Söylediklerinizin bir çoğuna katılıyorum BaRBaRYaN Hocam, ama bizim okulumuzdaki disiplin sorununun her sabah yapılan tören sırasına katılmamaktan değil, idarenin hiç bir öğrenciye yaptırım uygulayamamasından kaynaklandığını düşünüyorum. Toplantıda özellikle belirtiyorlar. Disiplini bozan öğrencilerin tutanağını tutun bize getirin siz uğraşmayın biz halledelim diye. İyi güzel diyoruz, dediklerini yapıyoruz, tutanak ile geliyoruz, öğrenci çağrılıyor sınıftan, bir iki fırça, sonra sınıfa gönder. Sonuç, öğrenci galibiyeti. Öğrenciler artık tutanak sayılarıyla övünür oldular yani, "
benim 8 tutanağım var, kimse bir şey yapamadı" diye hava atma konumundalar. İdarinin öğrenciye yaptırımının olmadığı yerde bana yaptırımının olması zoruma gidiyor açıkçası. Ve bu yüzden bir çok öğretmen cephe almış durumda okulda. Açıkçası tadımız kaçmaya başladı.
Zil dakikliği konusuna gelince. Evet çay içerek , öğrencilerin sınıflara toplanmasını bekleyerek, 2-3 dakka, hatta abartıyorum 5-10 dk geç giden öğretmen bile olsa, dersimizdeki kazanımı verebiliyorsak, öğrencilerin bütün sorularına cevap verebiliyorsak, zümrelerimizden geri kalmıyorsak görevimizi yerine getirmiş olmuyor muyuz. Çünkü dakiklik mantığında konu bi süre sonra şuraya gidiyor.
"40 dakika sınıfta dur da, ne yapıyorsan yap, yeter ki vaktinde gir çık." Olay bu olmamalı. Biz çünkü teneffüslerde, okul dışında da öğrenci sorunlarıyla ilgilenmiyor muyuz, gelen öğrenciye hayır sadece ders saatinde cevap verebilirim teneffüsteyiz git sonra gel mi diyoruz. O yüzden dakiklik konusunda katı davranılması bana anlamsız geliyor. Ne biz ne de öğrenciler robot değiliz çünkü.
Programlama çalıştırabiliriz ama programlanmış gibi çalışamayız