Bu ülkede fen edebiyat fakültelerinin kurulma amacı öğretmen yetiştirmek değildi değil mi? Zamanında bu bölümleri okuyanlar da 'örneğin matematik bölümünü okuyan bir arkadaş' bu ders adına her şeyi öğrendiği için (formüller nerden çıkmış, nasıl formül çıkartılırmış, yok 1 eşit değilmiş 2'ye vs..) kendilerini aynı bölümün eğitim fakültesinde okuyanlardan o kadar büyük görüyorlardı ki; şu forumda yapılan tartışmalar bana bu durumu hatırlattı. Hani dejavu derler ya öyle bir şey.
Şu an ki Türkiye'de fen edebiyat fakültelerinin durumunu tartışmaya gerek var mı? Bırakın bilim adamı çıkarmayı mezunlarının çoğu ya öğretmen olmak için deli gibi kpss çalışıyor ya da dershanelerde asgari ücret ile yaşam derdine düşüyorlar. Zamanında daha yüksek puan ile girilen fen edebiyat fakülteleri şimdilerde öğrenci bulamıyor.
Demem o ki yarın öbür gün bu bilişim mezunları (tef+böte) atamaları belli bir doygunluğa eriştiğinde bu tartışmaların hepsi yalan olur...
Belki biri farklı bir yorum yapmıştır diye 11 sayfanın hepsini okudum. Ama hep aynı şey. Böteciler bizim TEFlilerden farkımız nedir diyor biz de aynı kalitede ve donanımdayız diyor, TEFliler ise biz farklı okuduk, kaliteli okuduk, daha zahmetli okuduk dolayısıyla 8/1'den başlamak da hakkımız aylık tazminat da hakkımız ayrıca BÖTEliler (affınıza sığınarak söylüyorum, açık olarak söylenemeyen ama kastedilen bu) bizim yanımızda ezik kalıyorlar, derslerde kendilerini rezil ediyorlar vs.. vs..
Anlayamadığım şu ki bu yapılan yorumlar, edilen hakaretler, küçümseyici yazılar neye dayanarak yazılıyor ki, bu konuyla ilgili nasıl bir araştırma, kaç tane anket yapılmış, kaç öğrenciye memnuniyet anketi uygulanmış. İki tarafında verdiği örnekler (belki kendileri bile değil) hep kendi bölümünde iyiler üzerine. Ben de meslek lisesi mezunuyum ve BÖTE'liyim. Meslek lisesinde de üniversite de hocalarım bizden en fazla iki konu ilerideydi. Onlar da çalışıp derse öyle gelirlerdi. Bu gocunulacak bir durum değil öncelikle bunu söyleyeyim. Bir öğretmen 'her branş için geçerli' her konuyu dört dörtlük bilemez. Zümreler o yüzden vardır ve gereklidir. Şunu herkes biliyor ki birçok TEFliye taş çıkartacak BÖTEli de var. Ama aynı zamanda yukarıda bir arkadaşın verdiği örnek de olduğu gibi ülkemizi Japonyada temsil edebilecek TEFli de var.
Ama bunlar demek değildir ki bir TEFli ile BÖTEli zümre olarak çalışamaz. Norm önemli değil midir? Norm kaç ise o okulda bir şekilde zamanı geldiğinde o norm tamamlanır. Sanki bütün TEFliler aynı kalitede ya da bütün BÖTEliler. Kendi aralarında anlaşamayan birbirinin arkasından atıp tutan bir çok kişi var iki alanda da. Burada kaliteden ziyade tartışılması gereken şey çalışkanlık, eksiğini tamamlayabilme yetisi, iletişim becerileridir. Bir öğretmen isterse Bill Gates'in Türk versiyonu olsun. Bu adam meslek lisesindeyse zümresiyle de öğrencileriyle iletişimi sıfırsa tabiri caizse ondan bir cacık olmaz. (Kaba oldu ama anlatmak istediğim anlaşılmıştır umarım)
Ne zaman şu branşlar arası çatışmaları bırakıp hepimizin öğretmen olduğu düşüncesiyle birbirimizin sorunları için ortak hareket ederiz, birbirimize her konuda destek oluruz her türlü sıkıntının üstesinden o zaman geliriz. Yoksa bu 11 sayfa olur 111, 1111 ... sayfa ve biz bugün BÖTElilerin yarın TEFlilerin sıkıntılarını tartışıp dururuz...