah'a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce'nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur…
Efendim, ne diyorsunuz kuzum!
Ay gerçekten ilk defa duyuyorum böyle bir şeyi hayatımda, bir bakmak lazım Google da…
Efendimiz SAV’in Kabri Şerifleri nerededir söyleyin bakalım gençler?
Hocam, Mekke… Kabe… Hmmmmm… Medine mi yoksa?
Peki, söyleyin bakalım bilmem ne pop sanatçısının bugüne kadar giydiği donların markalarını?
Hocam, 22 tane marka sayabilirim size…eksiksiz, gediksiz...
Yakında 14 şubat, ne mutlu!
Sevgililer günü, aşıklar günü…
Yere batsın gününüz!
Yere batsın gününüz!
Ey Yüce Allah’ım, sonumuzu, ahir ve akıbetlerimizi hayr eyle…
İki cihanda yüzümüzü ak eyle...
Son nefesine rahmet meleklerini getirecek bir ömür sürmeyi nasip et…
Ey Yüce Dost, Ey Yüce Arşın sahibi… Ey yoktan var eden Allah’ım…
Arşın her yanını dolduran zatının nuru hürmetine, bütün mahlûkata hükmettiğin Kudretinin azametine, her yanı dolduran rahmetinin bereketine senden istiyoruz…
Senden başka İlah yoktur…
Ey çaresizlerin çaresi Allah’ım bize yardım et…
Ölmeden önce bizi uyandır ve İmanla, Kuranla, Namazla al canımızı…
Allah’ım, sen sonumuzu hayr et!
Tiksiniyorum ve sevgililer günü için saatleri sayıyorum…
Öğürüyorum ve sevgililer günü için dakikaları sayıyorum…
Kusuyorum ve sevgililer günü için saniyeleri sayıyorum…
Fransa’da olmak vardı şimdi… Paris’te… Eyfel Çöplüğünün, lağım çukurunun muhteşem manzarasına, gece ışıklarının altında, beyaz şarabımı yudumlarken, gözlerinin ta içine bakmak vardı, sevdiceğimin…
Ya da Venedik’te… Âşıklar şehri… Romantik bir akşam yemeğinden sonra, otantik bir gece kulübünde, çakır keyif bir halde, geri planda slow bir saksafon melodisi altında sevdiğime, aşkıma, aşkitoma, biriciğime, tek taş pırlanta yüzüğü takmak vardı…
O pırlantayı çıkarmak için Afrika’da kaç tane çocuk işçi çalıştırdıklarını, kaç tane çocuk asker yetiştirdiklerini, kaç tane çocuk öldürdüklerini, kaç kadına tecavüz ettiklerini, zülümlerini, vahşetlerini, cinayetlerini, hayvanlıklarını, hayvan oğlu hayvanlıklarımı aklıma getirmeden…
Oturmaya mı geldik kardeşim bak herkes eğleniyor zırvası sararken bir kenar mahalle düğününde bütün benliğimi; bilmem ne kredi kartımla uzaklara uçmayı hayal ediyorum şimdi, aşıklar şehri, maşuklar ülkesi Avrupa ülkelerinden birisine…
Haykırarak dans etmek, çılgınlar gibi eğlenmek, böğüre böğüre de kusmak istiyorum şimdi…
Tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar, nimetlerin içerisinde refah içerisinde yaşıyorum, ama bir şeyler eksik, anlamıyorum…
Sevgililer günü…
Adını, tarihini mıh gibi çakmışım aklıma… günler öncesinden hazırlık, çılgınlar gibi alışveriş…
Bir Müslümanın ne işi olur kardeşim sevgililer günü ile diye bangır bangır bağırıyor bir tarafım… Diğer tarafım siyah koli bandını geçiriyor ağzıma…
Kapatıyor ağzımı, zaten çok zayıf çıkan ve milyonların içerisinde bir kişiye bile duyuramadığım sesimi…
Sus…
Lütfen…
Alışveriş lazım…
Para lazım…
Aşk lazım…
Aşk lazım, yeri, zamanı, meşru olup olmadığı k.çımda bile olmayan, aşk lazım…
Gezmek lazım, yer değiştirmek lazım…
Sevgililer günü…
Yeniden bir gece kulübündeyim şimdi, dans ediyorum müziğin hafif ritmiyle, uzay yürüyüşü yapan astronotlara dönmüşüm… Benden keyiflisi yok…
Kamera benim üzerimde…
Şimşek hızıyla bende olan kameradaki zumu kaldırıp, harita üzerinde aşağıya kaydırıp Suriye’ye odaklanıyor objektifler, aynı anda…
Bir kadına tecavüz ediliyor…
Bir çocuk bir bardak su bulamadığı için körpe bedenini Azrail AS’a teslim ediyor…
Kamera yeniden benim üzerimde…
Bir restorandayım şimdi, deniz, kara, gök hangisinden canlı,cansız ne ararsan var önümde, aşkımla birlikte kırmızı şaraplarımızı, şampanyalarımızı yudumluyoruz, muhteşem, harikulade, enfes, doyumsuz boğaz manzarası eşliğinde… geri planda canlı klasik müzik…
Kamera benim üzerimde…
Şimşek hızıyla bende olan kameradaki zumu kaldırıp, harita üzerinde aşağıya kaydırıp Mısır’a odaklanıyor objektifler, aynı anda…
Bir zindanda kelimeyi şahadet getirerek son nefesini verip, aziz canını Allah’a teslim ediyor 17 yaşında bir genç kız…
Kamera yeniden benim üzerimde…
bir yat üzerindeyim şimdi, deniz meltemi, muhteşem hava ve uçsuz bucaksız denizin tam ortasında, yakamozların içerisinde, ay ışığının altında, diz üstü çöküp, bağlılık yemini ediyorum sevdiğime, gecesine 500 dolar verdiğim Happy Valentine’s Day etkinliğinde…
Kamera benim üzerimde…
Şimşek hızıyla bende olan kameradaki zumu kaldırıp, harita üzerinde aşağıya kaydırıp Filistin’e odaklanıyor objektifler, aynı anda…
Mahsun filistin, üzgün, kırgın, bir başına… bir babanın üzerine, insansız hava aracından bir bomba gönderiliyor şimdi, kollar, bacaklar, vücutlar…
Şehit ruhlar… aziz ruhlar…
Sevgililer Günü’nde eve tıkılmayın dostlar, romantizm, ormantizm, kapitalizm, sermayeli bor harcamalı ve eğlence dolu kayıtlı bir gece yaşayın...
Bir yurtdışı seyahatindeyim şimdi… Cruise yolculuğuna 5000 euro vermiş, geziyorum tüm dünyayı, ölmeden önce gezilecekler listesinden seçtiğim b.ktan 10 yer arasında…
Kamera yeniden Ortadoğu’da… kopan başlar, yanan vücutlar, ölen çocuklar, anneler kızlar babalar…
Evet, eğlenmek lazım bu sevgililer gününde…
Doyasıya eğlenmek ve eğlenmek…
Adını mıh gibi yazmışım beynime 14 şubat’ın…
Yazılmamış binlerce şey olmasına rağmen…
bazen öğrencilerimle ve arkadaşlarımla yaptığım sohbetler geliyor aklıma!
Evet gençler, Arka sıra dinle burayı!
yarın Muharrem 1 haberiniz olsun!
Efendim hocam, ne dediniz! O ne ola ki, yenilir mi, içilir mi ellaam!
Bilmem ne pop sanatçısının, içeriğinde şehvet dışında hiçbir tema olmayan 20’lerce şarkısını ezberden 5 dakikada okuyan 5 binlerce genç!
Pekii, adı nedir Efendimizin en yakın arkadaşlarından birisinin adı örneğin…
Bakan, sorgulamayan cevap veremeyen binlerce genç…
Sorumluları kim?
Sen, ben, aile, arkadaş, sistem, adına ne dersen de…
kaçma ama, kaçmadan kıvırmadan de...
Evet arkadaşlar, yarın Zilhicce 1… Allah'a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce'nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur…
Efendim, ne diyorsunuz kuzum!
Ay gerçekten ilk defa duyuyorum böyle bir şeyi hayatımda, bir bakmak lazım Google da…
Efendimiz SAV’in Kabri Şerifleri nerededir söyleyin bakalım gençler?
Hocam, Mekke… Kabe… Hmmmmm… Medine mi yoksa?
Peki, söyleyin bakalım bilmem ne pop sanatçısının bugüne kadar giydiği donların markalarını?
Hocam, 22 tane marka sayabilirim size…eksiksiz, gediksiz...
Yakında 14 şubat, ne mutlu!
Sevgililer günü, aşıklar günü…
Yere batsın gününüz!
Yere batsın gününüz!
Ey Yüce Allah’ım, sonumuzu, ahir ve akıbetlerimizi hayr eyle…
İki cihanda yüzümüzü ak eyle...
Son nefesine rahmet meleklerini getirecek bir ömür sürmeyi nasip et…
Ey Yüce Dost, Ey Yüce Arşın sahibi… Ey yoktan var eden Allah’ım…
Arşın her yanını dolduran zatının nuru hürmetine, bütün mahlûkata hükmettiğin Kudretinin azametine, her yanı dolduran rahmetinin bereketine senden istiyoruz…
Senden başka İlah yoktur…
Ey çaresizlerin çaresi Allah’ım bize yardım et…
Ölmeden önce bizi uyandır ve İmanla, Kuranla, Namazla al canımızı…
