Hocam herkes kendi sendikasını savunur, bu doğaldır. Hatta bulunduğu yeri savunabilmek için herşeyi yapar. İnsanın doğasında var bu. Çünkü ya orada durmayacaksın, duruyorsan da "niye oradasın" diyenlere cevap vermek için savunmaya geçeceksin. Savunacak birşeyin kalmayınca sen de onlara vurmaya çalışacaksın, onların durduğu yere vuramıyorsan eskiyi kurcalayıp, "sene 1900 bilmem kaçta siz de bunu yaptınız" diyeceksin, yetmiyosa "sene 2016 ve sonrasında sizin de yanlışınız olduğunda ne yapacaksınız" diye ütopik sözler söyleyeceksin. Yani herşey bulunduğun yeri savunabilmek için. Hani derler ya "savaşta herşey mübahtır" diye. Aslında öyle değil, savaşta bile doğru olmak, dürüst olmak, delikanlı olmak lazım. Savaşın amacı ne? Düşmanı öldürmek ve yok etmek, peki neden Çanakkale'de bizim kahraman askerlerimiz yaralı düşmana yardım ediyor ve hatta bu o kadar çok oluyor ki, sırf "adamlar yaralandı eşit şartlarda savaşamıyoruz" düşüncesiyle mağdur durumdaki düşmana bile yardım edildi ve hatta bundan dolayı heykeli bile yapıldı, "yüzyıllar geçse de Türk'ün bu iyi niyeti asırlarca hatırlansın" diye.
Şimdi bizim en büyük yanlışımız (çoğumuz maalesef böyle), takım tutar gibi sendika tutuyoruz. Bunun sebebi de dünya görüşlerinin çok kesin çizgilerle ayrılmış olması. Yani bir arkadaşımız eğer sol görüşlüyse kendisini mutlaka Eğitim Sen'de bulacaktır. Çünkü başka bir sendikada bulunmasının imkanı yok, ya da Milliyetçiliğe diğer insanlardan daha çok önem veriyorsa mutlaka "Türk Eğitim Sen" de var olacaktır, ya da 3-4 sene önceye kadar dini eğilimi yüksek ise "Eğitim Bir Sen" de yer alacaktır. (Tabii şu an öyle değil)
Dolayısıyla madem bir insan kendisinin sosyal yaşantısı neyse zorunlu olarak belirli mekanlarda-yerlerde-sendikalarda bulunması gerekiyorsa önce bunu engellemek lazım. Yani sol görüşlü, sağ görüşlü, doğulu, batılı, kuzeyli, güneyli, aşağılı, ortalı ..... vs. demeden sendikalar kapılarını herkese açmalı. Ama sadece sendikasındaki çoğunluğu memnun edebilmek için demokratik olmayan bazı işler yapıyor ve bundan dolayı azınlık olan karşıt görüşlüler de sendika içi demokrasinin çalışmadığını düşünüp o sendikadan ayrılmak zorunda kalıyorsa orada hata var demektir.
Haa günümüzde ise malum sendikadaki arkadaşların arasında maalesef çok sayıda "her dönemde varlığını sürdüren" yandaşların olması sıkıntı yaratmaktadır. Bu yandaşlar her dönemde vardır, eskiden de vardı, şimdi de varlar, gelecekte de var olacaklar. Onların görüşü yoktur, onların din-iman-vatan-millet gibi değerleri yoktur, (günümüzdeki yanlış düşüncelerden birisi olan) onların mensup olduğu grup bile yoktur.
Başlığı açan veya başlıktaki görüşü savunan arkadaşlar; sizin mesajlarınıza karşıt görüş olarak cevap yazan kişiler yukarıda tanımını yaptığım kişiler olabilir. O zaman boşuna laf anlatmaya çalışmayın, hiçbir değerleri olmadığı için zaten siz kesin delillerle bile birşeyler ispatlasanız yine de durdukları yerden geri dönmeyeceklerdir. Sadece ve sadece sayıca üstün olduğunuz zaman sizin yanına gelirler. Eğer sizin yazdıklarınıza karşıt görüş yazan arkadaşlar bulunduğu sendikayı kendi mensubu olarak gören kişilerse onlara kendi sendikalarının savundukları değerleri bile hiçe saydığını ifade ederek bunları kesin olarak ispatlarsanız o zaman savundukları sendikayı artık savunmayabilirler. (Eğer omurgalı iseler). Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilirler ama gücün esiri oldular ise onlardan da ses çıkmaz.
Yani burada malum sendikanın artık bazı değerlere sahip insanların sendikası olmadığını, zararlı kişiler tarafından ele geçirildiğini, zararlı ve yanlış işler yapıldığını, inanılan ve sahip çıkılan değerlere bile artık sahip çıkılmadığını söyleyerek ve o sendikadaki arkadaşları da kucaklayarak, malum sendikadaki samimi insanları o sendikadan uzaklaştırmanız önemli. Yoksa sendikalar kutuplaşmaya ve sadece belli görüşe sahip kişilere önem veriyorsa o zaman bu devran böyle gider ve maalesef malum sendikayı ele geçirmiş olan örgütten kurtulamayız ve bunun zararını hepimiz görürüz.
Yoksa karşılıklı atışmanın bir faydası olacağını zannetmiyorum.
Saygılar.