https://teknoseyir.com/4-5g-advanced-lte-nedir-hangi-hizlara-cikilabilir-hangi-telefonlar-destekler
Önceki yorumumda vidyoyu bütünlemek amacıyla frekanslarla ilgili birkaç teknik detay verip hem bazı sorulara cevap vermek, hemde 4G’yi temel anlamda öğrenmek isteyenleri aydınlatmak istiyordum, lakin telekoma kızacağım diye sinirden yazamadım. Yazacağım yazıyı temel ve anlatılabilir düzeyde tutmaya çalışacağım yoksa anlatıla bilirlikten çıkar ve bir anlamı kalmaz. Bu yüzden bazı detay eksikleri olacaktır, eğer o detaylara girecek olursak formül kullanmak gerekir (örn: 2,6 Ghz hız sönümlenme süresi, düşük frekansların devamlılığı gibi) bu nedenle girmeyeceğim. En son kısımda ise herkesin kafasında oluşacak bazı sorulara cevap vermek babında küçük bir soru cevap yazacağım. Kısa kısa ve elle tutulur örnekler kullanarak (örnek vermek için yumurtam olaydı iyiydi
) yarım aklımla anlatmaya çalışayım. Ama önce bazı temel bilgileri vermek gerekli ki anlatım ve anlamak kolay olsun.
1- Frekans nedir? nasıl çalışır:
Kablosuz bir ortamda veri taşıması yapılacaksa bu Radyo frekansı (RF) kullanılarak yapılır. Bu frekans denilen birim ise üretilen elektromanyetik dalganın bir saniyede yaptığı salınım değeridir. Bu salınım ne kadar çok ise o kadar fazla ve hızlı veri aktarımınıza olanak sağlar. Örnek olarak tam doğru olmasa da en akılda kalıcı örnek olduğunu düşündüğüm ip örneğini verelim; bir elimizle 10m uzunluğunda bir ipi aşağı yukarı sallayalım; vücudumuz ve ellerimiz sinyali üreten cihaz, ip elektromanyetik alan ve sallanması ise frekans olsun. Bu ipin en uç noktasını bile sallamamız için SAĞ kolumuzu tüm gücümüzle aşağı yukarı doğru hareket ettirelim , böylece yüksek miktarda ipe salınım hareketi vermiş olduk ( örneğin 2.6 Ghz). Bu hareketi sürekli ve hızlı yapmak bizi çabuk yorar (yani çok enerji tüketiriz) ve salınım aralığının mesafesi kısa ama dalga boyu yüksekliği fazla olduğu için 10m’lik ip kısalır ve 3m’ye uzunluğa düşer, daha da şiddetli sallayabilirsek 10’lik ip olur 2m ama, ipin en uç noktasını bile oldukça güçlü sallandırmış oluruz. Yani salınım yapan ipin boyu kısaldı ama salınım şiddeti çok arttı.
Eğer yavaş hareketlerle sallarsak ipi (900 Mhz) bunu uzun süre yapabiliriz ama ipin en uç noktasına kadar gitmesi zaman alır, gittiğinde bile enerji kaybına uğrar fakat bu hareket bizi çok yormadığı için bunu sürekli ve uzun olarak yapabiliriz, ayrıca 10m’lik ipin boyu da çok kısalmaz daha uzun mesafelere ulaşmış oluruz. Böylece sürekli, devamlı, kopukluk olmayan ve sıtabil bir salınım elde etmiş oluruz.
İşte bu mantık Cep telefonlarındaki ve TV’lerdeki veri transfer mantığıdır. Ürettiğiniz sinyalin salınım değeri ters orantılı olarak ne kadar küçükse o kadar uzun mesafeler kat edebilir, ne kadar büyükse o kadar kısa menzillidir. İpi salınım yaparken hayal edin, eğer şiddetli bir salınım yapıyorsa çevredeki her şeye çarpar ve yavaşlar ama düşük şiddette salınırsa en ufak aralığın içinde bile titremeye devam eder.
Gelelim bu çalışma mantığının teknolojik karşılıklarına; Bu ipi tek elle orta şiddette sallamaya 3G, orta şiddette ama farklı şekilde sallamaya ( nispeten daha verimli) 3,5G, yüksek şiddette sallamaya 4G diyelim. Tek elle ama şiddetli sallamamız 4G ise, iki elle aynı şiddetle ve aynı şekilde sallamamızda 4,5G olur. Yani iki tane 4G’lik ipi kullanarak 4,5G diye bir şey ürettik. Cep telefonu ile sadece konuşmak için (ses transferi için) 2-20 kiloHz aralığı şiddet seviyesine göre ziyadesi ile yeterlidir.
Bu örneklemeden sonra bugünkü frekanslar nedir ne anlam taşır onlara bakalım:
3G frekansları (temel düzeyde):
A-900Mhz: uzun mesafeler boyunca ilerleyebilir, ilerledikçe bu frekansa tutunan cihaz sayısı artacağı için size çok fazla bir transfer hızı kalmaz. Bu yüzden dağlara çıktıkça 3g’den, 2G’ye en sonunda internet gider ama hala telefonunuz çeker ve 20kiloHz’lik bir sinyal bile sizi konuşturur.
B-1800Mhz: mesafesi nispeten kısadır ama kısa alan içinde çok fazla cihaz bağlana bilir. Nispeten daha fazla veri transferi mümkün olduğu için çok cihaz bağlansa bile internetiniz görece hızlıdır. Genellikle Şehir, ilçe yoğun mahallelerdeki baz istasyonları bu hızdadır.
C-2100Mhz: En kısa mesafeli olandır ama en hızlı veri transferi ve en fazla cihaz bu frekansa verimli olarak bağlanabilir. En çok İstanbul Kadıköy rıhtım, Bakırköy, Ankara Kızılay, Cınnah, İzmir kordon vs gibi sürekli çok fazla insanın bulunduğu aşırı kalabalık merkezlerde bu frekans kullanılır.
4G frekansları: 3G ile aynı frekanslara ek olarak,
A-800Mhz: Daha uzun mesafelere en azından 3G teknolojisi ile cep telefonunun çekmediği yerlerde artık cep telefonunuz internete giremese bile konuşma yaptıracak demek. Bu yüzden son ihalede avea bu frekansın en fazla bant genişliği için en fazla parayı ödemiştir. Avea kendi kötü imajını silmek için iyi bir şey yapmış. Bir avea kullanıcısı olarak bazen olmayan saçımı, başımı yolduruyordu!
B-2600Mhz: En kısa mesafeli olan ama en hızlı veri transferi yapan frekans. İşte bu kısımda sizin telefonunuz destek olayları giriyor devreye. Sizin alıcı anteniniz bu frekansa bağlanabiliyor mu? Bağlansa bile ne kedar hızı destekliyor vs vs (vidyoda @hkellecioglu ve @gamsizm ‘in anlatmaya çalıştığı kategori olayı burası işte) Turkcell bur frekansa en fazla bant genişliği ücreti ödemesinin nedeni hem en fazla kullanıcıya sahip olması, hem de en kaliteli operatör olma iddasını sürdürmek için vermiştir. Ama BENCE en önemlisi Turkcell’in bu frekansa en fazla para ödemesi yapmasının nedeni 4G modemlerle birlikte evlere internet satacak olması. Yani artık evinizde ADSL almanıza gerek kalmayacak: Eğer uygun koşullarda ve “iyi bir muhitte” yaşıyorsanız evinizdeki ADSL’den daha hızlı ama eve mahkum olmadan sürekli yanınızda yanınızda taşıyacağınız sigara paketi büyüklüğünde ve cep telefonu gibi şarj olabilen modemlerle internete gire bileceksiniz. Bu durum inşallah TTNET’in tekelliğini bitirecek ve dünyanın çöpe attığı lanet olasıca “8 Mbit’e kadar olan” ama dünya ortalamasına göre 100Mbit parası ödediğiniz durumu bitirecek.
Kısaca Şu bant genişliği olayına değinirsek: Örneğin 800Mhz ve 2600Mhz frekanslarını ele alalım (teknolojik olarak ve ülkenin coğrafi şartları göz önünde bulundurularak, çünkü bunlar en büyük etkenler).
BU AÇIKLMA ÖNEMLİ: Aşağıda örnekte açıklamadan önce şunu söylemek zorundayım; Her frekans değerinin hertz cinsinden salınım miktarına göre elektromanyetik olarak taşıyabileceği bir max veri aralıkları vardır, bu aralığı siz sınıflandırmazsanız ortalık GSM firmaları için “kel ali’nin bağına” döner. Hangi firma kaç birim veri gönderecek, Bütün aralığı avea mı kullanacak, yoksa vodafon mu? Herkes birbirine dava açar durur. Bu yüzden bu veri tranfer miktarını sınıflara bölüp öyle satılır. Örn; bir baz istayonu saniyede max 1Gbit veri gönderebiliyor olsun, bunun ne kadarını turkcell kullancak, ne kadarı vodafon abonelerinin hakkı , tüm bant genişliğini ave’nın aboneleri mi tüketecek? Bu yüzden bunu oransal olarak kullanım haklarını GSM firmaları satın alır. Bu 1Gbit örneğinden anlatırsak; Turkcell verdiği paraya göre 450Mbit’ini, vodafone 350 Mbiti’ni, avea’da 300 Mbit’ini almış olsun. Bu durumda o baz istayonuna o an bağlı abone miktarına göre ve GSM firmanınızın aldığı bant genişliği hakkına göre hızlarınızı diğer abonelerle paylaşacaksınız. Yani o anki hızınız artacak yada azalacaktır. Bu yüzden kalabalık yerlerde yavaşlama daha çok görülür.
Yani, bant genişliği satışı kişi hesabına göre yapılmaz, bunu firmalar kendileri hesaplar (hatta bunun bir formülasyonu vardır) ama doğrudan bağlanan kişiyi, çekim kalitesini ve internet hızını etkiler. Eğer gerçekten merak eden olursa, ve formullerden bunalmazsa ayrıca anlatırım bu bant genişliği matığını. Bu yüzden anlatımı kolaylaştırmak için kişi hesabı üzerinden örnek veriyorum.
Diyelim ki 800Mhz bandına 10.000.000 kişi bağlanabiliyor olsun (rakamlar uydurulmuştur çünkü çok değişken kriterlere göre değişir bu durum) ve bu frekansı satan kurumda baz bir rakam belirler; der ki “her bir abone için 1 dolar istiyorum ” der. İhaleye katılan firmalarda kendi müşteri portföyünü, müşterilerinin beklentilerini, gelecekte nasıl bir hizmet anlayışını benimseyeceklerine göre fiyat teklifi sunarlar. Vodafone der ki “benim böyle çok fazla çekmeme gibi bir sıkıntım yok ben 10.000.000 kişinin 2.000.000 kişilik bant genişliğini alıyorum”der. Turkcell’de “benim derdim 4G interneti satmak ben de 2.000.000 kişilik bağlantı hakkını alıyorum der”. Örneğin Avea son ihalede bu frekanslar için en fazla parayı ödeyerek ve “her yerde çekmiyor” imajını kırmaya çalışacaktır.
Aynı durum fakat küçük senaryo farkları gereği 2,6Ghz içinde geçerlidir. Burada turkcell tartışmasız ciddi para ödeyip, daha çok abonenin bağlanma hakkını almış olup hem evlere de internet satacağım (ADSL’yi bitireceğim…. inşallah) hemde abonelerime en hızlı internet deneyimini sunacağım, bu duruma göre de en iyi ben “yaslayacağım” demiştir…
SORU: Bu 2,6 Ghz değil de 50Ghz olmuyor mu, niye bunlarla uğraşıyoruz ki? Yapalım 1 milyar Ghz bitsin…
CEVAP: Evet mümkün ama şu anki teknoloji ile baz istasyonlarımız 15 ton ağırlığında, 5m x 8m boyutlarında, kıçına da Keban barajı bağlamak zorunda kalmasaydık ve insanoğlu da o şiddetteki bir manyetizmanın yaratacağı radyasyondan etkilenmeseydi olurdu.
SORU: 800 Mhz yerine hep 2,6Ghz döşeyelim ne gerek var?
CEVAP: Aslında güzel bir soru! 1. Neden maliyet, zamanla olacak (3G’nin zamanla yaygınlaşması gibi) 2. neden Toroslara, ağrı dağının tepesine kadar 4G götürmeye gerek yok. Şirketler için çok karlı değil. 3. neden oralara kadar Türktelekom fiber götürmezse zaten sizin baz istasyonu bir işe yaramaz. Sadece şirketler koymuş olur o kadar. Çünkü 4G denilen teknolojisinde sizi internete sokan aslında bağlandığınız baz istasyonlarına bağlı bildiğiniz fiber kablolar var. Gene her şey türktelekom’un bu vatana olan sevgisiyle alakalı maalesef.
SORU: Peki bu 4G için illa her yere yeni baz istasyonu mu lazım?
CEVAP: Hem EVET; 4G için yeni baz istasyonları gerekli, hem de HAYIR her noktaya gerekli değil. Her konumlanan baz istasyonunu verimliliğini çok düşürmeden, link hatlarıyla menzil genişletmesi yapılacaktır. Elbette az da olsa verim düşecektir ama bunu GSM firmaları aboneye çok hissettirmeyecek şekilde oranlayacaklardır.
Yarım aklıma ilk başta gelenler bunlardı. Anlatıma ve anlamaya uygun örneklerle anlatmaya çalıştım, ama biliniz ki çok daha teknik. Bazı kısımlarında teknik olarak gereklilik ve gereksizlik durumları bile var. Ama en azından temel olarak sistem bu şekilde çalışıyor.