Pardus: "Benzin bitti paşam"

Kodla Büyü

the_korsan

Site Admin
Yönetici
Mesajlar
3,020
“Benzin Bitti Paşam…”

Pardus projesinin, milli/ulusal/yerli işletim sistemi “macerası”nın, Türkiye’nin 60′lar ve 70′lerde yaşadığı yerli otomobil hareketlerine benzerliği konularında bu web günlüğü de dahil olmak üzere pek çeşitli yerlerde yazıldı, konuşuldu. Ben Pardus’un hikayesini Devrim arabalarından çok Anadol STC’ye benzetenler arasında yer aldım hep. Hatta Pardus-Devrim benzerliği kuranlara itiraz edip nedenlerini açıklamaya çalıştım. Biraz da bu nedenle, Devrim Arabaları filmi vizyona girip piyasaya çıkınca seyretmemeyi seçtim, bilinçli ve hatta kasıtlı olarak. Genç arkadaşlar “yahu bizim aynımız, herkes var, Serdar Hoca var, Umut bile var…” dediklerinde dahi merakıma ket vurdum, işi bir ilke meselesi düzeyine yükselttim, kendi kendime… Sonunda birkaç hafta önce filmin DVD’sini satın alıp izledim, durum onu gerektiriyordu artık… Gerçekten herkesler vardı, ben bile varmışımdı…

Fakat Pardus ile yerli otomobil girişimlerini karşılaştırma konusunda fikrim değişmedi, Pardus Devrim arabası değildi. Devrim arabalarına getirilen en önemli itirazlardan birisi, hatta çiçeği burnunda DPT’nin dahi söylediği yapılan işin seri üretime uygun olmadığı, çalışmanın genel fizibiliteden yoksun olduğu idi. Oysa 10 sene sonra yola çıkan Ekber Onuk ile Eralp Noyan ve arkadaşları özellikle ve öncelikle tasarlayacakları otomobillerin seri üretiminin yapılabilmesini, maliyetinin rekabetçi olmasını, kısacası projenin fizibilitesini gözönüne alıyorlardı. Sonunda tasarlayıp ürettikleri otomobilin nesli de bu tip sıkıntılardan değil, başka nedenlerle tükendi.

Biz de Pardus’u ilk düşünmeye başladığımız zamanlarda teknik konuları olduğu kadar iş modelini de şekillendirmeye çalıştık. İlk zamanlardan başlayarak “ekosistem” sözcüğünü dilimize doladık, “birileri Pardus’tan para kazanmalı ki milleti Pardus kullanmaya ikna etsinler” diye konuştuk. Daha Pardus 2007 piyasaya çıkmadan sektördeki donanımcı, yazılımcı, entegratör, eğitimci, sivil toplum örgütçü, akademisyen onlarca hatta yüzlerce kişinin kapısını çaldık; çoğunun ilk kez adını duyduğu Pardus’u, adını duyduğu ama ne olduğunu bilmediği Linux’u anlatmaya çalıştık, bu duydukları ve gördüklerinden bir iş fırsatı çıkarıp çıkaramayacaklarını sorduk, birlikte çalışma fırsatlarını araştırdık. 2006 yılı ortasında DPT’ye sunduğumuz, sonra hemen hç değiştirmeden 2008 yılında yeniden sunduğumuz ve 2010 yılından itibaren ciddi bir kaynak aldığımız proje önerisine ekosistem oluşturma işini, hem de başlıkta yer alacak şekilde yerleştirdik. Kısacası Pardus’u Anadol STC gibi tasarladık ve şekillendirdik.

Pardus’un projenin başlamasından yaklaşık 8,5, ilk ürünün yayımlanmasından yaklaşık 7 yıl sonra durumuna baktığımızda, bu tasarım ve şekillendirme ile çok da orantılı olmayan bir halde olduğunu görüyoruz. Teknik açıdan Pardus’u bir başarı hikayesi olarak görüyoruz, yalnız biz değil, Linux dağıtımı geliştirme işinden az buçuk anlayan herkes de (özellikle muasır medeniyettekiler) öyle görüyor. Oysa iş (business manasında) veçhesinde durumlar pek o kadar iç açıcı değil: Kurumsal pazarda yaygınlık, çözüm ortağı sayısı, ekonominin büyüklüğü, yatırımın geri dönüşü vb ölçütlere baktığımızda 7 yılda beklenen aşama katedilmiş durumda değil. Bu halin çeşitli nedenleri var, bana sorarsanız kimi açıklamalar, eksikler yanlışlar sıralarım. Ama sonuç değişmiyor, “in the tabele…”

Neticede ortada (eh, tamam “başarısızlık” demeyelim, ama) bir başarı eksikliği var. Pardus projesini bu rotasında yürütmeye devam ettirmenin hiç bir manası yok. Başka ve yeni bir yol bulmak, açmak, seçmek gerekiyor. Yine bana sorulduğunda söyleyeceğim, söylediğim kimi öneriler var; Pardus projesi için içsel ve dışsal kimi yeni unsurların devreye sokulacağı. Netekim söyledim de, yıllardır, aylardır ve son olarak da TÜBİTAK yönetim değişikliği ardından… Ancak yapılan değerlendirmelerde benim açıklamalarım, önerilerim, tekliflerim kabul görmedi; karar vericilerimiz Pardus projesini farklı bir şekilde yapılandırmayı tercih ettiler. Öyle sanıyorum ki Pardus için teknik ve iş alanında tercih edilen hareket tarzı önümüzdeki gün ve haftalarda Türkiye’de Pardus ve özgür yazılım için düşünen, konuşan/yazan ve çalışan kişi, grup ve kuruluşlar ile paylaşılacak.

Son 2,5 ay boyunca Pardus projesinin yönetilmesi görevim fiilen ortadan kalktı. Diğer projelerle ilgili iş ve sorumluluklarımı da 1 ay kadar önce tamamladım. Kısacası artık TÜBİTAK’ta yapacak bir işim kalmadı ;-) Uzun lafın kısası, 2 Ocak 2012 tarihi itibarı ile TÜBİTAK’taki görevimden ayrılıyorum, bu da bir “veda” yazısı… “Başlık nereden geliyor?” diyecek olursanız, daha önce projeden ayrılmış arkadaşların son günlük yazılarına bakıp “walla ne güzel başlık atmışlar, edebi ve hem de manalı” diye iç geçirişimin bir neticesi. Ve yazının başı bağlantı kuracak olursak Devrim Arabaları filminin beni çok etkileyen repliği: Celal Aga siyah Devrim arabasına biner, alkışlar arasında Meclis yoluna ilerlerler… 100 metre kadar ileride, kaçınılmaz olarak, aracın benzini biter, titreyerek durur. Mühendis çabalar, nafile. Celal Aga döner “ne oldu” diye sorar mühendise. Mühendis tükenmiş vaziyette yanıt verir: “benzin bitti paşam…” Üç sözcükte koca bir hikaye, son derece samimi bir de itiraf… İşte bana soracak olursanız “neden gidiyorsun?” diye vereceğim yanıt da bu üç sözcük, benzin bitti paşam… Yanlış anlaşılmaya; benzini biten Pardus projesi değil, kişi olarak bendeniz. Artık Pardus projesine verebileceklerimin sonuna geldiğimin bir ifadesi.

Pardus projesine hayatımın önemli bir kısmını verdim, belki de en verimli ve enerjili olduğum dönemini. Ürünün ve kimi bileşenlerinin adı dahil pek çok şeyde elim, dilim ve kafam var. Özgür yazılımın ne olduğunu, ne olması gerektiğini burada öğrendim; belki burada da öğrettim. Ben Pardus projesini şekillendirirken o da beni şekillendirdi. Pardus ile aramızdaki ilişki ve bağı anlatmak hayli zor, anlatmaya çalışmayacağım da… Pardus projesinin yoluna devam etmesi, benim yönetimimde yapamadıklarını yapması, iş alanında da bir başarı hikayesi haline gelmesi en büyük temennim. Sevgili kızım birkaç yıl sonra “okuma okulu”na gitmeye başladığında Pardus çalıştıran akıllı tahtalar ve tabletler kullansın istiyorum, Pardus onun için yalnızca babasının ve kendisinin tişörtlerindeki kedi kafası olarak kalmasın. Pardus ekibinde kalan, yeni gelecek olan, camianın parçası olan herkese vasiyetim bu: Pardus’u yaşatın ve benim götüremediğim yerlere götürün!

Önümüzdeki zamanda ne iş yapacağımı bilmiyorum. Bir süre dinleneceğim sanırım, hayli yoğun ve bir miktar sıkıcı geçti son 2 yılım ve özellikle son birkaç ayım… Sonrasında özgür yazılım çevresinde ve tercihan Türkiye’de bir işte çalışmak istiyorum (iş tekliflerine açığım :-P ), yine tercihan bölgesel ve küresel etkiler yapabilecek bir pozisyonda. Tabi bir olasılık da 10 yıllık alan değiştirme periyotuma uyarak bilişim ile alakası olmayan bir alana transfer olmak, kim bilir! Sevgili Koray Löker’in önerisine uyup Pardus projesinin tarihçesini, doğru ve yanlışları belirleyerek, bizden sonra bu ormana dalacak gezgin ve maceraperestlere yol gösterecek şekilde, yazma/kaydetme kolektifini başlatmak ya da bir parçası olmak da aklımda… Bu web günlüğü hep canlı kalacak diye düşünüyorum, özgür yazılımla, okuduğum kitaplarla, sahip olduğum ve hiç olamayacağım dolmakalem ve saatlerle, kızımla yetiştirmeye çalıştığımız orkidelerle, yeniden çalmayı öğrenmeye çalışacağım basımla, gerçek okyanuslarda dolaştırdığım sanal yelkenlilerle ilgili şeyler yazmak için bir yere ihtiyacım hep olacak…

Pardus projesine nasıl katıldığımı, kimlerle çalıştığımı, ne kavgalar edip, ne hayallar kurduğumu, bu ekiple çalışmaktan nasıl keyif aldığımı anlatıp yol arkadaşlarımın cümlesine ismiyle teşekkür etsem, kimilerinden hellalik istesem bu yazı bitmez. İyisi mi ben de teamüle uyayım, “so long and thanks for all the fish” (balıklar için teşekkürler ve sağlıcakla!) deyip zaten haddinden uzun sürmüş bu yazıyı bitireyim!
http://blog.erkantekman.org/?p=474

Bu ülkenin evlatları tarafından geliştirilmesi beklenen ve ulusal güvenliğimiz için son derece mühim çalışma, sona mı eriyor? İşte o itiraflar ve gelinen son nokta.
En az yerli uçağımız, yerli helikopterimiz, yerli savaş gemimiz kadar ehemmiyetli bir mesele.

Ulusal işletim sistemimizden bahsediyoruz.

An itibarı ile Microsoft’un liderliğindeki, kodları tamamen kapalı olduğu için neye nasıl hizmet ettiği yıllardan beri tartışma konusu olan işletim sistemi pazarında, dışa olan bağımlılıktan kurtulmak için 2003’te düğmeye basılmıştı ve Pardus ortaya çıkmıştı.

Başta kamu kuruluşlarında olmak üzere, kişisel bilgisayarlarda ve kurumlardaki sistemlerde kullanılması planlanan, bu ülkenin evlatları tarafından geliştirilmesi hedeflenen Pardus’ta, maalesef işler yolunda gitmedi ve hiç istenmeyen bir noktaya gelindi.

7 Eylül 2011’de bu gidişatı fark ederek kaleme aldığım “Pardus, erken havlu attı” başlıklı yazıda, bu tehlikeye işaret etmiştim.

Maalesef, korkulan başa geldi.

TÜBİTAK bünyesinde geliştirilen projenin ekip lideri olan Erkan Tekman, güncesinde paylaştığı bir yazı ile projeden ayrıldığını belirtiyor ve ekliyor;

“Neticede ortada (eh, tamam “başarısızlık” demeyelim, ama) bir başarı eksikliği var. Pardus projesini bu rotasında yürütmeye devam ettirmenin hiç bir manası yok. Başka ve yeni bir yol bulmak, açmak, seçmek gerekiyor. Yine bana sorulduğunda söyleyeceğim, söylediğim kimi öneriler var; Pardus projesi için içsel ve dışsal kimi yeni unsurların devreye sokulacağı. Netekim söyledim de, yıllardır, aylardır ve son olarak da TÜBİTAK yönetim değişikliği ardından… Ancak yapılan değerlendirmelerde benim açıklamalarım, önerilerim, tekliflerim kabul görmedi; karar vericilerimiz Pardus projesini farklı bir şekilde yapılandırmayı tercih ettiler. Öyle sanıyorum ki Pardus için teknik ve iş alanında tercih edilen hareket tarzı önümüzdeki gün ve haftalarda Türkiye’de Pardus ve özgür yazılım için düşünen, konuşan/yazan ve çalışan kişi, grup ve kuruluşlar ile paylaşılacak.”

Büyük ilgi gören Devrim Arabaları filmindeki bir repliği yazısına başlık olarak taşıyarak, Pardus’ta gelinen noktayı gözler önüne seren Tekman, “Benzin bitti paşam” diyor.

Filmi izleyenler, Türk mühendisler tarafından zor şartlar altında, kısıtlı bütçe ve dar zamanda geliştirilen ancak seri üretime geçemeyen, tanıtımı fiyaskoyla sonuçlanan yerli bir otomobil, Devrim’in hazin öyküsünü hatırlayacaktır.

Hem ekonomimiz, hem de ulusal güvenlik ilkelerinden dolayı çok önemli bir ürün olan "Pardus’un benzinin bitmesi" büyük kayıp.

Bu aşamadan sonra "gaz verenlere" de dikkat etmek gerek.

Hakkı Alkan - Haber7.com
 
devlet dairelerinde mecbur kullanıma sokulmadıkça gelişmez.. microsoft programlarının sistemlerinin eğitimi verip duruyoruz hala..
 
geçmiş olsun.

ama gerçekten durum devrim arabaları mı? yoksa linux'un güçlü sürümleri varken pardus'un tutunamaması mı? debian ve ubuntu varken kimsenin pardus kullanmıyor oluşu mu?

pardus kullanmışlığımda var. windowsdan sonra alışmak zor oluyor. ama eğer pardusta çalıştırabilieceğim program sayısı çok olsaydı kullanmaya devam edecektim. ne yazıkki windows kadar geniş değil o konuda.
 
Okuldaki kendi odamda uzun zamandır pardus kurulu birtakım sıkıntılarının olduğuda doğru ancak ben isterdimki tüm kamu kuruluşlarında kullanmak zorunlu olsun bu sayede pazar payıda çıkardı bu haliyle ölü doğmuş bir bebek gibi.
 
Umarım bu proje son bulmaz ve devam eder...

Pardus temelli dağıtım mevzusu
Pardus ülkemizdeki en geniş özgür yazılım topluluğunu bir araya getirmiş bir projedir. Kitlelerin linux ve özgür yazılımla tanışmalarına ve kullanmalarına önemli ölçüde katkısı olmuştur. Buna rağmen ne kamuda ne de özel sektörde yaygın şekilde kullanıldığını söylemek mümkün değildir.

Pardus kendi kullanıcı kitlesini kucaklayan bir özgür yazılım projesi olmamıştır. Gelinen noktada maaşlı çalıştırdığı geliştiricileri haricinde gönüllü geliştiricisi yok denecek kadar aza inmiştir.

İlk yıllarında (ne kadar gerekli olduğu tartışılabilir olmasına rağmen) ortaya konan inovatif teknolojilerin yerine/yanına yenilerinin eklenmediği açıkça görülmektedir. İki Pardus sürümünü birbirinden ayıran Pardus'un kendi yazılımlarından bahsetmek mümkün değildir.

Pardus iş yapış şekliyle de bir kamu kurumu olmanın bürokrasisinden sıyrılamamıştır. Kendi internet sayfasını yıllarca yenileyememesi, gönüllü geliştiricilere (ki proje ekosisteminin en önemli parçası olması gereken kısımdır) en kısıtlı şeyleri bile yıllarca sunmaması gibi konular herkesin bilgisi dahilindedir. Kurumun kendi sürdürmek zorunda olduğu işlerin yapılmasının getirdiği alışkanlıkla çalışanlarının kendi aralarında aldıkları kararların gönüllülere tebliğ edilmesi çokça yaşanan ve rahatsız edici konuların başında gelmektedir. Hatta bazı konular şifaen toplantılarda söylenmesine rağmen yazılı olarak (eposta, blog, twit vb.) hiç bir zaman geliştiricilere iletilmemiştir.

Benim başını çektiğim iki proje haricinde dışarıdan herhangi bir geliştirici grupla birlikte iş yapılmamış olmasının nedeni memlekette Pardus'la birlikte üretmek isteyen kimse olmaması değil; bu işe kalkışacak kişilerde evliya sabrı olmamasıdır. Geliştirici ekiple iletişim kurmak son derece kolayken idari taraftan cevap alabilmek bile ciddi sabır işidir.

Sene 2012 olmuşken Pardus teknolojisi dediğimiz şeylerin hiç biri başka bir dağıtımda bulunmayan şeyler değildir. Zaten özgür yazılımın doğası onun bir sadece bir dağıtımda varolmasına imkan vermez. Peki o zaman Pardus temelli bir dağıtım fikri nereden çıktı? Bu konu üzerinde konuştuğumuz arkadaşlarımı bağlamadan kendi fikirlerimi yazdığımı not düşerek cevap vereyim buna: Her ne kadar Pardus'un gönüllü aktif katılımcısı kalmamış olsa bile projeye veya ekibe küsmüş/küstürülmüş/küsmeden ayrılmış insan sayısı hiç de az değil. Geliştirici olma hevesiyle çalışan genç bir grup var. Tübitak ekibi Pardus dağıtımının sürdürülmesi işini hala yürütürken onu temel alıp üzerine bir şeyler koyan yeni bir dağıtımın sürdürülebilir ve verimli olduğunu düşündüm. Başlangıçta üzerine çok fazla yenilik koyamasak bile en azından iş yapış yöntemindeki beğenmediğimiz şeylerin yerine yenilerini koyabilirdik. Eğer yapabilseydik eminim önemli bir iş olurdu. Hala bu işe kalkışmak isteyen olursa onlara kolaylıklar diliyorum.

Tübitak/Pardus tarafıdaki belirsizlikler/belli olan şeyler nedeniyle artık Pardus temelli bir dağıtımın ne sürdürülebilir ne de verimli olacağını düşünmüyorum. Başka bir dağıtımı temel alan yeni bir dağıtım işine kalkışmanın da gerekli olduğunu düşünmüyorum. İlla bu işe girmek isteyenler için gerekenden fazla başlamış proje var, birine dahil olmak sıfırdan başlamaktan iyi olur bence. Tabi parlak bir fikir varsa baştan da başlanabilir elbette.

Geliştici olarak Pardus'la ilişkim 'müzikal ayrılıklar nedeniyle' bir süre önce bitmişti. Bu hafta içinde kullanıcı olarak da yollarımızı ayırıyorum (soran olursa: debian).

Hadi selametle...
http://nyucel.blogspot.com/2012/01/pard ... um=twitter
 
Bu işletim sistemi Okullar dahil tüm resmi kurumlarda kullanılmadıkça bu iş yürümez...
Kullanasım var mı?
Yok!
Ama Türkiye'ye faydası olacaksa...
Evet kullanalım!
Ama okullara Pardus Kullanılacak! Kullan! yazısı gelmeden kurmaya kalksam herkes beni Don Kişot ilan eder....
 
Pardus...
benim de bir zamanlar(özellikle 2007-2009 yıllarında) adını görünce gözlerimi ışıldatan Türk işletim istemi..
kendi çapımda ben de uğraştım. kendimin, öğrencilerimin, çevremdekilerin kullanması için Pardus'un tüm avantajlarının üzerine durdum, gerektikçe cd'lerini çoğalttım..
ve gelinen son.. benim de benzinim bitti.. çabalarım 2009 gibi son buldu. hatta kendi kullandığım Pardus bölümünü HD'de hala saklı tutsam da ÜZÜLEREK söylüyorum, Pardus'u artık hiç kullanmıyorum. böyle olmasını hiç istemezdim çünkü. tüm olumsuzluklar (uyumsuzluklar, hatalar, destek eksikliği.. vs..) beni de ve çoktan o Pardus kullanmalarına uğraştığım insanları da soğuttu.
Pardus mimarlarından birinin de benzinin bitmesini çok normal karşılıyorum. adam haklı..
SONUÇ: Bir proje başlarken "ha" deyip başlanmamalı. alt yapı- üst yapı herşey hazır edilmeli, özellikle büyük yerden destek olmalı...
yoksa verilen emeğe, geçen zamana, harcanan paralara yazık... :cry:
 
Arkadaşlar okuldaki bilgisayarlara libre ofis yüklediğim için müfettiş tarafından 2 defa azarlandım iyimi.
Biride müdürler toplantısında tüm okul müdürlerinin önünde idi. İki seferde de gerekli açıklamayı yaptım da. Ama müdürler toplantısında çıkıp herkesin önünde "okulda bilgisayar öğretmeni var ama bir dosyayı bile açamıyoruz" gibi bir azar yeyince iyice tepem attı.

Birde okula PARDUS yüklesek ne olacak. Sistemdeki şu mevcut insanlarla HİÇ BİRŞEY OLMAZ. Adama okulda 20 bilgisayar olduğunu, her bilgisayara MS Office yüklemeye kalksak yaklaşık 10.000 TL gibi bir maliyeti olduğunu. Okulun bu kadar parası olmadığını olsa bile Eğitimde ekonomiklik ilkesi nedeni ile bu paraları vermememiz gerektiğini, ücretsiz alternatiflerinin olduğunu, okullarda sorun yaşamak istemiyorsanız belgelerini offis 2003 belge tipinde kaydetmesini anlattım ama anlattığım okadar şeyden çıkarabildiği tek şey BELGESİNİN AÇILMADIĞI. :verymad: :verymad: :verymad:
 
the_korsan' Alıntı:
“Benzin Bitti Paşam…”

Pardus projesinin, milli/ulusal/yerli işletim sistemi “macerası”nın, Türkiye’nin 60′lar ve 70′lerde yaşadığı yerli otomobil hareketlerine benzerliği konularında bu web günlüğü de dahil olmak üzere pek çeşitli yerlerde yazıldı, konuşuldu. Ben Pardus’un hikayesini Devrim arabalarından çok Anadol STC’ye benzetenler arasında yer aldım hep. Hatta Pardus-Devrim benzerliği kuranlara itiraz edip nedenlerini açıklamaya çalıştım. Biraz da bu nedenle, Devrim Arabaları filmi vizyona girip piyasaya çıkınca seyretmemeyi seçtim, bilinçli ve hatta kasıtlı olarak. Genç arkadaşlar “yahu bizim aynımız, herkes var, Serdar Hoca var, Umut bile var…” dediklerinde dahi merakıma ket vurdum, işi bir ilke meselesi düzeyine yükselttim, kendi kendime… Sonunda birkaç hafta önce filmin DVD’sini satın alıp izledim, durum onu gerektiriyordu artık… Gerçekten herkesler vardı, ben bile varmışımdı…

Fakat Pardus ile yerli otomobil girişimlerini karşılaştırma konusunda fikrim değişmedi, Pardus Devrim arabası değildi. Devrim arabalarına getirilen en önemli itirazlardan birisi, hatta çiçeği burnunda DPT’nin dahi söylediği yapılan işin seri üretime uygun olmadığı, çalışmanın genel fizibiliteden yoksun olduğu idi. Oysa 10 sene sonra yola çıkan Ekber Onuk ile Eralp Noyan ve arkadaşları özellikle ve öncelikle tasarlayacakları otomobillerin seri üretiminin yapılabilmesini, maliyetinin rekabetçi olmasını, kısacası projenin fizibilitesini gözönüne alıyorlardı. Sonunda tasarlayıp ürettikleri otomobilin nesli de bu tip sıkıntılardan değil, başka nedenlerle tükendi.

Biz de Pardus’u ilk düşünmeye başladığımız zamanlarda teknik konuları olduğu kadar iş modelini de şekillendirmeye çalıştık. İlk zamanlardan başlayarak “ekosistem” sözcüğünü dilimize doladık, “birileri Pardus’tan para kazanmalı ki milleti Pardus kullanmaya ikna etsinler” diye konuştuk. Daha Pardus 2007 piyasaya çıkmadan sektördeki donanımcı, yazılımcı, entegratör, eğitimci, sivil toplum örgütçü, akademisyen onlarca hatta yüzlerce kişinin kapısını çaldık; çoğunun ilk kez adını duyduğu Pardus’u, adını duyduğu ama ne olduğunu bilmediği Linux’u anlatmaya çalıştık, bu duydukları ve gördüklerinden bir iş fırsatı çıkarıp çıkaramayacaklarını sorduk, birlikte çalışma fırsatlarını araştırdık. 2006 yılı ortasında DPT’ye sunduğumuz, sonra hemen hç değiştirmeden 2008 yılında yeniden sunduğumuz ve 2010 yılından itibaren ciddi bir kaynak aldığımız proje önerisine ekosistem oluşturma işini, hem de başlıkta yer alacak şekilde yerleştirdik. Kısacası Pardus’u Anadol STC gibi tasarladık ve şekillendirdik.

Pardus’un projenin başlamasından yaklaşık 8,5, ilk ürünün yayımlanmasından yaklaşık 7 yıl sonra durumuna baktığımızda, bu tasarım ve şekillendirme ile çok da orantılı olmayan bir halde olduğunu görüyoruz. Teknik açıdan Pardus’u bir başarı hikayesi olarak görüyoruz, yalnız biz değil, Linux dağıtımı geliştirme işinden az buçuk anlayan herkes de (özellikle muasır medeniyettekiler) öyle görüyor. Oysa iş (business manasında) veçhesinde durumlar pek o kadar iç açıcı değil: Kurumsal pazarda yaygınlık, çözüm ortağı sayısı, ekonominin büyüklüğü, yatırımın geri dönüşü vb ölçütlere baktığımızda 7 yılda beklenen aşama katedilmiş durumda değil. Bu halin çeşitli nedenleri var, bana sorarsanız kimi açıklamalar, eksikler yanlışlar sıralarım. Ama sonuç değişmiyor, “in the tabele…”

Neticede ortada (eh, tamam “başarısızlık” demeyelim, ama) bir başarı eksikliği var. Pardus projesini bu rotasında yürütmeye devam ettirmenin hiç bir manası yok. Başka ve yeni bir yol bulmak, açmak, seçmek gerekiyor. Yine bana sorulduğunda söyleyeceğim, söylediğim kimi öneriler var; Pardus projesi için içsel ve dışsal kimi yeni unsurların devreye sokulacağı. Netekim söyledim de, yıllardır, aylardır ve son olarak da TÜBİTAK yönetim değişikliği ardından… Ancak yapılan değerlendirmelerde benim açıklamalarım, önerilerim, tekliflerim kabul görmedi; karar vericilerimiz Pardus projesini farklı bir şekilde yapılandırmayı tercih ettiler. Öyle sanıyorum ki Pardus için teknik ve iş alanında tercih edilen hareket tarzı önümüzdeki gün ve haftalarda Türkiye’de Pardus ve özgür yazılım için düşünen, konuşan/yazan ve çalışan kişi, grup ve kuruluşlar ile paylaşılacak.

Son 2,5 ay boyunca Pardus projesinin yönetilmesi görevim fiilen ortadan kalktı. Diğer projelerle ilgili iş ve sorumluluklarımı da 1 ay kadar önce tamamladım. Kısacası artık TÜBİTAK’ta yapacak bir işim kalmadı ;-) Uzun lafın kısası, 2 Ocak 2012 tarihi itibarı ile TÜBİTAK’taki görevimden ayrılıyorum, bu da bir “veda” yazısı… “Başlık nereden geliyor?” diyecek olursanız, daha önce projeden ayrılmış arkadaşların son günlük yazılarına bakıp “walla ne güzel başlık atmışlar, edebi ve hem de manalı” diye iç geçirişimin bir neticesi. Ve yazının başı bağlantı kuracak olursak Devrim Arabaları filminin beni çok etkileyen repliği: Celal Aga siyah Devrim arabasına biner, alkışlar arasında Meclis yoluna ilerlerler… 100 metre kadar ileride, kaçınılmaz olarak, aracın benzini biter, titreyerek durur. Mühendis çabalar, nafile. Celal Aga döner “ne oldu” diye sorar mühendise. Mühendis tükenmiş vaziyette yanıt verir: “benzin bitti paşam…” Üç sözcükte koca bir hikaye, son derece samimi bir de itiraf… İşte bana soracak olursanız “neden gidiyorsun?” diye vereceğim yanıt da bu üç sözcük, benzin bitti paşam… Yanlış anlaşılmaya; benzini biten Pardus projesi değil, kişi olarak bendeniz. Artık Pardus projesine verebileceklerimin sonuna geldiğimin bir ifadesi.

Pardus projesine hayatımın önemli bir kısmını verdim, belki de en verimli ve enerjili olduğum dönemini. Ürünün ve kimi bileşenlerinin adı dahil pek çok şeyde elim, dilim ve kafam var. Özgür yazılımın ne olduğunu, ne olması gerektiğini burada öğrendim; belki burada da öğrettim. Ben Pardus projesini şekillendirirken o da beni şekillendirdi. Pardus ile aramızdaki ilişki ve bağı anlatmak hayli zor, anlatmaya çalışmayacağım da… Pardus projesinin yoluna devam etmesi, benim yönetimimde yapamadıklarını yapması, iş alanında da bir başarı hikayesi haline gelmesi en büyük temennim. Sevgili kızım birkaç yıl sonra “okuma okulu”na gitmeye başladığında Pardus çalıştıran akıllı tahtalar ve tabletler kullansın istiyorum, Pardus onun için yalnızca babasının ve kendisinin tişörtlerindeki kedi kafası olarak kalmasın. Pardus ekibinde kalan, yeni gelecek olan, camianın parçası olan herkese vasiyetim bu: Pardus’u yaşatın ve benim götüremediğim yerlere götürün!

Önümüzdeki zamanda ne iş yapacağımı bilmiyorum. Bir süre dinleneceğim sanırım, hayli yoğun ve bir miktar sıkıcı geçti son 2 yılım ve özellikle son birkaç ayım… Sonrasında özgür yazılım çevresinde ve tercihan Türkiye’de bir işte çalışmak istiyorum (iş tekliflerine açığım :-P ), yine tercihan bölgesel ve küresel etkiler yapabilecek bir pozisyonda. Tabi bir olasılık da 10 yıllık alan değiştirme periyotuma uyarak bilişim ile alakası olmayan bir alana transfer olmak, kim bilir! Sevgili Koray Löker’in önerisine uyup Pardus projesinin tarihçesini, doğru ve yanlışları belirleyerek, bizden sonra bu ormana dalacak gezgin ve maceraperestlere yol gösterecek şekilde, yazma/kaydetme kolektifini başlatmak ya da bir parçası olmak da aklımda… Bu web günlüğü hep canlı kalacak diye düşünüyorum, özgür yazılımla, okuduğum kitaplarla, sahip olduğum ve hiç olamayacağım dolmakalem ve saatlerle, kızımla yetiştirmeye çalıştığımız orkidelerle, yeniden çalmayı öğrenmeye çalışacağım basımla, gerçek okyanuslarda dolaştırdığım sanal yelkenlilerle ilgili şeyler yazmak için bir yere ihtiyacım hep olacak…

Pardus projesine nasıl katıldığımı, kimlerle çalıştığımı, ne kavgalar edip, ne hayallar kurduğumu, bu ekiple çalışmaktan nasıl keyif aldığımı anlatıp yol arkadaşlarımın cümlesine ismiyle teşekkür etsem, kimilerinden hellalik istesem bu yazı bitmez. İyisi mi ben de teamüle uyayım, “so long and thanks for all the fish” (balıklar için teşekkürler ve sağlıcakla!) deyip zaten haddinden uzun sürmüş bu yazıyı bitireyim!
http://blog.erkantekman.org/?p=474

Bu ülkenin evlatları tarafından geliştirilmesi beklenen ve ulusal güvenliğimiz için son derece mühim çalışma, sona mı eriyor? İşte o itiraflar ve gelinen son nokta.
En az yerli uçağımız, yerli helikopterimiz, yerli savaş gemimiz kadar ehemmiyetli bir mesele.

Ulusal işletim sistemimizden bahsediyoruz.

An itibarı ile Microsoft’un liderliğindeki, kodları tamamen kapalı olduğu için neye nasıl hizmet ettiği yıllardan beri tartışma konusu olan işletim sistemi pazarında, dışa olan bağımlılıktan kurtulmak için 2003’te düğmeye basılmıştı ve Pardus ortaya çıkmıştı.

Başta kamu kuruluşlarında olmak üzere, kişisel bilgisayarlarda ve kurumlardaki sistemlerde kullanılması planlanan, bu ülkenin evlatları tarafından geliştirilmesi hedeflenen Pardus’ta, maalesef işler yolunda gitmedi ve hiç istenmeyen bir noktaya gelindi.

7 Eylül 2011’de bu gidişatı fark ederek kaleme aldığım “Pardus, erken havlu attı” başlıklı yazıda, bu tehlikeye işaret etmiştim.

Maalesef, korkulan başa geldi.

TÜBİTAK bünyesinde geliştirilen projenin ekip lideri olan Erkan Tekman, güncesinde paylaştığı bir yazı ile projeden ayrıldığını belirtiyor ve ekliyor;

“Neticede ortada (eh, tamam “başarısızlık” demeyelim, ama) bir başarı eksikliği var. Pardus projesini bu rotasında yürütmeye devam ettirmenin hiç bir manası yok. Başka ve yeni bir yol bulmak, açmak, seçmek gerekiyor. Yine bana sorulduğunda söyleyeceğim, söylediğim kimi öneriler var; Pardus projesi için içsel ve dışsal kimi yeni unsurların devreye sokulacağı. Netekim söyledim de, yıllardır, aylardır ve son olarak da TÜBİTAK yönetim değişikliği ardından… Ancak yapılan değerlendirmelerde benim açıklamalarım, önerilerim, tekliflerim kabul görmedi; karar vericilerimiz Pardus projesini farklı bir şekilde yapılandırmayı tercih ettiler. Öyle sanıyorum ki Pardus için teknik ve iş alanında tercih edilen hareket tarzı önümüzdeki gün ve haftalarda Türkiye’de Pardus ve özgür yazılım için düşünen, konuşan/yazan ve çalışan kişi, grup ve kuruluşlar ile paylaşılacak.”

Büyük ilgi gören Devrim Arabaları filmindeki bir repliği yazısına başlık olarak taşıyarak, Pardus’ta gelinen noktayı gözler önüne seren Tekman, “Benzin bitti paşam” diyor.

Filmi izleyenler, Türk mühendisler tarafından zor şartlar altında, kısıtlı bütçe ve dar zamanda geliştirilen ancak seri üretime geçemeyen, tanıtımı fiyaskoyla sonuçlanan yerli bir otomobil, Devrim’in hazin öyküsünü hatırlayacaktır.

Hem ekonomimiz, hem de ulusal güvenlik ilkelerinden dolayı çok önemli bir ürün olan "Pardus’un benzinin bitmesi" büyük kayıp.

Bu aşamadan sonra "gaz verenlere" de dikkat etmek gerek.

Hakkı Alkan - Haber7.com

Bu projenin bu hale gelmesi gerçekten üzücü...
 
biz birşeyler yapamazmıyız acaba? ben şimdi son sürümünü indiriyorum. bi deneyelim nolcak. ama f klavye zorunlu hale getirilmeye çalışılana kadar pardus zorunlu hale gelse daha iyi olurdu.
 
hocam çok büyük pazarı konuşuyoruz. haberiniz var mı ? intel kursları niçin var? bizi çok mu seviyorlar? macrosoft ticaRİ bir kuruluş. yardım kuruluşu değil.
anladınız değil mi?
bana kalsa pc vb.. yazılımı biz yapalım. linux ücretsiz niçin linuxu yapmışlar: el cevap. tek-el olunmasın diye finlandiyada üni. öğrencileri ve/veya mühendisleri yapmışlar. iyi ki de yapmışlar değil mi?
 
s_kajmeran' Alıntı:
Konuya hakim bir görüntü vermese de İzmir Milletvekili Erdal AKSUNGER'in meclisteki Pardus konuşması...

http://www.youtube.com/watch?v=25ydPfXGZYc

Evet konuyu hakim olmadığı belli, keşke biraz daha çalışılmış bir konuşma olsaydı, ama vurgu yaptığı nokta da önemli;
"Bu projeye devlet olarak sahip çıkılmazsa, devlet politikası olmazsa başarmamız mümkün değil"
 
Re: Pardus TBMM

celikumit' Alıntı:
http://www.youtube.com/watch?v=25ydPfXGZYc&feature=share

paylaşıldımı bilmiyorum, göremedim en azından.

yorumsuz...
Milletveki Erdal aksünger sanırım konuşması çok güzeldi.Final kısmı dahada güzel olacaktı ki;
kesildi.
D3vrim arabaları bir film değil kaderin bir enstantanesidir.Ne yazıkki 21. YY Türkiyesinde nazire olmuştur.
Tarih hep tekerrür eder.
 
yazık...bir yakınımı kaybetmiş gibi oldum...özgürlükiçin.com dan takip ediyordum..... :cry:
 
Pardus'a büyük emek vermiş olan ekip lideri Erkan Tekman'ın geçtiğimiz günlerde istifa etmesinin ardından, geleceği hakkında olumsuz iddiaların gündeme gelmesiyle zor günler geçiren proje, yeniden yapılanma içerisine girmiş durumda.
Söylentiler arasında, projenin sonlandırılması bile geçiyordu. Oysa Pardus'ta Proje Yöneticisi olarak çalışan Ekin Meroğlu'nun paylaştığı bilgilere göre bu seçeneğin ciddiye bile alınmadığı, ancak yaşanan gelişmelerden sonra ciddi bir revizeye gidildiğini öğrendik.
Değişim içerisinde yapılan ilk önemli hareket, idari karar ile projenin TÜBİTAK Bilişim Teknolojileri Enstitüsü'ne bağlanmış olması.
Her şey bu çalıştayda belli olacak
İkinci önemli değişiklik ise Pardus'un geleceğini masaya yatırmak için bir çalıştay düzenlemek. Geniş katılımın sağlanacağı bu oarganizasyonda, farklı görüşlerin alınması sağlanacak. Etkinliğe dair bilgiler, Bilişim Teknolojileri Enstitüsü tarafından açıklanacak.
Çalıştay sonrasında alınan kararlar doğrultusunda ise Pardus'un organizasyon yapısı yeniden şekillenecek ve diğer uygulamalar hayata geçirilecek.
Ekin Meroğlu, konuyla ilgili olarak "Önümüzde yoğun ve projenin geleceği açısından önemli bir süreç var. Bu tip bir yeniden yapılanma süreci doğası gereği çok hızlı işleyemiyor, bu nedenle çalıştay ve sonrasındaki süreçte Pardus camiasından biraz daha sabırlı olmasını istemek durumundayız. Çalıştayın en kısa zamanda gerçekleştirilerek yeni yol haritası üzerinde çalışılmaya başlanması bizim de en büyük dileğimiz." dedi.
 
Gerek kola ve gerekse dev yazılım firmaları gibi çokuluslu şirketler ;
Tüketiciler üzerinde, seçeneksizlikten kaynaklı mecburi bağımlılık tekeli oluşturmaya çalışırlar.Microsoftu yakından izledim ve zamanında hukuk mücadelesini çok güzel verdiğini gördüm.Real player üreten avrupa firması ile çok uğraştılar.
Aslında bencede işletim sisteminin içinde bir media oynatıcı hazır verilmemeliydi.
İnternet tarayıcıda hazır olarak verilmemeliydi.
Pardus çok önemli bir milli projedir.Olay okullarda ve diğer resmi kurumlarda bitiyor.Pardus u 2007 yazında Kullandım ve çok memnun kaldım.Ne yazıkki akan sele karşı duramadım.
Her şey windows tabanlı idi ve hayata pencereden bakmak durumunda olan bizler, ne yazıkki bu dar pencerede sıkıştık kaldık.Sıçradıkça yukarıdaki engele çarpan pire misali engel olmasa bile küçük küçük zıpladık.Aslında daralan ve sıkışan cendere çevremizdi ve nedeni ise PARDUS un asla tam destekli devlet politikası olmamasıydı.
 
http://www.melihbayramdede.com/pardus-y ... nacak.html

Pardus projesiyle ilgili basında ve internette farklı yazılar yayınlandı. Bunlardan edinilen izlenim, Pardus projesinin sonlandırıldığı şeklindeydi. Ancak bugün Pardus Duyuru listesine Proje Müdürü Ekin Meroğlu adıyla gelen bir e-posta, konuyu netleştirmeye bir ölçü de olsa yardımcı oldu.

Meroğlu’nun e-postasından iki net sonuç çıkarabiliyoruz. Birincisi Pardus yola devam ediyor, ikincisi Pardus’un bundan sonraki yol haritası yakın zamanda düzenlenecek “Pardus’un Geleceği” adlı çalıştaydan sonra kamuoyuna açıklanacak. Meroğlu’nun e-postasını aşağıda okuyabilirsiniz:
Merhaba,

"Hepimizin bildiği gibi son zamanlarda Pardus’un geleceği hakkında bir çok tartışma oldu. Bu konu ile ilgili olarak TÜBİTAK yönetimi tarafından Pardus projesinin kapatılması gibi bir kararın alınmadığını belirtmem gerekiyor öncelikle. Projenin kapatılmasına dair ne alınmış bir karar var, ne de bu yönde bir çalışma yapılıyor. Bununla birlikte Pardus Projesinin oldukça yoğun bir yeniden yapılanma sürecinde olduğunun altını da çizmek gerekiyor.

Ben de bu yeniden yapılanma süreci kapsamında şu ana kadar olan değişiklikleri ve önümüzdeki süreçte planlanan adımları özetlemek istedim:

İlk anda göze çarpan değişiklik, projenin TÜBİTAK BİLGEM bünyesindeki enstitülerden biri olan Bilişim Teknolojileri Enstitüsü’ne (BTE) bağlanmış olması. Bu değişiklik TÜBİTAK yönetiminin enstitü ve merkez yapılanmaları ile ilgili olarak almış olduğu idari bir karar.

Yeniden yapılanma çalışmaları kapsamında öncelikli olarak atılacak adım ise “Pardus’un Geleceği” konulu bir çalıştay düzenlenmesi olacak. TÜBİTAK BTE yönetimi tarafından düzenlecek olan bu çalıştayın olabildiğince geniş katılımlı ve kapsamlı olması öngörülüyor. Çalıştayın tarih ve katılımcı bilgileri BTE yönetimi tarafından duyurulacak. Bu çalıştayın çıktıları ise Pardus projesinin gelecek dönemde ilerleyeceği yönü belirlecek.

Çalıştay sonrasında ise çalıştayda alınan kararlar doğrultusunda çalışılmaya başlanacak, yeni organizasyon yapısı hayata geçirilecek, bu kararlar çerçevesinde hazırlanacak olan yeni yol haritası duyurulacak ve uygulanmaya başlayacak.

Özetle önümüzde yoğun ve projenin geleceği açısından önemli bir süreç var. Bu tip bir yeniden yapılanma süreci doğası gereği çok hızlı işleyemiyor, bu nedenle çalıştay ve sonrasındaki süreçte Pardus camiasından biraz daha sabırlı olmasını istemek durumundayız. Çalıştayın en kısa zamanda gerçekleştirilerek yeni yol haritası üzerinde çalışılmaya başlanması bizim de en büyük dileğimiz.”

Ekin Meroğlu
"
 
Merhaba,

Hepimizin bildiği gibi son zamanlarda Pardus'un geleceği hakkında bir çok
tartışma oldu. Bu konu ile ilgili olarak TÜBİTAK yönetimi tarafından Pardus
projesinin kapatılması gibi bir kararın alınmadığını belirtmem gerekiyor
öncelikle. Projenin kapatılmasına dair ne alınmış bir karar var, ne de bu
yönde bir çalışma yapılıyor. Bununla birlikte Pardus Projesinin oldukça yoğun
bir yeniden yapılanma sürecinde olduğunun altını da çizmek gerekiyor.

Ben de bu yeniden yapılanma süreci kapsamında şu ana kadar olan
değişiklikleri ve önümüzdeki süreçte planlanan adımları özetlemek istedim:

İlk anda göze çarpan değişiklik, projenin TÜBİTAK BİLGEM bünyesindeki
enstitülerden biri olan Bilişim Teknolojileri Enstitüsü'ne (BTE) bağlanmış
olması. Bu değişiklik TÜBİTAK yönetiminin enstitü ve merkez yapılanmaları ile
ilgili olarak almış olduğu idari bir karar.

Yeniden yapılanma çalışmaları kapsamında öncelikli olarak atılacak adım ise
"Pardus'un Geleceği" konulu bir çalıştay düzenlenmesi olacak. TÜBİTAK BTE
yönetimi tarafından düzenlecek olan bu çalıştayın olabildiğince geniş
katılımlı ve kapsamlı olması öngörülüyor. Çalıştayın tarih ve katılımcı
bilgileri BTE yönetimi tarafından duyurulacak. Bu çalıştayın çıktıları ise
Pardus projesinin gelecek dönemde ilerleyeceği yönü belirlecek.

Çalıştay sonrasında ise çalıştayda alınan kararlar doğrultusunda çalışılmaya
başlanacak, yeni organizasyon yapısı hayata geçirilecek, bu kararlar
çerçevesinde hazırlanacak olan yeni yol haritası duyurulacak ve uygulanmaya
başlayacak.

Özetle önümüzde yoğun ve projenin geleceği açısından önemli bir süreç var.
Bu tip bir yeniden yapılanma süreci doğası gereği çok hızlı işleyemiyor, bu
nedenle çalıştay ve sonrasındaki süreçte Pardus camiasından biraz daha
sabırlı olmasını istemek durumundayız. Çalıştayın en kısa zamanda
gerçekleştirilerek yeni yol haritası üzerinde çalışılmaya başlanması bizim de
en büyük dileğimiz.

--
Ekin Meroğlu <ekin@pardus.org.tr>
 
Pardus'un Microsoft yazılımlarıundan daha iyi olduğu değil, ona alternatif ve daha ucuz olduğu vurgulanmalı.
 
Dağıtılacak tabletlerde pardusun da olması umut verici değil midir? Bence erken pes etmiş yazıyı yazan..kolay olanı seçmiş..Bu iş küsmekle olmaz..Pardusun önemi tam anlatılamamış demekki..
 
bence kamu kuruluşlarında mecburi tutulabilir fakat program desteği sıkıntısı olsada zamanla aşılacaktır kanımca zaten memular iş yerlerinde fazla programla falan uğraşmıyorlar kesinlikle yeterli olacağını düşünüyorum
Arkadaşlar okuldaki bilgisayarlara libre ofis yüklediğim için müfettiş tarafından 2 defa azarlandım iyimi
openoffice deneyin son sürümü docx pptx gibi x uzantılı dosyaları çalıştırıyor
 
Pardus geliştiricilerinden Semen Cirit'in Geliştirici listesine gönderdiği ileti şöyle ;

"Merhaba,

İlk kararlı sürümünü 21 Ocak 2011'de çıkaran, daha sonra 2011.1 ve 2011.2 ile yoluna devam eden 2011 sürümü ailesi sona eriyor. Bu tarihten sonra Pardus 2011 için herhangi bir yazılım güncellemesi yapılmayacak. Bu sürümü kullanan ve emeği geçen herkese çok teşekkürler,

/ Hello, Pardus 2011 family, that has made the first stable release on 21 January 2011, followed by 2011.1 and 2011.2 releases, has reached end of life. From now on, any future software updates won't be made for Pardus 2011. Many thanks to everyone who contributed to this version and use,"

Açıklamanın ardından Özgürlükİçin olarak yine liste üzerinden sorularımızı ilettik sorularımız ve cevapları da şu şekilde ;



"Günaydın!

Proje Yönetimi/Camia Koordinatörü dikkatine

Bu sabah geliştirici listesine Pardus 2011 serisinin sona ermesi ile ilgili
Semen Cirit tarafından bir mesaj gönderildi.(1) Bu ani karar ile ilgili
sorularımız şunlarıdır.
1- Bu karar kimin tarafından verildi?
TÜBİTAK'ta olan genel değişim ve son dönemde yaşanılan büyük iş gücü kaybı sonrasında Pardus Yönetimi tarafından verildi.

2- Uyulmayan sürüm takviminde böyle bir tarih öngörülüyor muydu?
Genel olarak Pardus sürümlerine bakıldığında .2 sürümlerinde yaklaşık 6 ay sonra sec-only ve takip eden 1-2 ay içerisinde de eol gerçekleşiyor. Bu genellemeye bakıldığında .2 sürümü kasım ayı başında çıkmış durumda. Yukarıdaki iki ana nedenden dolayı 4 ay kadar önce öldürülmüş oldu.

3- Bu karar bireysel sürümlere artık son verildiğini mi gösteriyor?
Hayır, bunun ile ilgili olumlu veya olumsuz kesin bir sonuç yok maalesef elimizde.

4- Böyle bir kararı camiaya nasıl açıklamamızı bekliyorsunuz?
Geliştirici ve duyuru listelerinden açıkladık.

5- Biz bu kadar kamuoyu yaratma çabasındayken, böyle bir karar vererek
camiayı yüz üstü bırakmaya, nasıl razı geldiniz!
Bu yaşanılan durum yüz üstü bırakmak olarak görülmemeli, bu yaşanılanların doğal bir sonucu, son 3-4 aydır commit listelerinden zaten 2011'in ölmek üzere olduğu neredeyse aşikar, sadece duyuru ile bunu resmileştirdik.

Anlayışınız için teşekkürler,"

Kaynak:
http://www.ozgurlukicin.com/haber/pardu ... urum-sonu/
http://lists.pardus.org.tr/gelistirici/ ... 57195.html
 
bence bu fatih projesinde pardusa da bir yer ayrılmalıydı yazık oldu. ayrıca bu tarz geliştirmeleri vakıflar yapmalı devlet değil bakınız ubuntu
 
Pardus'ta Yeni Yol Haritası için harekete geçildi!

TÜBİTAK BİLGEM bünyesinde geliştirilen işletim sistemimiz Pardus’la ilgili son günlerde kamuoyunda sıkça tekrarlanan bir yanlış anlama vardır. Devlet Planlama Teşkilatı (Kalkınma Bakanlığı) tarafından desteklenen Pardus Projesi’nde gelinen noktada, geçmişe yönelik kapsamlı bir değerlendirme yapılarak yeni bir yol haritası belirleme çalışması başlatılmıştır. Bunun için akademiden, sivil toplum örgütlerinden ve özel sektörden ilgililerin katılacağı bir çalıştay düzenlenecektir. “Pardus’un Yarını Çalıştayı” adını verdiğimiz bu buluşmayla Türkiye’de bugüne kadar özgür yazılım camiasında yer almış, katkı sağlamış insanlar bir araya geleceklerdir. Bu çalıştayla amaçlanan, Pardus’un bugün itibariyle tıkanma noktalarını tespit edip, yoluna daha verimli, güvenilir ve yaygın bir platform olarak devam etmesini sağlamaktır. Çalıştayla ilgili ayrıntılar belli oldukça gelişmeler resmi kanallardan duyurulacaktır.

TUBİTAK
 
Geri
Üst