okadda' Alıntı:
Gündüz Can YILMAZ' Alıntı:
Aklın yolu birdir.
Siz öğretmensiniz, kahvehanede her gün söylenilen lafları bir de sizin tekrarlamanızın ne faydası var.
Bu düşünce nereden!
Aaaa! hatırladım.
Halkı için savaşıyoruz deyip halkı katleden düşünce.
Yok yok.
Dağdaki çobanla benim oyum aynı mı! diyen düşünce.
İşte demek istediğim buydu. Sen profilimde Şırnak yazıyor diye benim halk katlettiğimi beyan edebilecek bir öğretmensin-bu cümlede inanmadığım tek şey öğretmen olman-, ben ailemi bırakıp sevdiklerimden uzakta, bazen bir çift laf edecek dosta aç şekilde, dilini dahi bilmediğim bir coğrafyada, hendeklere rağmen, kurşunlara rağmen öğrencisine sahip çıkmaya çalışan, hala doğruları anlatmaya çalışan bir öğretmenim. Kimi neyle suçladığına bir bak, ayıptır.
Üstelik benim dediğim hangi cümle hangi kelime ya da yazmayıp ima ettiğim hangi düşünce kendimi çobandan üstün görmüş? Hala öğretmenliğin kutsal bir meslek olduğuna inanmak mı kabahat. Söylediği lafların, anlattığı düşüncelerin bir çok öğrenci tarafından benimsendiğini düşünmek, hala bir çok insan için model olduğuna inanmak mı kabahat.
Konudan kopmak, olayı sürekli farklı yerlere götürmek faydasız hareketler. Benim zaten aslında en başında söylediğim şey buydu. "Devleti katliamla suçlayan 1100 akademisyen" konu başlığı. Burada tartışılacak, en öncelikli olan, düşüncedir. Katılmadığın noktalar hakkında yazarsın, hatta suç olduğunu düşündüğün şeyleri şikayet edersin(gerekirse savcılığa). 1100 akademisyen yanlış yapmışsa 1100 öğretmen düzeltiriz ama biz konunun kendisinde bile ortak paydada buluşamıyoruz ki doğrusunu yanlışını bulalım. Ben metni hiç görmedim, bu başlığa da bakma amacım mantık çerçevesinde söylenilenlerin tartışıldığını ummaktı, olmadı, hayal kırıklığımı belirttim. Bu kimseye hakaret değil tamamen kendimize yönelik sizin de katılacağınızı düşündüğüm bir özeleştiriyidi. Eleştiri boyutunu aşan iftira ve karalama mesajınızın devamı gelirse, üzülerek söylüyorum ki müdafaanızı burada değil mahkemede yapmak zorunda kalacaksınız.