Okullarda Zil Kullanımı Sona Ermeli...

Kodla Büyü

*cem62*

Seçkin Üye
Seçkin Üye
Mesajlar
816
OKULLARDA ZİL SESİ ŞARTLANMIŞLIĞI

VE ZAMAN YÖNETİMİ GERÇEĞİ

Hasan PİR

Eğitimci – Yazar

Hasanpir2002@yahoo.com

Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullarda ders giriş çıkışlarını yönetmek için kullanılan zil sesleri, günümüz şartlarında modası geçmiş bir uygulama haline dönüşmüştür. Bu uygulamanın değişerek, yerini daha akılcı ve medeni uygulamalara bırakması gerekir.

Saatlerin yaygın olarak kullanılmadığı dönemlerde, ders giriş çıkışlarının öğrencilere duyurulması için kullanılan klasik ziller okullar için büyük bir ihtiyaçtı.

1950'li, 1960'lı yılları bir düşünün. Saat kullanımı yok denecek kadar az, çünkü saat alabilecek maddi imkânları yeterli olan insan sayısı parmakla gösterilecek kadar az. Bu nedenle okullarda öğrencilerin ders giriş ve çıkışlarının tanzimi için zorunlu olarak ziller kullanılmaktaydı.

Aradan yıllar geçiyor ve 1980'li yıllarda klasik ziller yerini elektrikle çalışan zillere bırakıyor. 1985'li yıllardan sonra ise melodili ziller devreye giriyor.

Yapılan her şey mutlaka eğitime katkı için düşünülürken, bugün gelinen noktada, zillerin kullanılma amaçlarının çoktan devre dışı kaldığını görmekteyiz.

Her şeyden önce bugün artık her öğrencinin kolunda bir saat var. Ayrıca her sınıf ve solana da büyük sabit saatler asılabilecek imkânlar mevcut.

Her ders saati için en az üç defa çalan zil sesini bir düşünün… Öğrenciler, günde en az 20 defa yüksek volümlü zil sesini dinlemek zorunda kalıyor.

İşin asıl tehlikeli yanı ise; öğrencilerin hayat tanzimlerinde zil sesine şartlanmalarıdır. Sorumluluk duygusunun gelişeceği ve buna bağlı zaman planlamasının öğrenileceği bir çağda öğrencilerin zil seslerine şartlı olarak hayata hazırlanmaları asıl tehlikeli olan noktadır.

Öğrenciler, kendilerine ait saatlere bakarak, sorumluluk alıp ders giriş ve çıkış planlamalarını yapsalar daha yararlı olmaz mı?

Konu ile ilgili bir araştırma yaptım. Milli Eğitim Bakanlığı'nın kanun, yönetmelik ve yönerge gibi mevzuatında ders giriş çıkışlarının ve dinlenme saatlerinin veya okullardaki diğer etkinliklerin zil sesi ile düzenleneceğine dair hiçbir bilgi yer almamaktadır.

Okullarda zil kullanılacağına dair mevzuatta hiçbir kayıt yer almamaktadır. İşin bu tarafı aslında çok ilginçtir. Eskide başlayan ve bir dayanağı olmayan uygulama sürüp gidiyor. Kimse de bunu sorgulamıyor.

2008 yılında, dönemin Milli Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin ÇELİK'in okullara gönderdiği bir zil genelgesi var. Bunu da inceledim. Bu genelgede de sadece zil seslerinin çevreyi rahatsız etmemesi isteniyor.

Günümüzde her şey bilimsel temellere dayandırılırken, okullarımızdaki zil kullanımlarının da pedagojik ve sosyolojik açıdan incelenmesi gerekmez mi?

Her şeyden önce, zil kullanımı okullarımızdan kaldırılıp, zaman tanzim sorumluluğu öğrencilerimize bırakılmalıdır.

Zil sesi ile kalkan, zil sesi ile okula giren, zil sesi ile bayrak törenine giden, zil sesi ile derse giren, zil sesi ile dersten çıkan, zil sesi ile koşan, yemek yiyen, zil sesi ile etüt salonuna giden bir gençlik, hayatı hep başkalarının kumandası ve yönlendirmesi ile yaşamaya alışmış demektir. Bu şekliyle, gençlerin iradeleri farkında olunmadan ellerinden alınmakta, hayatı kendi sorumluluklarını bilerek tanzim etme iradelerine engel olunmaktadır.

Okul yılları hayatın hazırlık ve antrenman yıllarıdır. Bu dönemlerde, öğrencilerimizin zaman tanzimi yapmalarına ve zamanı yönetmelerine fırsat verilmelidir. Hata yapanlar elbette olacaktır ama, hayatta en lüzumlu şey olan zaman yönetimi de bu şekliyle, uygulamalı olarak öğrencilere öğretilmiş olacaktır.

Hangi saatte okulda olacağı, hangi saatte derse gireceği, hangi saatte etüde gireceği bildirildikten sonra, bunların uygulama sorumluluğu öğrencilere bırakılmalıdır.

Unutmamak gerekir ki, geleceğin dünyası zamanı iyi yönetenlerin olacaktır.
http://www.memurlar.net/haber/182426/
 
Ben de öğrecilere sorumluluk yüklemenin onların kişiliğini geliştireceğini düşünsem de, zamanla öğrenciye tanınan özgürlüğün sorumluluğunun(özgürlük kimde ise sorumluluğu o yüklenmelidir) öğretmene yıkılacağından, öğretmenlerin sinir sağlığı için yararlı bir öneri olarak görmüyorum.

Öğrencierimiz keşke bu sorumluluğu taşıyabilecek öğrenciler olsa ve keşke taşımayanın da sorumlusu olarak öğretmenin tutulmayacağı bir sistemde yaşıyor olsak.

Bu öneriyi sunan kişi şuna cevap versin: Öğrenci saatinde gelmez ise sorumlu kim olacak? Öğretmen derse girmek yerine teker teker öğrencilere dersi başladığını mı hatırlatacak? Öğrenciler sınıfa gelmez ise öğretmen bundan sorumlu tutulacak mı? Şimdi bile gelmeyen öğrencinin derdi bize düşüyor. Halbuki kimsenin öğretmenden bunu sormaması gerek. Öğretmen gelene dersini anlatır, gelmeyeni yok yazar. Ama öğrenci herşeyde özgür, ama özgürlüklerinin gerektirdiği sorumluluklar öğrenciye yüklenmiyor. N'apcaz şimdi?
 
Sen ne diyon kardeşim ya nerde yaşıyon sen? Türkiye ye birkez olsun gelmedinmi hiç?
sen bunu bizim okullarda yap varya, öğretmen geç gelen öğrenciye niye geç kaldığın diye sorduğunda alacağı cevap
"Hocam zili duymadım olacaktır." anladınmı dostum, bu işler öyle masada bişeyler karalamakla olmuyor
hadi len sende ordan...
 
her konuya da bilimsel yaklaşılmaz kardeşim. Zil olmadan bu iş olmaz. Sanki 3-5 kişiden bahsediyoruz. Zaman tanzim etmeymiş. Sıraya girsinler diye arkalarından itekliyoruz yahu.
 
öncelikle bu milli eğitimin işi gücü yok kıyafatle zille uğraşıyor öncelikle eğitim çöküyor kimsenin baktığı yok biz artık canlı bomba yetiştiriyoruz. düşünmeyen yargılamayan kısa yoldan köşe nasıl dönülür fikri zikri olmayan insanlar yetişiyor. çocuklar okumuyor okuyor gibi gözüküyor. eğitimin camiasının hırpalanmış içinin boşaltıldığı günümüzde herşey bitti zilli mi olsun zilsiz mi
nasıl olursa olsun ama önce adam gibi eğitim olsun
 
Hasan Pir- Eğitimci ???? yazar.
Bu zat, bu ülkede bir devlet okulunda gerçekten öğretmenlik yapmış mı? Uzayda mı yaşıyor?

Okulumda tenneffüsler 10 dakika. 7. dakikada öprenci zili, 10. dakikada ise ders başlama zili olmak üzere iki kez zil çalıyor. Bina içinden ve bahçeden zilin sesi de gayet net duyuluyor. Buna rağmen hala zilin çaldığını duymadığını bahane ederek derslere öğretmenden sonra girip sıkıntı çıkartan öğrenciler var. Öğrencilerin çoğunda zaten saat yok. Olan da mutlaka kendi saatine göre hareket edip geri kaldığını iddia edecektir. 3. okulumda çalışıyorum aynı sıkıntı hepsinde yaşadım.

Zilin olmamasını bazı öğretmenler de suistimal edecektir. Meslek lisesinde çalıştığım dönemde memur odasındaki elektronik zil bazen arızalanıyordu. Bir kaç kez benim bahçede nöbetçi olduğum günde yaşandı. Elle çalınan eski usül zili kullandığımız ve ders başlama saati de geldiği halde öğretmen arkadaşlar derse geç girmekte ısrar ediyorlardı. Bahane hazır "zili duymadım". Tüm okulda curcuna oluyordu. İlginç olan ders bitiş saatini herkes biliyor. Ama giriş saatini unutuyorlar.

Karşımızdaki okulda , teneffüs sonunda "sevgili öğretmenlerimiz lütfen derse giriniz" gibi bir anons yapılıyor . :puhaha:

Okullarda zil sesine kadar yazılması gereken bir sürü sorun var.
Öyle velilerimiz var ki; hiç bir fiziksel zihinsel özürü olmayan 2. kademe öğrencisi çocuğunun çantası sınıfa kadar kendi taşıyor. Her sabah nöbetçi öğretmen arkadaşlara ve idarecilere problem yaşatıyorlar. Ailesinin bu zihniyetle yetiştirdiği çocuğa saati gelince derse girmesi sorumluluğunu kazandırmak hayal.
 
Bizim okullarda zil varken öğrenci geç kalıyor. bir de kaldırıldığını düşündüğümde her dersin 10 dk sı sizlere ömür.
 
bence önyargıyla hemen kestirip atmamak lazım. üniversitelerde bu şekilde mesela zil sesi diye birşey yok. kademeli olarak liselerde sonra ilköğretimde denenebilir. öğrencilere sorumluluk duygusu kazandırmak düşüncesi dikkate alınıp değerlendirilebilir bu gibi örnek uygulamalarla.
 
mudamet' Alıntı:
bence önyargıyla hemen kestirip atmamak lazım. üniversitelerde bu şekilde mesela zil sesi diye birşey yok. kademeli olarak liselerde sonra ilköğretimde denenebilir. öğrencilere sorumluluk duygusu kazandırmak düşüncesi dikkate alınıp değerlendirilebilir bu gibi örnek uygulamalarla.

bu uygulamayı abartmaya gerek yok önce plot bölgelerde uygulanır sonra genişletilebilir fakat bu basit bir iş o kadar sorun arasında
 
mudamet' Alıntı:
bence önyargıyla hemen kestirip atmamak lazım. üniversitelerde bu şekilde mesela zil sesi diye birşey yok. kademeli olarak liselerde sonra ilköğretimde denenebilir. öğrencilere sorumluluk duygusu kazandırmak düşüncesi dikkate alınıp değerlendirilebilir bu gibi örnek uygulamalarla.

İşte ben de onu diyorum, üniversitede derse girmeyen öğrencinin sorumluluğu öğretmenden sorulur mu?

İlköğretimde de sorulmayacaksa; evet varım, öğrencilerin kişiliğinin gelişmesine de fayda sağlayacağını düşünüyorum.

Ama olmaz, bizim faziletfuruş idarecilerimiz, öğretmeni bu konuda bunaltır.

Sorumluluk yüklenmeyen öğrencilerimiz de, örnekte görüldüğü gibi yüz bulur astarını ister.

Maalesef her yükü öğretmene yüklemek gibi, öğrenciyi fazilet örneği görmek gibi bir yanılgı olduğu için idarecilerde, yöneticilerde, zamanla öğrenciye verilen özgürlüğün sorumluluğu öğretmene yüklenir, öğrenci şımartılır.
 
BBNET
Geri
Üst