Bilişim Zirvesi Sonrası- Yorumlar- Beklentiler

Kodla Büyü
ozgurgitarim' Alıntı:
taslak metinle ilgili kavrayamadığım bir ayrıntı daha var ve bu da çok önemli....

Okullarda 25 saat zorunlu BT dersi ya da etkinliği uygulamasına geçilecektir.

hocam bu ne demekmiş? madem derslerimiz bize geri verilmeyecek peki bu 25 saat ne demek?
 
slene1137' Alıntı:
ozgurgitarim' Alıntı:
taslak metinle ilgili kavrayamadığım bir ayrıntı daha var ve bu da çok önemli....

Okullarda 25 saat zorunlu BT dersi ya da etkinliği uygulamasına geçilecektir.

hocam bu ne demekmiş? madem derslerimiz bize geri verilmeyecek peki bu 25 saat ne demek?
rehberlikçilerin 30 saat uygulamasına benzer bişeydir diye düşünüyorum
 
ozgurgitarim' Alıntı:
taslak metinle ilgili kavrayamadığım bir ayrıntı daha var ve bu da çok önemli.....

şimdi utana sıkıla Tunay Bey'i aradım...

sağolsun, olur mu hocam, buyrun ne isterseniz sorun dedi....


Okullarda 25 saat zorunlu BT dersi ya da etkinliği uygulamasına geçilecektir.

metin budur, az önce Tunay bey bana telefonda söylemiştir ve Projeye dair saklanan, gizlenen, bilinen bir şey, benim tarafımda yoktur....

Allah ne verirse, hayırlısını versin artık.....

Sağol hocam zahmet edip aramışsın. Geriye bir çalışma saatlerimiz kalıyor ? Onunla ilgili mutlaka bir gelişme olmalı diye düşünüyorduk hepimiz ? rehber öğretmenler gibi çalışmak istiyorsunuz onu yapacağız lafı geçmişti ama taslakta ne yazıyordu acaba ?
 
Hocam keşke şu taslağın bir fotokopisini çekseydiniz kaşla göz arasında. İnsan şimdi daha çok endişeleniyor. :D
Bu arada halen taslak sözcüğü kullanılıyor ne zaman kesinleşecek bu?
 
slene1137' Alıntı:
Hocam keşke şu taslağın bir fotokopisini çekseydiniz kaşla göz arasında. İnsan şimdi daha çok endişeleniyor. :D
Bu arada halen taslak sözcüğü kullanılıyor ne zaman kesinleşecek bu?
30 şubat ta
 
üç maymun' Alıntı:
slene1137' Alıntı:
Hocam keşke şu taslağın bir fotokopisini çekseydiniz kaşla göz arasında. İnsan şimdi daha çok endişeleniyor. :D
Bu arada halen taslak sözcüğü kullanılıyor ne zaman kesinleşecek bu?
30 şubat ta

Daha önce yazmıştım panel sonrası konuştuğumuzda arada geçen soru cevapları ... O kadar süre bekledikten sonra bu kadar da beklenir ama umarım bir aksilik olmaz.

halukk' Alıntı:
Bu cihazların ne zaman okullarda olacağı ile ilgili planlama yapılmıştır bize net olarak zaman verebilir misiniz?
İhalenin süreci şu anda yürüyor. İhale 2 ay sonra sonuçlanacak ve okullara verilmeye başlanacak dediler.

Bu düzenlemeler 2 ay içerisinde yapılmış olacak diyebilir misiniz?
Cihazlar girmeden evvel demeyelim entegrasyon 3-3,5 ay sürebilir. Bir arkadaşımız 2.dönem diyebilir miyiz diye sorunca evet yani 2. döneme bu iş çözülmüş olacaktır dedi.
 
sevdalimhayat' Alıntı:
Böte bölümlerinin ilk başta “öğretim teknoloğu” bölümü olarak teknolog yetiştirmek üzere açıldığını fakat bu bölümleri öğrenciler tercih etmediğinden üniversitedeki hocalar ders problemi yaşadığından bilgisayar öğretmenliğini de bu bölüme entegre ederek bölümleri öğrencilerin tercih etmesini sağlamışlar. Sonuç olarak bu bölümde okuyan bizlerin kurban edildiğini söyledi.

Bu durumda bizim kurban edildiğimizi söylemesi garip değil mi?BÖTE o zaman iki bölümüde içeriyor ve bu durum bana kötü görünmedi açıkçası.Benim anlamadığım sadece bizim ülkemizde mi bilişim dersleri ve bilişim öğretmenliği mesleği var?3-4 yıl öncesine kadar en çok ihtiyaç olan bölümlerin başındayken şimdi fazlalık görünüyoruz.Newsveek Türkiye'nin geçen yıl yaptığı "İş Bulmada Kim Daha Şanslı?" araştırmasında BÖTE bölümü üniversitelerin çoğunda birinciydi.Şu an özel sektörde ve MEB'de iş bulma konusunda sonlarda sayılırız.2 yıl önce arkadaşım için KPSS dersanesine gittiğimde ordaki bütün hocalar sizin bölümdekilerin dersaneye gitmesine gerek yok demişlerdi.Şimdi 87 puanla atama bekliyorum.Şu anki bilişim öğretmenleri norm fazlasıyken atamayı düşünemiyorum bile.Bir anda yüksekten aşağıya bırakıldık sanki.Bunun sebebinin ne olduğunu gerçekten merak ediyorum.
Fatih projesi bizim norm problemimizi çözecek mi?
Bu projenin sihirli bir sopası yok, norm personel genel müdürlüğü ile ilgili. Ama sizin çözülmesi gereken ne sorununuz varsa Fatih projesi sayesinde olabilir, bu sizler için bir şans. Projenin başarıya ulaşması için sizin sorunlarınız çözülmeye çalışılıyor. Ayrı çalışma koyarak ek derslerinizi, özlük haklarınızı da düşünüyoruz.
2 yıl içerisinde her şeyin kötüye gitmesinin Fatih projesinin ortaya çıkmasıyla eş zamanlı olmasının rastlantı olmadığını düşünüyorum.2009 yılına kadar bilişim sınıfları açılmaya devam ederken Fatih projesi ortaya çıkınca bilişim sınıfları kapatılmaya başladı.Benim fikrim Fatih projesi BÖTE bölümünün sonunu hazırlayan bir projedir.Fatih projesinin kendi sitesini iyice incelediğimizde bilişim öğretmenlerinden hiçbir şekilde bahsetmediklerini görürüz.

Hocam selamlar,
"..Bunun sebebinin ne olduğunu gerçekten merak ediyorum." demişsiniz;
bu işin nedeni olan simge insan) bu gun vefat etti.. Steve Jobs, toprağı bol olsun.
Bu işin asıl sebebi;
Bilişim sektöründe son bir kaç yılda, sunucu tarafında sanallaşmaya doğru evrilen surecin son kullanıcı tarafında ise PC'den tabletlere doğru evrilemesi.
Aslında olan şey kısaca bu.PC yerini tabletlere bırakıyor.İş istasyonları tarafındaysa, kullanılan uygulama yazlımlarının özel gereksinimleri nedeniyle PC formu biraz daha dayanmaya devam edecek gibi ... Tabletlere fare / kalavye vs.. tarzi şeyler takılmaya başlandığında ve ekranlar buyuduğunde İş istasonlarının da işleri zor.

Ne ilgisi var derseniz ?
Bilişim Teknolojileri dersi başından beri pratikte klavye, fare PC ve üzerinde çalışan işletim sistemi ve temel uygulama yazlımlarını öğretmek üzere kurgulanmıştı.
Pratikte varlık nedenimiz olan "PC kültürünü" öğretme işi ortadan kalkınca bahsettiğiniz sarsınıtıları yaşadık.Son kullanıcının ihtiyaç duyacağı şeyleri liste yapın ve bunların hangisinin tabletlerle yapılamayacağını düşünün ?(internet,msn,facebook,twitter, çok az da office programları vs.. )
Eğer ihtiyaçlarınızı tabletler ile karşılıyorsanız ve bunlar cepte bile rahatça taşınıyorsa, neden PC gibi tabletlere nispeten ağır ve hantal bi şeyi tercih edesiniz ?
Acı ama gerçek, dersler geri gelmez.. çünkü derslerin varlık nedeni "PC" devri bitti, 2 yıldır da artık labları da yenilemiyorlar.
Verdiğiniz tarih de tabletlerin çıkış tarihi uyumlu.
PC icin fare, klavye kullanımı işletim sistemi kullanımı vs.. evet belirli bi eğitime ihtiyacı var insanların.. lakin tabletler için böyle bişey soz konusu mu ?
Tabletler en nihayetinde cep telefonu, sizce cep telefonu kullanım kursu (orn android) sizce ne kadar mantıklı.. zaten insan merakla bi kaç karıştırmayla öğreniyor.Basit.. Çünkü cocuk bizim sahip olmadığımız teknoloji ortamının içinde doğuyor.(200X sonrası doğumlular..)
Aynı problemi benzer boyutta bizde yaşıyoruz.Ben meslek lisesinde çalışıyorum,Öğretmen alımı durunca(bunun nedeni de allta), Birde Teknik Eğitimler ve bizlerin mezun olduğu bolumler tarhi olunca öğrencinin ilgisi de düştü.Okulda tercih edilebilirlikde 1 numarayken, şimdi 2 ye düştük.Ogrenci sayıları azaldı.Son sıradakiler norm fazlası oldu.Dersler azaldı.
Öğrenci bilgisayar aşkından değilde kolay yoldan meslek sahibi olmak için yazıyormuş da haberimiz yokmuş.(Bir çok muhendislik okuyabilecekken neden bilgisayar öğretmenliği yazdık ?)
Fatih projesi ile işin BÖTE tarafı içinse; topicde yazılanları okuduğum kadarıyla, sanki eğitim teknoloğu şeklide okulda fartih projesiyle ilgili donanım ve yazılım bileşenlerinin ayakta tutulması, öğrencilere ve öğretmenelere çeşitli konularda rehberlik vs.. gorev tanımlarıyla devam edecek gibi..
tabi kesinleşmeden bişey demek de zor.Çünkü bürokrasinin ne yapacağını kestirmek zor.Onu çıkınca görecez.Ama devlet o kadar personeli boş tutmaz.Verimli kullanmak için bişeyler düşüneceklerdir.
İşin meslek lisesi tarafına bakınca;
Teknoloji fakültelerinde YÖK, katsayı ve MTOK kontenjanlarıyla bişeyler yapmaya çalışıyor..
Ama asıl ulkemizde yazılım ve donanım sektorunun montajcılıktan kurtulup uretime yönelmesi gerek.
Dünya stadartlarında Bilişim Sektörü kurup net ihracatcı konumuna geçememiz lazım.
Ön lisans ve Lisans programlarında o kadar çok bölüm var ki.. ve bunlar yılda binlerce mezun veriyorlar.. bence oranın mezunları 5 -10 sene içince bu ulkede boyle bi sektoru taşın suyunu çıkartıp kuracaklar.(devletin ivmelendirmesi olmadan çok zor olmakla birilkte, olacağına eminim.)
Zorundalar çünkü aksi taktirde işsiz kalırlar, ayakta kalamazlar.
Aslında şimdi yazdıklarımı daha once bu forumda gecen 2011 subat gibi uzunca yazmıştım.Sanırım o topic silinmiş.

Bunlar tamamen kişisel görüşlerim.Olmasını istediğim şeyi değil olanı gormeye çalışıyorum.Hiç bişeyi koru korune savunmuyorum da.. Ne siyasi iktidara nede bakanlığa destek içinde bunları yazıyor değilim.
Ama PC nin yerini tabletlere bıraktığını ve bunun sadece basit bi değişim olmadığını bundan 5-10 sene içinde bu yaşadığımız şeyin 80 li yıllarda yaşanan PC devrimine çok benzediğini görmemek içinde gerçekten çaba sarfetmek gerektiğini düşünüyorum.

Ayrıca bu ivmelenmeyle gider ise, emekli olamadan ( Allah ömür verirse :) ) tabletlerin de gideceğini yerine başka bi donanım ve işletim sistemi formlarının geleceğini de düşünüyorum.. Bu aynı filmi 15-20 yıl içinde tekrar göreceğiz demek

Eleştirebilir, karşı çıkabilirsizin memnuniyet duyarım.Ama lütfen itiraz yerlerini somut olarak belirtin..Yorumlarınız fotoğrafın netliğini arttıracaktır.
Konuyla ilgili linkler.
1-http://liste.linux.org.tr/pipermail/linux-programlama/2011-May/012907.html
2-http://developer.pardus.org.tr/people/akin/blog/2011/09/masaustu-nereye/

teşekkürler.
 
geçen sene Cebite geldiğinde eugene kaspersky 2-3 seneye pc diye bir şey kalmıyacak demişti. @ swordfish hocam yorumunuz için teşekkürler. ufuk açtınız.
 
Cemal TANER' Alıntı:
geçen sene Cebite geldiğinde eugene kaspersky 2-3 seneye pc diye bir şey kalmıyacak demişti. @ swordfish hocam yorumunuz için teşekkürler. ufuk açtınız.
Cemal Hocam Selamlar,

"..Bir anda yüksekten aşağıya bırakıldık sanki.Bunun sebebinin ne olduğunu gerçekten merak ediyorum."
Zaten yukarıda yazdıklarımı da @sevdalimhayat hocamınızın samimi sorusu üzerine yazdım.
Bu hissi hep birlikte yaşadık/yaşıyoruz..beki bu durumda nasıl akıllıca davranmak gerek ? İçgüdüsel olarak verilecek ilk tepkiyle ağlayıp dövünmek mi yoksa..?
Bende bi süre bu ruh halinde idim ama faydası olmadı..
Forumdaki mesajlara bakınca arkadaşların 2 yıldır dövündüklerini görüyorum,kimseye akıl vermek haddim değil.. lakin oluşan durum karşısında ağlayıp dövünmenin bireysel olarak bizlere reel bi getirisi olacağını düşünmüyorum.

Aslında düşünülmesi gereken asıl şey "PC kültürünün" yerini tablet'ler alırken öne çıkacak teknolojiler ve bireysel olarak bunlara yatırım yapmak..
Örneğin,
-Anlı şanlı adobe flash programın tahtını 2 kbyte bile yer tutmayan JQuery kutuphanesinin sallaması..(web 2.0 sitelerinin kaçında flash başat kullanılıyor.. twitter,facebook, stumbleupon vs..)
-Masaüstü uygulama ve Tarayıcı tabanlı uygulamaların gelişim trendi.. vs..
aslında önceki mesajlardaki linklerden çıkartılabilecek daha fazla madde var.

işte asıl bunları konuşmamız lazım diye düşünüyorum.
Cumartesi CEBIT'e gidiyorum bakalım bunların ipuçlarını görebilecekmiyiz..

Arkadaşların eleştiri ve yorumlarını bekliyorum.. Özellikle Niyazi Saral hocamızın, özelden de yazdım ama okuyup fikir belirtirmi bilemiyorum..
Selamlar..
 
Re: Panel İzlenimleri

Böte bölümlerinin ilk başta “öğretim teknoloğu” bölümü olarak teknolog yetiştirmek üzere açıldığını fakat bu bölümleri öğrenciler tercih etmediğinden üniversitedeki hocalar ders problemi yaşadığından bilgisayar öğretmenliğini de bu bölüme entegre ederek bölümleri öğrencilerin tercih etmesini sağlamışlar. Sonuç olarak bu bölümde okuyan bizlerin kurban edildiğini söyledi.
:scared:

bunu bize üniversitede okurken ( 2003 2004) yıllarında bölüm başkanımız da söylemişti.. bugün aslında dünden planlıymış ...

mesleği sanal dünyadan seçenin sonu...
 
Videoların hepsini izledim...

Niyazi beye ve Özgür hocama, bizi temsil etmek için katılan herkesten Allah razı olsun. Niyazi beyin katkılarıyla da isteklerimiz yeterince ses getirdi. Abbas bey de vermiş veriştirmiş o da sağolsun.

Bu saatten sonra bir şey değişeceğini pek sanmıyorum. Umarım herşey hayırlı olur. Özgür hocam keşke taslağın bir fotoğrafını çekseydiniz, v.s. Çok az bilgi aktardınız... ist_koor hocamızdan da bekliyoruz eğer incelediyse. En önemlisi de çıkacağı vakit. 2. dönemde umarım görürüz birşeyler.

Ne çıkacaksa çıksın herkes konumunu öne göre ayarlasın. Artık karar verenler vermiş zaten...
 
http://www.cizgi-tagem.org/e-kutuphane/topic.aspx?id=1315

27291_181.jpg

27259_328.jpg

27261_477.jpg

27263_781.jpg

27265_813.jpg

27267_755.jpg

27269_711.jpg

27273_658.jpg

27275_695.jpg

27278_007.jpg

27282_288.jpg

27284_609.jpg

27286_796.jpg

27288_981.jpg

27291_181.jpg
 
@swordfish hocam teşekkürler. Olaya başka bir açıdan bakmamızı sağladınız.
Mesleki bunalım içindeyim sene başından beri. Sonumuzun ne olacağını düşünüyorum hep. Ama dediğiniz gibi bakanlık bu kadar adamı atıl duruma getirmez heralde diyorum kendi kendime bende. Artık ne olacaksa olsun. Ama bizi askıda bırakmasınlar. Bir şekilde görev tanımımızı, çalışma saatlerimizi belirlesinler. Biz de ona göre durumumuzu anlayıp tavır alsak. En iyisi idareci olmak sanırım, en azından çoğu arkadaşımızın üzerine binen işleri kendi işimiz olduğu için yaparız. Tekrar teşekkürler.
 
Merhaba,

"swordfish" hocama ve diğer hocalara saygılar ile bu mesajı yazarken ne kadar zorlandığımı belirterek ve yanlış anlaşılabilme risklerini de göze alarak sizlere bundan sonra ne yapılabileceği konusunda görüşlerimi bildirmek istiyorum. "Çok kendini önemsiyor..." diye gözükmemek için ayrı bir başlık oluşturmadım. Umarım aralarda kaybolmaz.

Öncelikle kısa ama gerçekçi yazacağım. Ne yazık ki günümüzde bazı "gerçekler" bazen ahlaki bile olmayabiliyor. Yazdıklarım acıtabilir; özür dilerim ama son bir yıldır yazmamak için kendimi hakikaten tuttum. Bazen çok sevdiğim insanların kırılacağını düşündüm ve bazen de çıkıp biri "sana ne" der diye geri durdum. Yazdıklarım benim olmasını istediğim, benim de tamamen katıldığım veya desteklediğim fikirler olmayıp acı gerçeklerdir. Aslında çoğu eleştirilerim kalbimin katıldığı güzel meziyetlerinizden ama aklımın gördüğü gerçeklerden kaynaklanıyor. Lütfen böyle biline.

Hakikaten çok yanlış bir mücadele veriyorsunuz. Günümüz yaşam şartları o kadar sert ve acımasız k birçok savınıza "bana ne!" tarzı cevap almanız çok doğal. Herşeyi içselleştiriyorsunuz, duygusal bir bakış açınız var. Hocamın söylediği gibi resmen "dövünüyorsunuz". Ve arada vurulması gereken konular kaynıyor, eriyor gidiyor.

Sıkı adamlar ile mücadele vermelisiniz. (Burada "sıkı" olmak gereğinde Abbas Bey gibi acımasızca eleştirmek veya yüzsüz olabilmek ve her koşulda sinirlenmeden tezini savunabilmek anlamındadır. Utanarak ekliyorum.) BBnet yöneticileri, Özgür Hocam gibi -melek gibi adam- veya tanıdığım ve yazılarını okuduğum kadarı ile "korsan" veya "ghost" gibi duygusal (aslında çok iyi insanlar ama günümüz mücadelerinde dezavantaj) insanlarla bu mücadele olmaz. Daha yırtıcı, daha acımasız yani daha "sıkı" adam lazım size. Videoları izlerseniz bir ara Abbas Bey "Ulan..." diyerek konuştu ve önünde masa olsaydı vururdu. Ve mücadelenizi mutlaka sendika veya dernek altında yapmalısınız. Bunun nedenlerini açıklayacağım.

Bu bir mücadele aslında çünkü sizin haklarınız gasp ediliyor ve mağdur ediliyorsunuz. Bunu bir bireysel hak mücadelesi olarak görmek lazım. Yoksa tezlerinizde eğitim açısından mantık veya neden arayarak giderseniz zorlanırsınız. "swordfish" hocamın da dediği gibi Dünya değişiyor, bilişim sektörü bir evrim içinde. %100 söylediklerine katılmasam da, evet tabletler ve taşınabilir cihazlar, klasik içinde hard disk ve MS işletim sistemi olan PC tipi bilgisayarlar yerine geçiyor. Zaten "Bilişim Öğrenmek için bilgisayar öğretmenine ne gerek var" anlayışı revaşta iken bu evrim sizi zorlar. Bundan vaz geçmek ve örgütlü mücadele etmeniz, eğer yapabilirseniz bir dernek oluşturmanız veya en iyisi sendikalarda mücadelenizi yürütmeniz daha doğru olacaktır. Şahsi düşüncemdir. Dernek kurmak isterseniz ayrıca yardımcı olmak isterim.

Mücadelenizde "haklı zemin" kavramıni bilmiyorsunuz. Her kafadan bir ses çıkıyor. Ben bile tüm kapsamı anlamış sayılmam. Neden bazıları öğretmen kalmak istiyor, bazıları formatör olmak istiyor ve bazıları da tamirci olmayı bile dert etmiyor. Anlaşılmıyor ve karışıyor. Bakın "haklı zemin" şudur. Analitik düşünmeniz lazım. Cevabı muatabınızın içinden de olsa "Bana ne?" diyeceği hiçbir savı ortaya koymamalısınız. Eğitek'in çözmesi mümkün olmayan birçok soruyu o vatandaşa sormak anlamsızdı. Olayı içselleştirmek, "yandık bittik" demek zaten kimsenin dinlediği birşey değil; bilesiniz. Acı, ama gerçek şu ki en azından BÖTE mezunları bence öğretmen olacaklar diye kandırılmıştır. Ama şöyle düşünün, Türkiye'de 4 yıllık üniversite bitiren birçok genç için durum aynıdır. Bu insanlar kandırılıyor. Biz insanları kandırıyoruz; her şehire "üniversite" açıyoruz, sonra bu binaların içini dolduracak öğretim görevlisi bulamıyoruz, hasbel kadar mezun etteiklerimize de istihdam sağlıyamıyoruz. Bu bugünün hükümetinin de sorunu değil, yanlış anlamayız. Bizim kültürde her yerde her alanda "mış gibi" yapmak ve gerçekten yapmamak gibi ciddi bir sorun var.

Haklı zemine sadece bir örnek vermek istiyorum. Karşınızdakini kendi silahı ile vuracaksınız. Örneğin duygusal serzenişler ve "benim çocuklarım..." diye başlayan anılar yerine kalkıp birinin "Kardeşim siz bir yandan güvenli internet diye tüm toplumu sarsacak önlemler, kısıtlamalar ve yasaklar getirmeye çalışıyorsunuz. Internet teknik olarak zaten engellenemez, yapmanız gereken internetin doğru kullanımını topluma ve özellikle gençlerimize anlatacak Bilişim Teknoloji Öğretmenlerini el üstünde tutmaktır." demektir.

Bunun gibi analitik düşündüğünüzde karşınızdakini vuracak tezleri savunmalısınız. Örneğin "620.000 öğretmene sizce kim bu kurmayı düşündüğünüz yeni teknik alt yapıyı öğretecek, kim bilgi ve iletişim teknolojilerinin yeni nesillere eğitim açısından hem katkı sağlaması, hem de bu teknolojilerin kullanımıyla oluşacak teknoloji birikiminin Türkiye için gelecekte katma değer oluşturması sağlayacak?" diye onların problemlerini yüz üstüne çıkarmanız lazım. Türkiye'yi tanımadığınızı görüyorum. "Yapacağız" denilen birçok şey en azından "yapılmış" gibi olur sonunda. Buna direnmek yerine bu işten Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri adına çıkar sağlamayı kurgulamak daha doğrudur. Otomotif sektörüne bir bakın, "yerli otomobil istiyoruz..." dendiğinde önce herkes kızdı, "Tüm Dünya'nın gıpta ettiği bir otomotaif sektörümüz var, nerden çıktı global bir dünyada %100 yerli.." diye başladılar. Şimdi ne oldu? Herkes verilecek teşvikler peşinde, söylemler değişti. Lütfen siz de sizi düşünün...

Katı konuştuğumun ve acımasız olduğumun farkındayım. Lütfen başta dediklerimi tekrar gözden geçirin.

Atanamayan veya atandığı halde absürd görevler yüklenilen hatta mobbing uygulanan öğretmenlere de sesleniyorum; kesinlikle umutsuz olmayın. Fatih Projesi inaşallah başlar ve inşallah 15 milyon öğrenciye o e-book'lar verilir. Her koşulda bilişim eğitimin içine daha fazla giriyor; bu kaçınılmaz. Sizlere daha fazla ihtiyaçları olacak, emin olun. Sizleri fellik fellik arayacaklar. Siz kendinizi yetiştirmeye bakın, bilişim üzerine her konuda. Baktınız öğretmenlik yapamıyorsunuz, değiştirin mesleğinizi. Günümüzde çok ideal olmak bazen mutsuzluk getiriyor. (Yine utanıyorum...)

Budan 1 veya maksimum 1.5 sene sonra Türkiye'deki iş arama, kadroya atama sistemleri tamamen değişecek. Örneğin bir kadroya atanırken Elektronik Mühendisi olmak yerine "Ağ Teknolojileri elemanı seviye 6" mesleki yeterlilik belgeniz olması yeterli ve şart olacak. Yani her alanda çalışabilirsiniz. Önününüz açık, hele gençseniz mutlaka her opsiyonu deneyin. Bellirli bir yaşta iseniz (55+) o zaman tavsiyem idareciliktir. Ama gençseniz inanın Türkiye'nin önü açıktır, karamsar olacak hiç birşey yok; olmamalı.

BBnet sonunda bir forumdur. Daha farklı organizasyonların sizin mücadelenizde daha başarılı olduğunu şahsen görüyorum. Dernekleşmek isterseniz dediğim gibi yardımcı olurum. Daha önce yaptığım teklifi tekrarlıyorum. Eğer bilişim sektöründeki tüm derneklerin toplandığı bir toplantıya gelmek isterseniz size konuşma imkanı sağlarım. Emre Alkin, Eczacıbaşı, TBD..vs herkes orada olacaktır. Üstelik by ayki Ankara'da. 28-28 Ekim.

Tekrar özür dileyerek, selamlar.


 
Niyazi bey desteklerinizden ötürü sonsuz teşekkürler.söylediklerinizin noktasına virgülüne kadar arkasındayım.4.yılımdayım 4 yıldır bilişim teknolojileri öğretmen arkadaşlarım tek bir konuda uzlaşamadı.dersini geri isteyenler asla formatör olmam diyenler,ders kaldırılsın zaten notu olmayan dersten zevk almıyorum formatörlüğün çalışma saati düzenlensin yeter diyenler,hem dersler geri verilsin hemde isteyenler formatör olsun diyenler.tek bir ses tek bir güç olamadık malesef.siz aslında hepimizin öngördüğü acı gerçekleri yüzümüze vurdunuz.şahsen benim bu bölümden beklentim kalmadı.birçok arkadaş gibi norm fazlasıyım 4 saat dersim var ki o 4 saat bile notu olmadıgı sürece bana zevk vermiyor.26 yaşındayım evliyim çocuğum var ve össye yeniden girme kararı aldım.umarım amacıma ulaşır her sene yaşadıgım bu belirsizlikten,çalışma saatleri konusunda idarecilerin insiyatifine kalmış olma durumundan pazarlıklardan kurtulurum
 
Gözünü kapayan yalnız kendine gündüzü gece yapar demiş . Hocam siz düşüncelerinizle bizlere ışık tutuyorsunuz.

Bir de işin şu boyutu var. BBnete login olduğunuzda ana sayfaya bir bakın. Kaç kayıtlı kullanıcı kaç misafir var. Ve bu misafirlerin kaçı BT öğretmeni. Ya da 80 bine yaklaşan üyenin kaçı BT öğretmeni. Yani burda dövüne şikayet eden, şu diyen bu diyen BT öğretmenleri tüm BT öğretmenlerini temsil eder mi gibi sorular da sormak lazım.

Gayrı memnuların devlet yıktıkları çok görülmüştür ama devlet kurdukları görülmemişlerdir.
 
Niyazi Hocam söylediklerinizde kesinlikle hakılısınız ve bunların zaten farkındayım ve bu panelinde öğretmenlerin davası ile ilgili olmayacağını sizin bu yazdıklarınız ve daha önce yazdıklarınız ile inandırıcı bulmamıştım ilk panelde(cebit) bu zaten belliydi bundan sonra geriye doğru, yakın gelecekte umut yok zaten ha sonradan ne olur zaten bilemeyiz ortada bi taslak bile varken içeriğini bilmiyorken. yukarda belirttiklerinizle birlikte benimde daha önce farkına vardığım şey şu Bt öğretmenlerinin kendilerini geliştirmeleri yönünde kesinlikle eğitim fakültesi diplomasının gelecekte yeterli olmadığıdır o yüzden artık veryansın etmeyi bırakmalı ve kendimize bi çeki düzen vermeliyiz. gelişmekte ve değişmekte olan teknoloji ile ilgili bir meslekte daha ne kadar yerimizde durabiliriz ki.
 
Başta swrdfish hocama ve sonra niyazi beya gerçekci ve açıklayıcı yorumları için çok teşekkür ederim.Niyazi hocam keşke şimdiye kadar tutmasaymışsınız kendinizi.Bende gerek kendime gerek ise öğretmen arkadaşlarıma eleştri de bulunmak istiyorum.Malesef bizim toplumumuzda banenecilik çok hakim.Bir durum eğer bizi direk olarak etkliemiyorsa bakın direk diyorum dolaylı yoldan etkilese bile biz bu duruma tepkisiz kalıyoruz.Şimdi benim bizim durumumuzla ilgili ilk şikayetim norm sıkıntımızdan dolay il dışı tayini ile yaşamak istediğim şehire gidememem.Bu da göz ardı edilecek bir durum değil sonuç olarak insan mutlu olduğu yerde başarılı olabilir.Bu durum beni etkiliyor ve ben sürekli forumda bu başlığı takip ediyor haberleri araştıyorı bir haber bekliyorum gerekirse elimden gelen herşeyi de yaparım.Peki ben bu olumsuzlukları çıkmadan önce yaşamak istediğim şehirde olsaydım acaba bu kadar duyarlı olurmuydum.İşte sormamız gereken ilk soru bu bence Eğer bir iş yapıyorsak ve bir topluluğumuz varsa hep birlikte hareket etmemiz gerekir.Birimizin sorunu hepimizin sorunu olması gerekir şimdi okul da idaresi ile problemi olmaya istediği şehirde yaşayan maddi sıkıntıları olmaya bir çok bt öğretmenimiz bu başlığa girmiyordur bile.
Niyazi hocam söylediklerinde çok haklı eğer bir hak arayışı olacaksa bu artık günümüzün şartlarına uygun olmalı ağlayıp sizlamayı bırakmalıyız.Ben bu dernek olayında niyazi hocama teşekkür ediyorum ve burada bu forumda müthiş bir kitle ulaşım aracı bu forum yöneticisi arkadaşlarıma davet te bulunuyorum gelin bu dernek işini düşünelim konuşalım fikir alış verişi yapalım.Haklarımızı alsak da bu dernek altında daha farklı işler yapalım.Gerekirse bununla iligili bir topic açalım.lütfen birlik olalım artık ağlamayı bırakıp daha etkili hamleler yapalım.
 
Niyazi SARAL' Alıntı:
Merhaba,

"swordfish" hocama ve diğer hocalara saygılar ile bu mesajı yazarken ne kadar zorlandığımı belirterek ve yanlış anlaşılabilme risklerini de göze alarak sizlere bundan sonra ne yapılabileceği konusunda görüşlerimi bildirmek istiyorum. "Çok kendini önemsiyor..." diye gözükmemek için ayrı bir başlık oluşturmadım. Umarım aralarda kaybolmaz.

Öncelikle kısa ama gerçekçi yazacağım. Ne yazık ki günümüzde bazı "gerçekler" bazen ahlaki bile olmayabiliyor. Yazdıklarım acıtabilir; özür dilerim ama son bir yıldır yazmamak için kendimi hakikaten tuttum. Bazen çok sevdiğim insanların kırılacağını düşündüm ve bazen de çıkıp biri "sana ne" der diye geri durdum. Yazdıklarım benim olmasını istediğim, benim de tamamen katıldığım veya desteklediğim fikirler olmayıp acı gerçeklerdir. Aslında çoğu eleştirilerim kalbimin katıldığı güzel meziyetlerinizden ama aklımın gördüğü gerçeklerden kaynaklanıyor. Lütfen böyle biline.

Hakikaten çok yanlış bir mücadele veriyorsunuz. Günümüz yaşam şartları o kadar sert ve acımasız k birçok savınıza "bana ne!" tarzı cevap almanız çok doğal. Herşeyi içselleştiriyorsunuz, duygusal bir bakış açınız var. Hocamın söylediği gibi resmen "dövünüyorsunuz". Ve arada vurulması gereken konular kaynıyor, eriyor gidiyor.

Sıkı adamlar ile mücadele vermelisiniz. (Burada "sıkı" olmak gereğinde Abbas Bey gibi acımasızca eleştirmek veya yüzsüz olabilmek ve her koşulda sinirlenmeden tezini savunabilmek anlamındadır. Utanarak ekliyorum.) BBnet yöneticileri, Özgür Hocam gibi -melek gibi adam- veya tanıdığım ve yazılarını okuduğum kadarı ile "korsan" veya "ghost" gibi duygusal (aslında çok iyi insanlar ama günümüz mücadelerinde dezavantaj) insanlarla bu mücadele olmaz. Daha yırtıcı, daha acımasız yani daha "sıkı" adam lazım size. Videoları izlerseniz bir ara Abbas Bey "Ulan..." diyerek konuştu ve önünde masa olsaydı vururdu. Ve mücadelenizi mutlaka sendika veya dernek altında yapmalısınız. Bunun nedenlerini açıklayacağım.

Bu bir mücadele aslında çünkü sizin haklarınız gasp ediliyor ve mağdur ediliyorsunuz. Bunu bir bireysel hak mücadelesi olarak görmek lazım. Yoksa tezlerinizde eğitim açısından mantık veya neden arayarak giderseniz zorlanırsınız. "swordfish" hocamın da dediği gibi Dünya değişiyor, bilişim sektörü bir evrim içinde. %100 söylediklerine katılmasam da, evet tabletler ve taşınabilir cihazlar, klasik içinde hard disk ve MS işletim sistemi olan PC tipi bilgisayarlar yerine geçiyor. Zaten "Bilişim Öğrenmek için bilgisayar öğretmenine ne gerek var" anlayışı revaşta iken bu evrim sizi zorlar. Bundan vaz geçmek ve örgütlü mücadele etmeniz, eğer yapabilirseniz bir dernek oluşturmanız veya en iyisi sendikalarda mücadelenizi yürütmeniz daha doğru olacaktır. Şahsi düşüncemdir. Dernek kurmak isterseniz ayrıca yardımcı olmak isterim.

Mücadelenizde "haklı zemin" kavramıni bilmiyorsunuz. Her kafadan bir ses çıkıyor. Ben bile tüm kapsamı anlamış sayılmam. Neden bazıları öğretmen kalmak istiyor, bazıları formatör olmak istiyor ve bazıları da tamirci olmayı bile dert etmiyor. Anlaşılmıyor ve karışıyor. Bakın "haklı zemin" şudur. Analitik düşünmeniz lazım. Cevabı muatabınızın içinden de olsa "Bana ne?" diyeceği hiçbir savı ortaya koymamalısınız. Eğitek'in çözmesi mümkün olmayan birçok soruyu o vatandaşa sormak anlamsızdı. Olayı içselleştirmek, "yandık bittik" demek zaten kimsenin dinlediği birşey değil; bilesiniz. Acı, ama gerçek şu ki en azından BÖTE mezunları bence öğretmen olacaklar diye kandırılmıştır. Ama şöyle düşünün, Türkiye'de 4 yıllık üniversite bitiren birçok genç için durum aynıdır. Bu insanlar kandırılıyor. Biz insanları kandırıyoruz; her şehire "üniversite" açıyoruz, sonra bu binaların içini dolduracak öğretim görevlisi bulamıyoruz, hasbel kadar mezun etteiklerimize de istihdam sağlıyamıyoruz. Bu bugünün hükümetinin de sorunu değil, yanlış anlamayız. Bizim kültürde her yerde her alanda "mış gibi" yapmak ve gerçekten yapmamak gibi ciddi bir sorun var.

Haklı zemine sadece bir örnek vermek istiyorum. Karşınızdakini kendi silahı ile vuracaksınız. Örneğin duygusal serzenişler ve "benim çocuklarım..." diye başlayan anılar yerine kalkıp birinin "Kardeşim siz bir yandan güvenli internet diye tüm toplumu sarsacak önlemler, kısıtlamalar ve yasaklar getirmeye çalışıyorsunuz. Internet teknik olarak zaten engellenemez, yapmanız gereken internetin doğru kullanımını topluma ve özellikle gençlerimize anlatacak Bilişim Teknoloji Öğretmenlerini el üstünde tutmaktır." demektir.

Bunun gibi analitik düşündüğünüzde karşınızdakini vuracak tezleri savunmalısınız. Örneğin "620.000 öğretmene sizce kim bu kurmayı düşündüğünüz yeni teknik alt yapıyı öğretecek, kim bilgi ve iletişim teknolojilerinin yeni nesillere eğitim açısından hem katkı sağlaması, hem de bu teknolojilerin kullanımıyla oluşacak teknoloji birikiminin Türkiye için gelecekte katma değer oluşturması sağlayacak?" diye onların problemlerini yüz üstüne çıkarmanız lazım. Türkiye'yi tanımadığınızı görüyorum. "Yapacağız" denilen birçok şey en azından "yapılmış" gibi olur sonunda. Buna direnmek yerine bu işten Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri adına çıkar sağlamayı kurgulamak daha doğrudur. Otomotif sektörüne bir bakın, "yerli otomobil istiyoruz..." dendiğinde önce herkes kızdı, "Tüm Dünya'nın gıpta ettiği bir otomotaif sektörümüz var, nerden çıktı global bir dünyada %100 yerli.." diye başladılar. Şimdi ne oldu? Herkes verilecek teşvikler peşinde, söylemler değişti. Lütfen siz de sizi düşünün...

Katı konuştuğumun ve acımasız olduğumun farkındayım. Lütfen başta dediklerimi tekrar gözden geçirin.

Atanamayan veya atandığı halde absürd görevler yüklenilen hatta mobbing uygulanan öğretmenlere de sesleniyorum; kesinlikle umutsuz olmayın. Fatih Projesi inaşallah başlar ve inşallah 15 milyon öğrenciye o e-book'lar verilir. Her koşulda bilişim eğitimin içine daha fazla giriyor; bu kaçınılmaz. Sizlere daha fazla ihtiyaçları olacak, emin olun. Sizleri fellik fellik arayacaklar. Siz kendinizi yetiştirmeye bakın, bilişim üzerine her konuda. Baktınız öğretmenlik yapamıyorsunuz, değiştirin mesleğinizi. Günümüzde çok ideal olmak bazen mutsuzluk getiriyor. (Yine utanıyorum...)

Budan 1 veya maksimum 1.5 sene sonra Türkiye'deki iş arama, kadroya atama sistemleri tamamen değişecek. Örneğin bir kadroya atanırken Elektronik Mühendisi olmak yerine "Ağ Teknolojileri elemanı seviye 6" mesleki yeterlilik belgeniz olması yeterli ve şart olacak. Yani her alanda çalışabilirsiniz. Önününüz açık, hele gençseniz mutlaka her opsiyonu deneyin. Bellirli bir yaşta iseniz (55+) o zaman tavsiyem idareciliktir. Ama gençseniz inanın Türkiye'nin önü açıktır, karamsar olacak hiç birşey yok; olmamalı.

BBnet sonunda bir forumdur. Daha farklı organizasyonların sizin mücadelenizde daha başarılı olduğunu şahsen görüyorum. Dernekleşmek isterseniz dediğim gibi yardımcı olurum. Daha önce yaptığım teklifi tekrarlıyorum. Eğer bilişim sektöründeki tüm derneklerin toplandığı bir toplantıya gelmek isterseniz size konuşma imkanı sağlarım. Emre Alkin, Eczacıbaşı, TBD..vs herkes orada olacaktır. Üstelik by ayki Ankara'da. 28-28 Ekim.

Tekrar özür dileyerek, selamlar.



Bu başlık sabitlenerek tüm BT öğretmenlerinin okuması sağlanırsa çok iyi olur. Teşekkürler Niyazi hocam söylenmeyenleri söylediğiniz için.
 
Niyazi hocamın yazdıklarının anasayfada sabit bir başlık altında yayınlanmasını istiyorum, Niyazi hocam teşekkürler camiamıza kocaman bir tokat indirdiniz. Nerden başlanır bilmiyorum. masaya yumruk vuracak adamın çıkmasını mı bekleyeceğiz onu da bilemem ama bir yerden başlamalıyız. İVEDİLİKLE.
 
buraya çok açık ve net yazıyorum....

belki düşündüğünüz gibi bir insan değilim Niyazi Bey...Hani melek gibi diyorsunuz ya...

belki de öyle olmaya çalışıyorum.....

aslında gerçekten sinirli bir insanım...okuldaki öğrencilerime sorsanız, asabi ve disiplinli öğretmenler arasında üst sıralarda adım söylenecektir....

panelde kendi görüşlerim, duygusal çalkantılarım, bbnet öğretmenlerinin sıkıntıları, hepsi hepsi biraraya gelince ortaya böyle bir konuşma çıktı....

bir çok arkadaşım adına oraya çıktım...elimden geleni de yapmaya çalıştım....

yazmayı seviyorum, düşünmeyi seviyorum....

hani "mış" gibi yapanlar diyorsunuz ya hocam....

panel, hayatımın en büyük tecrübelerinden birisi oldu benim için...yine....çok şey öğrendim....

Niyazi Hocam ve ekibiyle, Tunay Bey ile yemek yediğimiz yer....

borsa lokantası....mış gibi yapan insanlar....

ben hayatımda öyle bir yerde yemek yemedim hiç....ve Allahım, Sana yalvarıyorum, bir daha da nasip etme....

hani arkadaşlar, tv'lerde görürüz ya, klasik bir müzik, pırıl pırıl bir mekan....

boğaz manzarası...ışıklar....kibar garsonlar, pırıltılı bir düzen....kocaman bir masa....katlanmış mendiller....enfes bir menü....

çiçekler....

ara sıcaklar, aperatifler, ana yemekler, tatlılar...

bakımlı hanımlar, metroseksüel beyler...kocaman masalar, yemek yiyen, iş konuşan insanlar....gülüşmeler...tartışmalar...
-bu açıdan bakarsak şirketin kar marjı beklentilerin üstündeydi....bilançoyu sorgulamak lazım....
-bu seneki borçlanma maliyetimiz.....
-Bakan ile bu haftaki görüşmemizde....

ile başlayan ve devam eden cümleler....

mış gibi yapan insanlar.....

ne kadar kıvançlıyız, ne kadar enfes bir mekanda yemek yiyoruz...gerçekten....

Niyazi Bey' e buradan bir daha teşekkür ediyorum....bana bu tecrübeyi yaşattığı için....

bir dönüm noktalarından birisini daha gösterdiği için....

oradayken şöyle dua ettim içimden, Allahım, bir daha beni böyle bir yere getirme, lütfen....

ben oraların adamı değilim....bunu en iyi Niyazi Hocam bilir, arkadaşa bir kola getirirmisiniz lütfen!

hani cem yılmaz diyordu ya,
kimisi gülhane'den İstanbula bakar, ulan istanbul sen mi büyüksün, ben mi büyüğüm, yeneceğim lan seni der....
kimisi de bakar, şair olur, şiirler yazar, yahya kemal olur, orhan veli olur, necip fazıl olur diye....

ikinci tarafta olmayı tercih ederim.... hayırlı olanı tercih ederim...israf etmemeyi, yalan maskeler altında, yalan cümleler, kahkahalar atmamayı tercih ederim.....

kesinlikle , tüm yüreğimle söylüyorum...

konu buralara nasıl geldi, onu da bilmiyorum....

son olarak şunu söylemek istiyorum. Niyazi Hocamın "melek gibi adam" söylemi dışında tüm söylemlerine katılıyorum....

ve buradan yine utanarak yazıyorum, ondan öğreneceğim çok şey var....

İstanbuldan kaçmadan önce....

Merhaba hayat....
 
Masaya yumruk vuracak yiğit sendikalar olmalı; sızlansak da dövünsek de kimsenin umrunda değil, o halde biz de kendimizi farklı şekilde göstermeliyiz. Henüz bir dosyayı cd'ye kaydedemeyen, telefonun çekmemesini bile bilgisayar öğretmenine soran öğretmenler çoğunluktayken eminim bu proje kapsamında bize bol bol ihtiyaçları olacak. Ancak projenin neresinde oluruz ve ne kadar süre bize ihtiyaçları olur bilemem. Şöyle bir durum da var tabii, işinin ehli olan insan her yerde her zaman aranan insandır.

25 saat meselesi de ders olamaz zaten, çünkü her okulda aynı sayıda ders saati olması saçma. İçerik de bu haldeyken(office üzerine kurulmuşken) zaten bu şekilde devam edemezdi. olsa olsa okulda günde 5er saatten haftada 25 saat formatör gibi okulda kalma şeklinde olabilir. ancak formatörlüğün şartları projeye göre değiştirilecektir. Fatih projesi kapsamında belirlenecek taslak maddelerine göre görevimiz kesinleşecektir diye düşünüyorum. hizmetiçi eğitimlerde, özellikle öğretmen rehberliğinde istihdam edileceğiz gibi geliyor en azından ilk aşamada..

Niyazi Bey'e de çabalarından ve düşüncelerinden ötürü teşekkür ediyorum...Aramızda hem duygusal hem idealist hem de gerçekçi insanların bulunması gerekiyor...İleriyi görebilmek ve planlayabilmek açısından bu da şart...
 
bir taslaktan bahsediliyor ama içinde bizi ilgilendiren durum yok böyle anlaşılıyor..
 
Bu ülkede öğretmen olarak yetiştirilmeyip, hatta eğitim fakültesinden bile mezun olmayıp ziraat müh, jeoloji müh, fizikçi, kimyager, arkeolog... gibi kişiler öğretmen olarak atandıklarında onların artık öğretmen olduğu kabul edilip özlük haklarıyla oynanamıyorsa, biz resmi olarak öğretmeniz, bize nasıl sizi öğretmen olarak yetiştirmedik kusura bakmayın, atadık ama siz öğretmenlik yapmıyacaksınız diyebiliyorlar. Her ne kadar kandırılmış da olsak resmi olarak eğitim fakültesinden mezun olduk ve öğretmen olarak atandık. Bu hatayı o zaman onlar başlattı. Bu acı gerçekleri onların da bilmesi gerekiyor. Bizi öğretmen olarak kabul edecekler ve bir öğretmen hangi şartlarda çalılıyorsa eşit şartları sunacaklar. Hatanı anladın o zaman bu bölümü kapatırsın ve artık öğretmen adı altında yetiştirmezsin, o kişileri nasıl istihdam edersin ona kimse karışmaz. Çünkü baştan o kişi o şartı kabul etmiştir. Ama bizim gibi öğretmen vaadiyle kandırılıp tamirci yapmaya çalıştığınız bötezedelerin de kazanılmış hakları geri ALINAMAZ.
 
Cogunluk sadece ana sayfaya bakıyor heralde . Son 24 saate tıklayınız.
 
Bu ulkede egıtımde ne zaman planlı ıs yapıldı kı. Bır gunde fransızca ogretmenlerı Turkce ogretmenı yapıldı, metal mobılya ogretmenlerı tekn tasarım ogretmenı yapıldı. Bır gunde veterıner bankacı sınıf ogretmenı yapıldı ve bunlar bır de uzman ogretmen oldular. Vs vs......
 
Geri
Üst