Birkaç yıl önce şu flood'da bu konu ile ilgili bir şeyler söylemişti arkadaş:
https://twitter.com/muratkgirgin/status/1081989326521749515?s=20
Tweet'lerin en vurucu birkaçı şöyle: """ 43 yaşındayım, artık böyle genellemeler yapabilirim. 25 yıllık iş/akademi deneyimimde, vasat insanların yaratıcı insanlara göre daha kolay örgütlendiklerini ve o şirket/kurum/bölümün yenilik üretme potansiyelini, en vasatın potansiyeline eşitlediklerini gözlemledim.
Vasat insanlar, iş yapmazlar ve iş yaptırmazlar. Bütün enerjilerini iş yapan insanları bloke etmeye harcalar. Bir kurumda/toplulukta bir başarı varsa, vasat insanlara rağmen vardır. Vasat insanların bir özelliği de başarıyı en fazla "sahiplenen" kişiler olmalarıdır.
Yine vasatların tek amacı en az eforla bulunduğu topluluk/kurum/akademi/parti vb de iktidar basamaklarını tırmanmaktır. Yaratıcı insanın iktidar diye bir talebi yoktur. Yaratıcı insanın yaratmak dışında bir gayesi de yoktur. Yaratıcı insan işbirliğine açıktır. Vasat kapalıdır.
Vasat insan, okulda müdür, şirkette "lead", akademide rektör, tekno parkta yönetici, partide lider olmak ister. çünkü "yaratma cesaretini" massederek gerekli enerjiyi toplar. Onlara projelerinizden bahsedin ve projenizi sonsuza kadar unutun.... """
Sadece meb de değil, kamu'daki tüm yöneticilik kadroları için aynısını düşünüyorum. Söz konusu okul idarecileri olunca bu vasatlık çok daha fazla göze batıyor. Çünkü vasat bile değiller, vasat altı insanlarla dolu o koltuklar. Aldıkları her kuruş para haram. Ama bu ülkede yetim hakkı yemek, faiz yemek kadar dert edilmiyor.
Benim bir arkadaşım mesela, ingilizce öğretmeniydi, çok güzel excel kullanır, iletişim nedir bilir, kendi problemlerini fazlasıyla çözebilirdi. İyi derece de bilgisayar kullanım bilgisine sahipti. Ama iki üç defa girdi sınava, ikisinde de mülakattan elendi. Aynı yıllarda okula gelen müdür yardımcıları word'deki problemleri vs. bana sorup durdular. Ben de "o puanı nasıl aldınız o zaman?" diye lafı soktum, hiçbirine de yardım etmedim. Etmem de.
Eğitim sisteminin problemleri saymakla bitmez, bu da o problemlerden biri. Okul idarecilerinin liyakat sahibi olması eğitim sistemindeki problemleri düzeltmez ama bir nebze soluk aldırabilir. Ama yoook. Nerede bir davar, nerede bir barzo, nerede bir torpilli eşşek varsa, idareye onu atarlar. İletişim bilmez, öğretmene üstten bakar, belge toplamaktan başka bir şey bilmez, hamaset dolu laflarla da likayat eksikliğini kapatabileceğini zanneder. Çünkü güç onların yanında, güç yandaş sendikada.
Yönetmeliği okumadım, benim için zaman kaybı, zaten idarecilik gibi bir isteğim de yok. Ancak herkes için değil bu yönetmelikler. Kendi içlerinden adam seçmek için çıkarılıyor. Size demiyorlar yani. Boşuna heveslenmeyin.